Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/308 E. 2021/271 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/308
KARAR NO : 2021/271
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 11/12/2018
NUMARASI: 2017/1017 Esas – 2018/793 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde ; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/885 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine karar verildiğini, bu karar neticesinde müvekkilinin Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’ün … Esas sayılı dosyasında 25/07/2017 tarihinde ödeme yaparak borcu kapattağını, söz konusu davanın Fransa Türkiye arası hava taşıması sırasında meydana gelen hasarın tazminine ilişkin olduğunu, hasarın meydana gelmesinde davalının fiili taşıyan olması nedeniyle kendisine davanın ihbar edildiğini, fiili taşımanın bizzat davalı tarafından yerine getirildiğini ve hasarın bu sırada oluştuğunu, bu nedenle hasar bedelinin tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının haksız olarak borca itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %20 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; ihtilafın uluslararası taşıma işinden kaynaklandığını, bu nedenle olaya Varşova Konvansiyonu hükümlerinin uygulanmasının gerektiğini, söz konusu konvansiyonun 29.maddesi uyarınca 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğunu, kargonun 01/10/2006 tarihinde İstanbul’a uçak seferiyle taşınması sonucunda İstanbul’a sevk edildiğinden 01/10/2006 tarihinden itibaren 2 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, benzer mahiyetteki davalarda davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğini, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında müvekkiline dava ihbar edilmiş olsa da, ihbarın hak düşürücü süreyi kesmediğini, dolayısıyla 11 yıl sonra açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında ” dava dışı … ait kargonun uluslararası taşınması işinin … tarafından gerçekleştirildiği, fiili taşıyıcının ise … olduğu, kargonun taşıma sırasında hasarlanması nedeniyle … tarafından açılan dava sonucunda Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/885 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davalı … aleyhine tazminata hükmedildiği ve kararın kesineşmiş olduğu, fiili taşıyıcının THY olması nedeniyle davanın … ihbar edildiği, … tarafından söz konusu karar nedeniyle ödenen tazminatın tahsili istemiyle dosyamız davalısı … rücu edilerek işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut delillere göre, hasara uğrayan kargo 01/10/2006 tarihinde Mastricht’ten İstanbul’a gönderilmiş ve sevk sırasında hasara uğramıştır. Olaya uygulanması gereken Varşova Konvansiyonu’nun 29.maddesi hükmüne göre tazminat davası hava aracının varış yerine geldiği veya gelmesi gerektiği günden ya da taşımanın durduğu tarihten itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılmaz ise dava hakkı düşer. Söz konusu düzenleme hak düşürücü süre niteliğindedir. Somut olayda dava ve takip tarihi ile taşımanın yapıldığı sevk tarihi dikkate alındığında 2 yıllık hak düşürücü süre fazlasıyla dolmuştur. Öte yandan Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında dava davalıya ihbar edilmiş ise de ihbar hak düşürücü süreyi kesmediği gibi, esasen ihbar tarihi itibariyle de 2 yıllık hak düşürücü süre dolmuştur. Bu nedenle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca davanın esasa ilişkin bir nedenle değil, hak düşürücü süre nedeniyle reddi sonucunda kötüniyet tazminatına hükmedilmesi mümkün olmadığı” gerekçesi davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu davanın hak düşürücü süreye maruz kalmadığını, dava süresi içinde ikame edildiğini, Varşova Konvansiyonu’nun 29. Maddesinin kastettiğinin ve 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açması gereken davacı taraf; yolcunun ölümü ya da cismani zarara uğraması halinde talep hakkı sahipleri, yükün ziya ve/veya hasarı halinde yine talep hakkı sahipleri başta sözleşmenin tarafı olarak yükleten olduğunu, 29. Maddenin davalı olarak işaret ettiği tarafın ise taşıyan olduğunu, Yargıtay Kararında da Varşova