Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/314 E. 2021/428 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/314
KARAR NO: 2021/428
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2018
NUMARASI: 2016/529 Esas – 2018/857 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında 31/08/2010 tarihli ve 5 yıl süreli bayiilik sözleşmesi ve ona öncel 27/08/2010 tarihli ek protokol imzalandığını, bu sözleşme ve protokol uyarınca müvekkiline ait taşınmazdaki akaryakıt istasyonunda sözleşmenin bitiş tarihi olan 18/09/2015 tarihine kadar müvekkilinin davalının bayii olarak hizmet vereceğinin kararlaştırıldığını, bayiilik ilişkisi devam ederken müvekkili tarafından davalıya gönderdiği, Bakırköy … Noterliğinin 13/07/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, 18/09/2015 tarihinden itibaren bayiilik sözleşmesinin uzatılmayacağının, davalıya ait logo ve giydirmelerin gelip alınması gerektiğinin ve taşınmaz üzerindeki kira şerhinin kaldırılması gerektiğinin ihtar edildiğini, bu ihtarnameye istinaden, davalının gerçek dışı olarak EPDK’ya sözleşmenin müvekkili tarafından 31.08.2015 tarihinde feshedildiğinin bildirildiğini, davalının sözleşmeyi devam ettirmek için değişik girişimlerde bulunduğunu, fakat müvekkilinin buna boyun eğmediğini, bunun üzerine davalının 31/08/2015 gece yarısı itibari ile müvekkiline akaryakıt vermeyi kestiğini, oysa ki sözleşmenin en erken 18/09/2015 tarihinde sona ereceğini, kaldı ki, 31.08.2010 tarihli bayiilik sözleşmesinin ve akdedilen protokol hükümleri gereğince, fiili akaryakıt satışı başlangıç tarihi olarak davalı tarafça 19.10.2010 olarak belirlendiğini, keza EPDK nezdinde, bayiilik lisansının davalı dağıtım şirketi için tasdik edildiği tarihin 20.09.2010 olduğunu, dolayısıyla 5 yıl süreli sözleşmenin bitim tarihi, 20.09.2015 veya en erken 18.09.2015 olduğunu, davalının bu tarihlerden önce akaryakıt verilmesini kesmekle sözleşmeye aykırı davrandığını, akaryakıt verilmesinin kesilmesi üzerine müvekkili tarafından davalıya Beşiktaş … Noterliğinin 02/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ayrıca Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/104 D. İş sayılı tespit dosyası ile tankta akaryakıt kalmadığının ve zararlarının tespitine ilişkin talepte bulunulduğunu, davalının 1 ay süre ile akaryakıt sevkıyatı yapmayarak mevzuata ve sözleşmeye aykırı davrandığını, müvekkilinin maddi ve manevi zararına sebebiyet verdiğini, davalının en az 18 gün önceden akaryakıt verilmesini kesmekle haksız rekabete de yol açtığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminatın 31/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve 50.000,00-TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasındaki 31.08.2010 başlangıç tarihli ve imzalandığı tarihten 5 yıl süreli bayiilik sözleşmesi ve 27.08.2010 tarihli protokol gereğince, bayiilik ilişkisinin yürütüldüğünü, davacı tarafça 13.07.2015 tarihli ihtarnamesi ile 18.09.2015 tarihi itibari ile sonaeren sözleşmenin uzaltılmayacağının belirtildiğini, oysa ki, sözleşmenin bitiş tarihinin 31/08/2015 tarihi olduğunu, bu tarihten itibaren davacıya yakıt tedarikinin sağlanamayacağının aşikar olduğunu, 18.09.2015 tarihine kadar geçerli olacak akaryakıt tedariki hususunda imkan sağlanması için başlatılan görüşmelerinin davacı tarafından geri çevrildiğini, tazminat koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, taraflar arasındaki anlaşmanın 31/08/2010 tarihinde imzalandığı, dağıtıcı tadili bundan 20 gün sonra yani 20/09/2010 tarihinde alındığı, mevzuatı