Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/363 E. 2021/751 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/363
KARAR NO: 2021/751
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI: 2016/1221 Esas – 2018/1033 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı şirketten olan alacağına istinaden, davalı borçlunun aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası marifetiyle icra takibi başlatıldığını, fakat borçluya gönderilen ödeme emri üzerine borçlu tarafından, 28.08.2014 tarihinde borca itiraz edilmesiyle icra takibinin durdurulduğunu, borçlunun itirazının haksız, mesnetsiz ve gerçek dışı olup itirazın iptalinin gerektiğini, Davacının, nakliye hizmetleri sunduğunu, davalı borçlunun inşaatını üstlendiği bir kısım yerlerdeki hafriyat çalışmaları sonucu ortaya çıkan molozlan taşıyarak davalıya hizmet sunduğunu, bunun karşılığında ise davalı borçluya, 30.05.2014 tarih ve … seri numaralı faturayı düzenleyerek gönderdiğini, davalı borçlu ise, davacının hak edişi olan fatura bedelini ödemeyerek temerrüde düştüğünü, davaya konu icra takibinin başlatıldığını, takibe vaki itiraz üzerinde de takibin durduğunu, davacının alacağının gerçek bir alacak olduğunu, davalı borçlunun itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, takip konusu alacağın likit bir alacak olup, faturaya dayalı olduğunu, dava konusu ettikleri alacağın miktarının açıkça belli olduğundan dolayı likit bir alacak olduğunu, neticelen; tüm bu nedenlerle, davalı-borçlunun haksız itirazının iptaline, takibin devamına, borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takibe ilişkin davalı şirket tarafından yasal süre olan 28.08.2014 tarihinde itiraz edildiğini, işbu davanın ise 03.12.2015 tarihinde ikame edildiğini, huzurdaki davanın 1 yıllık süre dolduktan sonra açıldığını, 28.08.2015 tarihinden sonra ikame edilerek zamanaşımına uğradığını, bu sebeple davanın esasına girilmeden zamanaşımı sebebiyle usulden davanın reddi gerektiğini, dava konusu icra takibine konu edilen faturanın davalı şirkete tebliğ edilmediğini, ilgili fatura tebliğ edilmediği halde davacı tarafından davalı aleyhine davaya dayanak oluşturan icra takibinin başlatıldığını, icra takibine süresi içinde davalı şirket tarafından itiraz edildiğini ve İcra takip dayanağı olarak gösterilen faturanın şirkete tebliğ edilmediğinin açıkça belirtildiğini, davalı şirketin muhasebe kayıtlarında da alacaklı olduğunu iddia eden davacının herhangi bir kaydının dahi olmadığının belirlendiğini, icra takibine konu edilen faturanın ödeme emri ile birlikte gönderilmesi gerekirken davalı aleyhine haksız ve kötüniyetli olarak takip dayanağı belgenin tebliğ edilmediğini, davacı tarafından ödeme emri ile birlikte faturanın tebliğe çıkarılmamasının yanında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazlarında da belirttikleri üzere dava konusu faturanın taraflarına tebliğ edilmediğini, taraflarının bilgisi dahi olmadığı faturaya ilişkin icra takibi düzenlenmesinin ve bunun akabinde dava konusu yapılmasının davacı tarafın kötü niyetti olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla icra takibine dayanak faturanın davalı şirketçe tebliğ alınmadığından bahisle davacının faiz ve sair taleplerde bulunma hakkının bulunmadığını, işbu davanın yetkisiz mahkemede açıldığından davanın usulden reddi gerektiğini, süresi içerisinde açılmayan davanın zamanaşımından reddine, davanın esasına girilmesi durumunda davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı Takibinin iptaline, kötüniyetli icra takibi başlatan davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri, masraf ve vekalet ücrefinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenlenen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için ya düzenlenen faturayı tebliğ aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde fatura ve münderecatına itiraz etmemiş olması ya da faturanın ihtiva ettiği mal veya hizmetin tarafına tesliminin yapılmadığını ispatlamalıdır.Bu durumda Mal ve hizmete konu fatura ve İrsaliyeleri İncelemesinde Faturanın Davacı şirket tarafından davalı yan unvanına düzenlenmiş