Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/275 E. 2021/493 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/275
KARAR NO : 2021/493
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI 2015/1237 Esas – 2018/922 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; taraflar arasındaki alım satım sözleşmesine göre, satım bedelinin Euro üzerinden belirlendiği ve ödemelerin TL üzerinden yapılması halinde fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuruna göre kur farkı alınacağının kararlaştırıldığı, bu kapsamda düzenlenen kur farkı faturası alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; taraflar arasında alım satım sözleşmesi kapsamında ödemelerin TL üzerinden yapılmakla beraber davacıya borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece benimsenen 15/05/2018 tarihli rapora göre, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre satım bedelinin 93.220,00 Euro olduğu, davalı tarafından TL üzerinden çekle ödeme yapıldığı, davalı tarafından verilen çeklerin TCMB kuruna göre 90.610,00 Euro ya tekabül ettiği, aradaki farkın 2.609,82 Euro olduğu, davalı tarafından yapılan son ödemenin 30/06/2015 tarihli olması nedeniyle bu tarihteki kura göre 2.609,82 Euro’nun 7.808,58 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafından düzenlenen takip dayanağı 17/08/2015 tarihli faturanın da bu miktarda olduğu, her ne kadar davalı tarafından TL olarak 2.025,48 TL miktarında fazla çek verildiği ileri sürülmüşse de, dava tarafından bu bedelin vade farkı olduğunun açıklandığı, sözleşmede TL bazındaki geciken ödemelerde aylık %4 vade farkı uygulanacağının kararlaştırıldığı, gerek sözleşme hükmü gerekse davalının iade alıp, yerine yenilerini verdiği iki çekten birini aynı miktarda keserken diğerini 2.025,48 TL fazla kesmesi karşısında fazla olan bu bedelin vade farkı olarak olarak verildiğinin açık olduğu, davacının kur farkından dolayı takipteki miktar kadar alacaklı olduğunu ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, sözleşmede belirtilen tarihlerdeki kurun esas alınmadığı,Satım bedelinin 93.220,00 Euro olarak kararlaştırıldığı, ve müvekkili tarafından davacı tarafa, 28/02/2015 vade tarihli fiili ödeme tarihi 02/03/2015 olan 20.000,00 TL, 31/03/2015 vadeli, fiili ödeme tarihi 31/03/2015 olan 81.472,00 TL, 17/05/2015 vadeli fiili ödeme tarihi 22/05/2015 olan 81.474,00 TL ve vadesi ile fiili ödeme tarihi 30/06/2015 olan 83.500,00 TL bedelli çeklerle ödeme yapıldığı, çeklerin fiili ödeme tarihlerinde 1 Euronun TCMB efektif satış kurunun TL karşılığının sırasıyla, 2.8248 TL, 2.8167 TL, 2.9040 TL ve 3.0081 TL olup, bu kurlara göre hesap yapıldığında ödemenin toplam 91.818,23 Euro olduğu, satım bedeli ile ödeme arasında 1.407,77 Euro bir farkın ortaya çıktığı, bu miktarın son ödeme tarihi olan 30/06/2015 tarihinde efektif satış kuru olan 2.9961 ‘den çevrildiğinde karşılığının 4.217,76 TL olarak hesaplandığı,Davacı tarafından müvekkilinin TL cinsinden ödemelerinin 90.610,18 Euroya karşılık geldiğinin iddia edildiği, davacının kendi defterlerine göre dahi 5.177,18 TL alacaklı olduğu, müvekkilince 81.472,52 TL’lik çekin iade alınarak yerine 83.500,00 TL bedelli çekin verilmesinin aradaki fark 2.025,48 TL vade farkı olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, mahkemenin bu konudaki gerekçesinin çelişkili olduğu, davacı tarafın vade farkı alacağı için fatura kesmediği, talebin kur farkı faturasına ilişkin olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine veya gerek görülürse bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ya da hesaplama şekli gösterildiği gibi kur farkı alacağının tespit edilerek vade farkı alacağının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, kur farkı faturasından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemidir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince, istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için yazılı bir sözleşme veya taraflar arasında bu yönde oluşmuş bir teamül bulunması gerekir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2008/6163 E-2008/7544 K sayılı kararı) Yabancı para cinsinden olan borcun, TL üzerinden düzenlenen çek ile ödenmesi halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edileceğinden alacaklı kur farkı isteminde bulunamayacaktır.Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmede, satım bedeli euro olarak belirlenmiş ve TL bazında yapılan ödemelerde, kur farkı ödeneceği kararlaştırılmıştır. Satım bedelinin TL miktarlı çeklerle ödendiği ve davacının kur farkı alacağının doğduğu ihtilafsız olup, taraflar arasındaki ihtilaf, kur farkı alacağının miktarına ilişkindir.Davacı tarafça, satım bedelinin ödenmesi amacıyla verilen 81.474,52 TL’lik çekin iade edilip, yerine 83.500,00 TL’lik çekin verilmesi nedeniyle aradaki fark olan 2.025,48 TL’nin vade farkı alacağı olduğu ileri sürülmüş ve mahkemece bu iddia aynen benimsenerek neticeye varılmıştır. Ne var ki, taraflar arasında vade farkı ödenmesi konusunda bir teamül olup olmadığı araştırılmadığı gibi sözleşmede vade farkı ödeneceğine dair bir düzenleme de bulunmamaktadır. Sözleşmenin 8/C maddesi, geciken ödemelerde aylık %4 oranında temerrüt faizinin ödeneceğine ilişkin olup, faize ilişkin sözleşme hükmüne dayalı olarak vade farkı alacağının bulunduğu kabul edilemez. Kaldı ki, yabancı para borcunun TL üzerinden ödenmesi halinde çek miktarının kur farkı dikkate alınarak belirlendiği kabul edileceğinden kur farkının hesabında davalının 83.500,00 TL’lik ödemesi yerine iade edilen çek bedeli 81.474,52 TL’nin dikkate alınması isabetli değildir. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre kur farkı alacağının, davalı tarafından verilen TL tutarlı çeklerin fiili ödeme tarihindeki efektif satış kuru karşılığı esas alınarak belirlenmesi gerekmektedir. Oysa mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, çeklerin fiili ödeme tarihleri yerine keşide tarihleri alındığı gibi keşide tarihi itibarıyla alınan kurun da TCMB efektif satış kuru olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından 28/02/2015 tarihli 20.000 TL bedelli çekin 02/03/2015 tarihinde, 31/03/2015 tarihli 81.472.00 TL bedelli çekin 31/03/2015 tarihinde, 17/05/2015 tarihli 81.472.00 TL’ lik çekin 22/05/2015 tarihinde ve diğer 30/06/2015 tarihli 83.500,00 TL tutarlı çekin de keşide tarihi olan 30/06/2015 tarihinde ödendiği belirtilmiş olup, 28/02/2015 ve 17/05/2015 tarihlerinin hafta sonuna denk gelmesi ve davacı tarafça ödeme tarihlerine bir itirazın ileri sürülmemiş olması karşısında, fiili ödeme tarihlerinin 02/03/2015, 31/03/2015, 22/05/2015 ve 30/06/2015 tarihleri olduğu kabul edilerek TCMB internet sitesinde yayınlanan efektif satış kur oranlarına göre 1 Euro’nun efektif satış kuru karşılığının 02/03/2015 tarihinde 2.8248 TL, 31/03/2015 tarihinde 2.8167TL, 22/05/2015 tarihinde 2.9040TL ve 30/06/2105 tarihinde de 3.0081TL olduğu anlaşılmakla ; TL olarak yapılan ödeme miktarının, esas alınacak kur karşılığına bölünmesi sonucu, 02/03/2015 tarihinde ödenen 20.000TL’nin 7.080,14 Euro, 31/03/2015 tarihindeki 81.472,00 TL ödemenin 28.924,62 Euro, 22/05/2015 tarihinde ödenen 81.472,00 TL’nin 28.055,09 Euro, 30/06/2015 tarihindeki 83.500,00 TL’lik ödemenin de 27.758,38 Euro’ya tekabül ettiği böylece davalının toplam ödemesinin 91.818,24 Euro olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda, satım bedeli olan 93.220,00 Euro ile davalı ödemesi 91.818,24 Euro arasındaki fark, 1.401,77 Euro olup, sözleşme hükmüne göre son ödemenin yapıldığı 30/06/2015 tarihinde 1 Euro’nun TCMB efektif satış kuru 3.0081 TL ile çarpımı sonucu davacının 4.404,77 TL kur farkı alacağının bulunduğu sonucuna varılmaktadır.Açıklanan nedenlerle; davanın 4.404,77 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle taleple bağlılık ilkesi göz ardı edilerek dava konusu edilmeyen işlemiş faiz alacağı da dahil olmak üzere davanın tümden kabul edilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından yukarıda yapılan hesaplamaya göre davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasındaki itirazının 4.404,77 TL için iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, itirazın haksız ve alacağın likit olması nedeniyle kabul edilen kısmın % 20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen kısım bakımından davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu kanıtlamadığından davalının icra inkar tazminatı isteminin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,Davanın KISMEN KABULÜ ile;1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasındaki itirazının 4.404,77 TL için İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden devamına, bu alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10.50 oranında ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,2-Kabul edilen alacağın %20’si olan 880.95 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,Davalının icra inkar tazminatı isteminin reddine,3- Alınması gerekli 300,90-TL karar harcından peşin alınan 93,35-TL’nin mahsubu ile bakiye 207,55-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 4.404,77 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 3.403,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,6-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 93,35-TL’nin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,7-Davacı tarafından yapılan 1.643,00-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 926,65-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,8- Davalı yargılama sırasında herhangi bir masraf yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 9-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine,10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,b-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,c-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı, tebligat ve dosyanın posta masrafı toplamı 46,50 TL olmak üzere toplam 167,80- TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- a maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/04/2021