Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/298 E. 2021/539 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/298
KARAR NO : 2021/539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2018
NUMARASI: 2014/762 Esas – 2018/80 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında LNG (Sıvılaştırılmış Doğal Gaz) temini için 02.04.2008 tarihinde 5 yıl süreliğine LNG alım satım sözleşmesi imzalandığını, buna göre, davalının müvekkiline kesintisiz olarak LNG temin etmekle yükümlü olduğunu, 22/10/2011 ve 01/11//2011 tarihleri arasında davalı tarafından akde aykırı bir şekilde müvekkili şirkete LNG teslimatı yapılmadığını, sözleşme uyarınca davalının LNG teminini aksatması halinde müvekkilinin alternatif olarak kullanacağı fuel oil ile LNG arasındaki maliyet farkının davalı tarafından karşılanması gerektiğini, bu sebeple üretimin aksamaması için teslimat yapılmayan günlere ilişkin olarak dava dışı … Ltd Şti’nden fuel oil temin edildiğini, davalının akde aykırı davranışı ile teslimat yapmaması sebebiyle müvekkilinin fuel oil temin etmesi sonucunda 223.766,01 TL maliyet farkı oluştuğunu, bu bedelin davalıya gönderilen 27/12/2011 tarihli ve … keşide numaralı ihtarname ile talep edildiğini, davalı tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, sözleşme gereğince, davalının müvekkilinin üretimini aksatmayacak şekilde LNG teslimatına özen göstermekle yükümlü olduğunu, anılan dönemde başka şirketlere LNG teslimleri olduğunun haricen öğrenildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 223.766,01 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesine göre, davacının 3 aylık dönemler halinde termin programını müvekkiline iletmesi gerekirken, söz konusu dönem için termin programını müvekkiline bildirmediğini, hava koşulları nedeniyle LNG yüklü gemilerin Boğazdan geçişlerine izin verilmediğini, bu nedenle LNG temininin yapılamadığını, bu dönemde oluşan talep yığılması ve artışı nedeniyle kısıtlı mal verilmesinin kaçınılmaz olduğunu, böyle bir durumda da önceliğin dönemsel termin programını bildiren müşterilere verildiğini, davacıya da aynı nedenle dönemsel termin programını bildirmediğinden kısıtlı mal verilmek zorunda kalındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasındaki sözleşmenin termin programına ilişkin esaslar başlıklı 7. Maddesinde, “Satıcı üç aylık dönemler ( Ocak-Şubat-Mart, Nisan-Mayıs-Haziran, Temmuz- Ağustos-Eylül, Ekim-Kasım-Aralık) halinde Botaş’a LNG kapasite rezervasyonunu yaptırmak zorunda olduğundan müşterilerden dönem başlangıçlarından önce üç aylık dönemsel termin programını istemektedir. bu sebepten dolayı müşteri, iş bu sözleşme gereği alacağı LNG’y ait dönemsel termin programını sözleşme süresince her dönemden önce satıcıya verecektir. Dönemsel termin programının satıcıya müşteri tarafından bildirilmemesi durumunda bir önceki dönemin termin programı yeni girilecek döneme ait termin programı olarak esas alınacaktır. …. Satıcı mücbir sebepler haricinde müşterinin üretimini aksatmayacak şekilde söz konusu ürünlerin teslimatına özen gösterecektir. Satıcı, müşterinin LNG talebini mücbir sebeplert dışında aksatması durumunda müşterinin laternatif olarak kullanacağı fuel oil ile LNG arasındaki maliyet farkını karşılayacaktır..” şeklinde düzenlenme olduğu, davalının savunmasının aksine, LNG yüklü gemilerin Boğaz’dan geçişinde herhangi bir engel olmadığının tespit edilmiş ise de, davacının mezkur tarihi kapsayan üç aylık termin programını davalıya bildirmediği, bu nedenle davalı tarafından önceki üç aylık termin programının teslim edilecek LNG miktarı olarak esas alınması gerektiği, davacının kendi ticari defterleri ve sunulan faturalara göre mezkur tarihlerin dahil olduğu üç aylık süre içerisinde davalının davacıya bir önceki üç aylık dönemden fazla miktarda LNG teslimatı yaptığının tespit edildiği, kaldı ki anılan tarihlerde de 48.560,00 kg LNG teslim edildiği, taraflar arasında belirli bir süre ile ya da her gün teslim edilecek LNG miktarı konusunda bir anlaşma olmadığı, davalının üzerine düşen edimi uygun bir şekilde ifa ettiği, davacının talebinde haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalının mucbir sebep iddiasının asılsız olduğunu ortaya çıktığını, davacının müvekkiline sevkiyat yapmaması için termin programının bildirilmemiş olmasının tek başına haklı bir neden olmadığını, bunun ileri sürülmesinde, kötü niyetli olduğunu, termin programının bildirilmemiş olmasının dava konusu döneme kadar davalı şirket tarafından asla öne sürülmediğini, davalı şirket tarafından Ekim-Kasım-Aralık