Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/343 E. 2021/775 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/343
KARAR NO: 2021/775
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI: 2015/767 Esas – 2018/1029 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili …’ın … San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasının borcuna karşılık 27.08.2012 tarihinde kefil olarak davalı -banka ile yapılmış bulunan sözleşmeyi imzaladığını ve akabinde de bu doğrultuda bu borç için kendisine ait olan İstanbul İli Fatih İlçesi … Mah. … Pafta, … Ada, … Parselde kayıtlı taşınmazını davalı lehine ipotek olarak verdiğini, ilerleyen süreçte lehine ipotek verilen firmanın iş bu borcu kapattığını ve borcu sona erdirdiğini, böylelikle müteselsil kefil durumu ve ipoteğin sona erdiğini, ancak davalı bankanın daha sonradan … firması ile yeni borç ilişkileri oluşturduğunu ve devamında oluşan yeni borçlardan dolayı da davacı müvekkilinin sorumluluğuna gittiğini ve İpoteği Paraya çevirmek için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile icra takibi başlattığını, Müteselsil Kefil olmanın getirmiş olduğu sorumluluğun sınırlarının hem yaslarda hem de Yargıtay Kararları ile çizildiğini, kefil olunan tarihte mevcut olan borç bakiyesi ile sınırlı olmak üzere sorumluluğun söz konusu olduğunu ve bu müteselsil Kefillik ile bağlantılı olan İpoteğin sorumluluğunun da bununla sınırlı olduğunu, kefil olunan /ipotek verilen tarihteki borç bakiyesinin sona ermesi ile müteselsil kefillik ve dolayısıyla ipoteğin sona erdiğini, devamı için Müteselsil Kefil olan tarafın yazılı onayı gerektiğini ve diğer hukuki gerekçelerini beyanla; açıklanan nedenlerle, öncelikle iş bu davanın sonuna kadar İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının tedbiren durdurulmasına, işbu davanın Müflis … Ltd. Şti. firmasına ihbarına, davanın kabulü ile borçlu olmadıklarının tespitine, ipoteğin fekkine ve icra takibinin iptaline, davalı banka aleyhine haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 21/11/2018 tarihli dilekçesi ile, davaya konu olan İpotek satışı gerçekleştirilerek paraya çevrilmiş ve neticede İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından davalı bankaya (icra dosyasına yatan para toplamı 93.431,90 TL) toplam 85.022,97 TL ödeme yapıldığını beyanla davalı bankaya ödenen paranın/bedelin istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın İkitelli Organize Sanayi Şubesi ile ihbar olunan müflis … Ltd. Şti. arasında imzalanan, 29.02.2012 tarihli üye işyeri sözleşmesi, 12.03.2012 tarihli çek taahhütnamesi ve çek hesabı açılış sözleşmesi ve davacının da müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 27.08.2012 Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden lehine nakdi ve gayri nakdi krediler tesis edilerek kullandırıldığını, ayrıca çek taahhütnamesine istinaden çek defterlerinin teslim edildiğini, ihbar olunan … Ltd. Şti. nin borçlu ya da kefil sıfatı ile imzaladığı nakdi ve veya gayri nakdi kredi sözleşmelerinden, kambiyo senetlerinden ve banka ile imzaladığı tüm sözleşme ve taahhütnamelerinden doğmuş ve doğacak banka alacaklarının 200.000.-TL sina kadar olan kısmına teminat olması amacıyla, davacı …’ın maliki olduğu İstanbul İli Fatih İlçesi … Mah. … Pafta, … Ada, … Parsel, … arsa paylı … Kat … nolu bağımsız bölümün tamamı üzerinde 24.08.2012 tarih ve … yevmiye no ile 200.000.-TL limitli ipotek tesis edildiğini, ihbar olunan firma ile müvekkili banka arasında imzalanan sözleşmelerden kaynaklı ve ipotek borçlusu sıfatıyla …’ın da sorumluluğu bulunan çek hamillerine müvekkili banka kaynağından ödenen tutarlar, iade edilmemiş çek yaprakları sebebiyle depo edilmesi gereken tutarlar ve Üye İşyeri Sözleşmesinden kaynaklı borçların ödenmesi istemiyle TC. Bakırköy … Noterliğinin 10.04.