Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/3 E. 2020/351 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/3
KARAR NO: 2020/351
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2015/311 Esas – 2018/291
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 27/03/2015
BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN ( BİRLEŞEN) 2015/347
ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 06/04/2015
BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN (BİRLEŞEN) 2015/821
ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Tespit
DAVA TARİHİ: 26/08/2015
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün esas ve birleşen davalarda davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip, gereği görüşülüp, düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
ESAS DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili şirket ve müvekkili şirket yetkilisinin, temsilcisi olduğu Almanya’da kurulu … ve dava dışı … Ltd.Şti arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalıdan alınan mal karşılığında ödemelerin müvekkili tarafından davalıya yapılacağı daha sonra davalının bu ödemelerden dava dışı … Ltd. Şti’ye ödeme yapacağı konusunda anlaşma yapılmasına ve müvekkili tarafından her biri 50.000 TL bedelli sırasıyla 27/03/2015, 03/04/2015,10/04/2015, 17/04/2105 ve 24/04/2105 keşide tarihli çeklerle ödeme rağmen davalının, Almanya’da kurulu …’nin ödeme yapamayacağına dair reklamasyon faturası gönderdiği iddiasıyla dava dışı … Ltd.Şti’ye ödemeleri yapmaması nedeniyle müvekkili tarafından dava dışı firmaya yaklaşık 325.000,00 TL mükerrer ödeme yapılmak zorunda kalındığı, … tarafından reklamasyon faturası düzenlenip gönderildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığı bu nedenle davalı şirket yetkilisi hakkında hem müvekkili şirket yetkilisi hem de dava dışı … Ltd. Şti yetkilisi tarafından B.köy C.başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu ve anılan savcılığın 2015/29452 ve 2015/29467 no lu dosyalarında soruşturmanın devam ettiğini belirterek davalı tarafa verilen yukarıda içerikleri ve bedelleri yazılı çeklerden borçlu olmadığının tespitine ve çeklerin takip konusu yapılamaması için ihtiyati tedbir verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili,
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında davacıya mal satıldığı ancak davalı tarafından malların bedelinin zamanında ödenmediği ve davalının malları gümrükten çekmek için gerekli parayı temin edemediğini belirterek yardım istemesi üzerine müvekkilince davalıya banka yoluyla nakit borçların da verildiği bu şekilde oluşan borç karşılığında davalı tarafça hiç ödeme yapılmadığı bu nedenle bir araya gelinerek 23/05/2014 tarihli sulh-ibra protokolünün yapıldığı ancak yine ödeme yapılmaması nedeniyle bu kez 29/10/2014 tarihli mutabakat-sulh ve ibra protokolünün imzalandığı ve borcun taksitlendirildiği, dava konusu çeklerin de protokol kapsamında alındığı, davacının çekleri ödememek amacıyla suç duyurusunda bulunduğu, sahte olduğu iddia edilen reklamasyon belgesinin, davacı şirket yetkilisi …’in yetkilisi olduğu Almanya’da ki … firması çalışanı tarafından müvekkiline mail olarak gönderildiği ve müvekkili tarafından aynı şekilde hiç bir ekleme veya çıkarma yapılamadan dava dışı … Ltd.Şti yetkilisi …’a gönderildiği, taraflar arasındaki ticari ilişki ve dava konusu çeklerle dava dışı firmanın ilgisinin olmadığı zira protokollerde anılan firmanın bahsinin dahi geçmediği, adı geçen şirketin yetkilisi …’ın reklamasyon belgesi ile ilgili olarak suç duyurusu üzerine yeterli soruşturma yapılmadan B.köy Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/162 E sayılı dosyasında müvekkili şirkte yetkilisi aleyhine kamu davası açıldığı oysa bu şirkete de borcunun olmadığına dair 08/02/2014 tarihli ibra belgesinin bulunduğunu belirtterek davanın haksız olup reddi gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA (2015/347 ESAS SAYILI DOSYA): Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Esas davadaki iddiaları tekrarla, 