Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/281 E. 2021/433 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/281
KARAR NO: 2021/433
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2018
NUMARASI: 2018/12 Esas – 2018/1040 Karar
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin, dava dışı … Ltd.Şti nin yetkilisi olduğu, şirketin hamili olduğu her biri 10.000,00 TL bedelli 15/03/2015, 15/04/2015, 15/05/2015 tarihli üç bonoyu protesto edilmek üzere davalı bankaya verildiği, bonodan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan kambiyo takibinin lehtar ve ilk ciranta … Ltd.Şti yönünden bonoların protesto edilmemesi nedeniyle iptal edildiği, keşideci ve diğer ciranta hakkındaki takip kesinleşmişse de, mal varlıklarına ulaşılamadığı, davalı bankanın, keşideciye protesto göndermeyerek üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemesi nedeniyle alacağın tahsil edilemediğini belirterek senetlerin bedeli 30.000,00 TL davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; davacının senetlere dayalı olarak hem keşideciye hem de cirantalara karşı takip başlattığı ancak tahsil aşamasına kadar tüm işlemleri gerçekleştirmediği, hakkındaki takip iptal edilen cirantaya karşı ilamsız takip yapılabileceği, alacağın bankadan tahsilinin istenmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı bankanın tahsil için aldığı bonoların, keşidecisine protesto göndermeyerek alacaklı hamilin cirantaya karşı kambiyo takibi yapma hakkının ortadan kaldırılmasına neden olduğu, bu durumda davalının bankacılık mesleği yönünden ağır kusurlu bulunduğu ve davacının senet bedeli kadar olan zararından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, Bilirkişi raporunda, senetlerin protesto edilmemesinin bankanın ağır kusuru olarak değerlendirilmiş olmasının kabul edilemeyeceği, davacının alacağını tahsil için tüm hukuki yolları tüketmediği, davacının kambiyo takibinin sadece bir ciranta yönünden iptal edildiği, keşideci ve diğer cirantaya karşı yapılan takibin kesinleştiği, hakkındaki takip iptal edilen cirantaya karşı ilamsız takip yoluna başvurabileceği, davacının, şirket yetkilisi olup senetler üzerinde cirosunun bulunmadığı bu durumda davacının aktif husumetinin olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, protesto ve tahsil için bankaya verilen bonoların protesto edilmemesi nedeniyle alacağın tahsil edilemediği ve bu sebeple zararın doğduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı, vadeleri sıralı üç ayrı bononun, protesto ve tahsil için bankaya verilmesine rağmen bu gereğin davalı tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle keşideci ve cirantalara karşı yapılan kambiyo takibinin bir ciranta yönünden iptal edildiği, alacağın keşideci ve diğer cirantadan da tahsil edilemediği, davalının kusurlu eylemi nedeniyle senet bedeli kadar zarardan sorumlu olduğunu ileri sürmüş, davalı ise, bonolara dayalı olarak yapılan ve kesinleşen kambiyo takibinin, bir ciranta yönünden iptal edilmesi, bankanın senet bedelinden sorumlu olması için yeterli olmadığı gibi alacağın tahsili için tüm hukuki yolların tüketilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Dava dışı …’ın keşideci, … Ltd.Şti ‘ni lehtar ve ilk ciranta olup, ciro ile dava dışı … Ltd. ye, daha sonrada davacının yetkilisi olduğu … Ltd.Şti ye ciro edilen her biri 10.000,00 TL bedelli, sırasıyla 15 Mart, 15 Nisan ve 15 Mayıs 2015 vadeli üç bononun, hamil … Ldt.Şti tarafından, protesto ve buna bağlı olarak tahsil için davalı bankaya verildiği ve banka tarafından keşideciye protestonun gönderilmediği, hamil … Ltd.Şti nin talebi üzerine banka tarafından 04/11/2015 tarihinde iade edildiği ihtilafsızdır. Söz konusu bonolara dayalı olarak hamil … Ltd. Şti tarafından keşideci ile cirantalara karşı kambiyo takibi yapıldığı, borçlu ciranta … Ltd.Şti nin, İcra Hukuk mahkemesine başvurusu üzerine “senetlerin protesto edilmemesi nedeniyle hamil tarafından, cirantaya karşı kambiyo takibi yapılmasının mümkün bulunmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilerek takibin, bu borçlu yönünden iptal edildiği ve kararın kesinleştiği, diğer borçlular bakımından ise takibin itirazsız kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dava dışı keşideci ve lehtar ilk cirantaya karşı kesinleşen icra dosyasında, takip alacaklısının, borçlular adına kayıtlı taşınmazlar ile borçlu ciranta şirkete ait araç kayıtları üzerine haciz konulması isteminde bulunulduğu ancak yazı cevabı dosyada olmadığından haciz konulup konulamadığı anlaşılamadığı gibi başkaca hiç bir işlem yapılamadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafça, bononun vekil hamili konumundaki davalı bankanın, senetleri protesto ederek tahsil etmediği gibi borçlulardan birine kambiyo takibi yapılamamasına sebebiyet verdiği, bu nedenle alacağın tahsil edilemediği ve zararın doğduğu iddiasına dayanılmıştır. Davalı bankanın vekil hamil olarak zarardan sorumlu tutulabilmesi için, tüm borçlulara karşı yasal yolların tüketildiği ve buna rağmen alacağın tahsil edilmediğinin kanıtlanması gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere; alacaklı tarafından, kesinleşen kambiyo takibine ilişkin icra dosyasında haciz yazılarının akıbeti belirli olmadığı gibi borçluların adresinde haciz işlemine dahi girişilmediği anlaşıldığından icra takibinin semeresiz kaldığı sonucuna ulaşılamamaktadır. Diğer taraftan bonoların keşidecisine protesto gönderilmemesi ile davacının bono bedellerini tahsil etmemesi arasında doğrudan illiyet bağının ve bu şekilde taraflar arasındaki vekalet akdinin ihlal edildiğinin de ortaya konulması gerekmektedir. Somut olayda, senedin tüm borçlularına karşı kambiyo takibi yapıldığı, takibin sadece bir borçlu yönünden iptal edildiği anlaşılmakta olup, diğer borçlular bakımından kesinleşen kambiyo takibine ilişkin icra dosyasında alacağın tahsili için gerekli tüm icrai işlemlerin yapılmadığı, bu haliyle icra takibinin semeresiz kaldığından söz edilemeyeceği, diğer taraftan senetler protesto edilmiş olsaydı hakkındaki kambiyo takibi iptal edilen dava dışı … Ltd.Şti den bu alacağın tahsilinin mümkün olduğuna ilişkin bir delil ibraz edilmediği, davanın, tazminata ilişkin olup, davacı tarafından öncelikle zarara uğradığını ve bu zarar ile davalı bankanın eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunduğunun kanıtlanması gerektiği, ne var ki dosya kapsamına göre davacının bu gereği yerine getiremediği sonucuna varılmakla ilk derece mahkemesince davacının zararının oluştuğu ve davalı bankanın zarardan sorumlu olduğu yönündeki tespit ve kabulü isabetli görülmediğinden HMK 352/1/b/2 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ispatlanamayan davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2049,30 TL karar harcın mahsubu ile artan 1990,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 7/2. Maddesi uyarınca 4.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6- Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, 7- Davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davalı tarafa iadesine, 8- İstinaf yargılaması yönünden; a- Davalı vekilince yatırılan 512,33 TL istinaf karar harcı ile harcının istemi halinde kendisine iadesine, b- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 98,10 TL, posta ve tebligat gideri 28,00 TL olmak üzere toplam 126,10 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.01/04/2021