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin borçlulara tebliğ edildiğini, ancak borcun ödenmediğini, muaccel hale gelen banka alacağının tahsili için borçlulara karşı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığını, takibin ve ipotekli taşınmaz hakkında hazırlanan kıymet takdir raporunun kesinleşmesi üzerine, alacağın teminatı olan taşınmazın cebri satışına karar verildiğini, davacı tarafça satış sürecini uzatmak ve alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla huzurdaki davanın açıldığını, davacı …’ın taşınmazı üzerine alacağın teminatı olarak tesis edilen ipoteğin belli bir krediye özgü olarak alınmış bir ipotek olmadığını, takibe konu olan alacak kalemlerinin tamamının 24.08.2012 tarih ve … yevmiye no ile tesis edilen ipotek kapsamına girdiğini, söz konusu ipotek resmi senedinin, ipotek resmi senedi başlığı altında yer alan 1. maddesinde … Ltd. Şti. nin borçlu ya da kefil sıfatı ile imzaladığı nakdi ve/veya gayri nakdi kredi sözleşmelerinden, kambiyo senetlerinden ve banka ile imzaladığı tüm sözleşme ve taahhütnamelerinden doğmuş ve doğacak banka alacaklarının 200.000,- TL sına kadar olan miktarının tahsilinin temini için alacaklı banka lehine 1.derecede İpotek tesis edilmesi konusunda mutabakata varıldığının açıkça belirtildiğini, takibe konu olan depo edilmesi talep edilen çek yaprak sorumluluğu, çek hamillerine ödenen banka sorumluluk tutarı ve üye işyeri sözleşmesinden kaynaklanan borçların tamamının tesis edilen ipotekle güvence altına alınmış olup, davacı …’ın takibe konu borçların tamamından ipotek borçlusu sıfatıyla sorumlu olduğunu, davacı vekilinin davalı bankaya olan borcun ve bağlantılı olarak ipoteğin sona erdiği yönündeki beyanlarının hukuki ve somut bir dayanağının olmadığını beyanla; açıklanan nedenlerle , icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında İİK.72 maddesi gereği olarak ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden ,davacı vekilinin kesinleşmiş icra takibinin durdurulması yönündeki talebinin reddine, haksız ve kötü niyetle açılmış olan menfi tespit davasının reddi ile davacının icra takip tutarının % 20 si tutarındaki kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Taraflar arasında akd edilen ve davacı …’ın müteselsil kefil sıfatı ile imzası bulunan … Bankası A.Ş. Genel Kredi Sözleşmesi ve ayrıca İpotek Resmi Senedi içeriğinde çek taahhüt kredisinin kullandırırını aşamasında, müşteriye verilen çek yapraklarından kaynaklanan depo talebine yönelik müteselsil kefillerin sorumluğuna yönelik açıklayıcı madde ve hükmü sözleşme içeriğinde rastlanamamıştır. Tüm bu açıklamalardan ve emsal Yargıtay içtihatları birlikte değerlendirildiğinde ipoteğin fer’i karakteri gereği, asıl borç ortadan kalktığında, Tapu’da kayıtlı ipoteğin fekkinin gerektiği, borcun bulunmadığı noktada, ipoteğin varlığından ve onun teminat oluşturmasından söz edilemeyeceği; Her ne kadar İpotek Resmi Senedi Şartlarının 1. maddesi yukarıda yer verildiği üzere, geniş bir alan düzenlemiş görünse de, MK. 2. TBK 19/1 ve TBK 27/1 hükmü de gözeterek bir değerlendirme vapıldığında. davacının verdiği ipoteğin, hesaplanan somut borcu kapsamadığı kanaatine varılmış olmakla davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verdiğini, ancak iş bu icra dosyasında davalı tarafa (icra dosyasına yatan para toplamı 93.431,90 TL) toplam 85.022,97 TL ödeme yapıldığını, bu sebeple ödenmiş olan bu paranın istirdatına karar verilmesi gerekmekteyken ve bu yönde beyan olmasına rağmen Mahkemenin bu durumu gözden kaçırdığını beyanla, Mahkeme hükmüne ödenmiş olan (icra dosyasına yatan para toplamı 93.431,90 TL) toplam 85.022,97 TL nin davacı tarafa iadesine/istirdatına maddesinin eklenmesine veyahut bu yönde incelemeye karar verilmesi için Mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı Banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; İpotekli taşınmazın üzerinde haczi bulunan … tarafından başlatılan