Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/259 E. 2021/309 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/259
KARAR NO: 2021/309
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2018
NUMARASI: 2016/322 Esas – 2018/1080 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Taraflar arasındaki Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla da davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 17/07/2014, 22/07/2014, 25/08/2014 tarihli fatura içeriği yüksek basınçlı hortumların davalıdan satın alındığı ve bu hortumların bağlantı elemanlarının davacı tarafından temin edildiği ancak bağlantı elamanlarıyla hortumların sıkma işinin davalı tarafından yapıldığı, davalıdan satım konusu hortumların teslim alınmasıyla birlikte hiç bekletilmeksizin Hollanda’da kurulu … şirketine gönderildiği, adı geçen firma tarafından Rusya da üç ayrı serada kullanılan hortumların ve bağlantılarının ayıplı olması nedeniyle zarara uğranıldığını belirterek ayıplı ürün bedeli, yeniden satın alınan bağlantı elemanları bedeli ve Rusya ya gitmek için yapılan harcama ve konaklama bedeli ki toplam 199.369,90 TL maddi ve itibar kaybı nedeniyle de 100.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, satım konusu ürünlerin fabrikada seri üretilen ürünlerden olduğu, davacı tarafından verilen özel siparişe göre üretilmediği, hortumların sıkma işinin ayıplı bulunmadığı, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ayıplı olduğu kabul edilse bile süresinde yapılan bir ayıp ihbarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, benimsenen rapora göre hortumların ayıplı olduğu, davacının zarara uğradığı gerekçesiyle maddi tazminatı isteminin kabulüne, TBK 56. maddesi şartları gerçekleşmediğinden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karar, davalı vekilince ve katılma yoluyla da davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; mahkemece hukuki nitelendirme yapılmadan, hangi kanun maddelerine dayanıldığı açıklanmadan hüküm kurulduğu, gerekçe olmadığından anlaşılamadığı ve denetleme yapılamadığı, Teslim sırasında hiç bir ayıp bulunmadığının davacı tarafından da kabul edildiği, gerekçeli kararda, satın alınan ürünlerde beklenen faydanın azalmasında kullanıcı firmanın hortumlarda uygun fitting yapmamasının etkili olduğunun açıkça belirtilmesine rağmen hukuka aykırı şekilde müvekkilince iklim koşullarına uygun üretim yapılmadığından cihetle maddi tazminatın kabul edilmesinin anlaşılamaz olduğu, zararın oluşmasında davacının açık kusurunun bulunmasına göre, maddi tazminatın kabulüne karar verilemeyeceği, Ayıpsız olarak teslim edilen ürünlerin Rusya ‘da seralarda gerçekleştirilen işlemler nedeniyle şişme yaptığı, davacının 3.kişilere yaptırdığı hatalı işlemler nedeniyle müvekkilinin uyarıda bulunmasının beklenemeyeceği, Tüm hortumların 49.5 oranında rakorlandığının yazılı belge ile ispatlandığı, dosyada mevcut teknik raporlarda, hortumların 49.5 mm oranında rakorlandığında herhangi bir sorun olmayacağının açıklandığı, Rusya’da yapılan hatalı rakorlama nedeniyle şişmenin meydana geldiği, Ayıbın gizli ayıp mı veya açık ayıp mı olduğunun araştırılıp buna göre ayıp ihbarının süresinde olup olmadığının mahkemece araştırılması gerektiği, davacının malı teslim aldıktan çok sonra başka bir projede kullanırken ayıp ihbarında bulunması karşısında ayıp ihbarının süresinde olmadığının anlaşıldığı, gizli ayıp olduğu tespitinin kabul edilemeyeceği, ayıp olduğu kabul edilse bile açık ayıp olarak kabulü gerekip, bu kez süresinde ihbar yapılmadığından davanın reddi gerektiği zira davacı tarafından hortumların 49.5 mm sıkma değeri ile teslim alındığı kabul edildiği gibi ürünlerin üzerinde mal kodu ve sıkma değeri yazılı olup, sıkma değerinin ve malın kodunun kolaylıkla fark edilebileceği, Davaya konu hortumlar üzerinde müvekkili tarafından yaptırılan ve davadan önce davacıya gönderilen teknik analizlerin hiç bir şekilde dikkate alınmadığı, müvekkilinin ISO 9001 gereği zorunlu talimatları uygulayan bir şirket olduğu, rakorlama yapılan tüm hortumlara izlenebilirlik numarası verildiği, davacı veya dava dışı kişilerce rakorlardan izlenebilirlik numarasının söküldüğü, davacının müvekkiline gönderdiği numunelerde takip numarasının sökülmesi nedeniyle rakorlama işine 3. kişilerin müdahale ettiğinin açık olduğu, davacıya ayıpsız verilen ürünler yanlış çaplarda ve yanlış