gereği, taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalanmış olsa bile dağıtıcı lisansı alınmadan ticari faaliyete başlanmasının mümkün olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesinin incelenmesinde, sözleşme süresinin 5 yıl olarak belirlendiği, bu sürenin başlangıcı da ilk akaryakıt satışı yapılan tarih olarak belirlendiği, bu kapsamda davacının davalıdan ilk ürün aldığı tarih 11/10/2010 tarihi olduğu, bu durumda taraflar arasındaki 5 yıllık sözleşmenin başlangıç tarihinin 11/10/2010, bitiş tarihini de 11/10/2015 tarihi olarak tespit edildiği, fakat EPDK’nın kayıtlarına giren sözleşmede başlangıç tarihi 31/08/2010 olup, bitim tarihi de 31/08/2015 tarihi olduğu açık iken bu durumda tarafların fiili bitim tarihi olan 11/10/2015 tarihini EPDK’ya bildirmeleri de kanun gereği olduğu, zira Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin Dağıtıcı Lisansı Sahiplerinin Yükümlülükleri başlıklı 34. maddesinin 2. bendinde fesih ihbarnamesinin tebellüğ tarihinden itibaren 1 ay içerisinde EPDK’ya bildirilmesi mecbur kılındığı, bu bildirimin yapıldığına dair tarafların iddiası ve savunması bulunmadığı gibi buna dair bir delil ve kayda rastlanmadığı, bu durumda EPDK nezdinde bu sözleşmenin bitim tarihinin 31/08/2015 olarak kayıtlarda yer aldığı, davacı tarafın fiilen akaryakıt almaya başladığı tarihi EPDK’ya bildirmemiş olması karşısında, davalının EPDK nezdinde sözleşme bitim tarihi olarak görünen 31/08/2015 tarihinden sonra akaryakıt vermemesi Petrol Piyasası Kanunu ve Yönetmeliği ile sağlanmak istenen kamu düzenin gereği olduğu, 6098 Sayılı TBK’nın 26. ve 27. Maddelerinde sözleşme özgürlüğü kamu düzeni ve emredici kanun hükümleri ile sınırlandığından davalı bu mevzuatın gereklerine uygun davrandığından davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme süresinin başlangıç tarihinin davalının EPDK’ya bildirdiği 31.08.2010 olarak kabulünün, taraflar arasındaki sözleşme ve protokol hükümlerine aykırı olduğunu, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi durumunda, davalı lehine, her biri için ayrı vekalet ücetine hükmedilmesi gerektiğini, bu bakımdan manevi tazminat için ise maktu vekalet ücretinin öngörüldüğünü belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, akaryakıt bayiilik sözleşmesine davalı dağıtıcı firma tarafından ihlali nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalı ile akdedilen 5 yıl süreli akaryakıt bayiilik sözleşmesi gereğince, davalının bayiiliğini üstlendiğini, davalıya sözleşmenin bitim tarihinden önce gönderilen ihtarnamede, sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bildirildiğini, bunun üzerine, davalının sözleşmenin süresinden önce, davacı bayiye mal tedarikini durduğunu, bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığını iddia etmiş, davalı ise, 5 yıl süreli sözleşmenin süresinin bitiminden itibaren sona erdiğini, dolayısıyla davacıya mal tedarikinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasındaki 31.08.2010 tarihli 5 yıl süreli bayiilik sözleşmesinin “Sözleşme Süresi ve Fesih” başlıklı 15. maddesinde; “Bu sözleşmenin süresi, imzalandığı tarihten itibaren 5 (beş) yıl olup, akaryakıt istasyonunda fiilen akaryakıt satışına daha sonraki bir tarihte başlanması halinde, söz konusu 5 yıllık sürenin başlangıcı, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu gereğince, bayiilik lisansı alınmış olarak fiilen ilk akaryakıt satışı yapılan tarih olacaktır. Süre, hitamından itibaren tarafların yazılı mutabakatı ile yine 5 (beş) yılı geçmemek şartıyla uzatılabilir..”Yine taraflar arasındaki 27.08.2010 tarihli protokolün 5/F bendinde; “Bayii, bayiilik lisansını da tamamlamış olarak, akaryakıt istasyonunda akaryakıt satmaya en geç 19.10.2010 tarihinde başlayacaktır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Davalı tarafından EPDK’ya gönderilen 13.08.2015 tarihli yazısında, davacı bayiinin 13.07.2015 tarihli ihtarnamesi ilgi gösterilerek, sözleşmenin 31.08.2015 tarihinden itibaren feshedileceği bildirilmiştir. Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmenin 5 yıl süreli olup, 31.08.2010 tarihinde imzalandığı, davacı bayii tarafından davalıya gönderilen 13.07.2015 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin süresi bitimi olan 18.09.2015 tarihinden sonra yenilenmeyeceğinin bildirildiği, davalı dağıtım şirketi tarafından, 5 yıl süreli sözleşmenin 31.08.2015 tarihi itibari ile sona erdiğinden bahisle davacıya bu tarihten itibaren mal tedarikini durduğu ihtilafsız olup, uyuşmazlık sözleşmenin başlangıç süresi noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, davacı bayiinin davalı şirketin bayii olarak lisans tadilini yaptığı tarihin 20.09.2010 olduğu belirtilmiş ve fakat anılan sözleşme hükmünden, davacı bayiinin akaryakıt satış istasyonundan fiilen satış yaptığı tarihinin sözleşmenin başlangıç tarihi olarak belirlenmesi gerekirken, davalı dağıtım şirketinden ilk mal alış tarihi olarak 11.10.2010 tarihi tespit edilmiş ise de, bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığından sözleşmenin başlangıç tarihinin 11.10.2010 olarak kabulü gerekir. Bu durumda, taraflar arasındaki 5 yıl süreli sözleşmenin başlangıç tarihi, 11.10.2010 tarihi olup, 11.10.2015 tarihi itibari ile süresi sona ereceğinden, davacının sözleşmenin süresinden önce davalıya gönderdiği sözleşmenin yenilenmeyeceğine ilişkin ihtarında, sözleşmenin süresinin sona erme tarihini 18.09.2010 olarak göstermesi, sözleşmenin süresinden önce feshi anlamına gelmez. Davalı dağıtım şirketinin, EPDK’ye gönderdiği yazı içeriği de dikkate alındığında, her ne kadar davacıya açıkça sözleşmeyi feshettiğini bildirmemiş ise de, 31.08.2015 tarihi itibari ile davacıya mal tedarikini durdurarak sözleşmeyi süresinden önce sona erdirdiğinin kabulü gerekir. İlk derece mahkemesince, EPDK’ya bildirilen taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihinin 31.08.2010, bitim tarihinin de 31.08.2015 olarak gösterildiğini, oysa ki, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin Dağıtıcı Lisansı Sahiplerinin Yükümlülükleri başlıklı 34. maddesinin 2. bendinde gereğince, sözleşmenin fiili bitim tarihi olan 11.10.2015 tarihinin EPDK’ya bildirmeleri gerektiğini, bunun kamu düzenine ilişkin olduğunu, bu nedenlerle davalının 31.08.2015 tarihinden sonra davacıya mal vermemesinin hukuka uygun olduğunu davanın reddine gerekçe olarak gösterilmiş ise de, anılan yasal mevzuatta öngörülen idari yükümlülüklerin muhatabı davalı dağıtıcı şirket olup, kanunun emredici ve kamu düzenine ilişkin hükümler kapsamında değerlendirilemez. O halde, davalının sözleşmenin süresinden önce davacıya mal tedarik etme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, davacının talebi ile bağlı kalınarak (31.08.2015-18.09.2015 tarihleri arasında) maddi ve manevi tazminat talebi hakkında, gerektiğinde yeni bir bilirkişi heyetinden inceleme yapılmak suretiyle toplanacak tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353(1)a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 4-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK ‘nın 362(1)-g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.