Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/30 E. 2020/161 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/30
KARAR NO : 2020/161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2018
NUMARASI : 2016/615 Esas – 2018/543 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA : Davacı vekili İlk Derece Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin aleyhine İstanbul …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine başladığını, ödeme emrine haksız bir biçimde itiraz edilmiş ve icra takibinin durduğunu müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde, davalı borçlu ile var olan ticari ilişkilerinden kaynaklı muaccel bakiye borçları olduğunu bu borçlar toplamının icra takibine konu edildiğini haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takip talebinde talep edilen 9.011,00 TL alacağı takip tarihinden itibaren işlemiş ve yıllık %10,50 avans faizi ile takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında ” davalı şirketin çalışanlarının davacı şirket nezdinde da çalıştığı yani aralarında taşeron ilişkisi olduğu, sözleşmede işçilerin kıdem tazminatı alacaklarının davalı … şirketinin sorumluluğunda olduğuna ilişkin işçilerin de imzasını taşıyan Protokoller ve taahhütnameler mevcuttur.Dava dışı işçiler olan … ve … için davcı yanca ödenen “kıdem tazminatlarının” davalı şirket sorumluluğunda olduğu protokole bağlanmış olup bilirkişi marifeti ile incelenen defter ve kayıtlara göre dava dışı 5 işçiye toplam 9.011,00 TL ödeme yapıldığı ve ödemelere ilişkin de faturanın protokole göre davalı şirket adına fatura edildiği görülmektedir. Davacı yan işçilere kıdem tazminatını ödemiş olup, sözleşme e protokole göre davalı yana yansıtmakta haklı olduğundan; davacının davasının kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kıdem tazminatlarının hangi döneme ait olduğu, bu tazminat miktarlarının nasıl hesaplandığı, bu işçilerin kıdem tazminatını nasıl ve niçin kazandıkları hususları müvekkil şirkete bildirilmediğin, hangi işçi için hangi bedelin ödendiği, hangi dönemleri kapsadığı hususlarının da belirtilmediğini, borca ve tüm ferilerine itiraz eden davalı şirket itirazını kötü niyetli olarak yapmadığını, bilakis hukuki dayanağı tam anlaşılamadığından icra ödeme emrine itiraz edildiğini, bu sebepten de Yerel Mahkemenin davalı şirket aleyhine hükmettiği 1.802,20 TL tutarındaki icra inkar tazminatına açık bir şekilde itiraz ettiklerini, dosyaya sonradan sunulan protokol ve defter kayıtlarının borcun mahiyetini açıklayıcı bir özelliği olsa da işbu davaya konu borç miktarının hesabının neye göre nasıl yapıldığı hususunu açıklamadığını, dosya borcu olan icra takibine konu 9.011,00 TL meblağın neye göre nasıl dönemleri kapsayan miktarların nasıl hesaplandığı vb gibi hususlar bakımından eksik olduğunu, davalı şirketin işçiler ile ilgili olarak hiçbir şekilde bilgilendirilmediğini neden ve nasıl kıdem tazminatına hak kazandıkları hakkında herhangi bir açıklamada bulunulmadığını beyanla kararının kaldırılmasını, hükmün tamamının kaldırılmaması halinde Yerel Mahkemece verilen icra inkar tazminatının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE : Dava, asıl işverenin işçilere ödediği kıdem tazminatının işçilerin çalıştığı dönemle sınırlı olarak alt işverenden tahsili istemi ile faturaya dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalıya rücu edilebilecek kıdem tazminatı miktarı ve icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı noktasındadır.Davalı tarafça 08/05/2015 tarihli mail ile aralık ayına fatura düzenlenmesini kabul ettikleri bildirilmiş ve davacı tarafça 31/12/2014 tarih ve 9.011,00 TL bedelli fatura düzenlenmiştir.Davaya konu faturaya dair BA formlarının celbi hususunun HMK’nın 221. maddesinde açıklanan “taraflarca ileri sürülen bir hususun ispatı için, getirtilmesi zorunlu olan üçüncü kişi elindeki belge” mahiyetinde görülmesi gerektiği, kaldı ki, davacının dava dilekçesinde açıkça “ticari defter ve kayıtlara” dayandığı görülmekle(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 25/09/2014 Tarih, 2013/17556 Esas ve 2014/14166 Karar sayılı ilamı), Dairemizce davalının BA bildirimlerinin celbedildiği ve celbedilen vergi dairesi kayıtlarına göre, davalının takibe konu 31/12/2014 tarih ve 9.011,00 TL bedelli fatura yönünden BA bildiriminde bulunduğu anlaşılmıştır. Davalının ticari defterlerini kabul edilebilir bir mazeret bildirmeksizin bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ibraz etmemesine karşın B/A bildirimlerine göre davacının takibe konu faturalarının davalı tarafından vergi dairesine bildirilmiş olması karşısında davalının B/A formlarının aksini ispatlaması gerekir(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 06.10.2015 Tarih, 2015/7036 Esas ve 2015/12084 Karar sayılı ilamı). Bu yönde de bir ispat bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Dava, İİK 67. maddeye dayalı itirazın iptali davası olup, davalının ödeyeceği miktar, BA bildiriminde bulunulduğuna ve alacak bir fatura alacağına dönüştüğüne göre bilinir ve belirlenebilir durumdadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince icra inkar tazminatına hükmedilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)b-3 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırılan 151,00 TL ve 35,90 TL’nin alınması gerekli olan 615,54’TL harçtan mahsubu ile bakiye 428,64 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf aşamasında davacının avansından karşılanan 14,50 TL posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/10/2020