Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/356 E. 2021/748 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/356
KARAR NO: 2021/748
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2018
NUMARASI: 2017/1109 Esas – 2018/967 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı müvekkili şirketin eski hissedarı ve yetkilisi olup, hisselerinin tamamını 16/05/2016 tarihinde …’a devir ve temlik ettiğini, davalının hisselerini devrettiği tarih itibariyle davacı şirkete 137.440,49 TL borçlu olup, borcunu ödemediğini, davalının davacı şirket ortağı ve yetkilisiyken 27/11/2015 tarihinde yapı kredi bankasından davacı şirket üzerinden kendi şahsi ihtiyaçları için kredi çektiğini ve şahsınıda kefil gösterdiğini, çekilen krediyi kendi özel işlerinde kullandığını, davalının kefil olduğundan bahisle müvekkili şirketin kredi ödemelerini yapmadığından bankanın kendisine rücu etmesi nedeniyle müvekkili adına kredi taksitlerini ödediği iddiasıyla müvekkili aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında takip yapıp usulsüz tebligatla takibin kesinleştirilerek müvekkilinden ana para ve ferileriyle toplam 73.946,64 TL’nı tahsil ettiğini, cebri icra tehdidi altında ödenen bedelin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirket yetkilisi ve hissedarı iken hisselerinin 16/05/2016 tarihinde …’a devir ve temlik ettiğini, müvekkilinin davacının yapı kredi bankasından almış olduğu krediye şahsen kefil olduğunu, davacının kredi bedelini ödememesi nedeniyle bankanın kendisine rücu ettiğini, müvekkilinin hisselerini aktif ve pasifleriyle devrettiğini, kredi borcundan davacının sorumlu olduğunu,kefil olarak ödemiş olduğu kredi taksitlerini ödenmesi bakımından davacıya rücu etmek suretiyle takip başlattığını ve alacağını tahsil ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, ” tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; davacının 27/11/2015 tarihinde kullandığı kredinin davacı şirket adına kullanıldığı ve davalının da kredi ödemesinde müteselsil kefil olduğu ve davalı tarafça müteselsil kefil sıfatıyla ödenen taksitlerin iadesi amacıyla davacı hakkında takip yapıldığı, takibe istinaden alacağın tahsil edildiği, davacı her ne kadar davalının şirkete borçlu olduğunu iddia etmiş ise de, bu husus davamızın ve takibin konusu olmayıp kefil sıfatıyla ödendiği sabit olan krediden dolayı başlatılan takipte tahsil edilen paranın istirdadına yönelik talep yerinde görülmeyerek davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının, davacı şirketin yetkilisi ve ortağı olduğu dönemde şirket adına kullandığı krediye kefil olduğunu ve şirketin ödeme yapmaması nedeniyle alacaklı bankanın kendisine rücu ettiği iddiasıyla kefil sıfatıyla yaptığı ödemenin icra takibine konu edilerek takibin usulsüz kesinleşmesi üzerine davacı şirket tarafından icra dosyasına ödeme yapılmak zorunda kalındığını, 9,10,11 ve 12.aylara ilişkin taksitlerin eldeki davanın konusu olmadığını, bu taksitlerin icra takip tarihi olan 06/09/2016 tarihinden sonrasına ilişkin olduğunu, pay devri sözleşmesine göre şirketin resmi kayıtlarında bulunmayan borçlardan payı devralan …’ın sorumlu olmadığının kararlaştırıldığını, dava konusu uyuşmazlıkta irdelenmesi gereken dönemin pay devir tarihi ile takip tarihi arasında kalan dönem olduğunu ve bu dönemde de 3 aya ilişkin taksit bulunduğunu, mahkemece bu tarihler arasındaki ödeme dekontlarının bankadan istenmediğini, oysa dekontlar üzerinden yapılacak incelemeyle yapılan ödemelerin davacı şirket adına mı yoksa kefaleten mi ödendiği hususunun tespitinin gerektiğini, bilirkişinin icra takibine konu olmayan taksitlere ilişkin de hesaplama yaptığını, raporun eksik ve itirazları karşılamadığı gibi mahkeme kararı ile de çeliştiğini, kredi kullandıran bankanın davacı şirket aleyhine yasal yollara başvurmadığını ve davalıya da rücu etmediğini, davalının krediyi kendi kişisel işleri için kullandığını ve ayrıca davalının davacıya pay devir tarihi itibariyle borcu bulunduğunu, davalının yaptığı ödemenin bu sebeplerden kaynaklandığını, davalının yaptığı ödemelerin kefaleten ödenmediğini, kefaleten ödeme yapıldığı kabul edilse dahi davacı şirketin pay devir tarihi itibariyle davalıdan 137.440,49 TL alacaklı olduğunu, bu alacağa ilişkin Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1119 esas sayılı dosyasında davalı … hakkında alacak davası açıldığı ve bilirkişilerce alacağın tespit edildiğini, davalının ödemeleri kefaleten olsa dahi takas mahsup hakkı karşısında bunu talep edemeyeceği beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, icra tehdidi altında icra dosyasına yapılan ödemenin İİK’nın 72/7 maddesi uyarınca istirdadı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde davalının kredi kullandıran bankaya yaptığı ödemelerin kefaleten yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Davacı şirket 27/11/2015 tarihinde … Bankasından 150.000 TL tutarında taksitli nakit destek kredisi kullanmış ve davalı … bu krediye müteselsil kefil olmuştur. Kredi kullanıldıktan sonra Bakırköy … Noterliğinin 16/05/2016 tarih ve … ve … yevmiye no’lu limited şirket pay devir sözleşmeleri ile davacı şirket ortaklarından … ile … şirketteki tüm hisselerini dava dışı …’a devretmişlerdir. Dava tarihi itibariyle ticaret sicil kayıtlarına göre davacı şirketin tek ortağı ve yetkilisi dava dışı …’dır. Hisse devirlerinden sonra Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı … tarafından davacı şirket hakkında kefalet sebebiyle ödenmiş kredi taksitlerinin iadesi sebebine dayanarak 59.679,99 TL alacağın tahsili istemiyle icra takibi başlatılmış ve davacı takip borçlusu tarafından dosya borcu 20/12/2016 tarihinde 73.946,64 TL olarak icra dosyasına ödenerek takip dosyası infazen kapatılmıştır. Davalı … takip talebine ek olarak 5 adet banka dekontu sunmuştur. Bu dekontlardan 27/05/2016 ve 11/08/2016 tarihli olanlar kredinin 6ncı ve 8nci taksitlerine ilişkin olmasına karşın kalan 3 adet dekont ise kredi kartı borcu ödemesine ilişkindir. Kredi kullandıran banka tarafından gönderilen ödeme dekontlarına göre 27/05/2016 tarihinde altıncı taksit ödemesi olarak 13.574,02 TL, 30/06/2016 tarihinde yedinci taksit ödemesi olarak 13.617,21 TL, 11/08/2016 tarihinde sekizinci taksit ödemesi olarak 13.789,95 TL ödenmiştir. Bankadan gönderilen dekontlarda yedinci taksit ödemesine ilişkin olarak davalı … imzası bulunmakta olup altıncı ve sekizinci taksitlere ilişkin ödemeler yönünden bankanın sunduğu dekontlarda herhangi bir imza bulunmazken davalı tarafından takip talebine eklenen dekontlarda davalı … imzası yer almaktadır. İİK’nın 72/7 maddesine göre, takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Hisse devir tarihi ile davalı tarafından başlatılan takip tarihi arasında yer alan 27/05/2016, 30/06/2016 ve 11/08/2016 tarihlerinde yapılan kredi taksiti ödemelerinin davalı … tarafından yapıldığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Buna karşın davacı taraf davalının bu ödemelerinin kefaleten yapılmadığını savunmaktadır. Ancak davacı şirketin 27/11/2015 tarihinde … Bankasından kullanmış olduğu krediye davalı … müteselsil kefil olmuştur. Davalı … davacı şirketteki hissesini 16/05/2016 tarihinde devrederek şirket ortaklığından ayrıldığına göre hisse devir tarihinden sonra müteselsil kefil … tarafından yapılan ödemelerin kefaleten yapıldığının kabul edilmesi gerekir. Her ne kadar davacı taraf davalının hisse devir tarihi itibariyle davacı şirkete 137.440,49 TL borçlu olduğu ve dolayısıyla yapılan ödemeler kefaleten olsa dahi takas mahsup hakkı karşısında bunun talep edilemeyeceği iddia edilmiş ise de, tarafların beyanlarında bahsi geçen bu alacağın Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1119 esas sayılı dosyasında dava konusu edilmiş olduğunun anlaşılması karşısında ayrı bir davada ileri sürülen alacak iddiasının eldeki davada takas mahsup olarak tekrar ileri sürülemeyeceğinden davacının bu yöndeki iddialarına itibar edilmesi mümkün değildir. Davacı taraf dava dışı bankanın kredi borcuyla ilgili olarak yasal yollara başvurmadığını ve davalıya da rücu etmediğini savunmakta ise de, TBK’nın 593/1 maddesi uyarınca borçlunun iflası sebebiyle olsa bile, borç muaccel olduğu takdirde kefilin alacaklıdan yapacağı ödemeyi kabul etmesini her zaman isteyebilecek olması karşısında kefil tarafından borcun ödenebilmesi için banka tarafından yasal yollara başvurulmuş olması şart olmayıp kredi borcunun vadesinin gelmiş olması yeterli olduğundan, davalı tarafından yapılan kredinin 6,7 ve 8nci taksitlere ilişkin ödemelerin de taksitler muaccel olduktan sonra yapılmış olduğu nazara alındığında davacının banka tarafından kredi alacağı için yasal yollara başvurulmadığı savunması dinlenebilir değildir. Bunlara karşın, mahkemece, hisse devir tarihinden itibaren takip tarihine kadar yapılan ödemeler, davalı …’ın Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında sunduğu takip talebine de bağlı kalınarak tespit edilmemiştir. Zira takip talebinin ekindeki dekontların bir kısmı kredi ödemesine ilişkin olmasına karşın bir kısmı ise kredi kartı borç ödemesine ilişkindir. Bu halde davalı kefil tarafından hisse devir tarihi ile takip tarihi arasında davacı şirketin kullanmış olduğu krediye ilişkin olarak yaptığı ödemelerin tam olarak tespiti yapıldıktan sonra davacının icra dosyasına yaptığı ödeme tarihi itibariyle tespit edilen ödemelere göre icra dosyası kapak hesabı yapılarak varsa davacının fazla ödemesi hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile sonuca gidilmiş olması isabetli görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2021