olduğu. Davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen Faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı. Fatura muhteviyatının “Dolgu Malzemesi Nakliyesi” olduğu, Faturaların davacı yan tarafından davalı yana ne şekilde teslim edildiği ile ilgili dosyada somut bir belge ve verinin bulunmadığı. Faturaya konu nakliye hizmetinin verildiğine ilişkin kantar fişleri ve sevk irsaliyelerinin sunulu olduğu. Faturanın usulüne uygun olarak düzenlendiği, kanaatine varılmıştır. Davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan 03.05.2014 tarihli … Seri Numaralı faturadan dolayı 13.08.2014 takip tarihi İtibariyle 12.360,48 alacaklı olduğu belirlenmiştir. Davacı yan 13.08.2014 tarihli icra takibinde asıl alacağına 298,43 TL işlemiş faiz talep etmiştir. Dava dosyası incelemelerimizde davalının temerrüdüne dair bir belge ve iddia yoktur. Bu nedenle işlemiş faiz hesaplaması yapılmamıştır. Bir alacağa faiz talep edilebilmesi İçin ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması, taraflar arasında faiz yönünden bir sözleşme olması ya da karşı borçlunun bir İhtar ya da ihbarla temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Bu nedenle temerrüt takiple oluşmuştur. Tüm açıklamalardan belirlendiği üzere davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 12.360,48 Tl üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan bu miktara avans faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı likit bir borcunun varlığını bildiği halde sadece alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu anlaşıldığından İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminat tutarı olan 2.472,-Tl nin davalıdan alınarak davacıya vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın 12.360,48 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirketten hiçbir alacağı bulunmadığını, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında davacının faturasının yer almadığını, salt davacının ticari defterine göre karar verilmesinin hatalı ve eksik incelemeye dayalı olduğunu, taraflar arasında fatura düzenlenmesini gerektirecek bir ilişki bulunmadığını, faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, tebliğ edilmeyen faturaya dayalı alacağın likit olmadığının kabulü gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, davasıdır.
İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, faturaya konu hizmetin ifa edilip edilmediği noktasındadır. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esaslı dosyasında davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında, davacı tarafından davalıya düzenlenen 30.05.2014 tarih ve … Seri Numaralı, 12.360,48 TL bedelli faturaya dayanılarak,13/08/2014 tarihli takip talebi ile 12.360,48 TL asıl alacağa % 11,75 temerrüt faizi tutarı 298,43 TL ile birlikte toplam 12.658,91 TL alacağın tahsili için icra takibi yapılmış, itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur. Davalı ise, taraflar arasında fatura düzenlenmesini gerektirecek bir ilişki bulunmadığını savunmaktadır. Tarafların incelenen ticari defterlerine göre, takip konusu fatura davacının defterlerinde kayıtlı olmakla birlikte, davalının ticari defterlerinde kayıtlı değildir. Davacının tanzim ettiği faturalarda …, …, … ve … plakalı araçlar yer almaktadır. Bu araçlara ilişkin davalı şirket tarafından düzenlenen sevk irsaliyeleri ve kantar fişleri dosyada bulunmaktadır. Her ne kadar davalı taraf iddia olunan ilişkiyi inkar etmiş ise de, hukuki ilişkinin ispatı için faturanın tebliği şart olmayıp başka delillerle hukuki ilişkinin ispatı mümkündür. Bu kapsamda dosyada sunulu bulunan sevk irsaliyeleri ve kantar fişlerinden hizmetin sunulduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Mahkemece davanın 12.360,48 TL asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu fatura alacağı likit (belirlenebilir) olup, mahkemece hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın, alınması gerekli olan 844,34 TL harçtan mahsubu ile bakiye 799,94‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Karardan sonra davacı yan gider avansından karşılanan 39,25‬ TL posta ve tebligat giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2021