Konvansiyonunda taşıyanlar arasındaki rücu davasına ilişkin açıkça bir düzenlemenin yer almadığının tespit edildiğini, Konvansiyonun, buna ilişkin çözümleri devletlerin ulusal hukukuna bıraktığını, İç hukukta ise söz konusu hava taşımasına TTK’nın m. 850-930 arası hükümlerinin uygulandığını, mahkeme kararının taşıma hukuku özel hükümleri ile uyuşmadığı ve taşıma hukukun kendine has mantığı ve kavramları ile çelişki içinde olduğunu, davanın gerek Varşova Konvansiyonu gerek ise Türk Ticaret Kanunu Taşıma Hukuku kısmında koruma altına alınan akdi taşıyanın fiili taşıyana açmış olduğu rücu davası olduğunu ve emtia sahibinin taşıyana başvurusu için düzenlenen hükümler işbu davaya uygulanamayacağını, taşıma konusu emtiada hasarın; işbu dosyada mübrez 03.10.2006 tarihli hasar tutanağında da görüleceği üzere 2006 yılında meydana geldiğini, Ancak Müvekkil taşıyan bu tarihte henüz emtia sahibine bir ödeme yapmadığı için alt taşıyana rücu için kendisinin bir hak sahipliği de bulunmadığını, Müvekkilin zarara uğrayıp, hasar nedeniyle emtia sahibinin sigortacısına Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/885E. Sayılı dosyasında verilen hüküm sonucu ödeme yaptığı tarihin 25.07.2017 olduğunu, Müvekkilin zaten olay tarihinden sonraki 2 yıllık hak düşürücü süreye tabi tutulması bu anlamda da mümkün olmadığını, hukuk düzeninin zarara uğramayan bir tarafın diğer tarafa rücu etmesini koruması beklenemeyeceğini, Yerel Mahkemenin bu anlamda da vermiş olduğu kararın Türk Borçlar Kanunu kapsamında hiçbir mantığı ve hukuki dayanağı bulunmadığını, bu hususları istinaf ederek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE :Dava, akdi taşıyıcı tarafından ödenen zarar bedelinin fiili taşıyıcıdan rücuen tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı noktasındadır.Dosyada mübrez eksper raporuna göre, toplam 2 kap ilaç hammaddesi cinsi emtia Fransa’da yerleşik …. adlı firmadan 26/09/2006 tarihli fatura ile satın alınmış ve … Tic. Ltd. Şti.’nin taşıyıcı firma sorumluluğunda taşınmak üzere TK 6302 uçuş nolu uçağa Fransa’dan İstanbul’a nakledimiştir. Bu taşımaya ilişkin 29.09.2006 tarih ve 235 5075 9785 nolu taşıma senedi, … tarafından Fransa’dan gönderilen emtia … tarafından İstanbul’a taşınmasına ilişkin olarak … acentesi olarak … A.Ş. tarafından düzenlenmiştir.Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.11.2016 tarih ve 2015/885 – 2016/687 E/K sayılı dosyasında, taşıtanın sigortacısı … tarafından taşıyan … . A.Ş. aleyhine taşınan emtianın hasarlanması nedeniyle hasarın tazmini için dava açıldığı, mahkemece faiziyle birlikte 6.777,90 Euro üzerinden davanın kabulü ile Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline karar verildiği ve verilen kararın 31.03.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından 69.840,00 TL Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü dosyasına ödenmiş ve sonrasında davacı takip alacaklısı tarafından ödediği bu bedeli davalı takip borçlusundan tahsili istemi ile Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatılmış, davalı takip borçlusunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verilmiştir.Dava konusu taşıma, uluslararası taşıma olup, taşımanın yapıldığı tarih itibariyle Varşova/Lahey Konvansiyonu’na ait hükümlerin uygulanacağı açıktır. Varşova Sözleşmesi(Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme)’nin 29/1. Maddesine göre, varış yerine ulaşma tarihinden veya uçağın ulaşması gereken tarihten veya taşımanın durduğu tarihten başlamak üzere 2 yıl içinde dava açılmazsa, tazminat hakkı düşecektir. Maddenin ikinci fıkrasına göre ise zaman aşımının hesaplanma usulü, davanın açıldığı mahkemenin kanunu ile kararlaştırılacaktır. Ancak bu düzenleme gönderici yada alıcının taşıyıcıya karşı açacağı davalara ilişkindir. Varşova sözleşmesinde taşıyıcının taşıyıcısına rücusuna ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla taşımacılar arasında görülen somut olayda uygulanabilir bir hak düşürücü süre söz konusu değildir. Dolayısıyla Mahkemenin hak düşürücü süreye ilişkin değerlendirmesi ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/03/2021