Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/310 E. 2021/574 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/310
KARAR NO: 2021/574
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2017/439 Esas – 2018/1211 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalının haksız olarak düzenlediği faturaların iade edilerek bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalıya karşı icra takibi yapıldığı, davalı tarafından takipten sonra vadeli çek ve havale ile toplam 194.184,07 TL ödeme yapıldığı, ödenen kısmın takibe konulmasına sebebiyet verilmesinden kaynaklı icra masrafları ve vade farkı alacağının saklı tutularak ödemelerin kabul edildiğini belirterek ödenen kısmın tenzili ile bakiye kısım için davalının itirazının iptaline, davalının geçmişte yaptığı ödemelerden 90 günü aşanlar yönünden vade farkı alacağının tespiti ile şimdilik 2.000,00 TL, icra masraflarından da şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının düzenlediği iade faturalarının kabul edilmediği zira taraflar arasındaki satın alma sözleşmesine göre geç teslim nedeniyle düzenlenen reklamasyon ve fiyat farkı faturasının davacı tarafça kabul edilip, ticari defterlerine kaydedildiği ve bu faturalarla aynı miktarda iade faturaları düzenleyerek takibe geçilmesinin haklı olmadığı, takipten sonra alacağın 194.187,09 TL sinin vadeli çeklerle ödenmiş olup, ödenen bu kısım yönünden davacının vadesi gelmediği halde erken icra takibi yaptığı dolayısıyla vade farkı alacağı isteminde bulunamayacağı gibi icra masraflarından da sorumlu bulunmadığını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında imzalanan satın alma sözleşmesine göre 120 gün vade ve 15 gün opsiyon süresi dolmadan icra takibi yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının sürekli vadeli çeklerle ödeme yaptığı, ihtilaf doğduktan sonra geçmişteki bu tür uzun ödeme vadelerinin tespitine ile 1.000,00 TL vade farkı alacağının ve icra masrafları tahsili talebi ile ilgili mahkemece karar verilmediği, Davalının düzenlediği reklamasyon faturalarının dayanağının araştırılmadığı, müvekkilinin imzasını taşımayan satın alma sözleşmesine göre karar verildiği, Taraflar arasında numune üzerinden çalışıldığı, kumaş rengi onaylandıktan sonra üretilecek boyalı kumaşın tonajına göre fiyat ve termin konuşması yapıldığı, numune oluşturma sürecinin 10-30 gün arasında değiştiği, bu nedenle sipariş tarihinde termin verilmesinin imkansız olduğu, davalının dayandığı belgenin imzasız olması ve yapılan işin niteliğine uygun düşmemesinin değerlendirilmediği, Reklamasyon faturalarında hiç bir açıklama olmadığı, yansıtma faturası kesilmediği için hangi müşterisinin malındaki gecikme nedeniyle fatura kesildiğinin anlaşılamadığı, davalının reklamasyon faturalarının haklılığını ispat edemediği, delillerin toplamadığı, tanıkların dinlenmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali ve takipten sonraki ödeme yönünden icra masrafları ve vade farkı alacağının tahsiline ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresinde istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK355.maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle yapılmıştır.İcra takibi, davalının düzenlediği reklamasyon faturalarının iadesi amacıyla davacı tarafından düzenlenen iade faturaları ile davalıya teslim edilen ürünlerin bedeline ilişkin faturalara göre oluşan cari hesap alacağının tahsiline yönelik yapılmış olup, ürün bedeli faturalarının takipten sonra ödenmesi nedeniyle davada, 4 adet iade faturasından kaynaklanan alacak nedeniyle itirazın iptali istendiği anlaşılmıştır. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun olup, davacının kendi defterlerine göre takip tarihi itibarıyla davalıdan 355.341,88 TL, takipten sonra yapılan ödemelerin tenzili ile dava tarihi itibarıyla 221.380,69 TL alacaklı olduğu, davalının defterlerinde ise takip tarihi itibarıyla davacıya 194.184,07 TL borcunun bulunup, takipten sonraki ödemesi ile tüm borcun kapatılarak dava tarihi itibarıyla davacıya borcunun kalmadığı ve taraf defterleri arasındaki farkın, davacının 4 adet iade faturası kaynaklandığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında devam eden ticari ilişkide davacının teslimde gecikmesi nedeniyle davalı tarafından düzenlenen 04/10/2016 tarih 76.619,34 TL, 04/11/2016 tarih 137.467,80 TL ve 04/11/2016 tarihli 6.547,81 TL bedelli reklamasyon ve 09/11/2016 tarih 745,74 TL bedelli fiyat farkı faturalarının davacı defterlerine kaydedildiği daha sonra davacı tarafından bu faturaların iadesine ilişkin sırasıyla 30/11/2016, 17/12//2016, 19/12//2016 ve 31/12/2016 tarihli aynı tutarlı faturaların düzenlenerek davalıya gönderildiği ancak davalı tarafından kabul edilmeyip ihtarname ile iade edildiği, bu alacak dışında takibe konu edilen 194.184,07 TL’ cari hesap alacağının takip tarihinden sonra ancak dava tarihinden önce vadeli çekler ve hesaba yapılan havale ödendiği, davaya konusu yapılan cari hesap alacağın ise davacının 221.380,69TL tutarlı 4 adet iade faturasından kaynaklandığı anlaşılmakta olup, bu husus taraflar arasında da ihtilaflı değildir. İhtilaf, davacının 4 adet iade faturasına göre alacaklı olup olmadığı ve ödenen kısım nedeniyle yapılan icra masrafları ile vade farkı alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı, taraflar arasında satın alma sözleşmesinin bulunmadığını, ticari ilişkinin mail ve faturalaşma ile devam ettiğini, bu nedenle davalının satın alma sözleşmesine göre düzenlediği reklamasyon ve fiyat farkı faturasının dayanaksız olup, bu faturaların iadesi amacıyla düzenlediği 4 adet fatura nedeniyle alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise davacıya verilen her siparişte mail yoluyla satın alma sözleşmesinin gönderildiğini, davacı tarafından bu sözleşmeye göre üretim yapıldığı gibi teslim tarihlerinin de sözleşmeye göre belirlendiğini, teslimdeki gecikme nedeniyle reklamasyon ve fiyat farkı düzenlenmesinin haklı olduğunu davacının faturaları ticari defterlere kaydettikten sonra iade fatura düzenlemesinin mümkün bulunmadığını savunmuştur. Davalı tarafından düzenlenen reklamasyon ve fiyat farkı faturalarına davacı tarafça yasal sürede itiraz edilmediği gibi ticari defterlerine kaydedilerek benimsenmesi karşısında davalının dayandığı satın alma sözleşmelerinde davacının imzasının bulunmaması sonuca etkili olmadığı artık ihtilafa konu 4 adet iade faturasının dayanağının davacı tarafından ispatlanması gerekmekte olup, bu gereğin davacı tarafından yerine getirilemediği dosya kapsamı ile sabit olduğundan, davacının 4 adet iade faturasından kaynaklanan alacağını kanıtlayamadığı buna bağlı olarak bu alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinin haklı olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı taraf, iş bu davada itirazın iptali isteminden başka vade farkı alacağının tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL vade farkı alacağı ile takipten sonra vadeli çeklerle ödenen 194.184,07 TL kısım bakımından icra masraflarından şimdilik 1.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir. Takipten sonra davadan önce ödenen 194.184,07 TLtutarlı alacağa esas faturalar üzerinde ödemenin 120 gün vadeli olduğu yazılı olup, belirlenen vadenin takip tarihi itibarıyla dolmadığı ve davalı tarafından 120 gün vadeli çeklerle, belirlenen vadede ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. Diğer taraftan vade farkı alacağının istenebilmesi için taraflar arasında vade farkı alacağına ilişkin bir sözleşme bulunması veya devam eden ticari ilişkide vade farkı ödenmesine yönelik bir teamülün oluşması gerekir. Taraflar arasında vade farkına ilişkin bir sözleşmenin bulunmadığı ihtilafsız olduğu gibi davacı tarafından vade farkına yönelik teamül bulunduğunu ispata elverişle belge, fatura veya başkaca delil ibraz edilmediği, esasen böyle bir teamül olduğu yönünde bir iddianın dahi ileri sürülmediği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince itirazın iptali ile vade farkı alacağı ve icra masraflarının tahsili istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca, esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.