Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/280 E. 2021/466 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/280
KARAR NO: 2021/466
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI: 2016/1266 Esas – 2018/1079 Karar
DAVA: Rekabet Yasağının İhlali/Cezai Şart
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; Müvekkili şirkette satış temsilcisi olarak çalışan davalının kendi isteği ile 06/10/2016 tarihinde işten ayrıldığı daha sonra aynı konuda faaliyette bulunan rakip firmada çalışmaya başladığının öğrenildiği ve 10/10/2016 tarihli ihtarname ile rekabet yasağına aykırı davranışı nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın talep edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL ceza-i şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; Müvekkilinin zararlandırıcı bir eylemi olmadığı gibi taraflar arasında geçerli bir rekabet yasağı anlaşmasının da olmadığı, işçilik alacaklarının talep edilmesi üzerine işçi alacaklarının da ödendiğine ilişkin haksız istifa dilekçesi alınarak iş akdine son verildiği, işçilik alacakları için açılan dava ile davalı tarafından açılan davanın birleştirildiği ve davanın İstanbul Anadolu 1. İş mahkemesinin 2016/762 E. sayılı dosyasında görüldüğü, tüm bunların dışında müvekkilinin rakip firmada çalışmasının söz konusu olmadığı, SGK kayıtlarıyla bu durumun sabit olduğu, müvekkilinin yaptığı işin niteliği gereği haksız rekabet yapmaya elverişli olmadığı, kendisine verilen ürünleri bildirilen fiyattan firmalara sattığı, vasıfsız, asgari ücretten çalışan bir işçi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalının, davacı şirketten ayrıldıktan sonra faaliyet konusu davacı firmadan farklı olan bir güvenlik şirketinde çalıştığının dosyaya celbedilen SGK kayıtları ve yapılan zabıta araştırması ile sabit olduğu, davacı tanıklarının davacı şirket nezdinde çalışan olduğu gibi resmi kayıtlar ve yapılan araştırma karşısında tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı tanığı …’nun müvekkili şirket çalışanı olmadığı gibi beyanında, davalının, davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra … firmasında çalışmaya başladığını ve kendisinin çalıştığı … A.Ş ye gelerek ürün satmaya çalıştığını ifade ettiği, diğer tanığın da, davalının …tkem firmasında çalışmaya başladığını belirtiği, her iki tanığında görgüye dayalı beyanda bulunmasına rağmen mahkemece itibar edilmediği, SGK kayıtlarında davalının çalıştığı firma olarak görülen … A.Ş (yeni ünvanı … A.Ş) ile … A.Ş nin sahiplerinin aynı kişiler olduğu, mahkeme kararına gerekçe yapılan polis tutanağının karşı tarafın beyanlarına göre hazırlandığı, mahalline gidilerek yapılan bir araştırma olmadığı gibi … firması aranarak verilen cevabın tutanağa yazıldığı, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra … firması adına mal satmaya … A.Ş ye geldiği yönündeki tanık beyanı karşısında kolluk tarafından düzenlenen tutanağın esas alınamayacağı, mahkeme kararına göre, herkesin basit bir hile ile TBK’nın rekabet yasağına ilişkin düzenlemelerini bertaraf edebileceği, ortada bir şey yokken müvekkili firmanın rekabet yasağına aykırı davranış nedeniyle yüzlerce işçisinden biri olan davalıya karşı dava açması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, iş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağının ihlal edildiği iddiasına dayalı olarak açılan cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davacı şirkette çalışmış olan davalının iş aktininin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin olarak rekabet yasağını ihlal edip etmediği ve bu bağlamda sözleşmede yer alan cezai şartı ödemekle yükümlü olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 6098 sayılı TBK 445. maddesinde, ” Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” Aynı yasanın 446. maddesinde ise, Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır. hükümleri düzenlenmiştir. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen tarihsiz belirsiz süreli iş sözleşmesinin 5.1 maddesinde, “işçi her hangi bir nedenle hizmet sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 2 yıl süre ile Tüm Satış Bölgeleri kapsamına giren illerde, işverenin işyerinde ürettiği mallardan bazılarını veya tamamını üreten veya stratejik planlamaya göre üretilmesi planlanan ve programa alınan ürünleri üreten ve ticaretini yapan bir işyeri kurmamayı, belirtilen malların üretildiği başka bir işverene ait işyerinde çalışmamayı, aynı malları üreten bir ortaklığa doğrudan veya dolaylı olarak ortak olmamayı, danışmanlık yapmamayı veya sair surette doğrudan ve dolaylı olarak rekabet etmemeyi kabul ve taahhüt ettiği”, 5.2 maddesinde de, “..taahhütlere uymadığı takdirde şirkete bir yıllık brüt ücretinin 3 katı tutarında cezai şart ödemeyi kabul ettiği” belirtilmiştir. TBK 445. maddesi ve sözleşme hükmüne göre, davalı tarafından rekabet yasağının ihlal edildiğinin kabul edilebilmesi için taraflar arasındaki iş akdinin sona ermesinden sonra davalının öncelikle davacı şirketle aynı konuda faaliyette bulunan başka bir işyerinde çalıştığının kanıtlanması gerekir. Davacı taraf, davalının rakip firmada çalışmaya başladığını ileri sürmüş ve tanık deliline dayanmıştır. Davalı ise SGK kayıtlarından anlaşılacağı üzere, çalıştığı firmanın rakip firma olmayıp, davacı şirket ile faaliyet konusu farklı olan güvenlik firması olduğunu savunmuştur. Davalının 27/11/2013 tarihinde işe girdiği ve iş aktinin 06/10/2016 tarihinde sona erdiği ihtilaflı değildir. Dosyaya mübrez SGK kayıtlarına göre, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra … Tesisleri Yönetim A.Ş isimli firmada çalıştığı, anılan firmanın sicil kaydından, işletme ve destek hizmetleri meslek grubuna dahil olup, temizlik, ilaçlama ve bahçe bakım ve peyjaz hizmetleri konusunda faaliyette bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yaptırılan zabıta araştırması neticesinde, davalının adı geçen firmada müşteri temsilcisi olarak çalıştığı belirlenmiş olup, bu tespit SGK kayıtları ile örtüşmektedir. Davacı tanıklarından … tarafından, davalının işten ayrıldıktan sonra … A.Ş’ ye gidip geldiği beyan edilmiş, diğer tanık … ise davalının, … adına ürün satışı için çalıştığı firmaya geldiğini gördüğünü ifade ettiği anlaşılmıştır. SGK kayıtları ve zabıta araştırmasına göre davalının davacı şirket ile farklı alanda faaliyet gösteren bir şirkette müşteri temsilcisi olarak çalıştığı, rakip firmada çalıştığı yönünde beyanda bulunan davacı tanıklarının davacı şirket veya grup şirketlerinin çalışanları olduğu, davacı tarafından başkaca da delil ibraz edilemediği bu nedenle davalının çalıştığı firma ile rakip firma olan … A.Ş ortaklarının aynı olmasının neticeye etkisinin olamayacağı zira şirketlerin faaliyet konularının aynı olmadığı, bu haliyle ilk derece mahkemesince davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca, ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı 35,90 TL’nin alınması gereken 59,30 TL’den mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- Gerekçeli kararın HMK.’nun 359-(4) maddesi uyarınca taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2( iki) haftalık süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/04/2021