Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/354 E. 2021/989 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/354
KARAR NO: 2021/989
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2018
NUMARASI: 2013/223 Esas – 2018/343 Karar
ESAS DAVA: İtirazın İptali
KARŞI DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı…karşı davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ESAS DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki satım ilişkisine bağlı olarak oluşan açık hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, davalının icra dosyasındaki itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2006 yılından 2008 yılına kadar davacıdan 82.800 torba çimento aldığı ve çimento bedelinin 532.280,00 TL olmasına rağmen 650.456,08 TL bedelli çekle ödeme yaptığı buna göre davacıya 118.176,00 TL fazla ödemesinin bulunduğu, fazla ödemeyi iade etmediği gibi ödenen bedel kadar mal tesliminin de yapılmadığını belirterek davanın reddine ve alacağın % 20′ si oranındaki icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
KARŞI DAVA: Davalı vekili yasal süresinde verdiği karşı dava dilekçesinde özetle; karşı davalıya yapılan fazla ödeme 118.176,00 TL’nin davacı karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davacı karşı davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; karşı davanın zamanaşımına uğradığı, karşı davacı tarafında çekle ödeme yapıldığı belirtilmesine rağmen herhangi bir ödeme belgesi veya çek teslim bordosu ibraz edilmediği, somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçesiyle karşı davanını reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece benimsenen kök ve ek bilirkişi raporları doğrultusunda, davacının kendi lehine delil teşkil eden ticari defter ve kayıtlarına göre davacıdan alacaklı olduğu, davalı- karşı davacının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı buna göre defterlerini ibraz etmekten kaçındığı, karşı davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle esas davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı…karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı…karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan kök raporda, davacının 2008 ve 2010 yılı dışındaki ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu ancak fatura içeriği malların tesliminin davacı tarafından kanıtlanması gerektiğinin açıklandığı, 01/06/2015 tarihli ek raporda ise, davacının 38.959,81 TL alacaklı olduğunun belirtildiği, 25/05/2016 tarihli ek raporda da, ilk ek rapordaki açıklamaların tekrar edildiği ve son olarak 30/06/2017 tarihli ek raporda bu görüşün yinelendiği ve karşı davacı olan müvekkilinin ticari defterlerini ibraz etmediğinin ifade edildiği, 25/05/2016 tarihli ek rapordan sonra müvekkiline ait defterlerin incelenmesi için bilirkişiye yetki verildiği, 06/04/2017 tarihli celsede henüz raporunu sunmayan bilirkişiye 01/06/2017 tarihli celsede 30 günlük ek süre verildiği, bunun üzerine bilirkişi ile irtibata geçildiği ve ticari defter ve kayıtların hazır olduğunun bildirildiği, buna rağmen 30/06/2017 tarihli son raporda davalı karşı davacının defterlerini sunulmadığından alacak olmadığının açıklandığı, mahkemeye hitaben verilen 05/07/2017 tarihli dilekçeyle karşı davacının ticari defter ve kayıtlarının hazır olduğu ve bu hususta bilirkişi ile görüşme yapıldığı ancak bilirkişi tarafından defter ve kayıtların sunulmadığından bahisle ek rapor hazırlandığı hususu belirtilerek defter ve kayıtların incelenmek üzere hazır olduğunun ifade edildiği, 30/10/2017 tarihli celsede, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiğinin beyan edildiği, mahkemece bu talebin değerlendirilmesinin bir sonraki celseye bırakıldığı, 27/11/2017 tarihli celsede hakim değişikliği sebebi ile incelemeye alınan dosyada, 12/04/2018 tarihli celsede müvekkili davalı…karşı davacının ticari defterlerinin incelenmeksizin hüküm kurulduğu, davanın konusunun, tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadığına ilişkin olduğu, bu durumda taraflara ait defter ve kayıtların incelenmesi gerektiği, müvekkiline ait defterlerin hazır edilmesine rağmen defterlerin hazır edilmediği belirtilerek düzenlenen rapora göre karar verilmesinin doğru olmadığı, kök raporda davacının alacağının olmadığına yönelik görüşün ne şekilde değiştiğinin belli olmadığı, müvekkilinin defterleri incelenmeden verilen kararın hatalı olduğu, bilirkişi raporlarının çelişkili olup, bu çelişki giderilmeden karar verilmesinin de doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Esas dava, satım ilişkisine göre oluşan açık hesaptan bakiye alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptali, karşı dava ise, aynı ilişki kapsamında davacıya yapılan fazla ödemenin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda esas davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davalı…karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. HMK 