Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/289 E. 2021/497 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/289
KARAR NO : 2021/497
T Ü R K M İ LL E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/06/2018
NUMARASI: 2014/837 Esas – 2018/689 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı tarafından müvekkili aleyhine yapılan icra takibine konu senetlerin, müvekkili ile davalının yetkilisi olduğu dava dışı şirket ile arasındaki ticari ilişki nedeniyle şirkete teslim edilen mallara karşılık şirket yetkilisi davalı tarafından imzalanıp verilen senetler olup, toplam sekiz adet senet bedelinin dava dışı şirkete ödendiği halde beş tanesine sonradan “nakden” ibaresinin eklenip, üç adetinde lehtar kısmına davalının kendi adını yazmak suretiyle ve tanzim tarihi ile yerinin de sonradan eklenerek takibe konulduğu, senetlerin bedellerinin dava dışı şirkete ödenmesi nedeniyle takip ve konusu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve alacağın % 40 ı oranındaki tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; takip konusu senetlerde keşidecinin davacı olup, ödeme makbuzlarında ödeyenin … Ltd. Şti, ödeme yapılanın da, … Tic. Ltd.Şti olduğu gibi ödemenin mal karşılığı yapılan ödeme olduğunun belirtildiği, oysa dava konusu senetlerin nakden düzenlendiği, ibraz edilen ödeme belgelerinin senetlerle bir irtibatının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının ibraz ettiği … Tic. Ltd.Şti antetli ve tarafların imzasını taşıyan belgedeki senetlerin vade ve miktarlarının, icra takibindeki senetlerle uyumlu bulunduğu, davalının dava dışı … Tic…Ltd.Şti nin yetkilisi olup, anılan belgedeki senetlerin miktarı ile Kazakistan Bankasından yapılan ödeme tutarlarının aynı olduğu, davacı tarafından sunulan ve tam doldurulmamış lehtar kısmı boş bırakılmış senetlerle takip konusu senetlerin aynı olduğunun çıplak gözle dahi anlaşılabildiği, bu haliyle davacı tarafından bedeli ödenmesine rağmen senetlerin takibe konu edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; mahkemece hatalı değerlendirme ile bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği, Takip konusu senetlerde keşideci borçlunun davacı, ödeme dekontlarında ödemeyi yapanın davacı değil, … Ltd.olduğu gibi ödemeyi alanın da ….Ltd.. olduğu, senetlerin ticari alışverişe istinaden düzenlenmediği, nakden ibaresini taşıyan senetlerin borç para karşılığı düzenlendiği, ödeme iddiasının gerçeği yansıtmadığı, Ödeme belgelerinde takip konusu senetlere dair hiç bir açıklama ve kaydın olmadığı, takip alacaklısının davalı, borçlusunun ise davacı olduğu, davacının dayandığı ve ibraz ettiği senetlerin yazılı olduğu belge ve senetlerle dava konusu senetlerin bir ilgisinin bulunmadığı, … Ltd. nin yetkilisinin kim olduğuna ilişkin dosyada belge olmamasına rağmen bilirkişi raporunda davacının yetkilisi olduğu şirket olarak yer aldığı ve mahkeme tarafından bu açıklamanın benimsendiği, Davacının dava dilekçesi ekinde sözleşme diye ibraz ettiği belgede belirtilen senetlerin vade ve tutarlarının, takip konusu senetlerle aynı olabileceği ihtimalinden yola çıkılarak hazırlanan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, raporda ödemelerin takip konusu senetlere mi yoksa başka bir ilişkiye istinaden yapıldığına dair açıklama olmadığı halde … Ltd. üzerinden açıklamalarda bulunularak sonucu gidildiği, adı geçen firmanın dosya ile ilgisi olmayan üçüncü şahıs olduğu, tespit edilmesi gerekenin davacı … tarafından takip konusu bonolara ilişkin bir ödeme yapılıp yapılmadığının tespitinden ibaret bulunduğu, davacı tarafından senet lehtarı … Ltd. Şti ye veya davalıya yapılan bir ödemenin olmadığının dosya kapsamından anlaşıldığı, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, davacı tarafından bu yönde bir belge ibraz edilmediği, buna rağmen mahkemece davacı tarafından ödenmiş olan senetlerin davalı tarafından doldurularak yeniden tahsil yoluna gidildiği gerekçesiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin de yasaya aykırı olduğu gibi hangi gerekçe ile senetlerin anlaşmaya aykırı doldurulduğu sonucuna ulaşıldığının da anlaşılamadığını belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, İİK 72. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.Davacı taraf, takip konusu bonoların, davalının yetkilisi olduğu dava dışı şirket ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında şirketten alınan mal karşılığında sadece vade tarihi ve bedeli yazılı, diğer kısımları boş olarak imzalanıp verildiği, banka yoluyla bedelinin ödenmesine rağmen davalı tarafından boş olan lehtar kısmının ve tanzim tarihinin doldurularak takibe geçilmesi nedeniyle bonolardan borçlu olmadığını ileri sürmüş, davalı ise, senetlerin mal karşılığı değil, nakden düzenlenmiş olup, anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği gibi bono bedellerinin ödenmediğini savunmuştur.İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Bono, kıymetli evrak niteliğinde sebepten mücerret bir borç ikrarına ilişkin kambiyo senedidir. Bonoda bulunması gereken zorunlu unsurlar TTK da açıklanmış olup, bedel kaydı zorunlu unsurlardan değildir. Başka bir anlatımla bonoda düzenlenme nedeni yazılı olmasa bile geçerli olduğu kabul edilir. Diğer taraftan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 778. maddesi yollamasıyla 680. maddesi gereğince, bononun açığa düzenlenmesi de mümkün olup, malen düzenlendiği, bedelinin ödendiği, buna bağlı olarak boş olan kısımlarının anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğunu ispat yükü HMK 190 ve TMK 6 maddelerine göre, iddiayı ileri süren davacıya ait olduğu gibi bu iddia HMK 200. ve 201. maddeleri uyarınca ancak yazılı delille ispatlananabilecektir. TTK 778/1-a bendi yollamasıyla bonolara da uygulanan TTK 686/1.maddesi uyarınca, bir bonoyu elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. TTK687. maddesine göre, hamilin, bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğu ispat edilmedikçe bonodan dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez. Başka bir anlatımla, temel ilişkiye dayalı def’ilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin, senedi iktisap ederken ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğunun kanıtlanması zorunludur.Somut olayda, davaya esas icra takibine konu bonoların 20/05/2006, 20/09/2006, 20/10/2006 20/11/2006 vade tarihli olanların her birinin 5.000 USD bedelli ve diğer 20/06/2006 vade tarihli bononun ise 10.000 USD tutarında bulunduğu, 20/09/2006 ve 20/10/2006 vade tarihli bonoların lehtarı ve hamilinin davalı, diğer üç bononun lehtarının ise davalının yetkilisi olduğu dava dışı …Tic.Ltd.Şti, hamilinin ise davalı olduğu, bedel kaydının da “nakden” olduğu anlaşılmaktadır.Davacı taraf, mal alımı nedeniyle sadece bedel ve vade yazılı olduğu halde imzalanıp davalıya verilen bonoların bedeli ödenmesine rağmen sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasıyla borçlu olmadığının tespiti istemiş ve iddialarını ispat bakımından, tarafların imzasını havi dava dışı ….Ltd.Şti antetli belge ile dava dışı … Ltd. Şti’nin banka hesabına gönderilen havale belgelerine ve banka kayıtlarına dayanmıştır……Ltd.Şti antetli belgenin bir satım sözleşmesi olup, nitelikleri belirtilen üç ayrı ürünün, alıcı davacı …’a teslimi karşılığında satım bedeli olan 50.000 USD’ nin, 5.000 USD’sinin peşin, geri kalan kısmının ise vade tarihleri yazılı, biri 10.000 USD, diğerleri 5.000’er USD bedelli sekiz ayrı senetle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, alıcı kısmında davacının, satıcı kısmında ise davalının adı ve imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmede satıcı olarak davalının adı yazılı olmakla birlikte içeriğinde ayrıca dava dışı şirketin adının yer alması ve şirketin tek yetkili temsilcisinin davalı olması ve davalı tarafından belgedeki imzanın inkar edilmemesi, satım bedeline ilişkin ödeme miktar ve vade tarihlerinin takip konusu bonoların bedel ve vade tarihleri ile uyumlu bulunması ve ödeme iddiası bakımından da, dava dışı şirketin … Bankası A.Ş hesabına yapılan havale tarihlerinin, senetlerin vade tarihinden sonra olması karşısında ilk derece mahkemesince dava dışı şirket ile davacı arasında satım sözleşmesinin kurulduğu ve takibe konu bonoların satım bedeline karşılık verildiği ve bedelinin alıcı olan dava dışı şirketin banka hesabına ödendiği ayrıca hamil ve takip alacaklısı davalının, satım sözleşmesinin tarafı olan şirketin tek yetkili temsilcisi olmasına göre,TTK687.maddesi uyarınca iyiniyetli hamil olarak kabul edilmeyeceği gerekçesi isabetli bulunmuşsa da; davacının iddiasının, bonoların dava dışı şirket ile aralarındaki satım ilişkisi çerçevesinde verildiği yönünde olduğu dikkate alınarak, iddianın ileri sürülüş biçimine göre; lehtarı dava dışı şirket olan sadece iki bono yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dava dışı şirketin lehtar olmadığı diğer üç bonoyu da kapsar şekilde tüm bonolar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılamaya gerek olmadığından yukarıda açıklanan gerekçeyle dava dışı şirketin lehtar olduğu 20/05/2006 vade tarihli ve 5.000 USD bedelli ve 20/06/2006 vade tarihli 10.000 USD bedelli iki bono bakımından borçlu olmadığının tespitine,davanın kabul ve reddedilen kısmı yönünden İİK’nun 72. maddesi kapsamında yasal koşulları oluşmadığından tarafların kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; Davacıların İstanbul 9.İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile takibe konu keşidecisi …, lehtarı …. Şti. hamili davalı … olan 30/03/2006 tanzim, 20/05/2006 vade tarihli 5.000 USD bedelli bono ile yine keşidecisi …, lehtarı … San. Ldt. Şti. hamili davalı … olan 30/03/2006 tanzim, 20/06/2006 vade tarihli 10.000 USD bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazla istemin REDDİNE, 2- Davacı ve davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE, 3- Alınması gerekli 1558,73-TL karar harcından peşin alınan 677,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 881,58‬-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca, takdir edilen 4.080,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca, takdir edilen 4.080,00-TL.vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,6-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 677,15-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 7–Davacı tarafından yapılan 984,80-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 492,40-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,8- Davalı yargılama sırasında herhangi bir masraf yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 9- Kullanılmayan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,b-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 98,10 TL istinaf başvuru harcı, tebligat ve dosyanın posta masrafı toplamı 32,00 TL olmak üzere toplam 130,10- TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/04/2021