biçimde kesilerek hatalı rakorlandığı için kusurların ortaya çıktığı ileri sürülerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesiyle, hüküm altına alınan alacağa avans faizi işletilmesi gerekirken yasal faiz uygulanmasının hatalı olduğu, Müvekkilinin marka değerinin sektörde itibar kaybetmesi nedeniyle manevi tazminatın karar altına alınması gerekirken reddedilmesinin hukuka ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu belirterek manevi tazminatın reddine ilişkin kararının kaldırılarak manevi tazminatın da kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, satıma konu ürünlerin ayıplı olduğu iddiasıyla uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminatın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı taraf, üretimi ve davacı tarafından temin edilen bağlantı elemanları ile sıkma işlemi davalı tarafından yapılan üç fatura içeriği yüksek basınçlı hortumların davalıdan satın alındığı ancak hortumların imalatı ve sıkma işleminden kaynaklanan ayıp nedeniyle zarara uğradığını ileri sürmüş, davalı ise satıma konu hortumların özel sipariş üzerine değil, seri üretimi yapılan hortumlardan olduğu ve davacıya satılıp teslim edildiği, imalattan veya sıkma işleminden kaynaklanan bir ayıp olmayıp, ayıbın, uygulama veya kullanımdan kaynaklandığı gibi süresinde ileri sürülen bir ayıp ihbarı da bulunmadığından, sorumluluğunun olmadığını savunmuştur. Taraflar arasında satım aktinin bulunduğu ve davalının 17/07/2014, 22/07/2014, 23/08/2014 tarihli fatura içeriği “Özel Kuka 11/4 ” niteliğindeki hidrolik hortumları davacıya satıp teslim ederek bedelini tahsil ettiği ve davacının da bu ürünleri 18/07/2014, 23/07/2014 ve 24/08/2014 tarihli fatura ve sevk irsaliyeleri ile Hollanda’da kurulu … firmasınagönderilmek üzere ihraç ettiği , anılan firma tarafından da Rusya’da üç ayrı sera projesinde kullanıldığı ihtilaflı değildir. İhtilaf, satıma konu hortumlardaki ayıbın davalının imalatı veya sıkma işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve süresinde ileri sürülen bir ayıp ihbarının bulunup bulunmadığı buna bağlı olarak davacının iddia ettiği maddi ve manevi zararı davalıdan istenebilir olup olmadığı konusundadır. Taraflar tacir olup, aralarındaki satım sözleşmesinde 6102 sayılı TTK’nın 23. maddesi ile bu madde yollamasıyla 6098 sayılı TBK’ nın satış sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. 6098 sayılı yasanın 219. maddesine göre, satılan şeyin satıcının belirttiği nitelikleri taşımamasına veya onun değer ve faydasını azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran noksanlıklar “ayıp” olarak tanımlanmaktadır. Satım konusunun, satıcının belirttiği ve vaad ettiği nitelikleri taşımamasından veya bu şeyin değerini ya da sözleşme gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldırılan eksiklikleri bulunmasından satıcı sorumlu olacaktır. Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunması, halidir. Aynı yasanın 222. maddesinde ise, satıcının, satım sözleşmesinin kurulduğu anda alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumluluğunun bulunmadığı ifade edilmiştir. Satıcının ayıp nedeniyle sorumlu olması için satım konusunun ayıplı olmasından başka alıcının yasada öngörülen süre içinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Ayıp ihbar süresine ilişkin TTK nın 23/1-c maddesine göre, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TBK’nın 223. maddesine göre ise, alıcı, satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan, bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. 6098 sayılı TBK’nın 227.maddesinde de, “(1)Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.(2) Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.(3) Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. (4)Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. (5)Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı üretici firma olup, satıma konu hortumlarla ilgili olarak davacı tarafından davalıya gönderilen özel bir sipariş veya hortumlarda olması gereken özellikle aranan nitelik yahut diğer teknik özellikleri ile bir beyan veya teklif olmadığı gibi hortumların nerede ve hangi iklim koşullarında kullanılacağına ilişkin bir bildiriminin de bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, numune satım veya özel sipariş göre üretim ve satım yapıldığı kabul edilemez. Aksinin TMK 6. ve HMK 