Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/330 E. 2021/773 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/330
KARAR NO: 2021/773
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI: 2017/229 Esas – 2018/369 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı sigortalı … Ltd Şti’nin İtalya’dan satın aldığı bebek ürünlerini … poliçe nolu Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi ile müvekkili … Sigorta’ya sigorta ettirdiğini, söz konusu emtianın taşınması işini davalılardan … AŞ üstlendiğini, diğer davalı … Ltd’nin ise fiili taşıyıcı olduğunu, expertiz raporundaki bilgilere göre konteynerin üst kısmındaki delik sebebiyle emtiaların ıslanarak hasarlandığını, ekspertiz raporuyla belirlenmiş olan 10.666,68 TL sigorta tazminatı 30/12/2016 tarihinde müvekkili tarafından sigortalıya ödendiğini, alacağın tahsil edemediği için davalı borçlular aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla icra takibi açıldığını, davalı borçluların yasal sürede itiraz ettiği için takibin durduğunu belirterek borçlu davalıların borca yeter miktardaki mal ve alacakları üzerinde ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir konulmasını, icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Konişmentodan kaynaklanan uyuşmazlıklarda İngiltere Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın aktif husumet ehliyeti eksikliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, hasardan davalıların sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine, ihtiyati tedbir ve haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Her ne kadar davalı tarafça milletlerarası yetki itirazında bulunulmuş ise de Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 2015/7244 esas 2016/1657 karar sayılı ve 2014/15681 esas 2015/11244 karar sayılı kararlarında da ifade edildiği üzere yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı Devlet Mahkemesinin HMK 17 ve 18.maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartının MÖHUK madde 47 açısındanda aranması gerekeceği seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkemenin ismen zikredilmiş olması gerekeceği, dolayısıyla davaya bakmaya İngiliz Mahkemelerinin yetkiil olduğu şeklindeki yetki kaydının belirli olma kriterini taşımadığı anlaşılmakla reddine karar verilmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, tır şoförü … ile Depo Müdürü …’ün imza altına aldıkları 29.11.2016 tarihli tutanakta, “Depomuza gelen … ptakati araç üzerindeki … numaralı konteynerin üst kasasının delik olduğu ve içindeki ürünlerin ıslandığı” belirtilerek ıslanan ürünlerin listelendiği, sigorta eksperinin incelemesinde, oto koltuklarının, bebek arabalarının, oto bardaklıklarının ve ambalajın hasar gördüğü tespit edilerek faturaya uygun şekilde fiyatlandırıldığı, nakliyat abonman sigorta poliçesinin incelenmesinde, sigortalının …, başlangıç yeri Genova/ İtalya sefer bitiş yeri Halkalı, sigorta konusunun 589 Karton 3949,310 KGS olduğu, poliçe örneğinin konişmento içeriği, dolayısıyla taşımayla uyumlu olduğu, dolayısıyla davacının aktif husumet ehliyetine sahip olduğu, 29.11.2016 tarihli tutanakta deponun isminin olmadığı, eksper raporunda ise “,,. gümrük işlemleri 23.11.2016 tarihinde tamamlanmış olup söz konusu konteyner … plakalı araca yüklenmek suretiyle sigortalının Halkalı’da bulunan tesislerine sevk edilmiştir’ bilgisi bulunduğundan bilirkişi raporundan da belirtildiği şekilde, tutanağın alıcının deposunda tutulduğu kanaatine varıldığı, konteynerin tam olarak hangi tarihte Ambarlı Limandan Halkalı’ya Tır ile sevk edildiğinin anlaşılamadığı, tır ile yapılan iç taşımanın faturası dava dosyasına sunulmadığından taşımanın bu kısmının kimin sorumluluğunda yapıldığının belli olmadığı, dosyadaki 21.11.2016 tarihli … A.Ş. Tarafından düzenlenen faturanın içeriği 14 ithalat Navlun Ücreti ve Gemiden Boşaltma Ücreti olarak kayıt edildiği, dosyaya iç taşımaya ilişkin bir fatura sunulmadığı, … numaralı Konşimentoda “… A.Ş.” Forwarding Agent (Taşıma işleri komisy onu Acentesi) ve yükün teslimi için başvurulacak kişi olarak gösterildiği, bu konşimentoda … Ltd.’ nin taşıyan olarak kayıtlı olduğu, … numaralı konşimentoda ise Alıcı … A.Ş taşıyan … olarak kayıtlı olduğu, bu konşimentoda gönderici … Ltd. acentesi sıfatı ile “…” olarak kayıtlı olup yüklerin teslimi için ise başvurulacak kişinin … A.