Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/261 E. 2021/532 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/261
KARAR NO: 2021/532
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI: 2015/460 Esas – 2018/359 Karar
DAVA: Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilince, Nakliyat Emtia Sigortası Abonman Poliçesi ve ona tekaddüm eden ICC klozu hükümlerine göre düzenlenen spesifik poliçe kapsamında sigortalısı … A.Ş adına 85050 kutu kağıt peçete emtiasının davalı taşıyıcıların taahhüdü altında … adlı gemi ile İstanbul-Casablanca arası taşıma esnasında 02/03/2014 tarihinde 3 adet konteynerin denize düşmesi, devrilmesi neticesinde hasara uğradığı, denize düşen 3 konteyneri içindeki emtia bedeli 18.581,00 USD karşılığı 40.239,00 TL nin dava dışı alıcı firmanın muvafakati ile 08/12/2014 tarihinde sigortalısına ödendiği ve sigortalısının haklarına halef olunduğunu belirterek ödenen bu bedelin davalılardan rucüen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesiyle; zayi olan emtianın riziko gerçekleştikten sonra sigortalandığı dolayısıyla geçerli bir poliçenin olmadığı, davacının da aktif husumetinin bulunmadığı, müvekkili şirketin taşıma işini üstlenmeyip sadece taşıma organizasyonunu yaptığı bu nedenle hasardan sorumlu olmadığı ayrıca hasar ihbarının da süresinde bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … A.Ş vekili ise cevap dilekçesiyle; davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, dava dışı sigortalı ile müvekkili arasında taşıma sözleşmesi bulunmadığından müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin olmadığı, hasarın geminin sevk ve idaresi ile ilgili olmasından dolayı sorumluluğun gemi donatanı …’ya ait olduğu, donatan ile müvekkili arasında kira sözleşmesinin bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece benimsenen 08/02/2018 tarihli ek rapor ve sonradan alınan 25/06/2018 tarihli raporlar doğrultusunda, dava dışı satıcıya, sigortacısı davacı tarafından 08/12/2014 tarihinde ödeme yapıldığı, ödeme belgesinde, bu ödemenin yük zararı için olduğu ve yük ziyaından kaynaklanan tüm haklarının sigortacıya devir ve temlik edildiğinin açıklandığı, dava dışı alıcı … tarafından düzenlenen 03/12/2014 tarihli muvafakat yazısında, ödemenin satıcıya yapılmasına muvafakat edildiği belirtilse de; sigortalı satıcı ile dava dışı alıcı arasındaki satımın FOB satış olduğu, bu satımda, satım konusu emtianın yükleme limanında alıcı tarafından seçilen gemiye teslimi ile birlikte hasarın alıcıya geçeceği, bu durumda 08/12/2014 tarihli temlikname ile TBK 183. maddesi hükmü uyarınca alacağın devrinin söz konusu olmadığı, dava dışı alıcı …’ın 03/12/2014 tarihli temlik ile eşya ziyaına ilişkin alacak hakkını davacıya devretme iradesi bulunmasına rağmen anılan temlik öncesinde dava dışı alıcının uğradığı zararın dava dışı donatanın sigortacısı tarafından karşılanmış olduğundan devredecek bir alacak hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; davaya esas poliçede satıcı sigortalı … A.Ş olup, satım şeklinin FOB satış olduğu, Yüksek mahkemenin emsal kararlarında belirtildiği üzere satım bedeli ödenmediği sürece FOB satışta, satıcının emtia üzerinde korunmaya değer sigortalanabilir menfaatinin devam ettiği, 10 konteyner yüklü emtia bedelinin 60.163,50 USD olup, denize düşerek zayi olan üç adet konteynerde bulunan emtia bedelinin ise 18.581 USD olduğu, yargılama sırasında donatandan hasarı tazmin ederek ibra ettiğine ilişkin belgeler sunulduktan sonra sigortalıdan temin edilerek dosyaya ibraz edilen 19/04/2014 tarihli banka dekontundan anlaşılacağı üzere; yapılan ihracat neticesinde alıcı tarafından satıcıya 41.582,50USD ödenmiş olup, bakiye 18.581 USD’nin ödenmediği, 03/12/2014 tarihli belge ile alıcının, tazminatın satıcıya ödenmesine muvafakat ettiğine ilişkin belgenin de satıcı olan sigortalının sigortalanabilir bir menfaati olduğunun delili olduğu, alıcının donatanı ibra etmesinin kendi aralarındaki ilişki olup, satım bedelini alamayan sigortalısı açısından bağlayıcı olmadığı ayrıca mahkemenin davayı halefiyete esas alacak kalmadığından reddetmesine göre maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat sigortası sözleşmesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlığa esas 16/08/2014 tarihli konşimentoda dava dışı sigortalı … A.Ş’nin taşıtan/gönderici, gönderilen/alıcısı …, taşıma gemisinin …, yükleme limanın Marport, boşaltma limanın Casablanca/Morocco, yükün 10 koyteyner içeriği 8.505 kutu 43.762,25 kg olduğu ve düzenleyenin … olup, davalı … Ltd.