355. maddesi uyarınca, istinaf incelemesi, istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı taraf, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında 2005 ila 2008 yıllarında düzenlenen faturalara göre oluşan açık hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağının bulunduğu ileri sürerek 2013 yılında davalıya karşı icra takibi yapmış, davalı…karşı davacı ise taraflar arasındaki satım ilişkisini kabul etmekle birlikte davacı tarafından 2006 ve 2007 tarihli 12 adet fatura içeriği malların teslim edilmediğinden teslim edilen mallara göre yapılan ödemenin fazla olduğunu savunmuş ve karşı davasında, fazla ödemesinin tahsilini talep etmiştir. Taraflar arasında satım ilişkisinin bulunduğu, davacının 2006 ve 2007 yıllarına ait 12 adet fatura içeriği mallar dışındaki faturalara konu malları davalıya teslim ettiği ve davalının da bir kısım ödemede bulunduğu ihtilafsızdır. Tarafların iddia ve savunmaları ve HMK 190. ve TMK 6. maddelerine göre; davacının 2006 ve 2007 yıllarına ilişkin 12 adet fatura içeriği malı davalı…karşı davacıya teslim ettiğini, davalı- karşı davacının da, teslim aldığı mallara nazaran fazla ödeme yaptığını yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Davacı taraf iddiasını ispat noktasında, fatura ve irsaliyeler ile ticari defterlerini ibraz etmiş, davalı…karşı davacı ise ödemelere esas çeklere, cari hesap ekstresine ve ticari defterlerine dayanmış ancak sadece cari hesap ekstresini sunmuştur. İstinaf konusu uyuşmazlık, davalı…karşı davacıya ait ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmadan karar verilmesinin eksik inceleme veya hukuka aykırılık oluşturup oluşturmadığı ve mahkemece benimsenen kök ve ek raporlar arasında çelişki bulunup bulunmadığı konusundadır. Dosyada mevcut kök raporda, davacının 2006 ila 2013 yıllarına ilişkin ticari defterlerine göre, 2005 yılından devreden alacak ile birlikte 2006, 2007 ve 2008 yıllarında düzenlediği faturalar ve davalının yaptığı ödemelerin tenzilinden sonra ticari ilişkinin sona erdiği 2008 yılı ağustos ayı itibarıyla ve takip tarihinde bakiye 40.953,44 TL alacağının bulunduğu, 2008 ve 2010 yılı dışındaki ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı tarafından kabul edilmeyen 12 adet fatura içeriği malın teslimine ilişkin irsaliyelerde imzası bulunan kişinin, davalının sigortalı çalışanı olmadığı ve davacının mal teslimini kanıtlaması gerektiği açıklanmıştır. Anılan irsaliyelerde yazılı araçların trafik kayıtları celbedilerek 01/06/2015 tarihli ek raporda ise, davacının düzenlediği 12 adet fatura içeriği ürünlerin davalıya teslimine ilişkin irsaliyelerde belirtilen … plakalı aracın, irsaliye tarihleri itibarıyla davalı- karşı davacıya ait olduğu ve bu malların davalı aracına teslim edildiği, 12 adet fatura bedelinin toplam 49.048,76 TL olup, irsaliyelere göre fatura konusu malların 45.673,76 TlL lik kısmının teslim edildiğinin anlaşıldığı, geri kalan 3.375,00 TL ‘lik kısmının teslim edildiğine ilişkin belge sunulamadığı, davacının defterlerine göre ve talep konusu bakiye alacağın 40.953,55 TL olması nedeniyle teslimi kanıtlamayan mal bedeli 3.375,00 TL’nin tenzili ile davacının icra takip tarihi itibarıyla 37.578,55 TL alacağının bulunduğu belirtilmiştir. Daha sonra alınan ek raporlarda aynı görüş tekrar edilmiş ve son olarak alınan ek raporda, davalı…karşı davacının ticari defterlerini de ibraz etmediğinden incelemediği açıklanmıştır. Kök raporun alınmasından sonra dosyaya kazandırılan trafik kayıtlarına göre, irsaliyelerde adı geçen ve mülkiyeti davalıya ait olan … plakalı aracın mal alım satımında kullanıldığının anlaşılması, anılan aracın başkaca bir faaliyette kullanıldığının ileri sürülmemesi ve taraflar arasında devam eden ticari ilişkide davalının kısmi ödemelerinin bulunması karşısında kabul edilmeyen 12 adet fatura içeriği maldan teslimi kanıtlananlara göre davacının alacaklı olduğu miktarın tespitine ilişkin ek rapora göre karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi esasen kök ve ek raporların birbirini tamamlayıcı nitelikte bulunduğu, aralarında bir çelişkinin bulunmadığı anlaşılmakla davalı…karşı davacı vekilinin raporlar arasında çelişki bulunduğu ve mahkemece çelişki giderilmeden karar verildiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı…karşı davacı vekilinin, ticari defterlerinin incelenmediğine ilişkin istinaf nedenine gelince; 6100 sayılı HMK 222/1 maddesine göre, mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. HMK 218/1 maddesi uyarınca da, mahkemeye getirilmesi zor veya sakıncalı olan belgeler, hâkim veya görevlendireceği bilirkişi tarafından yerinde incelenir. Aynı yasanın 274/1 maddesi, ” Bilirkişi raporunun hazırlanması için verilecek süre üç ayı geçemez. Bilirkişinin talebi üzerine, kendisini görevlendiren mahkeme gerekçesini göstererek, süreyi üç ayı geçmemek üzere uzatabilir.” hükmünü