Ş olduğu, hasarın ihbarı açısından 29.11.2016 tarihli hasar tespit tutanağından yola çıkarak hasarın davalıya ihbar edildiğine kanaat getirilemediği, iç taşımanın davalı tarafından yapılıp yapılmadığı dosya içeriği belgelerden anlaşılamadığı, hasarın taşıyana kanunun emrettiği süre ve şekilde ihbar edilmediği kanaatine varıldığı, ancak karinenin aksinin ispatının mümkün olduğu, dosyaya sunulan taşımaya konu … numaralı konteyner ve İçindeki hasarlı emtiaya ait fotoğraflardan … numaralı konteyner tavanında delik olduğu bu kısma yakın yerlerin oksidasyoan uğradığı paslanmış olduğu bu tür bir paslanma/oksidasyonun saatler içinde oluşamayacağı, yine konteynerin kaplama saçlarında hasar sonucu delikler oluştuğu konteyner köşebentine isabet eden kısmın oldukça paslı olduğu, hasarın konteynerdeki bu deliklerden içeri giren suların yükü ıslatması sonucu oluştuğu, konteyner tabanının tamamen ıslanmış olduğu, teknik bilirkişi heyetince fotoğraftaki görüntünün konteynerdeki yoğuşma sonucu olamayacağı, hasarın meydana geldiği aşamanın, dosya kapsamına göre liman sahası öncesi deniz taşıma süreci olduğunun değerlendirildiği ve bu sebeple davalıların zarardan sorumlu oldukları kanaatine varılarak davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile davalı tarafın milletlerarası yetki itirazı yerinde görülmeyerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetki sözleşmesinin davacı sigorta şirketini bağladığını, hasar bildiriminin müvekkili şirkete süresi içerisinde yapılmadığını, buna göre açık yasa hükmünde yer alan gerekliliği yerine getirmeyen davacı şirket sigortalısının ıslanma sebebiyle oluşan hasardan dolayı müvekkili şirketi sorumlu tutmasının açıkça TTK hükmüne ve lojistik ticari teamüllerine aykırı olduğunu, dosya içerisinde bulunan evraklar incelendiğinde görüleceği üzere söz konusu konteynerin gümrük işlemleri 23.11.2016 tarihinde tamamlanmış olmakla birlikte hasara ilişkin tutanağın 29.11.2016 tarihinde tanzim edildiğini, kaldı ki tanzim edilen hasar tutanağı altında imzası bulunan iç taşımayı gerçekleştiren TIR şoförünün de müvekkili şirketin bir çalışanı veya görevlendirdiği bir kişisi olmadığını, emtianın taşımanın hangi aşamasında zarar gördüğü hususunun tespit edilemediğini, HHT Hasar Yönetimi adlı eksper tarafından düzenlenen … numaralı 28.12.2016 tarihli raporun 3. Sayfasında ‘’Hasar Tespit Çalışmaları’’ başlığının altında ‘’ uygulanan gümüş nitrat testine tuz bulgusu tespit edilememiştir.’’ ifadesine yer verildiğini, mahkeme kararında ise bu tespitin aksine ilgili hasarın taşımanın deniz taşıması ayağında meydana geldiği hakkında hüküm kurulduğunu, Mahkeme’nin hasarın deniz taşımasında meydana geldiği şeklindeki hükmünün son derece isabetsiz olduğunu ve bilimsel verilere aykırılık oluşturduğunu, emtianın iç taşımasının kim tarafından yapıldığının belirsiz olduğunu, TTK m. 1185 hükmü uyarınca taşıma konusu eşyada meydana gelen hasardan taşıyanın sorumlu olmadığını karine olduğunu, bu karinenin aksini ispat yükünün davacı olduğunu, ancak davacı taraf bu iddianın aksini ispat için dosya kapsamına hiçbir bilgi ve belge sunmadığını, buna rağmen Mahkeme mevzuata uygun olmayan bir kararla işbu davanın kabulüne karar verdiğini, davanın yargılması esnasında taşımanın yapıldığı geminin Ambarlı Marport Limanı’na 23.11.2016 tarihinde vardığı ve hasarın tespit tarihinin ise 29.11.2016 olduğu hususunun mahkeme tarafından değerlendirme konusu yapılmadığını, boşaltma limanına gelip limandan iç taşımanın yapılacağı araca yüklenen … numaralı konteynerde delik var ise bunun gözden kaçırılarak araca yüklenmesinin olağan hayatın akışına aykırı olduğunu, bu nedenle varlığı iddia olunan deliğin deniz taşıması ayağında oluşmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın bilirkişi raporu da alınmış dosya nezdinde sigorta sözleşmesini henüz dosya kapsamına sunmadığını, ilgili poliçenin varlığı dahi tartışmalıyken davacının kanuni halef olduğu ve bu sebeple aktif husumet ehliyetine sahip olduğunun tespitinin son derece hatalı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma sırasında oluşan hasar bedelini sigortalısına ödeyen sigorta şirketinin, ödediği bu bedeli taşıyan taraftan rücuen tahsili istemi ile başlattığı icra takibine itirazın iptali davasıdır.
İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, yetki sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, hasarın deniz taşıması sırasında meydana gelip gelmediği, hasar ihbarının yapılıp yapılmadığı, davacının geçerli bir halefiyeti bulunup bulunmadığı noktasındadır. Dava konusu taşımaya ilişkin … numaralı Konşimento, 13/11/2016 tarihinde, davacının sigortalısı … Ltd. Şti.’nin …’dan ithal ettiği ürünlerin Genova/İtalya limanından Ambarlı/İstanbul limanına taşınmasına ilişkin olarak, taşıyıcı sıfatıyla … Ltd. Acentesi olarak … tarafından düzenlenmiş ve bu konşimentoda … A.Ş. yükün teslimi için başvurulacak kişi olarak gösterilmiştir. Aynı taşımaya ilişkin … numaralı konşimento ise, 13/11/2016 tarihinde, göndereni … Ltd. Acentesi olarak …. alıcısı … A.Ş. olarak, taşıyan sıfatı ile … tarafından düzenlenmiş ve bu konşimentoda … A.Ş. yükün teslimi için başvurulacak kişi olarak gösterilmiştir. Taşımaya konu ithalata ilişkin satıcı tarafından kesilen faturalara FOB teslim kaydı işlenmiştir. Gemi Ambarlı Limanına geldikten sonra 21/11/2016 tarihinde, … A.Ş. tarafından, eşyanın … A.Ş.’ye teslim edilmesine ilişkin “Yük Teslim Talimat Formu” düzenlenmiştir. Davalı … A.Ş. 21/11/2016 tarihinde davacının sigortalısı … Ltd. Şti. hakkında ithalat navlun ücreti ve gemiden boşaltma ücreti açıklaması ile 1600,00 Euro bedelli faturayı düzenlemiştir. İç taşımaya ilişkin olarak depoya teslim aşamasında, … plakalı tır şoförü … ile Depo Müdürü … tarafından … numaralı konteynerdeki delikler nedeniyle ürünlerin ıslandığına ilişkin 29/11/2016 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. Sigorta poliçesini düzenleyen acente aracılığıyla davacı sigorta şirketine hasar ihbarında bulunulması üzerine, ekspertiz raporu alınmış ve tespit edilen hasar 10.666,68 TL olarak 30/12/2016 tarihinde … Ltd. Şti. hesabına ödenmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçluları hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında sigortalısına ödenen hasar bedelinin rücusu istemi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Eldeki dava ise itirazın iptali istemiyle açılmıştır. MÖHUK’un 40. maddesi ile Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarının tayin edeceği düzenlenmiş olup, buna göre, 6100 sayılı HMK’nın 17 ve 18. Maddeleri gereğince yetki anlaşmasının geçerli olabilmesi için sözleşme ile yetkili kılınan yabancı devlet mahkemesinin, “belirli” olması gerekir. Buna göre, davalı taraf her ne kadar konşimentonun arka sayfasının 14. maddesindeki düzenlemeye göre, konşimentodan kaynaklanan uyuşmazlıklarda İngiltere Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu ileri sürmüş ise de, yetkili kılınan mahkeme somut olarak belirlenmediğinden salt İngiltere Mahkemeleri’nin yetkili olduğuna dair davalı tarafın dayandığı yetki şartı geçerli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 1178/2. maddesine göre; taşıyan, eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde gecikmenin, eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur. TTK’nın 1185/1,4. maddesine göre, zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır, ancak zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. Buna karşın eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir. Davaya konu taşımaya ilişkin oluşan hasar ile ilgili … plakalı tır şoförü … ile Depo Müdürü … tarafından 29/11/2016 tarihinde bir tutanak düzenlenmiş olmakla birlikte, iç taşımanın davalıların sorumluluğunda yapıldığına ve … plakalı tır şoförü …’nın kara taşımasını davalılar adına yaptığına ilişkin bir herhangi bir ispat bulunmamaktadır. Bilirkişi raporunda tespit edildiği ve mahkemece de kabul edildiği üzere 29/11/2016 tarihli tutanağın TTK’nın 1185/1. Maddesi anlamında ihbar/bildirim olarak kabulü mümkün değildir. Bu halde davacının, zararın taşıyanın sorumlu olduğu bir sebepten ileri geldiğini ispat etmesi gerekir. Yaptırılan ekspertiz çalışmasında, hasarın sebebi olarak konteynerdeki deliklerden dolayı emtianın ıslanmış olması tespit edilmiştir. Ancak konteynerdeki deliklerin ve emtianın ıslanmasının taşımanın hangi aşamasında oluştuğuna dair dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davacının sigortalısı ile aynı grup şirketi olduğunu beyan eden ihbar olunan … A.