icra takibi sonucunda 16/11/2015 tarihinde paraya çevrildiğini, davalı bankanın satış tarihi itibariyle mevcut alacağının davalı bankaya ödendiğini, davacı taşınmazı üzerine konulan ipoteğin, Müflis … Ltd. Şti.’nin davalı bankanın doğmuş ve doğacak tüm alacaklarının teminatı olmak üzere limit ipoteği olduğunu, davalı banka nezdinde kullandırılan GKS, üye işyeri sözleşmesi, çek taahhütnamesi ve çek hesabı açılış sözleşmelerinden kaynaklanan tüm borçtan ipotek borçlusunun sorumlu olduğunu, davacının ipotek borçlusu sıfatıyla sorumluluğuna gidilmiş olması nedeniyle çek hesabı açılış sözleşmesi ya da üye işyeri sözleşmesinde kefil olarak sorumluluğunun bulunup bulunmadığının irdelenmesinin ve bu doğrultuda karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın alacaklarının tahsilinin temini için ipotek verildiğinden banka ile asıl borçlu şirket arasındaki tüm sözleşmelerden doğan nakdi – gayrinakdi alacakların ipotek kapsamında olduğunu, bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazların değerlendirilmediğini, davalı bankanın dava tarihi itibariyle alacağı tespit edilerek karar verilmesi gerektiğini, davacının dava tarihi itibariyle ipotekten dolayı borçlu bulunduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, asıl borcun sona erdiği iddiası ile ipotek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ipoteğe konu borcun sona erip ermediği, ipoteğin kapsamı, ipoteğin limit ipoteği olup olmadığı, ipotek nedeniyle borç bulunup bulunmadığı, ipoteğin paraya çevrilerek davalıya ödenmesi nedeniyle davanın istirdat davasına dönüşüp dönüşmediği noktasındadır. Davalı … ile Müflis … Ltd. Şti. arasında 27/08/2012 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalanmış, ve bu krediye 300.000. TL kefalet limitiyle davacı … ile dava dışı … ve … müteselsil kefil olmuşlardır. Ayrıca davalı banka ile dava dışı kredi asıl borçlusu Müflis … Ltd. Şti. arasında 25/04/2013 tarihinde çek hesabı açılış sözleşmesi, 12.03.2012 tarihinde imzalanan çek taahhütnamesi ve 29/02/2012 tarihinde üye iş yeri sözleşmesi imzalanmıştır. Tapuda davacı adına kayıtlı bulunan İstanbul İli, Fatih İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmaz tapunun 24/08/2012 tarih ve … yevmiye no’lu resmi senet ile, … Ltd. Şti.’nin (borçlu) borçlu ya da kefil sıfatı ile imzaladığı nakdi ve/veya gayri nakdi kredi sözleşmelerinden, kambiyo senetlerinden ve banka ile imzaladığı tüm sözleşme ve taahhütnamelerinden doğmuş ve doğacak banka alacaklarının 200.000,00 TL’sine kadar olan miktarının tahsilinin temini için alacaklı banka lehine birinci derecede ve fek edildiği banka tarafından bildirilinceye kardar ipotek tesis edilmesi konusunda mutabakata varılmak suretiyle, davalı banka lehine ipotek tesis edilmiştir. Davalı banka tarafından, dava dışı kredi asıl borçlusu Müflis … Ltd. Şti.’ne kullandırılan kredilerin ödenmediğinden bahisle kredi sözleşmeleri ve çek taahhütnamesine istinaden 1.045,00 TL, iade edilmemiş çeklerden dolayı 12.580,00 TL, ödenmeyen sigorta primleri 131,00 TL ve üye işyeri sözleşmesinden kaynaklanan 48.400,00 TL yönünden hesap kat edilerek kredi borçlusu ve kefillere 10/04/2015 tarihinde hesap kat ihtarı keşide edilmiştir. Daha sonra davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyasında üye işyeri sözleşmesinden kaynaklanan 48.400,00 TL ve banka kaynağından ödenen çek yaprağı sorumluluk bedelinden kaynaklanan 1.045,00 TL’nin tahsili, iade edilmemiş 11 adet çek yaprağı bedeli 12.580,00 TL’nin depo edilmesi istemi ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi başlatılmış, taşınmazın hacizli bulunduğu başka bir takip dosyasından satışının yapılması üzerine 93.431,90 TL ipotekli takibin yapıldığı icra dosyasına aktarılmış ve kesintilerden sonra 08/06/2016 tarihinde 85.022,97 TL davalı bankaya ödenmiştir. Bu süreçten sonra davacı, ehine ipotek verilen firmanın borcunu kapattığını ve borcun sona erdiğini, böylelikle müteselsil kefil durumu ve ipoteğin de sona erdiğini, ancak davalı bankanın daha sonradan … firması ile yeni borç ilişkileri oluşturduğunu beyanla yeni borçlardan dolayı davacının sorumluluğunun bulunmadığı iddiası ile eldeki menfi tespit davasını açmıştır. Taşınmaz rehninin bir çeşidi olan ipotek ise, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 881 ilâ 897. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Söz konusu maddelerde ipoteğin tanımı yapılmaksızın, ipoteğin amacı ve niteliği (m. 881), kurulması ve sona ermesi (m. 882- 887), hükümleri (m. 888- 891) ve kanuni ipotek hakları (m. 892- 897) ile ilgili hususlar ele alınmıştır. Doktrinde ipotek kavramı, kişisel bir alacağı güvence altına alma amacını güden, kıymetli evraka bağlı olmayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı ayni hak olarak tanımlanmaktadır (Akipek, J.G/Akıntürk,T.: Eşya Hukuku, 2009, s. 786; Gürsoy, K./Eren, F./Cansel, E.: Türk Eşya Hukuku, 1984, s. 1032). 4721 sayılı TMK’nın 851/1. Maddesi, “Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması hâlinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir.” şeklinde düzenlenmiştir. TMK’nın 881/1 maddesinde ise, hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacağın, ipotekle güvence altına alınabileceği düzenlenmiştir. TMK’nın 851. maddesindeki düzenlemeden de anlaşıldığı üzere ipotek, güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarının belirli olup olmamasına göre iki şekilde kurulabilir. Buna göre, ipotekle güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarı belirli ise anapara ipoteği, belirli değilse üst sınır ipoteği kurulur. Başka bir anlatımla mevcut alacağı temin eden ipoteğe “mevcut alacaklar ipoteği, adi ipotek, ana para ipoteği”, ileride vücut bulacak alacakları temin eden ipoteğe ise “üst sınır ipoteği, maksimal ipotek” denir. (Gürsoy, K.T./ Eren, F./Cansel, E., Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.1100)
İpoteğin kuruluşu sırasında, teminat altına alınacak olan alacağın doğmuş ve miktarının belirli olması halinde, söz konusu alacak tutarının tapuya tescil edilmesiyle kurulan ipotek anapara ipoteğidir. Anapara ipoteği, sadece alacak miktarının belirli olması halinde tesis edilebilirken; üst sınır ipoteği, her türlü alacak için söz konusu olabilecek genel ipotek türüdür. Alacağın, bir borç ilişkisi gereği doğmuş; fakat miktarının belirli olmaması ya da henüz doğmamış olması halinde de ipotek tesis edilebilir. Ayrıca henüz doğmamış bulunan alacağın, doğmasının kesin ya da sadece ihtimal dâhilinde olması mümkün olduğu gibi şarta bağlanmış bulunan alacaklar da teminat altına alınabilir. Bu şekilde miktarı belirli olmayan alacakları teminat altına almak üzere kurulan olan ipoteğe, üst sınır ipoteği adı verilir. TMK m. 851 hükmünde, alacak miktarının belirli olmaması halinde, alacaklının bütün taleplerini karşılayacak şekilde, taşınmazın teminat altına alacağı üst sınırın, taraflarca belirtileceği öngörülmüştür. Buna göre, üst sınır ipoteğinin kurulmasında, teminat sağladığı en yüksek sınır belirlenerek tapu kütüğüne tescil edilir. İpoteğin tesis edilmesine ilişkin olarak, alacağın taşıması gereken nitelik bakımından anapara ve üst sınır ipoteğinde görülen farklılık, teminat kapsamında bulunan alacak yönüyle de kendisini göstermektedir. Anapara ipoteğinde, yan alacaklar tapuda belirtilen anapara miktarını aşmış olsa da aşan kısım ile birlikte teminattan faydalanmakta ve teminatın kapsamı, anapara, takip giderleri, gecikme (temerrüt) faizi, iflasın açıldığı veya rehnin paraya çevrilmesinin istendiği tarihe kadar muaccel olmuş üç yıllık faiz ile son vadeden başlayarak işleyen faiz ve taşınmazın korunması için yapılan zorunlu masraflar ile ödenmiş bulunan sigorta primlerinden oluşmaktadır (TMK m. 875-876). Üst sınır ipoteğinde ise, tapu kütüğünde gösterilmiş