Şti’nin …’in Türkiye acentesi konumunda bulunmasına göre TTK 1228/1 maddesi uyarınca taşıyan sıfatına haiz olduğu, diğer davalının ise fili taşıyan olduğu ve davalıların sorumluluğunda yapılan taşımada 02/09/2014 tarihinde üç adet konteynerin denize düşerek zayi olduğu tartışmasızdır. Davacı tarafından rücu ilişkisine dayanak gösterilen poliçede sigortalı malın satıcısı … A.Ş olup, yapılan ekspertiz incelemesi sonrasında hasar bedeli sigortalı şirkete 08/12/2014 tarihinde düzenlenen temlik-ibraname belgesi ile ödenmiştir. Esasen uyuşmazlığın çözümünde sigortalı şirket tarafından satılıp yurt dışı edilen malların satış bedelinin satıcı/sigortalı tarafından tahsil edilip edilmediği önem arz etmektedir. Nitekim satım konusu malların bedelinin peşin tahsili halinde FOB satış sözleşmesi uyarınca sigortalı malların taşımayı yapacak geminin güvertesine yüklenmesi anından itibaren taşınan malın tüm hasar ve yararı alıcıya geçeceğinden taşıma nedeniyle satıcı konumundaki dava dışı sigortalının sigorta ettirilebilir bir menfaati bulunmayacaktır. Satım konusu malın bedelinin tahsil edilmemiş olması halinde ise sigortalının malın teslimine ilişkin yükümlülüğü çerçevesinde alıcıya teslimine kadar sigortalanabilir menfaati bulunduğundan bu doğrultuda taşıyıcıya rücu edilebilecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/682 E- 2018/8066 K sayılı, 19/12/2018 tarihli kararı) Somut olayda, taşımaya konu kağıt peçete yüküne ilişkin 13/08/2014 tarihli faturaya göre, satıcı … A.Ş ile alıcı … arasındaki satımın FOB satım olduğu anlaşılmakta olup, bu husus taraflar arasında da ihtilaflı değildir. Kağıt peçeteye ilişkin yükün yükleme limanı Marport’ta … gemisine yüklenmesi ile yüke ilişkin hasar ve ziya sorumluluğu alıcı olan …’a geçmiştir. Bu durumda, yükün hasara uğraması veya zayi olması halinde alıcının zarara uğradığı kabul edilecektir.Sigortalı satıcı tarafından alıcı … adına düzenlenen 13/08/2014 tarihli faturada satım şekli FOB satış, satım bedelinin de “peşin ödemeli” olduğu açıklaması bulunmaktadır. O halde davacının sigortalısı tarafından satım bedelinin peşin olarak tahsil edildiği kabul edilecektir. Davacı taraf, zayi olan üç adet konteynerde bulunan emtianın satım bedeli 18.581 USD’nin ödenmediğini,sigortalısı satıcının sigorta edilebilir menfaatinin bulunduğunu ileri sürmüş ve eksik ödemeye ilişkin iddiasının ispatı bakımından 19/09/2014 tarihli banka dekontuna dayanmıştır. İbraz edilen 19/09/2014 tarihli banka dekontunda, ödemenin, uyuşmazlık konusu taşımaya esas satım ilişkisine istinaden yapıldığına dair bir açıklamaya rastlanmamıştır. Öte yandan dava dışı alıcı şirketin vekili tarafından düzenlenen11/09/2014 tarihli ibraname belgesinde, uğranılan tüm zararın donatanının sigortacısı … şirketinden tahsil edilmesi nedeniyle sorumluların ibra edildiği belirtilmiştir. Dava dışı alıcının zararının karşılanması ve sorumluları ibra etmesinden sonra hasar tazminatın satıcıya ödenmesine muvafakatine ilişkin 03/12/2014 tarihli belgenin dayanağı bulunmadığı gibi davacının da dava dışı sigortalısına yaptığı 08/12/2014 tarihli ödeme ve sigortalısının haklarına halef olmasına esas temlik belgesinin de dayanaksız olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacı sigorta şirketinin aktif husumetinin bulunduğundan söz edilemeyecektir. Açıklanan nedenlere göre; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte yazılı gerekçeye göre davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilerek karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi gereğince davalılar yararına maktu vekalet ücretini geçmemek üzere nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken, gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde davanın esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından davanın aktif husumet/dava şartı yokluğundan usulden reddi ile davalılar yararına maktu vekalet ücreti verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1- Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2- Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca, takdir edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, 3-Alınması gereken 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 687,19-TL’nin mahsubu ile fazla alınan 627,89‬ TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 5-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan 5,80 TL mahkeme masrafının davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 7-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 98,10 TL istinaf başvuru harcı, tebligat ve dosyanın posta masrafı toplamı 79,20 TL olmak üzere toplam 177,30- TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- a maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 22/04/2021