Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/312 E. 2021/566 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/312
KARAR NO : 2021/566
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2018
NUMARASI: 2018/125 Esas – 2018/1184 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/04/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA : Davacı vekili, alacağı temlik eden .bank A.Ş ile davalı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi gereğince, krediler kullanıldığını, kredi lehtarı davalının sözleşme hükümlerine riayet etmediğinden hesabın kat edilerek noter yoluyla ihtarname keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ödemeler mahsup edilmeksizin, haksız ve fahiş faiz oranları işletilerek takip başlatıldığını belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, takip alacaklısı dava dışı temlik eden vekilinin takip dosyasına vakıf olarak 12.03.2015 tarihinde beyanda bulunduğu, yine temlik edilen alacak sonrasında davacı vekilince 05.08.2016 tarihinde beyanda bulunularak temlike ilişkin belgelerin vekaletnamenin takip dosyasına sunulduğunun görüldüğü, alacaklı konumunda bulunan davacının mahkememizde 01.02.2018 tarihinde açılan davanın 1 sene öncesinden itiraza muttali olduğuna kanaat getirildiği, aksi düşüncenin TMK dürüstlük ilkesi, iyi niyet ilkesi ve hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, itiraza vakıf olma ile alacaklının 12.03.2015 tarihinden itibaren 1 sene içerisinde dava açmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacının istinaf dilekçesinde özetle; yasada ödeme emrine itirazın alacaklıya tebliğinin zorunlu kıldığını ve hak düşürücü 1 yıllık sürenin de tebliğden itibaren başlayacağının hükme bağlandığını, nitekim yargıtay uygulamasında da bunun kabul edildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, alacağın temliki hükümleri uyarınca, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava konusu İstanbul 30. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasında, davacının takip alacaklısı, davalının takip borçlusu olduğu, toplam 15.477,36 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine 11.12.2014 tarihinde ilamsız icra takibine girişildiği, yasal süresi içerisinde borçlu vekilince, takipteki borca ve ferilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğünce 19.01.2015 tarihli kararıyla, borçlunun itirazı süresinde ve usulüne uygun olduğundan icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacı temlik alan vekili avukat … tarafından 05.08.2016 tarihinde, temlik sözleşmesini sunarak icra müdürlüğüne talepte bulunduğu anlaşılmaktadır.
İİK’nun 67/1 maddesi uyarınca; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” Belirtilen yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere itirazın iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü dava açma süresi borçlunun itirazlarının alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlar. İtiraz, alacaklıya tebliğ edilmemiş ise süre başlamaz. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. Ancak alacaklı icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması talebinde bulunmuş ise o takdirde 1 yıllık hak düşürücü sürenin itirazın kaldırılması davasının açıldığı tarihten itibaren başlayacağı Yargıtay’ca kabul edilmektedir (Bkz.Yargıtay 19 HD, 04.06.2014 tarih ve : 2014/6317-2014/10510 E.K; 26.05.2015 tarih, 2015/4079 2015/7752 E.K; 25/10/2017 tarih, 2016/1221 -2017/7292 E.K sayılı ilamları).Somut olayda, itirazın kaldırılması davasının bulunmadığı, icra dosyasında davacı alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının kendisine itirazın tebliği sonucunu doğurmadığından icra dosyasına sunulan 05.08.2016 tarihli dilekçenin davacı tarafa itiraz dilekçesinin tebliğ edildiği anlamına gelmediği, borçlunun itiraz dilekçesinin davacı vekiline tebliğ edilmediği gözetildiğinde, davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353.1.a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA;
2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-g maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.