bulunan, üst sınır (TMK m. 851), teminat altına aldığı tüm alacak kalemleri için talep tutarının ulaşabileceği en yüksek miktarı tayin eder. İpoteğin paraya çevrilmesinde alacağın miktarı, taşınmazın yükünü de belirler. Bu bakımdan, TMK m. 875 ile tayin edilmiş bulunan alacak kalemlerinin teminat kapsamında bulunması, sadece anapara ipoteği için geçerlidir; üst sınır ipoteğinde uygulama alanı bulmaz. Diğer bir ifade ile alacaklının tüm talepleri (anapara, faiz, takip gideri), tapu kütüğünde gösterilmiş bulunan üst sınıra kadar teminat kapsamında yer alır. Davaya konu ipotek, ipoteğin kuruluşu sırasında doğmuş ve miktarı belirli bir alacağa ilişkin olmayıp, genel kredi sözleşmesi, çek hesabı açılış sözleşmesi, çek taahhütnamesi ve üye iş yeri sözleşmesinden kaynaklı ilerde doğacak ve doğması muhtemel alacaklara ilişkin olduğundan üst sınır ipoteği niteliğindedir. Her ne kadar ipotek resmi senedi şartlarının 2. Maddesinde, alacaklı bankanın belirtilen miktara kadar olan alacaklarının yanı sıra faiz, sigorta ücreti, mahkeme harç ve giderleri ile vekalet ücreti gibi alacak kalemlerininde ipotek kapsamında olduğu düzenlenmiş ise de, ileride vücut bulacak ana borç ile buna eklenecek faiz, icra takip giderleri ile yanlarca kararlaştırılan diğer ferilerinin, yani TMK.nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan toplam borç miktarının, bu tür ipotekte tarafların ipotek tesis edilirken rızaları ile tespit edilen ipotek limitini aşması mümkün değildir. Dolayısıyla ipotek resmi senedi şartlarının 2. maddesindeki düzenleme ile ipotek limitini aşacak şekilde ipotek teminatının genişletilmesi mümkün değildir. Buna göre, ipotek resmi senedi şartlarının 2. maddesindeki düzenleme dava konusu ipoteği anapara ipoteği vasfına getirmez. Zira, bahsi geçen ipotek resmi senedi şartlarının 2. Maddesindeki düzenleme, üst limit ipoteğinde belirlenen limite kadar taşınmazın yükümlü olacağı kuralını bertaraf edecek şekilde sonuç doğurması mümkün değildir.
TMK’nın 883. Maddesine göre, alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebilir. Ancak üst sınır ipoteği ileride doğacak borçlar için tesis edildiğinden, ipoteğin kurulmasından sonra doğan borcun ifa edilmesi halinde, terkin edilmeyen ipotek, ipoteğin hukuki sebebini oluşturan ilişkilerden kaynaklı olarak yeni borçların doğması halinde bu borçların teminatı olmaya devam edecektir. Davaya konu ipotek, dava dışı … Ltd. Şti.’nin borçlu ya da kefil sıfatı ile imzaladığı nakdi ve/veya gayri nakdi kredi sözleşmelerinden, kambiyo senetlerinden ve banka ile imzaladığı tüm sözleşme ve taahhütnamelerinden doğmuş ve doğacak banka alacaklarının teminatını teşkil etmek üzere verildiğinden, dava dışı … Ltd. Şti.’nin davalı banka ile imzaladığı genel kredi sözleşmesi, çek hesabı açılış sözleşmesi, çek taahhütnamesi ve üye iş yeri sözleşmesinden kaynaklanan alacakların ipotek kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Bu kapsamda mahkemece, alanında uzman bir bankacı bilirkişiden gerekirse yenrinde incemeleme yaptırmak suretiyle rapor alarak, davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyasında başlatılan takip tarihi itibariyle davalı bankanın dava dışı … Ltd. Şti.’nin davalı banka ile imzaladığı genel kredi sözleşmesi, çek hesabı açılış sözleşmesi, çek taahhütnamesi ve üye iş yeri sözleşmesinden kaynaklanan ve takip talebinde gösterilen alacakları, işlemiş faiz ve BSMV’leri ile tespit edildikten sonra, varsa yapılan fazla ödeme belirlenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Ayrıca, mahkemenin kabulüne göre de, ipotek bedeli karardan önce ödenmiş olup istirdat hükmü kurulması gerekirken, menfi tespit hükmü kurulması da doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı ve Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemleri halinde kendilerine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 21/06/2021