haizdir. Somut olayda, mahkemece 12/06/2014 tarihli celsede bilirkişi incelemesine yönelik ilk ara kararı oluşturulmuş ve taraf vekilleri hazır olduğu halde ticari defter ve kayıtlarının inceleme gün ve saatine kadar sunulması konusunda kesin mehil verilmiş daha sonra davalı…karşı davacı vekilinin talebi üzerine bilirkişiye, inceleme günü olan 08/07/2014 tarihinde davalı- karşı davacının ticari defterlerinin yerinde incelenmesi konusunda yetki verilmiştir. Buna rağmen davalı…karşı davacı tarafça sadece cari hesap ekstresi ibraz edilmiş olup, ticari defterleri bilirkişi incelemesine hazır edilmediği gibi rapora karşı beyanlarında defterlerinin incelenmediğine yönelik bir itirazının da bulunmadığı anlaşılmıştır. Celbedilen belgelere göre yeniden değerlendirme yapılması ve taraf vekillerinin rapora karşı itirazlarının karşılanması için aynı bilirkişiden üç ayrı ek rapor alınmıştır. İlk ve ikinci ek rapor alınması konusunda oluşturulan ara kararlarda, taraflara, ticari defter ve kayıtlarını ibraz için süre verilmemiş olmakla birlikte en son 03/07/2017 tarihli ek rapor alınması için 30/12/2016 tarihli celsede verilen ara kararda, davalı…karşı davacının 2005 ila 2009 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarını inceleme gün ve saatinde ibraz etmesi gerektiği belirtilerek ibraz etmemesinin sonuçları da usulüne uygun olarak ihtar edilmiştir. Yine davalı karşı davacı vekilinin talebi ile bilirkişiye inceleme günü 30/01/2017 tarihinde, adı geçen tarafın ticari defterlerini yerinde inceleme yetkisi verilerek dosya bilirkişiye teslim edilmiştir. Bu tarihten sonra 06/04/2017 tarihli celsede, raporun ibraz edilmediği anlaşılmış ve raporun beklenmesine karar verilerek duruşma 01/06/2017 tarihine talik edilmiştir. 01/06/2017 tarihli celsede raporun halen sunulmamış olmasına göre bu kez bilirkişiye raporu düzenleyip ibraz etmesi için ek 30 günlük kesin süre verilmiş ve bilirkişi tarafından kesin süreye riayet edilerek ek sürenin sona erdiği 30/06/2017 tarihi itibarıyla rapor dosyasına ibraz edilmiştir. Dosyanın üçüncü ek rapor için bilirkişiye veriliş tarihi ve raporun düzenlenme ve ibraz tarihine bakıldığında, 30/01/2017 ve 30/06/2017 tarihleri arasında bilirkişide bulunduğu, arada geçen beş aylık sürede davalı…karşı davacı vekili tarafından ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edilmediği anlaşılmaktadır. Davalı -karşı davacı vekilince, ticari defterler hazır edildiği halde bilirkişi tarafından incelenmediği yönünde bir delil sunulmadığı gibi bu yönde bir iddia dahi ileri sürülmüş değildir. Aksine davalı…karşı davacı vekili, bilirkişi raporunun düzenlemesi için yasal üç aylık süre sona erdikten ve mahkemece verilen 30 günlük ek süre ile birlikte beş ayı bulan süre geçtikten sonra 05/07/2017 tarihli dilekçesiyle ticari defterlerinin inceleme için hazır olduğunu bildirmiştir. Davalı- karşı davacının ticari defterlerinin ibrazı için süre verilmesi ve sonrasında adı geçen vekilin talebi ile kök rapor ve son ek raporun alınması aşamasında bilirkişiye ticari defterleri yerinde incelemesi için yetki verilmesine rağmen davalı…karşı davacı vekili tarafından defterlerin mahkemeye sunulmadığı, yerinde inceleme için hazır da edilmediği anlaşılmakla artık defterlerini ibrazdan kaçındığının kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı gibi bu durumda davalı…karşı davacının ticari defterlerinin incelenememesi artık savunma hakkının ihlali veya eksik inceleme olarak kabul edilemeyecektir. Öte yandan davalının, 2006 ve 2007 yıllarına ait 12 adet fatura dışındaki diğer faturalara bir itirazın olmaması aksine fazla ödeme yapıldığının ileri sürülmesi ve ticari defterler dışında fazla ödemeye dayanak çek veya HMK 200. maddesi kapsamında başkaca yazılı delil ve belgelerin ibraz edilmemesine göre, karşı davanın reddi ile yukarıda yapılan açıklamalar göre esas davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı karşı davacı vekilinin yerinde olmayan nedenlere göre istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı…karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca asıl ve karşı dava yönünden ayrı ayrı REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden alınması gereken 2.661,34 TL istinaf karar harcının davalı…karşı davacıdan alınan 665,33 TL’nin mahsubu ile kalan bakiye 1.996,01 TL’nin davalı…karşı davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Karşı dava yönünden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının davalı- karşı davacıdan alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan bakiye 14,90 TL’nin davalı…karşı davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4- Davalı…karşı davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5- Gerekçeli kararın HMK.’nun 359-(4) maddesi uyarınca taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) haftaiçinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.