Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/327 E. 2021/529 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/327
KARAR NO : 2021/529
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2017
NUMARASI: 2015/309 Esas – 2017/688 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; Davalı tarafından fatura-cari hesap alacağının tahsili için müvekkiline karşı yapılan icra takibinin kesinleşmesi üzerine davalının kendi deposunda müvekkiline ait olduğu iddia edilen bir kısım malların haczedildiği, taraflarca davalı tarafından teslim edilmeyen ve davalı uhdesinde kalan emtia bedelinin borçtan tenzili konusunda anlaşma yapılmasına rağmen icra takibine konu alacağın üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının tahsili ile icra dosyasının infazen kapatılması nedeniyle davalı tarafından protokolün imzalanmadığı, böylece müvekkiline teslim edilmediği halde bedelinin icra vasıtasıyla tahsil edildiği, mal bedelinin iadesini teminen davalıya karşı yapılan icra takibine haksız itirazın iptali ile takibin devamına alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; davacı tarafa 18/01/2013 tarihli fatura konusu malın aynı tarihli sevk irsaliyesi ile teslim edildiği ancak davacının talebi ile malın müvekkili şirketin deposunda muhafaza edildiği, satın alındığı halde bedeli ödenmeyen bu fatura ile birlikte cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için davacıya karşı yapılan icra takibinin kesinleştiği, davacının haczi kabil malının bulunmaması nedeniyle davacıya satılan ancak müvekkilinin deposunda bulunan davacıya ait malların haczedildiği, bu arada üçüncü kişilerdeki hak alacakların tahsili ile icra dosyasının infazen kapatıldığı, davacının 18/01/2013 tarihli faturayı kayıtlarına aldığı, malın teslim edilmediği yönünde hiç bir itiraz da bulunulmadığı, faturayı kayıtlarına aldıktan iki yıl sonra düzenlediği iade faturasının davacıya iade edildiği gibi aynı tarihli sevk irsaliyesi düzenlemesinin de mallı teslim aldığının kanıtı olduğu, zira malları teslim olmamış olması halinde iade için sevk irsaliyesi düzenlemesine gerek bulunmadığının açık olduğunu belirterek bu faturaya dayalı olarak takibe geçmesinin haksız olup, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının davacıya karşı yaptığı icra takibine esas cari hesabında yer alan 18/01/2013 tarihli faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, bedelinin ödenmemesi nedeniyle davalı tarafından yapılan icra takibi ile tahsil edildiği, davacının, davalının düzenlediği 18/01/2013 tarihli fatura içeriği mal bedel kadar iki yıl sonra davacı tarafından 02/03/2015 tarihli iade faturasının düzenlendiği ancak iade faturasının davalı kayıtlarında bulunmadığı, satımdan itibaren iki yıllık sürede malların teslim edilmediği konusunda itirazda bulunmayan davacının satın aldığı malların davalı deposunda muhafaza edilmesine rıza gösterdiğinin kabulü gerektiği, satın aldığı malın bedelini davalıdan isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; davalı tarafından teslim edilmeyen malın bedelinin icra vasıtasıyla tahsil edildiği, davalının yaptığı icra takibine itiraz edilmesine rağmen ödeme emrinin tebliği usulsüzlüğü şikayetinin icra hukuk mahkemesince reddedilmesi nedeniyle süresinde itiraz edilmediği kabul edilerek takibin kesinleştiği dolayısıyla borca itiraz edilmediği iddiasının gerçek dışı olduğu, ticari emtianın kendilerinde emanet olarak kaldığı yönündeki iddianın da gerçeğe aykırı olduğu, söz konusu malların bedelinin dosya borcundan tenzili konusunda anlaşma sağlanmasına rağmen davalının icra takip konusu alacağı üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar ile tahsil etmesi nedeniyle anlaşmaya ilişkin protokolü imzalamadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, teslim edilmediği halde icra vasıtasıyla tahsil edildiği iddia edilen mal bedelinin iadesini teminen yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı taraf, davalının düzenlediği 18/01/2013 tarihli fatura içeriği malların teslim edilmemesine rağmen bedelinin icrada haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürerek bedelin iadesini istemiş, davalı ise malların teslimi yapıldığı gibi faturanın davacı defterinde kayıtlı olduğunu belirterek haksız tahsil edilen bir bedel olmadığını savunmuştur.18/01/2013 tarihli davalı faturasının taraf defterlerinde kayıtlı olduğu ve bedelinin icra takibiyle tahsil edildiği ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, fatura içeriği malların davacıya teslim edilip edilmediği konusundadır.Satım sözleşmesinde malın teslim edildiğini ispat yükü satıcıya aittir. Salt fatura düzenlenmesi ve tebliği