Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/270 E. 2021/274 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/270
KARAR NO: 2021/274
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2017
NUMARASI: 2017/274 Esas – 2017/682 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 20/03/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, bu ilişkiden dolayı müvekkili davalı … / … ‘den yüksek miktarda alacaklı olduğunu, tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını ve müvekkilinin şirket alacağını alamadığını, bu sebeple de alacağın hüküm altına alınması için huzurdaki davayı açtıklarını, fazlaya ilişkin alacak haklarının saklı kalmak kaydı ile 250.000 USD alacaklarının tahsil tarihindeki kur karşılığının faiz masraf ve vekalet ücreti ile hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında, “5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesi uyarınca, Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorunda olup davacı Mahkeme tarafından verilen kesin süre içinde teminat gösterilmediğinden HMK’nun 114/1(ğ) ve 115.maddeleri uyarınca teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğini yerine getirmeye dair dava şartı noksanlığı” gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden ve vereceği cevap beklenilmeden teminat yatırılması kararını oluşturduğunu, 250.000 USD hangi kritere göre yüksek meblağ sayıldığının anlaşılmadığını, huzurdaki davanın alacak davası olduğunu, bu sebeple de tazminat davalarına ilişkin karşılıklılık uygulamasının bu davada esas alınmasının doğru olmadığını, teminat olarak 51.983 TL. gibi yüksek bir meblağ tayin edildiğini beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, iddia olunan ticari ilişkiden kaynaklanan alacak davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacısı yabancı olan davanın teminata tabi olup olmadığı ve belirlenen teminat tutarının yerinde olup olmadığı noktasındadır. Davacının Birleşik Arap Emirlikleri tabiiyetinde olduğu ihtilafsızdır. O halde yabancılık unsuru taşıyan eldeki davada 5718 sayılı MÖHUK hükümleri öncelikle uygulanmalıdır. Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklı kalmak kaydıyla 5718 sayılı MÖHUK’un 48/1. Maddesine göre, Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Ancak maddenin ikinci fıkrasına göre mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar. Mahkemece Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye verilen cevapta Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında teminattan muafiyeti öngören ikili bir adli yardım sözleşmesi bulunmadığı gibi bu ülkenin hukuk usulüne dair Lahey sözleşmesine de taraf olmadığını, ayrıca fiili mütekabiliyete ilişkin olarak ise Birleşik Arap Emirlikleri mahkemelerinin uygulamaya göre, dava açılması, açılmış davaya müdahale edilmesi veya icra takibinde bulunulması halinde, mahkemelerin teminat talebinde bulunmadığını, ancak yabancıların yüksek meblağlarda tazminat talebi ile dava açması halinde teminat talep edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Bunun üzerine Mahkemece 16.06.2017 tarihli ön inceleme hazırlık tutanağı ile, davacıya 51.983,00 TL yabancılık teminatını 1 aylık kesin sürede yatırmasına karar verilmiştir. Davacı bunun üzerine 07.07.2017 tarihli dilekçesi ile sürenini inceleme günü olan 15.09.2017 tarihine kadar uzatılması talep edilmiş, ancak bu talep mahkemece verilen sürenin yeterli olduğu gerekçesi ile reddedilmiş ve en nihayetinde 15.09.2017 tarihinde yabancılık teminatı yatırılmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamı itibariyle davacının sürenin uzatılmasını talep ettiği 15.09.2017 tarihine kadar geçen sürede de teminat yatırılmamıştı. Davacının tabiiyetinde olduğu Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasında adli yardımlaşmaya ilişkin ikili veya çok taraflı bir anlaşma bulunmaması ve Adalet Bakanlığı Uluslararası Dış ilişkiler Genel Müdürlüğü tarafından Birleşik Arap Emirlikleri mahkemelerinin yabancıların yüksek meblağlarda tazminat talebi ile dava açması halinde teminat talep ettiğinin bildirilmesi karşısında, Mahkemece Birleşik Arap Emirlikleri ile karşılıklılık esasının olmadığı kabul edilerek davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 114/1-ğ maddesi uyarınca, teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi, dava şartı olup, HMK’nın 115. Maddesine göre, mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığı, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır ve dava şartı noksanlığını tespit edilirse davanın usulden reddine karar verilir. Dolayısıyla mevcut dava şartı noksanlığının giderilmesi davalı tarafa bağlı olmadığından dava dilekçesi tebliğ edilmeden teminata ilişkin dava şartının incelenmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Yabancılık teminatı yargılama giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere alınabildiğinden ve avukatlık ücreti de bir yargılama masrafı olduğundan davanın değeri itibariyle davanın reddedilmesi halinde davalı yararına takdir edilmesi muhtemel avukatlık ücreti nazara alındığında mahkemece takdir edilen teminat miktarına ilişkin olarak da bir nispetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın, alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)a-4 ve 362(1)a. maddeleri uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/03/2021