31/04/2015, 08/05/2015, 15/05/2015 keşide tarihli her biri 50.000,00TL bedelli, 15/05/2015 keşide tarihli 13.712,00 TL bedelli ve 08/05/2015 tarihli 26.288,00 TL bedelli çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi, esas davadaki savunmasını tekrar ederek dava konusu çeklerin taraflar arasında aktedilen 23/05/2014 tarihli protokol kapsamında verildiğini davanın haksız olup reddi gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA (2015/821 ESAS SAYILI DOSYA): Davacı vekili dava dilekçesiyle de, davalı tarafından müvekkili adına 110.000 Euro bedelli sahte reklamasyon faturası düzenlenerek tedarikçi olan dava dışı … firmasına mail yoluyla gönderildiği, müvekkili tarafından 2013 yılında davalı şirkete reklamasyon faturasının tanzim edilmediği bu belgenin sahte olduğu, Bakırköy 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/199 E. sayılı dosyasında davalı aleyhine kamu davası açıldığını belirterek 110.000 Euro bedelli reklamasyon faturasının sahte olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında, esas davaya verdiği cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, Bakırköy 49.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/199 E. sayılı dosyasında görülen ceza davasında hakkında beraat kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, davaya konu reklamasyon faturasının Almanya’daki firmada çalışan … tarafından müvekkiline mail olarak gönderildiği, müvekkilinin de bu maili yönlendirme yoluyla hiç dokunmadan olduğu gibi dava dışı … yetkilisi …’a gönderdiği, davacının iddialarının gerçek olmadığı, protokole bağlanan çekleri ödememek için ortaya atılan iddialar olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, esas ve birleşen 2015/347 esas sayılı davaya konu çeklerin, taraflar arasında aktedilen 29/10/2014 tarihli protokol kapsamında davacı tarafından davalıya verildiği, çeklerin kesildiği banka, hesap ve çek numaralarının, tarih ve bedellerinin aynen protokolde yer aldığı, çeklerin davacıya verildiğine ilişkin 30/10/2014 tarihli belgenin bulunduğu, protokol ve çek tevdii belgesindeki imzaların davacı tarafından inkar edilmediği, dava dışı … firmasının protokollerde taraf olarak yer almadığı, davacının 2013 yılı ticari defterlerinde bu firma ile ticari ilişkisinin görünmediği ve yine kendi defterlerine göre davalıya cari hesaptan borcunun olduğu, davalının 2013 yılı defterine göre, cari hesaptan davacıdan alacaklı olduğu ve davalının 2014 yılı defterlerinde de, dava konusu çeklerin kayıtlı olup, davacının cari hesap borcundan düşüldüğü, davalının dava dışı … firması ile ticari ilişkisi kapsamında bu firmaya borcunun bulunmadığı ve davalı defterlerinde reklamasyon faturasının da kaydına rastlanmadığı, bu firmayla veya yetkilisiyle davacı şirkete ortak iş yaptıklarına ya da adı geçen dava dışı firmaya borcunun olduğuna dair bir muhasebe kaydının olmadığı, çeklerin davacının davalıya olan borçlarının tasfiyesi amacıyla protokol kapsamında verildiği, davalı şirket yetkilisi hakkında yürütülen soruşturmalarda takipsizlik kararı, ceza yargılamasında da beraat kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, davacının esas ve birleşen davalardaki menfi tespit iddiasını kanıtlayamadığı, konusu suç teşkil edebilecek vakıalarda yemin teklif edilemeyeceğinden dava dışı şirketle ilgili reklamasyon faturasının sahteliği hususunda davacının yemin deliline dayanamayacağı, birleşen 2015/821 esas sayılı dosya yönünden yapılan değerlendirmede de, konusu menfi tespit olan esas ve birleşen davalarda 110.000 Euro bedelli reklamasyon faturasına delil olarak dayanıldığı, anılan faturanın bu davalarda incelenerek tartışıldığı, bu nedenle davacının bu hususta ayrıca tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gibi reklamasyon faturasının sahteliği iddiasının ancak faturayı düzenleyen dava dışı … firması tarafından ileri sürülebileceği, bu durumda tespit davasında davacının aktif husumetinin de bulunmadığı gerekçesiyle esas dava ve birleşen 2015/347 esas sayılı menfi tespit davalarının reddine ve esas davada davacı yararına tedbir verilip uygulandığından davalı alacaklı yararına % 20 oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, birleşen 2015/821 e sayılı davanın da aktif husumet ve hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, esas ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Esas ve birleşen davalarda davacı vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkili şirket yetkilisi … ‘ın Almanya’da kurulu … şirketinin de yetkilisi olup, yurt dışı Almanya’ya tekstil ürünleri ihracatı gerçekleştireceği davalı şirket ile birlikte bu emtiaları müvekkili şirket kanalı ile Almanya ülkesine ihracı için davalı şirkete mal teslim edilmeden, esas ve birleşen dava konusu çeklerin teslim edildiği, çekler teslim edilmesine rağmen ihraç edilecek ürünlerin müvekkiline ve yurt dışına gönderilmediği, malların teslim edilmemesi nedeniyle bu davanın açıldığı, ihtilafın tanımının bu olduğu, çek karşılığı malların müvekkiline verilmediği dosya içeriği ile sabit olup, çek karşılığı malların hazır olduğu veya hazır olarak bekletildiği konusunda bir beyanı olmayan, sebepsiz zenginleşme sonucu çekleri uhdesinde tutup, kullanan davalı şirketin, bu çeklerden borçlu olunmadığına dair toplanan deliller ile emtianın teslim edilmediği ve borç verme hadisesinin mevcut olmayıp, ticari alım satım karşılığı verilen çekler karşılığı mal verilmediğinin sabit olmasına rağmen maddi vakıalara aykırı şekilde verilen red kararının kaldırılması gerektiği, Protokollerin içeriğine göre, alınması ve teslim edilmesi gereken tekstil mamüllerinin müvekkili şirkete veya yurt dışındaki şirkete teslim edildiğine dair bir belgenin davalı tarafından sunulmadığı, davalının edimine yerine getirdiğine dair dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmediği, çeklerin mal alım satım karşılığı verildiği taraflar arasında başka ticari ilişkinin bulunmadığı ve davalının teslim edimini yerine getirmemesine rağmen davanın reddinin yasaya aykırı olduğu, Davalı şirket yetkilisinin dava dışı … aleyhine açtığı Bakırköy 1. ATM’nin 2017/835 e sayılı dosyasında müdahil oldukları ve anılan dava konusu çeklerin iş bu davaya konu çekler olduğu ve tedbir kararı verildiği ve mahkemece bu dosyanın celbedilmediği, bahsi geçen dosyanın haklılıklarını desteklediği, Dava konusu toplam 10 adet çek karşılığı mal verilmediği, çeklerin konusuz kaldığı, mal karşılığı borcun müvekkili açısından bulunmadığı hususlarının sabit olmasına rağmen esas ve birleşen davalarda verilen red kararı verildiğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Esas ve birleşen 2015/347 e sayılı dava, İİK 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit, diğer birleşen dava ise, reklamasyon faturasının gerçeğe uygun olmadığının tespiti davasıdır. Davacı taraf, davacı şirket ve dava dışı Almanya da kurulu … ile birlikte tekstil işi ile uğraştığını, davalı şirket ve dava dışı … firmasının birlikte kendisine tekstil işi yaptığını, Almanya’ da ki … ye ihraç edilecek tekstil ürünleri karşılığında davacı tarafından ödememenin tamamının davalı şirkete yapılacağı ve bu ilişki çerçevesinde dava dışı … firmasına karşı oluşan borcunun da, davalıya yapılan ödemelerden karşılanmak suretiyle adı geçen dava dışı firmaya davalı tarafından yapılması konusunda anlaşma yapıldığı, bu kapsamda esas ve birleşen 2015/347 esas sayılı dava dosyalarına konu toplam 10 adet çekin davalı şirkete teslim edilmesine rağmen; Almanya da kurulu … tarafından davalı tarafından verilen ürünlerin bozuk olması nedeniyle 110.000 Euro bedelli reklamasyon faturası gönderildiği gerekçesiyle davalı tarafından, anlaşmaya aykırı olarak ödemenin dava dışı şirkete yapılmadığı, reklamasyon faturası gerçek olmadığı gibi dava dışı şirkete davalı tarafından yapılması gereken ödemenin, davacı tarafından mükerreren ödenmek zorunda kalındığı iddiasıyla esas ve birleşen 2015/347 esas sayılı davalara konu toplam 10 adet çekten davalıya borçlu olmadığının tespiti gerektiğini ileri sürmüş ve birleşen diğer dava konusu 110.000 Euro bedelli reklamasyon faturasının gerçek olmadığının tespitini talep etmiş, davalı ise, esas ve birleşen davaya konu 10 adet çekin, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacıya satılıp teslim edilen mallar ile davacıya borç olarak verilen ve banka yoluyla gönderilen nakit nedeniyle oluşan borç karşılığında 23/05/2014 tarihli ve 29/10/2014 tarihli protokoller kapsamında verildiği, dava dışı … firması ile arasında ticari ilişki bulunmakla birlikte dava konusu edilen çeklerle veya taraflar arasındaki ticari ilişki ile bir ilgisinin olmadığı, reklamasyon faturasının Almanya da kurulu şirket çalışanı tarafından mail yoluyla gönderildiği ve bu mailin yönlendirme ile dava dışı … şirketine gönderildiği, bu faturanın kendisi tarafından düzenlenmediği, ileri sürülen iddiaların çek bedellerini ödememek için gerçeğe aykırı olarak ortaya atılan iddialardan ibaret olduğunu savunmuştur. Davacı tarafça, davalı hakkında yürütülen savcılık soruşturma dosyalarına ve ceza dosyası ile tanık ve yemin deliline, davalı tarafından ise, taraflar ile yurt dışında kurulu firma arasında imzalanan 23/05/2014 ve 29/10/2014 tarihli sulh ve ibra protokolleri, 30/10/2014 tarihli çek tevdi belgesi ve ticari defterlere dayanılmıştır. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle esas ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir. Bu karar, esas ve birleşen davalarda, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Dosyada mevcut ve mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, tarafların 2013 yılı ticari defterlerine göre davacının davalı tarafa çek bedelleri kadar borçlu olduğu, davacının 2014 yılı defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle incelemediği, davalının 2014 yılı defterlerinde ise, esas ve birleşen menfi tespit davalarına konu 10 adet çekin davacının cari hesap borcuna karşılık alınıp ödeme olarak borçtan tenzil edildiği, davacının dava dışı … firması ile ticari ilişkisinin bulunduğuna dair defterlerinde bir kayıt olmadığı, davalının defterlerinde, anılan dava dışı firma ile ticari ilişkisi kapsamında yapılan ödemelerle borcunun sona erdiği, taraf defterlerinde davacının iddia ettiği şekilde , taraflar ile dava dışı … şirketi arasında bir ticari ilişkinin tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan davalının dayandığı 29/10/2014 tarihli protokolün, daha önce yine taraflar arasında aktedilen 23/05/2104 tarihli protokolü sona erdirdiği zira 29/10/2014 tarihli protokolde bu hususun açıkça yazılı olduğu, esas ve birleşen davaya konu çeklerin 29/10/2014 tarihli protokolde aynen yer aldığı ve çeklerin, davacının, davalıya olan borçlarının tasfiyesi amacıyla verildiği ayrıca çeklerin davalıya teslimine ilişkin 30/10/2014 tarihli çek tevdi belgesi ve tahsilat makbuzu olup, protokol ile tahsilat makbuzundaki imzaların taraflarca inkar edilmediği, esasen bu konuda taraflar arasında bir ihtilafın da olmadığı tespit edilmektedir. Davacının iddiası doğrultusunda, taraflar arasında dava dışı … firmasının da dahil olduğu bir ticari ilişki bulunduğu ve davacının satın aldığı malların bedelini davalıya ödeyip, dava dışı firmanın bu ilişki kapsamında davacıdan olan alacağının davalıya yapılan ödemelerden davalı tarafından dava dışı firmaya yapılacağı konusunda davacı tarafından HMK 200. maddesi hükmüne uygun bir yazılı belge veya delil ibraz edilemediği gibi davalının dava dışı firmaya ödeme yapmaması nedeniyle davacı tarafından anılan firmaya mükerrer ödeme yapıldığı konusunda da bir delil sunulamadığı, davalının ibraz ettiği dava konusu çeklerin verilme nedenini açıklayan yazılı belgelere karşı davacının başkaca yazılı belge veya delil sunamadığı zira HMK 201 maddesinde, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilemeyeceğinin hükme bağlandığı, buna göre davalının ibraz ettiği protokollerin aksinin ancak yazılı bir belge veya kesin delille kanıtlanabileceği, davacı tarafından, davalının dava dışı firmaya ödeme yapmama gerekçesi olarak gerçeğe aykırı düzenlenen reklamasyon faturası olduğu yönünde iddiada bulunulması ve bu hususun HMK 226//-c bendi uyarınca, yemin edecek kimsenin ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıa kapsamında kalması nedeniyle kesin delil niteliğinde bulunan yemin deliline başvurulamayacağı, bu durumda ilk derece mahkemesinin davacının yemin hakkını kullanamayacağına ilişkin tespiti isabetli olduğu gibi davalı hakkındaki ceza davası neticesinde verilen kesinleşmiş bir beraat kararının bulunması, diğer soruşturmalarda takipsizlik kararı verilmesi ve dosya kapsamına uygun, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının çeklerden borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin esas ve birleşen davaların kanıtlamadığı gerekçesiyle reddedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Esas ve birleşen davalarda davacı vekili rapora ve bu aşamadan sonraki beyan dilekçelerinde ve istinafında, dava konusu çeklerin bedelsizliğine dayanmıştır. Başka bir anlatımla, davalıya verilen çekler karşılığında davalı tarafından mal teslimi yapılmadığı gibi mal teslimine ilişkin yazılı belge veya delil sunulmadığı ileri sürülmüştür. HMK 141. Maddesi, ” (1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir veya değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” hükmüne haiz olup, somut olayda, davacı taraf, bedelsizlik iddiasını ön inceleme duruşmasına kadar ileri sürmediği gibi ön inceleme duruşmasında da iddiasının aynen dava dilekçesinde yazılı olduğu şekilde tespit edildiği, bu aşamadan sonra ilk kez bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde bedelsizlik iddiasının ileri sürüldüğü ve istinaf nedeni olarak dayanıldığı, davalının, iddianın değiştirilmesine açık muvafakati bulunmadığı gibi davacının ıslah yoluna da başvurmadığı anlaşılmıştır.Esasında davacının, iş bu davayı açarken de bedelsizlik iddiasına dayanmadığı, iddiasının, davalıdan satın alınan mal karşılığı davalıya verilen çeklerle tüm ödemenin yapılmasına rağmen bu ödemelerden, davalı tarafından verilen ürünlerin bozuk olması nedeniyle reklamasyon faturası düzenlendiği gerekçesiyle dava dışı firmaya yapılması gereken ödemenin yerine getirilmemesi nedeniyle dava dışı firmaya ayrıca ödeme yapıldığından mükerrer ödemeye oluğuna ilişkin olup,HMK 141. maddesine göre iddianın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağı kapsamında davacının bu iddiası ile bağlı olduğu kabul edilmelidir. Buna göre HMK 141. maddesinin amir hükmü gereği, davacı vekilinin davalıya verilen çekler karşılığında mal verilmediği iddiasının ve buna bağlı olarak ileri sürülen istinaf nedeninin dinlenmesi mümkün değildir. Davacı vekilinin birleşen 2015/821 esas sayılı dava yönünden istinafına gelince, istinaf gerekçesinin gösterilmediğinden davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK 352 maddesi gereğince usulden reddi gerekirse de,ilk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin karar gerekçesinin hem hukuki yarar yokluğuna hem de aktif husumet yokluğuna dayandırıldığı bu durumun usule aykırı olduğu, öncelikle yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınması ve öncelikle incelenmesi gereken dava şartlarından olan hukuki yarar bakımından değerlendirme yapılması gerektiği, buna göre, menfi tespit istemine ilişkin esas ve birleşen davada, davalının, dava dışı firmaya ödeme yapmayarak mükerrer ödeme yapılmasına neden olunduğu iddiasının, gerçeğe uygun olmayan 110.000 Euro değerindeki reklamasyon faturasına dayanıldırılarak bu fatura delil olarak gösterildiğine göre, esas ve birleşen davada incelenecek veya incelenmesi gereken reklamasyon faturasının gerçeğe uygun olmadığının tespiti için ayrıca dava açılmasında HMK 106. maddesi anlamında güncel bir hukuki yarar olmadığı açık olduğundan, davanın bu nedenle reddi gerekirken aktif husumetin olmadığı gerekçesinin de kararda gösterilmesi doğru görülmediği gibi 297/2 maddesinin, “hükmün, sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen ve taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi” hükmüne de aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, esas ve birleşen menfi tespit davaları yönünden davacı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı ancak birleşen 2015/821 Esas sayılı dosya yönünden yukarıda açıklandığı üzere,davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmekte olup, bunun dışında hükümde, gerekçeye ait söz tekrarı yapılmasının usule aykırı olması nedeniyle istinaf başvurusun kısmen kabulü ile HMK 353/1b-2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas ve birleşen menfi tespit davaları yönünden hükmün kesinleşen kısımını tekrarı ile , birleşen 2015/821 E sayılı tespit davasının da hukuki yarar- dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstinafa konu İlk Derece Mahkemesi Kararının HMK.353/(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/311 Esas sayılı ASIL DAVADA; a-Asıl davanın reddine, b-Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı teminat yatırılarak uygulanmış olduğundan davalı-alacaklı yararına dava değerinin (250.000,00-TL) takdiren %20’si tutarı 50.000,00-TL tazminatın (İİK.nun 72/4 mad.) davacıdan alınarak davalıya verilmesine c-Karar kesinleştiğinde davalı-alacaklı lehine hükmolunan tazminatın öncelikle yatırılan teminattan karşılanmasına, 3-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/347 Esas sayılı BİRLEŞEN DAVA DOSYASINDA; a-Birleşen davanın reddine, b-Mahkemece verilen tedbir kararı teminat yatırılıp uygulanmadığından davalı-alacaklı yararına tazminat takdirine yer olmadığına, 4-Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/821 Esas sayılı BİRLEŞEN DAVA DOSYASINDA; a-Davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE; 5-2015/311 Esas sayılı Asıl Davada; a-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 4.269,38-TL harçtan mahsubuna, artan 4.233,48-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı lehine tayin ve takdir olunan 20.950,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine 6- Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/347 Esas sayılı Birleşen Dava Dosyasında; a-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 3.244,73 TL harçtan mahsubuna, artan 3.208,83-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı lehine tayin ve takdir olunan 17.350,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/821 Esas sayılı Birleşen Dava Dosyasında; a-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu ilam ve karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 27,70-TL harcın mahsubuna, bakiye 8,20-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı lehine tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Asıl ve birleşen davaların reddine karar verildiğinden asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 8-Asıl ve birleşen dosya davalısı … Ltd.Şti tarafından sarf edilen 79,00-TL tebligat gideri , 9,25-TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 88,25-TL yargılama giderinin asıl ve birleşen dosya davacısından alınarak asıl ve birleşen dosya davalısına verilmesine, 9-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 10- İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları; a-Asıl ve birleşen davaların davacısı tarafından istinaf aşamasında asıl ve birleşen davalar yönünden yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, b-Asıl dava dosyasında; Harçlar Kanunu gereğince asıl dava davacısından alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, c- Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/347 Esas sayılı birleşen dava dosyasında; Harçlar Kanunu gereğince asıl dava davacısından alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, d-Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/821 Esas sayılı Birleşen Dava Dosyasında;Davacı tarafından yatırılan 35,90TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 11-Asıl ve birleşen davaların davacısı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 12-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı var ise, talep halinde avansı yatırana iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2( iki )haftalık süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/11/2020