Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/291 E. 2021/528 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/291
KARAR NO : 2021/528
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 15/11/2018
NUMARASI: 2018/238 Esas – 2018/1092 Karar
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekili ve davalı vekillerince istinaf edilmesi dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; Müvekkilinin, muhtelif yargı kararları ve hakem kararları sonucunda hükmedilen alacakların tahsili amacıyla fon ve uzman görüşü sağlayan İsviçre’de kurulu bir şirket olup, 22/12/2016 tarihli sözleşme ile hakem kararı neticesinde hükmedilen alacağı hakem kararında taraf olan Bay Heiderscheid ‘ten temlik aldığını, temlik eden ile davalı arasındaki 09/06/2014 tarihli sözleşme kapsamındaki ihtilaf nedeniyle İsviçre Odaları Tahkim Kurumu tarafından verilen 10/08/2015 tarihli kararla, davalının 600.000,00 Euro ‘yu 08/08/2014 tarihinden itibaren yıllık % 10 faizi ile birlikte ayrıca 50.727,35 İsviçre Frangı tutarındaki tahkim masraflarını da davacıya ödemeye mahkum edildiğini belirterek anılan Yabancı Hakem Kararının 5718 sayılı MHÖK ve New York Sözleşmesi gereğince tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; Mahkemenin görevsiz olup, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, davanın nispi harca tabi olması nedeniyle harç tamamlatılmadan görülemeyeceği, tahkime esas sözleşme geçersiz olduğu gibi tenfiz engellerinin bulunduğu ayrıca davacının tahkim anlaşmasına taraf olmadığı ve hakem kararlarının tenfizi aşamasında üçüncü kişilere teşmil edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, MHÖK 60. maddesi uyarınca hakem kararlarının tenfizi için gerekli koşullardan olan hakem kararının kesinleşmiş olduğuna ilişkin şerh veya yazı ibraz edilmediğinden davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; Yabancı Hakem Kararının tenfizinde istenecek evraklar MHÖK 61. maddesinde sayılmış olup, yabancı hakem kararının usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyetini kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya onanmış örneğinin sunulması gerektiği ve dava dilekçesi ekinde bu belgelerin sunulduğu, davalının aksi yönde bir delil de ibraz etmediği, esasen uygulanması gereken New York Sözleşmesinde öngörülmeyen bir belgenin ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddedilemeyeceği,MHÖK 62. maddesinde tenfiz engellerinin açıklandığı ve hakem kararının kesinleşmediği, icra kabiliyeti kazanmadığı ya da bağlayıcı olmadığını ispat yükünün hakkında tenfiz istenen davalıya yüklendiği,olayda uygulanması gereken New York Konvansiyonunun V/e maddesinde, hakem kararının kesinleşmesi değil, bağlayıcı olmasının ve iptal edilmemiş olmasının arandığı, mahkeme kararlarının tenfizi için kesinleşme şerhinin gerektiği, Hakem kararının tabi olduğu İsviçre Uluslararası Tahkim Kuralları 32/2 maddesine göre, hakem kararlarının yazılı olarak verileceği ve taraflar için nihai ve bağlayıcı olacağı, kesinleşme şerhine gerek olmamasına rağmen Hakem Heyetine başvuru yapıldığı ve heyet sekreteri tarafından düzenlenen 04/06/2018 tarihli yazının da dosyaya ibraz edildiği, dava dilekçesi içeriğinde hakem kararının iptali için dava açılmadığı izah edildiği gibi İsviçre Federal Mahkemesi tarafından düzenlenen belge ile temyiz yoluna başvurulmadığının tasdikname ile açıklandığı, zira hakem kararını iptal edebilecek tek yetkili merciin İsviçre Federal Mahkemesi olduğu,Hakem kararının bağlayıcılık unsuru gerçekleştiği gibi icra kabiliyetinin de bulunduğu, aksini ispat etme yükü davalıya ait olup, bu yönde bir delil dahi sunulmadığı, hem MHÖK hem de New York Konvansiyon hükümlerine göre tenfiz koşullarının oluştuğu ileri sürülerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesiyle; davanın nispi harca tabi olması ve mahkemece harcın tamamlattırılması ve davanın reddedilmesine göre nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücreti takdir edilmesi nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle kaldırılarak nispi vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, MÖHUK’un 50 vd. maddeleri ve New York Sözleşmesi uyarınca yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, davacı tarafından, tenfize konu yabancı hakem kararının kesinleşme şerhi veya kesinleştiğini gösteren bir yazı ibraz edilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, 09/06/2014 tarihli sözleşme uyarınca, davalı aleyhine 600.000 Euro ve 50.727,35 İsviçre Frangı hükmedildiğini ileri sürerek İsviçre Tahkim Odaları Kurumunun 10/08/2015 tarihli kararının tenfizini istemiş,davalı ise tenfize konu hakem kararına dayanak sözleşmede dernek adına tek imzanın bulunduğu, oysa dernek tüzüğüne göre, mali konularda çift imza zorunluluğu olduğu, bu durumda geçerli bir tahkim sözleşmesi bulunmadığı gibi davacı şirketin ne tahkim anlaşmasının ne de tahkim kararının tarafı olduğu, sözleşmede ve kararda tarafın … olması nedeniyle hakem kararlarının üçüncü kişilere teşmil edilemeyeceğini belirterek tenfiz şartlarının oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tenfizi istenen yabancı hakem kararının tenfiz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda iki ayrı düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemelerden biri 5718 Sayılı MÖHUK’te yer alan hükümler, diğeri de Türkiye Devletinin taraf olduğu 1958 tarihli New York Sözleşmesidir. Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi onaylanmasına ilişkin 20877 Sayılı 21.05.1991 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 3731 Sayılı Kanunun 2. maddesinde ”Türkiye Cumhuriyeti sözleşmenin 1. maddesinin 3. paragrafına uygun olarak sözleşmeyi sadece karşılıklılık esasına göre bu sözleşmeye taraf olan bir devlet ülkesinde verilmiş olan hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkında uygulayacağını, ayrıca sözleşmeyi yalnız akdi veya akit dışı hukuki münasebetlerden kaynaklanan ve kendi iç hukukuna göre ticari mahiyette sayılan uyuşmazlıklar hakkında uygulayacağını beyan eder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere New York Konvansiyonu Türk Hukukunda sadece ticari uyuşmazlıklarda ve New York sözleşmesine taraf olan ülkeler bakımından uygulanacaktır.Tahkim sözleşmesine ve hakem kararına taraf olan davalı derneğin ticari işletmesinin bulunması nedeniyle 6102 sayılı TTK 16/1 maddesi gereği tacir olması ve TTK 19/2 maddesi hükmü uyarınca da, taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılması karşısında uyuşmazlığın ticari nitelikte bulunmasına ve hakem kararının New York Sözleşmesi’ne taraf olan İsviçre/Cenevre’de verilmesine göre tenfiz şartları bakımından Türkiye’nin de taraf olduğu New York Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.New York Sözleşmesi (V) maddesinde tenfiz engelleri sayılarak, taraflarca anlaşmanın tabi kılındığı hukuka yahut hakem kararının verildiği ülke hukukuna göre, tahkim anlaşmasının geçersiz olması aleyhine tenfiz isteminde bulunulan tarafından ispatı gereken gereken tenfiz engelleri arasında sayılmıştır.New York Sözleşmesinin IV. maddesinde, yabancı hakem kararının tenfizi isteyen tarafça, hakem kararı ile tahkim sözleşmesinin usulüne göre tasdik edilmiş aslının yahut aslına uygunluğunu gösteren şartları içeren bir suretinin ibraz edilmesi gerektiği belirtilmiş, (V). maddesinde ise, tenfize engel olan bu hallerden hiç birisinin olmaması halinde, yabancı hakem kararı tenfizi isteminin mahkemece reddedilemeyeceği hükme bağlanmıştır. 5718 Sayılı MÖHUK ‘un 60-63. maddelerinde yabancı hakem kararlarının tenfizi düzenlenmiştir. Buna göre, “kesinleşmiş” ve “icra kabiliyeti kazanmış” veya “taraflar için bağlayıcı olan” yabancı hakem kararlarının tenfiz şartları, New York Sözleşmesi’ne paralel olarak düzenlenmiştir.Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması ve hakem kararının kamu düzenine aykırı olması, mahkemece re’sen dikkate alınması gereken tenfiz engellerindendir. Aleyhine tenfiz isteminde bulunulan tarafça iddia ve ispatı gereken tenfiz engelleri ise; taraflar hakkında uygulanması gereken kanuna göre, tarafların ehliyetsiz olması veya taraflarca anlaşmanın tabi kılındığı hukuka yahut hakem kararının verildiği yer hukukuna göre tahkim anlaşmasının geçersiz olması, hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi, hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması, hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması, hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır. Davacının dayandığı sözleşmesinin 8.maddesinde tahkim yeri olarak Cenevre’nin gösterildiği, uygulanacak hukukun İsviçre hukuku olduğu ve sözleşmeden kaynaklı ihtilafların Cenevre Ticaret, Hizmetler ve Sanayi Odası Tahkim Merkezi tarafından ve söz konusu yönetmeliğe uygun olarak yapılan tahkim bildiriminin sunulduğu tarihte yürürlükte bulunan İsviçre Ticaret Odalarının İsviçre Uluslarrası Tahkim Kurallarına göre tek hakem tarafından çözüleceği öngörülmüştür.Davaya konu yabancı hakem kararı içeriğinde, tek hakemin bu anlaşmazlığı çözme konusundaki yargı yetkisine itiraz edilmediği ve taraflarca açıkça teyit edildiğinin belirtildiği, diğer taraftan davalı tarafça hakem yargılamasında tahkim şartının geçersizliğinin ileri sürülmediği bir yana aksine tahkime başvuru yapanın davalı olduğu gözetildiğinde, tahkimde dile getirilmeyen ve yargılamanın tüm aşamalarında esas yönünden iddia ve savunmalarını yapan davalının bu yöndeki iddiasının tenfiz aşamasında dinlenmesi mümkün bulunmadığı gibi çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil ettiği ve esasen objektif iyiniyet kurallarına da uygun olmadığından taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi olduğunun kabulü gerekmiştir.Tenfize konu hakem kararında ve tahkime esas sözleşmede tarafların , davalı … ve dava dışı temlik eden Bruno Heiderscheid olduğu görülmektedir. Davacı vekili dava dilekçesinde, Bruno Heiderscheid ile davacı şirket arasında 22/12/2016 tarihli “Tahkim Kararının ve Karar Çerçevesindeki Hakların Temliki Sözleşmesi” yapıldığını belirterek dilekçesi ekinde temlik sözleşmesini ibraz etmiş ve davacının temlik alan sıfatıyla bu davayı açmıştır.Yabancı hakem kararı 10/08/2015 tarihinde verilmiş, temlik sözleşmesi ise tahkim yargılaması sona erdikten sonra 22/12/2016 tarihinde akdedilmiştir. Temlik sözleşmesi tahkim yargılaması sona erip karar verildikten sonra yapılmış olup, tahkim yargılaması sırasında yapılan bir temlik olmadığından bu haliyle tahkim anlaşmasının veya hakem kararının üçüncü kişiye teşmil edildiği söylenemeyecektir. Hakem kararında hükmedilen alacağın temlik edilmesinde borçlunun rızasının aranmadığı ve yazılı şekilde akdedilen temlik sözleşmesinin geçerli olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili dava dosyasına , tahkim sözleşmesinin aslının onanmış sureti ile tercümesini, yabancı hakem kararının apostil şerhli ve tercümesi yapılmış belge örneklerini ibraz etmiştir. New York Sözleşmesinin (V) maddesi ve MÖHUK’un 60. maddesine göre, kesinleşmiş ve icra kabiliyetini kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararlarının tenfiz istenebilir. MÖHUK’un 62. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendi uyarınca, hakem kararı tabi olduğu veya verildiği ülke hukuku hükümlerine veyahut tabi olduğu usule göre kesinleşmemiş yahut icra kabiliyeti veya bağlayıcılık kazanmamış veya verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptâl edilmiş ise tenfiz mahkemesince bu kararın tenfizi talebinin reddedilmesi gerekecektir. Ne var ki MÖHUK 62/2 maddesi ve New York Sözleşmesinin V. maddeleri gereğince, hakem kararının kesinleşmediği veya icra kabiliyetini kazanmadığı ya da bağlayıcı olmadığı yahut iptal davası açıldığının aleyhine tenfiz isteminde bulunulan tarafça iddia ve ispat edilmesi gerekmekte olup, somut olayda, davalı tarafından, hakem kararının kesinleşmediği veya iptal davası açıldığı yönünde bir ispat vasıtası ibraz edilmediği gibi esasen bu yönde bir iddia dahi ileri sürülmediği aksine davacı tarafça hakem kararına karşı iptal davası açılmadığına ilişkin İsviçre Federal Mahkemesi ‘nce düzenlenen şerhin ibraz edildiği anlaşıldığından mahkemece kararın kesinleşme şerhinin sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi isabetli değildir.Yabancı hakem kararlarının tenfizi davalarında nispi harç alınacağına dair bir düzenleme bulunmadığından, maktu haç alınması gerekir. İlk derece mahkemesince yargılama harcı ile davalı yararına takdir edilen vekalet ücretinin, maktu olarak belirlenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin bu konudaki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. ( HGK, 27.06.2019 tarih, 2017/19-930 -2019/812 E.K ) Dava konusu vekalet, komisyon ve hizmet sözleşmeleri ile ilişkin yabancı hakem kararının konusu tahkime elverişli olup, kamu düzenine aykırı bir husus içermediği gibi dosya kapsamına göre de davalı tarafından ileri sürülen tenfiz engelleri de kanıtlanamamıştır.Bu durumda hakkında iptal davası açılmayan ve icra kabiliyeti kazanmış, bağlayıcı olan dava konusu karar yönünden tenfiz şartlarının gerçekleştiği hususu gözardı edilerek mahkemece yazılı gerekçe ile davanı reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine , davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından HMK 353(1)b-2 m. uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun KABULÜ İLE, kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın KABULÜNE,2-İsviçre Odaları Tahkim Kurumu/Tahkim Mahkemesi 10 Ağustos 2015 tarihli 300300-2014 tahkim numaralı Nihai Hakem Kararı’nın TENFİZİNE,3-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcından peşin olarak alınmış olan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,4‬0-TL karar harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan başvuru harcı 35,90 TL, peşin harç 35,90 TL ve posta ve tebligat masrafı 62,00 TL olmak üzere toplam 133,8‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,6-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,8-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak;a-Davacı vekilince yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 62,00 TL olmak üzere toplam 183,30 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,c-Başlangıçta davalı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın, alınması gereken 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 14,9‬0 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,d-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,9-Kararın, HMK’nın 359/4 maddei uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/04/2021