Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/328 E. 2021/650 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/328
KARAR NO: 2021/650
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2018
NUMARASI: 2014/249 Esas – 2018/349 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2021
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 18/06/2013 tarihli satış sözleşmesi gereğince, davalının sözleşmeye konu hidrolik kartela askı makinesini komple bitmiş şekilde dört askı kalıbı ile birlikte çalışmaya hazır şekilde 30 gün içerisinde müvekkiline teslim etmeyi üstlendiğini, sözleşme hükümleri gereğince müvekkilinin davalıya 2.500,00 TL kapora, 04/07/2013 tarihinde 2.000,00 TL, 19/07/2013 tarihinde ise 1.500,00 TL ödeme yaptığını, ancak davalının sözleşmeye konu askı makinasını kararlaştırılan tarihte teslimini gerçekleştiremediğini, müvekkilinin teslim tarihine göre sipariş aldığını askı makinasının kurulmamasından dolayı siparişlerini teslim edemediğini ve müvekkilinin bu yüzden zarara uğradığını, müvekkili tarafından sözleşmenin 11/09/2013 tarihli noter ihtarnamesi ile tek taraflı feshedildiğini ileri sürerek müvekkilinin ödemiş olduğu toplam 6.000,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte ve sözleşmeye konu makinenin kararlaştırılan tarihte teslim edilmemesi sebebi ile uğranılan müspet zararlar için şimdilik 10.000,00 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin, askı makinesini sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde bitirdiğini, ancak, makinenin alıcı tarafından teslim alınmadığını, aksi düşünülse dahi, davacının müvekkiline borcun ifası için mehil vermesi gerektiğini, sözleşmenin haksız yere feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında 18/06/2013 tarihli satım sözleşmesi gereği davacının, davalıdan satın aldığı askı makinesini davalı satıcının süresinde teslim etmediği, bu durumda davacı alıcının sözleşmeden dönerek ödediği bedeli davalıdan isteyebileceği, davacının davalıya ödediği 6.000 TL’yi isteminde haklı olduğu, sözleşme fesih bildirimini içeren ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren avans faizi yürütülebileceği, müspet zarar konusunda davacının bu iddiasını ispatlaması gerektiği, ancak, davacının müspet zarar talebi konusunda iddialarını kanıtlamayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 6.000 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 13/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: A-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmede malın teslimi külfeti çok açık bir şekilde alıcıya yüklendiğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirmeden ve getirdiğini ispat etmeden müvekkilin temerrüde düştüğünden söz edilemeyeceğini, makinenin tamamlandığı halde davacı alıcı tarafça teslim alınmadığını, bu konuda müvekkilinin tanığının beyanlarının gözardı edildiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacı tanığının beyanlarına göre karar verildiğini, davacı tarafça sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, bir an için kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilin temerrüdünün oluştuğu düşünülse dahi BK 123. Madde uyarınca davacının müvekkiline borcun ifası için uygun bir süre vermesi gerektiğini, dolayısıyla müvekkilin temerrüde düşürüldüğünün de ispatlanamadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin uğradığı müspet zarara ilişkin olarak sipariş iptallerine ilişkin, müvekkilin müşterilerinin ıslak imzası ve kaşelerini taşıyan belgelerin sunulduğunu, bu belgelerin mahrum kalınan karı tek başına ispata elverişli olduğunu, ciddi bir kazanç sağlayacak olan sözleşmeler, uyuşmazlık konusu makinenin teslim edilmemesi nedeniyle iptal edildiğini, mahrum kalınan kara ilişkin talebin reddinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki 18/06/2013 tarihli satış sözleşmesine konu makine ve ekipmanın teslim edilmemesi nedeniyle peşin olarak ödenen bedelin ve uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında imzalanan 18/06/2013 tarihli satış sözleşmesinde, satıcı …, alıcı … olup, sözleşmenin konusu olarak “hidrolik kartela askı makinesi komple bitmiş şekilde 4 adet askı kalıbı ile birlikte” gösterildiği, sözleşmede verilen termin süresinin 30 gün olarak belirlendiği, sözleşmede “.. satım sözleşmesine konu makine hidrolik sistem olarak ve 4 adet askı kalıbı ile birlikte çalışmaya hazır bir şekilde alınacaktır” ifadesinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, sözleşme gereği davalı satıcının borcu satılan malı sözleşmenin tanzim tarihinden itibaren 30 gün içinde imal edip, tamamlamak, davacı alıcının borcu ise, satım bedelini ödemek ve malı çalışır vaziyette teslim almaktır. Somut olayda, tarafların edimlerin ifasının sırasına göre, öncelikle davacı alıcının teslim alma borcunun doğabilmesi için öncelikle teslim alınacak malın kararlaştırıldığı şekilde süresi içinde tamamlanmış çalışır vaziyette teslime hazır hale getirilmiş olması ve davacı alıcının teslim ediminde temerrüde düşürülmesi gerekir. Bu bağlamda, ispat yükü üzerinde olan davalının sözleşmeye konu makine ve aksamlarını süresi içinde tamamlayarak davacı alıcıya teslime hazır vaziyette olduğunu ve davacı alıcının teslim almakta temerrüde düştüğünü yazılı delillerle ispatlayamadığından davacı tarafça haklı nedenle feshedilen sözleşme gereği ödenen ve bedelsiz kalan ödemelerin iadesi talebinin kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının istinaf talebi mahrum kalınan kar alacağı talebine yöneliktir. Davacı tarafça, sözleşmenin imzalanması akabinde ve sözleşmeye konu makinenin teslim tarihinden evvel müşterilerinden kartela askısı siparişleri aldığını ve fakat sözleşme konusu makinenin teslim edilmemesi nedeniyle siparişlerinin iptal edildiğini, bu sözleşmelerden iktisap edeceği kazançtan mahrum kaldığını iddia etmiş ise de, iptal edilen siparişler ile davalı tarafın borcuna aykırılığı arasında uygun illiyet bağının bulunduğunun ortaya konulamadığı gibi uğranıldığı iddia edilen zarara dayanak somut delillerin dosyaya sunulmadığı, salt siparişlerin iptal edilmesinin ispata yeterli olmadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Taraflar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)b-1 maddesi uyarınca, ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırılan istinaf karar harcı 103,40 TL’nin alınması gerekli olan 409,86 TL harçtan mahsubu ile bakiye 306,46 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Taraflar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi.