Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/290 E. 2021/431 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/290
KARAR NO: 2021/431
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2018
NUMARASI: 2015/1151 Esas – 2018/1267 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekili ile davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalının keşidecisi olduğu hamiline düzenlenmiş ve 22/01/2010 tarihli, bankaya ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak yapılan icra takibine itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; takip dayanağı çek bankaya ibraz edilmediğinden çek vasfını yitirdiği gibi çekin müvekkili tarafından düzenlenmediği, imzanın müvekkiline ait olmadığı, çekin ve alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddi ile % 20 oranındaki icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, çekteki keşideci imzasının davalının ile ürünü olmadığının raporla saptandığı, çekin kambiyo vasfının bulunmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin de kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; İmza incelmesine ilişkin alınan bilirkişi raporuna itiraz ettikleri ve dava konusu çek ile birlikte bankadan diğer çek yapraklarının celbi ile Adli Tıp kurumundan yeniden rapor alınması talebinde bulundukları, mahkemece talebin kabul edilerek, dosyanın Adli Tıp kurumuna gönderildiği, anılan kurumdan gelen cevabi yazıda davalının uygulamaya elverişli başkaca imzalarının temin edilip gönderilmesinin istendiği, davalı tarafından bu gereğin yerine getirilemeyeceğinin beyan edilmesi üzerine mahkemece, davanın ispat edilmediği gerekçesiyle reddedildiği, dosyanın adli tıp kurumuna gönderilmesine karar verilmesine rağmen bu işlem tamamlanmadan ve gerekli imzaları sunmayan davalı yararına karar verilmesinin çelişkili olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; Dava reddedildiğine göre, davalı yararına icra inkar tazminatına karar verilmemesinin hatalı olduğu, alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı verilmediğinden ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle kaldırılarak, davalı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bankaya ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, çek bankaya ibraz edilmemekle birlikte keşideci olarak davalının çek bedelinden sorumlu olduğunu ileri sürmüş, davalı ise çekteki keşideci imzasını inkar ettiği gibi çekin ve alacağın zamanaşımına uğradığını savunmuştur. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Davaya esas icra takibinde çek bedeli kadar olan alacağın tahsili istenmiş ve takip talebine davalının keşidecisi olduğu 22/01/2010 keşide tarihli çek eklenmiştir. Davalının itirazı üzerine açılan davada, davacı vekilince, taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden davalı tarafından verilen çek bedelinin ödenmediği ve çekin bankaya ibraz edilmemiş olduğu belirtilmiştir. Çekte davalı keşideci, davacı ise lehtardır. Bu durumda aralarında temel ilişkinin bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim davacı vekili de aynı yönde beyanda bulunmuştur. Çekin keşide tarihi ile takip tarihi arasında geçen süre gözetildiğinde, zamanaşımına uğradığı, diğer taraftan çekin bankaya ibraz edilmemiş olması nedeniyle de kambiyo vasfını yitirdiği ve buna bağlı olarak kambiyo hukukundan kaynaklanan müracaat haklarının sona erdiği tartışmasızdır. Yerleşik yargı kararlarına göre, zamanaşımına uğrayan çek, HMK 202. maddesi kapsamında yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilir ve taraflar arasındaki temel ilişki tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. HMK 266. Maddesi uyarınca, mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. HMK 281. maddesinde de, tarafların rapora itiraz hakları ve süresi ile mahkemece bilirkişiden ek rapor alınabileceği hatta yeni bilirkişi incelemesi yaptırabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı keşideci çekteki imzayı inkar ettiğinden, HMK hükümleri doğrultusunda, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmış ve raporda, keşideci imzasının davalının ile ürünü olmadığı açıklanmıştır. Davacı vekilinin rapora itiraz etmesi nedeniyle, itiraz yerinde göürelerek bu kez Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına karar verilmiş ve anılan kurumdan gelen cevapta, davalının çekin düzenleme tarihine yakın, bu tarihten önce başka amaçlarla atılmış samimi imzalarının temin edilerek gönderilmesi halinde inceleme yapılabileceği açıklanmıştır. Davalı vekilince, talebe konu imzaların temin edilemeyeceğinin beyan edilmesi üzerine mahkemece Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına ilişkin ara karar bulunduğu halde bu konuda yeni bir karar oluşturulmaksızın ilk rapora itibar edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Diğer taraftan mahkemece benimsenen 22/05/2017 tarihli grafoloji raporunda, ihtilafa konu çek aslı üzerinde inceleme yapılmakla beraber imza incelemesine esas alınan mukayese imzalar, davalının huzurda alınan imzaları dışında belge asılları olmayıp, 2006 ve 2011 tarihli iki belgenin fotokopisinden ibarettir. İmza incelemesinin, belge aslı üzerinde yapılması gerektiği gibi mukayase imzaların bulunduğu belgelerinde asıl olması zorunludur. Bu durumda esasen Adli Tıp Kurumundan yeniden rapor alınmasına karar verilmesi yerinde görülmekle birlikte gerekçesi açıklanmadan veya yeni bir karar oluşturulmadan önceki rapor dikkate alınarak sonuca gidilmesi isabetsiz olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararanının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma gerekçesine göre davalı vekilinin istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstinafa konu İlk Derece Mahkemesinin HMK.’nun 353(1)a-6. maddesi gereği KALDIRILMASINA; 2- Davanın yeniden görülmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması nedenine göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 4-Davacı ve davalı vekillerince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendilerine iadesine, 5-Davacı ve davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi. 01/04/2021