döneminden önceki üç aylık dönemde kullanılan LNG miktarından fazlasının müvekkili şirkete sevk edildiğini, bunun da davalı şirketin termin programını veya önceki üç aylık dönemdeki kullanımı bağlayıcı kabul etmediğini gösterdiğini, kaldı ki termin dönemi bildirilmemesi halinde önceki üç aylık dönemin dikkate alınmasının doğru olmadığını, zira, gıda sektöründe faaliyet gösteren müvekkilin üretimlerinin dönemlik olduğunu, bu nedenle bir önceki sene LNG kullanımı dikkate alınarak düzenleme yapılması gerektiğini, ayrıca sevkiyat yapılmayacağı konusunda davalı şirket tarafından herhangi bir bildirim de yapılmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin herhangi bir önlem alamadığını, sevkiyat yapılmaması sebebiyle fuel oil satın almak zorunda kaldığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Davacı, taraflar arasında LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) temin sözleşmesinin bulunduğunu, davalının 22/10/2011 ve 01/11/2011 tarihleri arasında davacı şirkete akde aykırı olarak LNG teslimatı yapmadığını, bu dönemde dışarıdan fuel oil temin etmek zorunda kaldığını, bu nedenle oluşan maliyet farkından sözleşme gereğince, davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı ise, davacının dava konusu dönem için termin programını bildirmediğini, olumsuz hava koşulları nedeniyle LNG yüklü gemilerin Boğazdan geçişlerine izin verilmediğinden LNG temininin yapılamadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Termin Programına İlişkin Esaslar” başlıklı 7. Maddesinde; “Satıcı 3 aylık dönemler (Ocak-Şubat Mart, Nisan-Mayıs-Haziran, Temmuz-Ağustos-Eylül, Ekim-Kasım-Aralık olmak üzere 4 kez) halinde, BOTAŞ’a LNG kapasite rezervasyonu yaptırmak zorunda olduğundan, müşterilerinden dönem başlangıçlarından önce 3 aylık dönemsel termin programını (tahmini kullanım miktarları) istemektedir. Bu sebepten dolayı, müşteri, işbu sözleşme gereği alacağı LNG’ye ait dönemsel termin programını (Satıcı tarafından müşteriye gönderilecek termin programı tablosuna uyarak) sözleşme süresinde her dönemden önce satıcıya verecektir. Dönemsel termin programının satıcıya müşteri tarafından bildirilmemesi durumunda, bir önceki dönemin termin programı yeni girilecek döneme ait termin programı olarak esas alınacaktır. Bu termin programına göre, müşteri alacağı LNG için çekiş programını verilen dönemsel termin programına sadık kalmak şartıyla satıcıya yazılı olarak bildirecektir. Termin programında değişiklik olması durumunda müşteri bu değişikliği yazılı olarak satıcıya en geç bir hafta önceden bildirecektir. BOTAŞ’ın kapasite rezervasyonu konusunda uygulama değişikliği yapması durumunda, bu değişiklik satıcı tarafından müşteriye bildirilecek ve yapılan değişikliğe göre yeni uygulamaya başlanacaktır. Satıcı mücbir sebepler haricinde müşterinin üretimini aksatmayacak şekilde söz konusu ürünlerin teslimatına özen gösterecektir. Satıcı, müşterinin LNG talebini mücbir sebeplert dışında aksatması durumunda müşterinin alternatif olarak kullanacağı fuel oil ile LNG arasındaki maliyet farkını karşılayacaktır..” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Dosyada alınan bilirkişi raporunda, davaya konu dönemden önceki üç aylık dönemde 547,450 kg, dava konusu dönemi kapsayan üç aylık dönemde ise, 1.181,200 kg LNG teslimatı yapıldığı, dolayısıyla dava konusu dönemi kapsayan üç aylık dönemde davacıya teslim edilen LNG miktarının bir önceki üç aylık dönemin çok üzerinde olduğu gibi, 22/10/2011-01/11/2011 tarihleri arasında davacıya 48,560 kg LNG teslim edildiği belirtilmiştir. Somut olayda, dava konusu dönemde, LNG yüklü gemilerin Boğaz’dan geçişinde herhangi bir engel bulunmadığından davalının bu yöndeki savunması yerinde değil ise de, yukarıda belirtilen sözleşme hükmü gereğince, davacının dava konusu dönemi kapsayan üç aylık termin programını davalıya bildirmediği, bu nedenle davalı tarafından önceki üç aylık termin programının teslim edilecek LNG miktarı olarak esas alınması gerektiği, buna göre, dava konusu dönemi kapsayan üç aylık dönemde, davacıya teslim edilen LNG miktarının bir önceki üç aylık dönemin çok üzerinde olduğu, 22/10/2011-01/11/2011 tarihlerinde de, davacıya 48,560 kg LNG teslim edildiğinin tespit edildiği, kaldı ki, davacının termin programında değişikliliği süresi içerisinde yazılı olarak davalı satıcıya bildirme yükümlülüğünü de yerine getirdiğini ispat edemediği dosya kapsamından sabit olmakla ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde olup, davacının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.