alacağın varlığına delil teşkil etmeyeceği gibi malın teslim edildiği anlamına da gelmez. Ancak satıma ilişkin faturanın alıcının defterinde kayıtlı olması malın teslim edildiğine karine teşkil edecek olup, bu karinenin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilecektir. Somut olayda, alıcı olan davacı taraf malın teslim edilmediğini ispat noktasında, faturaya konu malların davalı deposunda haczedilmesine ve hacze konu bu mallar için iade faturası düzenlenerek bedelinin icra dosyasındaki asıl alacaktan tenzil edileceği konusunda taraflar arasında yazılı hale getirilen ancak davalı tarafından imzalanmayan protokole dayanmıştır. Davalı vekili tarafından, fatura konusu malların davacının talebi ile davalı deposunda muhafaza edildiği ve alacağın tahsili için yapılan takip dosyasında haczedildiği sonrasında davalıya iadesi konusunda protokol yapıldığı ancak alacağın üçüncü kişilerdeki hak ve alacakların haczi ile tahsil edilerek icra dosyasının infaz edilerek kapatıldığı ve artık protokolün imzalanmadığı yönünde beyanda bulunulmuş olmakla; protokol içeriğinin davalı tarafça da kabul edildiği anlaşılmaktadır. Anılan protokolde; davalı deposunda talimat yoluyla haczedilen malların değerinin 25.000 TL olarak belirlendiği ve bu tutar üzerinden borçlunun KDV dahil iade faturası düzenleyeceği ve bedelinin takip konusu asıl alacak 74.497,31 TL den tenzil edilmesi sonucu 49.497,00TL olan asıl alacağa göre hesaplanan dosya borcunun bir kısmının peşin, geri kalanının da vadeli senetle ödeneceği kararlaştırılmıştır. Taraflarca imzalanmamış olmakla birlikte içeriği davalı tarafından kabul edilen protokolle, 18/01/2013 tarihli fatura içeriği malların satıcı olan davalıya iadesi ile belirlenen bedelinin icra dosyası alacağından tenzil edilmesi konusunda anlaşma sağlandığına göre, esasen bu protokolün, satım sözleşmesinden dönme niteliğinde bir anlaşma olduğu kabul edilmelidir. Sözleşmeden dönülmesi halinde taraflar edimlerin karşılıklı olarak iadesini isteyebilirler. Davalının deposunda bulunduğu tartışmasız olan malların davacıya iade edildiğini ispat yükü artık davalıya ait olup, davalı tarafından malın iade edildiğine ilişkin herhangi bir delil ibraz edilememesi ve buna bağlı olarak iadeye ilişkin teslimin ispat edilememesine göre, protokolde 18/01/2013 tarihli fatura içeriği malların değeri olarak belirlenen 25.000 TL üzerinden davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyecek şekilde ve ispat yükü tersine çevrilerek davanın reddine karar verilmesi isabetli bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından, davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasındaki itirazının 25.000TL için iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına ve kabul edilen kısmın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine ve reddedilen kısım yönünden davacının icra takibi yapmasında kötüniyetli olduğu davalı tarafından ispat edilmediğinden, davalının icra inkar tazminatı isteminin de reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; davalının İstanbul …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasında itirazının 25.000,00 TL yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, bu alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizinin uygulanmasına, fazla istemin reddine,2- Kabul edilen alacağın % 20′ si olan 5.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3- Davalının icra inkar tazminatı isteminin reddine,4-Alınması gerekli 1.707,75TL karar harcından 517,32-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1190,43-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,5- Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca, takdir edilen 4.080,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,6- Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca, takdir edilen 4.080,00-TL.vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,7-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 517,32-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan 1.206,00-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 699,48-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,9- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 10- -Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine,11-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar talep halinde davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,b-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı, tebligat ve dosyanın posta masrafı toplamı 90,00 TL olmak üzere toplam 211,30- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- a maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi.
22/04/2021