Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/329 E. 2021/779 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/329
KARAR NO: 2021/779
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2016/449 Esas – 2018/387 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/06/2021
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin uluslararası olarak faaliyet gösteren bir taşıma hizmetleri şirketi olduğunu, davalı şirketin, 21 palet 8140 kasa domates ve narın Mersin Limanından Cidde/Suudi Arabistan’a deniz yoluyla taşınması için müvekkili ile anlaştığını, söz konusu taşımada, müvekkilinin akdi taşıyan sıfatına haiz olduğunu, taşımanın fiilen … şirketince icra edildiğini, ancak taşıma işinin müvekkili tarafından sözleşmeye uygun şekilde ifa edilmesine rağmen gerek konşimentoya göre gönderilen sıfatını haiz … şirketinin, gerekse de gönderici sıfatını haiz davalının hiçbir gerekçe göstermeksizin malları boşaltma limanında teslim almadığını, yüklerin meyve ve bozulabilir cinsten mal olması nedeniyle imha edildiğini, tüm bu süre zarfında fiili taşıyan …’ün ardiye bedeli, soğutucu bedeli, demuraj bedeli, gözetim bedeli, liman masrafları, imha bedeli, taşıma bedeli, admin bedeli vb. olmak üzere yaptığı masrafları müvekkiline fatura ettiğini, müvekkilinin fiili taşıyana ödemek zorunda kaldığı 32.470- USD ile dava konusu taşımadan hak ettiği ancak davalıdan tahsil edemediği 3.550,- USD navlun bedeli olmak üzere davalıya 2 adet fatura düzenlediğini, faturaya konu bu bedellerden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 36.020,00 USD’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme tarihinde hesaplanacak kur üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahının bulunduğu Mersin Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yurdışına gönderilen malların müvekkili şirkete ait mallar olmadığını, bu malları yurtdışına gönderenlerin müvekkilinin fabrikasından fason hizmeti alan … ile … isimli şahıslar olduğunu, bu şahısların, esas muhatap ve mal sahipleri olduğunu, müvekkili şirket üzerinden mallarını yurtdışma gönderdiklerini, belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, konişmentodaki yetki şartı gereğince, davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, uyuşmazlığın, davacının taşımasını yaptığı mallar bakımından davalının taşıtan sıfatının bulunup bulunmadığı, davacının akdi taşıyan sıfatı ile katlandığı masrafları ve navlunu taşıtana yansıtma talebinin şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı, e-posta yazışmalarında, davacının sürekli iletişim kurduğu ve taşımayı organize ettiği firma olarak davalının gözüktüğü, davacının alacak mesnedi gösterdiği faturalardan 32.470,00 USD bedelli faturanın “tahliye limanı masrafı ve imha” için düzenlendiği, bu faturanın davacı yana dava dışı … firmasının düzenlediği ve cari hesapta gösterdiği fatura ile uyumlu olduğu, bu bedelin davacı tarafından fiili taşıyan hesabına ödendiği, davacının taşımasını davalı ile aralarında anlaşma gereği üstlendiği yükü, dava dışı .. firmasına taşıttığı, varma yerinde malın alınmaması sebebi ile imha-ardiye-demuraj masraflarına yol açtığı ve davacının bunu 32.470,00 USD olarak ödediğinin sabit olduğu, ticari kayıtların incelemesinde, dava dışı … firması tarafından davacı yana ihtilaflı taşıma ile ilgili düzenlediği faturanın bir adet olup 32.470,00 USD tutarında olduğu, bu durumda davacının, kendisine düzenlenmeyen navlun faturası bedelini, doğrudan kendisi için düzenleyerek davalı yandan talep ettiği, oysa, fiili taşıyanın bir adet fatura ile navlun ve sair masrafları bir bütün halinde davacıya yansıttığı, davalı yan, her ne kadar taşımada taşıtanın dava dışı gerçek kişiler olduğunu iddia etmekte ise de; konişmentolar incelendiğinde, davacının taşıyan, davalının taşıtan olduğu, davalının ticari kayıtlarında, dava dışı … alıcı firma ile ticari ilişkinin tespit edildiği de gözetildiğinde, yurt dışı ihracatının davalı tarafından yapıldığı, alıcının malı almadığının anlaşıldığı, malın FOB satılmış olması veya ödemenin karşı tarafça yapılmasının kararlaştırılmasına rağmen, taşıtanın alıcı olmadığı durumlarda, alıcının mala ilgisini göstermemesi ve malı çekmemesi durumunda taşıtanın tüm taşıma süreci masrafları ile navlundan sorumlu olmasını gerektirdiği, bunun sonucunda davacıya düzenlenen fatura bedelinin davacı tarafından davalıya yansıtılmasının yerinde olduğu, davacının davalıdan 32.470,00 USD alacaklı olduğu, davacının düzenlediği 3,550,00 USD navlun faturası bakımında ise karşı taraf ödemeli kararlaştırılan navlun gözetildiğinde, … tarafından yansıtılmadığı sürece, davacının davalından ayrıca navlun talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 32.470,-USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a madde ve fıkrası uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: A-Davacı vekilinin istinaf başvuru sebebinde özetle; müvekkili şirketin ana faaliyet konusu TTK. m. 917 vd. yer alan taşıma işleri komisyonculuğu olduğunu, sunmuş olduğu bu hizmetlerin karşılığında fiili taşıyana ödediği taşıma ücretinden farklı olarak taşımayı kendi adına müşterisi hesabına başkasına yaptırdığı için müşterisi adına navlun faturası düzenler ve müşterisinden talep ettiği bu ‘’navlun’’ miktarı ana gelir kalemini oluşturduğunu, dolayısıyla 3.550,00 USD bedelli navlun faturasının davalıdan talep edilebilmesinin mümkün olduğunu, bu navlun ücretinin davalıdan talep edilebilmesi için müvekkili tarafından fiili taşıyana ödenmesi gerekmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; yetki itirazının karşılanmadığını, taşımaya konu malların müvekkiline ait olmadığını, bu malları yurtdışına gönderenlerin müvekkilinin fabrikasından fason hizmeti alan … ile … isimli şahıslar olduğunu, bu şahısların müvekkili şirket üzerinden mallarını yurtdışma gönderdiklerini, bu hususun yeterince araştırılmadığını, 13/10/2015 tarihli ve 15/06 parti nolu ilk gönderimin beyannamesi CIF Fiyat olarak açılmış olup diğer 18/10/2015 tarihli 15/07-08 , 26/10/2015 tarihli ve 15/11 parti, 30/10/2015 tarihli 15/12 parti ve son olan 05/11/2015 tarih ve15/13 parti nolu beyannamelerin hepsi FOB olarak açıldığını, buna göre, taşınan mallarla ilgili tüm gider yitik veya hasar rizikoları bu noktadan itibaren alıcı tarafından üstlenildiğini, davaya dayanak faturaların müvekkili ile ilgisinin olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, davalı şirketin, 21 palet 8140 kasa domates ve narın Mersin Limanından Cidde/Suudi Arabistan’a deniz yoluyla taşınması işini akdi taşıyan sıfatıyla üstlendiğini, fiili taşımanın ise … şirketince icra edildiğini, ancak yurt dışındaki alıcı firmanın gerekçe göstermeksizin malları boşaltma limanında teslim almadığını, bozulabilir cinsten emtianın imha edildiğini, fiili taşıyan şirket tarafından ardiye bedeli, soğutucu bedeli, demuraj bedeli, gözetim bedeli, liman masrafları, imha bedeli, taşıma bedeli, admin bedeli vb. olmak üzere yaptığı masrafları davacıya fatura ile yansıttığını, bu bedelin fiili taşıyana ödendiğini, ayrıca davacının dava konusu taşımadan hak ettiği navlun bedelinden dolayı davalıdan alacaklı olduğunu, bunlarla ilgili davalıya düzenlenen 2 adet faturadan dolayı alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı ise, taşımaya konu malların maliki olmadığını, malların yurt dışına gönderilmesine aracı olduğunu, dolayısıyla akdi ilişkinin tarafı olmadığından taşıtan sıfatını da haiz olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekillleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, davalının taşıtan sıfatının bulunup bulunmadığı, davacının akdi taşıyan sıfatı ile katlandığı masrafları ve navlunu taşıtandan talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Davaya dayanak 2 adet faturadan 32.470,00 USD bedelli faturanın “tahliye limanı masrafı ve imha için” düzenlendiği, bu faturanın davacı tarafa dava dışı … firmasının düzenlediği fatura ile uyumlu olup, bu fatura bedelinin davacı tarafından fiili taşıyan hesabına ödenmiş olduğu, 3.550 USD bedelli diğer faturanın ise, davacı tarafından davalıya “navlun” faturası olarak düzenlenmiş olduğu dosya kapsamından sabittir. Dava konusu taşımaya dair ana