Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/263 E. 2021/311 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/263
KARAR NO: 2021/311
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2018
NUMARASI: 2017/122 Esas – 2018/999 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle, mülkiyeti davalıya ait Bursa ili … ilçesi … Ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde 05/03/2007 tarihinde davacı yararına 20 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği ve karşılığında davalıya KDV dahil 6.232.296,00 TL intifa bedeli ödemesi yapıldığı, anılan taşınmaz üzerinde dava dışı … Ltd.Şti ile 09/03/2007 tarihli 5 yıl süreli, sonrasında 29/01/2009 tarihinde Akaryakıt Bayiilik sözleşmesi imzalandığı, Rekabet Kurulunun 12/09/2009 tarihli duyurusu ile ” 18/09/2005 tarihinden önce yapılan veya bu tarih itibarıyla kalan süresi 5 yılı aşan sözleşmelerin, 18/09/2010 tarihine kadar, 18/09/2005 tarihinden sonra yapılan sözleşmelerin de, sözleşme tarihinden itibaren 5 yıl süre ile grup muafiyetinden yararlanacağı aşan kısım yönünden geçersiz olacağına karar verildiği, bu nedenle dava dışı bayii ile yapılan sözleşmenin 07/03/2012 tarihinde bayi tarafından sona erdirildiği, taraflar arasındaki intifanın sözleşmesinin de Rekabet Kurulu Kararı karşısında 05/03/2012 itibarıyla son bulduğu, kalan süre bakımından da geçersiz hale geldiği, ödenen intifa bedelinden geçersiz kalan süreye tekabül eden kısmının tahsili için açılan İstanbul 5. Asliye Ticaret mahkemesinde görülen davanın 2010/206 E-2013/4 K sayılı kararla ” intifa hakkı terkin edilmeden açılan davanın erken açılan dava olduğu gerekçesiyle reddedildiği, Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle 05/12/2013 tarihinde kesinleştiği, intifanın terkini için davalının talebi ile davalıya vekaletname gönderilmesine rağmen terkin işleminin yapılmadığı, daha sonra 18/01/2017 tarihinde intifanın terkin edildiği, 20 yıl için ödenen 6.232.296,00 TL intifa bedelinden, sözleşmenin geçersiz hale geldiği 05/03/2012 tarihinden itibaren kalan 15 yıla tekabül eden 3.961.202,30 TL ve KDV si nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ve faizin KDV si birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle, davanın yetki ve zamanaşımı yönünden olmadığı takdirde esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalıya ait taşınmaz üzerinde 05/03/2007 tarihinde davacı yararına kurulan intifanın 18/01/2017 tarihinde terkin edildiği ve davacının tapuda resmi memur önünde, ” intifa bedelinin tamamını aldığından, çıplak mülkiyet malikleri lehine intifa hakkının terkinini” talep ettiği böylece bakiye intifa süresine tekabül eden bedeli aldığını kabul ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; Mahkemenin, tapu memuru önündeki beyana dayalı olarak davayı reddetmesinin hukuka aykırı olduğu,Davalıya intifa bedelinin 20 yıl süre için 6.232.296,00 TL olarak ödendiği hususunun ihtilafsız olduğu, geçensiz kalan 15 yıllık süreye tekabül eden kısmın iadesinin istendiği davada, resmi sicildeki kayıtların doğru olmadığının ispatının kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi şekle bağlı olmadığı hükmü gözardı edilerek, kayıtta yer alan beyanla ilgili açıklama ve aksini ispat hususunda süre verilmeden, karar verildiği, bu durumun HMK’ya ve Anayasaya aykırı olduğu, HMK 27. maddesindeki hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği,Yerel mahkeme tarafından, vekilin vekaletnamedeki yetkisini aşarak intifa bedelinin tamamını aldığına ilişkin beyanı ile ilgili diyeceklerin sorulmadan karar verilmesinin hukuka uygun olmadığı,Resmi sicildeki kayıtların aksinin ispatı yazılı delille mümkün olduğu gibi vekilin vekaletnamede yetkisi olmadığı konuda beyanda bulunmasının da geçerli olmadığı, 07/03/2012 tarihli vekaletname davalıya 21/03/2102 tarihinde tebliğ edilmişse de, davalı tarafından terkin işleminin yapılmadığı, bu nedenle 09/01/2017 tarihli düzenleme şeklindeki vekaletname ile 18/01/2017 tarihinde terkin işleminin yapıldığı, vekaletnameyle yetkili kılınan …’ın intifa terkin vekaletnamesinde böyle bir yetkisi olmamasına rağmen beyanda bulunduğu, zira vekaletnamede, “..yatırımın kullanmayacağımız süreye tekabül eden kısmına yönelik haklar saklı kalmak kaydıyla intifa terkini için ” yetki verildiği, adı geçen tarafından yetki aşılarak intifa bedelinin alındığı yönünde beyanda bulunulduğu, Vekilin böyle beyanda bulunma nedeninin, tapu memurunun, intifa terkin işlemlerinde bu beyanın gerekli olduğunu söylemesi ve davalı tarafın, intifa bedelinin davacıya ödeyeceğini beyan etmesinden ibaret olduğu, yetki aşımının vekil edeni bağlamayacağı, kaldı ki davalının tacir olup, ödemelerini banka aracılığı ile yapması ve ticari defterlerine işlemesi gerektiği dolayısıyla bu beyanın davacının intifa bedelinin tamamını aldığını ispata