Ş. tarafından … A.Ş.’ye yönelik 15/12/2016 tarihinde hasara ilişkin ihtarname tanzim edilmiş, davacı sigorta şirketi tarafından ise 12/01/2017 tarihinde … A.Ş.’den rücuen tazminat talep edilmiş olup her iki hasar bildirimi de TTK’nın 1185/1. maddesinde düzenlenen sürede yapılmamıştır. İspat yükü üzerinde olan davacı tarafından, zararın taşıyanın sorumlu olduğu bir sebepten ileri geldiğini ispata yarar bir delil de dosyada mevcut değildir. Her ne kadar mahkemece, … numaralı konteyner ve içindeki hasarlı emtiaya ait fotoğraflardan konteyner tavanında delik olduğu, bu kısma yakın yerlerin oksidasyoan uğradığı, paslanmış olduğu, bu tür bir paslanma/oksidasyonun saatler içinde oluşamayacağı, yine konteynerin kaplama saçlarında hasar sonucu delikler oluştuğu konteyner köşebentine isabet eden kısmın oldukça paslı olduğu, hasarın konteynerdeki bu deliklerden içeri giren suların yükü ıslatması sonucu oluştuğu, konteyner tabanının tamamen ıslanmış olduğu, teknik bilirkişi heyetince fotoğraftaki görüntünün konteynerdeki yoğuşma sonucu olamayacağı, hasarın meydana geldiği aşamanın, dosya kapsamına göre liman sahası öncesi deniz taşıma süreci olduğu kabul edilmiş ise de, davacı sigorta şirketince yaptırılan ekspertiz incelemesinde bu hususlarda hiçbir tespit yer almadığı gibi, fotoğraflarda konteynerin muhtelif yerlerinde görülen paslanma/oksidasyonun nedenine ilişkin bir teknik rapor bulunmadığından, konteynerin muhtelif yerlerindeki paslanma/oksidasyonun hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğini ispata elverişli değildir. Kaldı ki, geminin limana varışını müteakip gümrük işlemleri 23/11/2016 tarihinde tamamlanmış, eksper incelemesi ise 01/12/2016 tarihinde yapılmıştır. Buna göre, gümrüklemenin tamamlanmasından ekspertiz incelemesine kadar olan süre mahkemece kabul edildiği gibi saatlerle değil, günler ile ifade edilecek düzeydedir. Dolayısıyla sadece ekspertiz çalışmaları sırasında çekilen fotoğraflara bakılarak hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğinin kabulü mümkün değildir. Davaya konu taşımaya ilişkin olarak tespit edilen hasarla ilgili, taşıyıcı tarafa süresinde yapılmış bir ihbar bulunmadığından ve hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiği de ispat olunamadığından, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece eksper tarafından çekilen fotoğraflar yeterli görülerek hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 3-Başlangıçta peşin olarak alınan 186,50 TL karar ve ilam harcının alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından, fazla alınan 127,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalılar yargılama sırasında kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 6-Karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya; davalı tarafça yatırılan avanstan artan kısmın yatıran davalıya ayrı ayrı iadesine, 7-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalılar vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde ayrı ayrı davalılara iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 12,30 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalılara verilmesine, c-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 21/06/2021