konişmentoda, … firmasının taşıyan, davacının gönderen, … firmasının da alıcı olduğu, ödemelerin alıcı ve/veya malın ilgilisi tacir tarafından yapılacağının belirtilmiştir. Yine taşımaya dair ara konişmentoda ise, davacının taşıyan, davalı firmanın gönderen/taşıtan, … firmasnın da gönderilen/ alıcı olduğu, navlun ve masrafların alıcı ödemeli (Freight Collect) olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, davalının ticari defter ve kayıtlarında, davalının dava dışı yurt dışındaki alıcı firma ile aralarında ticari ilişki ilişkinin bulunduğu da sabittir. Bu durum karşısında, somut olayda, davacının akdi taşıyan, davalının da taşıtan sıfatını haiz olduğundan davalının bu yöndeki istınafı yerinde değildir. TTK 1237. maddesine göre taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler navlun sözleşmesi hükümlerine tabiidir. Ancak arada yazılı bir navlun sözleşmesinin bulunmaması halinde konişmento taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkide belirleyici duruma gelmektedir. Konişmento, TTK’nın 1228. maddesinde düzenlenmiş olup, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın taşıyan tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve taşıyanın eşyayı, ancak onun ibrazı karşılığında teslimle yükümlü olduğu senettir. TTK.nun 1229. maddesine göre, konişmento yükletenin beyanına göre taşıyan tarafından düzenlenecektir. 1230. vd. maddelerde konişmentonun kıymetli evrak olduğu, eşyayı temsil ettiği, taşıyanı, navlunu ve eşyayı ispat eden, meşru hamiline eşyayı teslim alma hakkı veren cirosu kabil kıymetli evrak olduğu düzenlenmiştir. Konişmento kıymetli evrak olması nedeniyle taşıyanın imzasını içermesi yeterlidir. Davaya konu taşımaya ilişkin konişmentoda, söz konusu taşımadan kaynaklanacak uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiş olup, taraflar tacir olduğundan taşıma sözleşmesinde yazan yetki kuralı HMK’nın 17. Maddesi gereğince tarafları bağlayacağından ilk derece mahkemesince, davalının yetki itirazının reddinde isabetsizlik bulunmamaktadır. TTK m. 1207/1. “Gönderilen, eşyanın teslimini isteme hakkım kullanmazsa, taşıtan, navlun sözleşmesi gereğince navlunu ve diğer alacaktan taşıyana ödemekte yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme gereği, FOB satış teslim şekli kararlaştırılmış bile olsa; malın teslim alınmamasından doğan ve davacı tarafından ödenmek zorunda kalınan masrafları ve navlun bedelini davalı gönderene/taşıtana yansıtabilecektir. O halde, davalı taşıtanın tüm taşıma sürecindeki masraflardan sorumlu olmasına ve davacı akdi taşıyanın, fiili taşıyanın taşımadan kaynaklı masraflarını ödemiş bulunmasına göre, davacının davalıya düzenlemiş olduğu 32.470 USD bedelli faturadan dolayı davalının sorumlu olduğuna karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Öte yandan, (taşıma işleri komisyoncusu) davacı akdi taşıyıcının, navlun ücretini fiili taşıyıcıya ödemesi durumunda, bunu davalı taşıtan da talep edebileceği, somut olayda, navlun ücretinin fiili taşıyıcıya peşin ödenmiş olduğunun ileri sürülmediği gibi, fiili taşıyanın davacıya düzenlemiş olduğu 32.470 USD bedelli faturada “diğer masraflar” denilmek suretiyle bu faturanın navlun ücretini de kapsadığının kabulü gerektiğinden davacının bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Açıklanan bu nedenlerle taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Taraflar vekillerinin İstinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının, davacı tarafından yatırılan 850,00 TL istinaf karar harcından mahsubu ile bakiye 790,7 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4- Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 5- Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 7.251,80 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 1.812,95 TL ( 1.768,55 TL+44,40 TL ) harcın mahsubu ile bakiye 5.438,85 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 7- Kararın HMK.’nın 359-(4) maddesi uyarınca, taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 (iki) haftalık süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/06/2021