elverişli olmadığı,Vekaletnamede ” intifa bedelinin tamamını aldığını beyan etme yetkisi” olsa dahi gerçeğe uygun olmayan bu beyanın aksinin ispatının mümkün olup, bu konuda süre verilmemesinin de hatalı olduğu, TMK 7. maddesine göre, resmi sicillerin içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle bağlı olmadığı,Resmi sözleşme düzenleyen ilgililerin yetkileri olmadığı halde bazen tarafların aslında varolmayan beyanlarını varmış gibi matbu formata yazabildiği ve imzalattığı, bu durumda resmi senetteki kaydın aksinin yazılı belge ile hatta yazılı delil başlangıcı varsa tanıkla dahi isppatlanabileceği,Mahkemece kesin delil sayılan ticari defterler üzerinde inceleme yapılmasına ve davalının intifa bedelinin iade ettiğine dair bir kayıt olmamasına rağmen intifa terkin işlemi yapılırken vekilin yetkisini aşarak bedelin tamamınını aldığına ilişkin beyanda bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesinin hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait taşınmaz üzerinde kurulan intifa hakkının süresinden önce geçersiz hale gelip, terkin edilmesi nedeniyle bakiyle süreye tekabül eden intifa bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Davacı taraf, 05/03/2007 tarihinde kurulan intifanın, 5.yılın bitimi olan 05/03/2012 tarihinde sona ermesi nedeniyle geçersiz kalan 15 yıllık süreye tekabül eden bedelin iadesi gerektiğini ileri sürmüş, davalı ise davanın haksız olup reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Akaryakıt dağıtım lisansı ile sektörde faaliyet gösteren davacı yararına, mülkiyeti davalıya ait taşınmaz üzerinde 05/03/2007 tarihinde 20 yıl süreli kurulan intifa hakkının, anılan taşınmaz üzerinde dava dışı firma ile imzalanan akaryakıt bayiilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu Kararı ile 2012 tarihinden itibaren geçersiz hale gelmesi sonucuna bağlı olarak intifa ilişkisinin de 5. yılın sonunda 05/03/2012 tarihinde geçersiz hale geldiği, intifa hakkının da 18/01/2017 tarihinde terkin edildiği dosya içeriği ile sabit olduğu gibi esasen taraflar arasında da ihtilafsızdır. Dava dilekçesinde veya yargılama aşamasında davacı vekilince sunulan dilekçelerde, terkin işlemine esas vekaletname ile vekil tayin edilen …’ın vekalet yetkisini aşarak tapu memuru önünde bu şekilde beyanda bulunduğu yönünde bir iddia ileri sürülmüş değildir. HMK 357. maddesi, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmanın istinaf aşamasında dinlenmeyeceği hükmünü havidir. HMK 31. maddesindeki, aydınlatma yükümlülüğü, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili görülen hususlara ilişkin olup, taraflarca iddia veya savunma olarak belirtilmeyen hususlarda aydınlatma yükümlüğü bulunmadığı gibi HMK 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı da yine , tarafların ileri sürdükleri vakıalara yöneliktir olup, davacı vekilince ilk kez istinaf aşamasında ileri sürülen,iddia yönünden hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinden söz edilmesi mümkün değildir. Terkin işlemine dayanak İstanbul … Noterliğinde düzenlenen 09/01/2017 tarihli vekaletnamede, vekil eden davacı şirket tarafından, vekil …’a, “….bedelli veya bedelsiz olarak dilediği şartlarda malik lehine terkin etmeye, intifa hakkından feragat etmeye ..” yetkisinin de tanındığı anlaşılmaktadır.İntifanın terkinine ilişkin 18/01/2017 tarihli … yevmiye nolu Bursa/ Osmangazi Tapu Müdürlüğünün Tescil İstem Belgesinde; Davacı şirketin verdiği İstanbul … Noterliğinin 09/01/2017 tarih … sayılı vekaletname ile vekil olarak tayin edilen …’ın :bedele yönelik herhangi bir ihtirazi kayıt belirtmeksizin “…Yukarıda özellikleri belirtilen taşınmaz ( Bursa ili … İlçesi … mah. … Ada … parsel sayılı ) üzerindeki lehdarı olduğum/ olduğumuz intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim” şeklinde beyanda bulunduğu ve bu beyanla birlikte intifa hakkının terkin edilmiş olup, esasen bu durumda intifa terkininin bedelsiz olarak yapılmış olduğunun kabulü gerektiği dolayısıyla davacının artık bakiye süreye ilişkin intifa bedelini talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır. (Yargıtay 19.HD. 01.06.2017 tarih,2016/10759E, 2017/4454K sayılı, 2018/3497 E.2020/522 K sayılı 18/02/2020 tarihli, 2016/9787 E.2017/7746 K sayılı 05/12/2017 tarihli ilamları) Tacir olan davacının, tapu sicil müdürlüğü nezdinde imzaladığı belgenin hukuki sonuçlarına katlanması gerekir. Burada, terkinin kurucu veya açıklayıcı olmasının bir önemi bulunmayıp, resmi memur huzurunda açıklanan iradenin içeriğidir. Davacı, terkine esas belgede, intifa bedelinin tamamını aldığından terkin talep ettiğini beyan ettiğine göre, bakiye dönem için bedel iadesi talep edemez. Açıklanan nedenlerle; İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesi isabetli olmakla, aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/03/2021