190. maddesi uyarınca iddiayı ileri süren davacı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Davacı, davalı taraftan önceden beri hidrolik hortum alımı yaptığını ve daha önce böyle bir sorunla ile karşılaşılmadığı, zira önceki hortumlarda bağlantı elemanlarında kullanılan sıkma değeri 51.5 mm iken dava konusu satımda, sıkma proses kaydının, bilgi verilmeksizin 49.5 mm olarak değiştirildiği ve mal kodu numaralarında da farklılık bulunduğunu ileri sürmüş ve bu iddianın ispatı zımnında da 29/01/2013,16/04/2013,27/04/2013 ve 28/05/2013 tarihli faturalara dayanmıştır. Anılan faturalar incelendiğinde, sıkma değeri yazılı olmamakla birlikte mal kodlarının dava konusu üç faturadaki mal kodları ile aynı olmadığı anlaşılmışsa da, taraflar arasındaki ihtilafa konu faturaların, davacının dayandığı ihtilafsız faturalardaki hortumların satım ilişkisinin devamı niteliğinde bir satım ve sevkiyat olduğunu ispat konusunda, davacı tarafından herhangi bir belge veya başkaca yazılı delil ibraz edilmediği görülmektedir. O halde dava konusu satıma ilişkin fatura içeriği hortumların, önceki dönemdeki faturalarla ilişkilendirilip ayıplı olduğundan söz edilemeyeceği açıktır. Esasen davacı şirketin, seralar başta olmak üzere çeşitli sektörlere yüksek basınçlı sisleme ve nemlendirme sistemleri kurma konusunda faaliyette bulunup, konusunda yetkin bir firma olduğu ve davalıdan satın aldığı hortumları Hollanda da kurulu firmaya serada kullanılmak üzere gönderdiği gözetildiğinde, seralarda hangi nitelikteki hortumun kullanılacağı veya bağlantı elemanı ile sıkma değerinin ne olması gerektiğini bildiği yahut bilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Davalı tarafından üretilen malların, faturada yazılı koduna göre özellikleri ve sıkma değerinin davacı tarafından bilinemeyeceği düşünüldüğünde dahi, bu kez yüksek basınçlı hortumların mal koduna göre özelliklerinin ve bağlantı elemanlarıyla sıkma değer ölçülerinin basit bir ölçümleme ile tespit edilebilip edilemeyeceği konusu önem kazanmaktadır. Bu noktada mahkemece yapılan araştırmanın eksik ve alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu görülmektedir. Ayıba dayalı zarar tazmini davasında öncelikle malın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın açık veya gizli olup olmadığı belirlenmelidir. İlk derece mahkemesince benimsenen bilirkişi raporunda, sadece dava konusu 17/07/2014 tarihli fatura içeriği toplam 4675 m miktarındaki hortumların kullanıldığı Rusyadaki Agroinwest serasında davacının elemanı … tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 27/04/2015 tarihli gözlem raporuna atıf yapılmış, davalının dayandığı 8D rapor içeriği ve test analiz sonuçları ile ilgili bir açıklama yapılmadığı gibi tarafların tacir olduğu da dikkate alınmadan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ve yönetmeliğe göre değerlendirme yapılmak suretiyle “…. Tüm fittinglerin ideal olarak 49.5 mm civarında yapılması gerektiği, bunun üzerinde örneğin 51.5 mm yapılan fittinglerin iklim durumu ile doğru orantılı olarak patlama, şişme vb. özür yaratabilceği, kullanıcı firmanın uygun fitting yapılmaması ile satıcı firmanın bu hususta ilgili uyarıları yapmamış ve bölge şartlarına uygun üretim yapmamış olması nedeniyle söz konusu hortumların gizli ayıplı olduğu” sonucuna ulaşılmıştır. Ek raporda da dosyaya katkı sağlayacak bir tespitin olmadığı anlaşılmıştır. Hollanda’ da kurulu firma tarafından davacıya gönderilen 30/03/2015 tarihli mailde, ” bağlantı elemanlarında kullanılan sıkma değerinin 51.5 mm olması gerektiği, yapılan ölçümde daha düşük değerde çıktığı ve bağlantı elemanlarının çok fazla sıkıştırılmış olmasından kaynaklı şişme sorunun” olduğu bildirilmiştir. Davacı vekili de, dava dilekçesinde, “51.5 mm olması gereken sıkma işleminin 49.5 mm olarak değiştirildiği” bu nedenle ürünlerin ayıplı olduğunu ileri sürmüştür. Dava konusu yüksek basınçlı hortumların üretiminin ve davacının temin ettiği bağlantı elemanları ile rekorlama işleminin davalı tarafından yapıldığı, ancak seralara montajının en son alıcı dava dışı Hollanda firmasınca yapıldığı veya yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı da, ayıbın bu uygulama sırasında veya öncesinde hortumların kesilmesinden ve yanlış monte edilmesinden kaynaklandığını savunmuştur. Hükme esas alınan raporda ise, ayıbın gizli ayıp olduğu sonucuna nasıl ulaşıldığı açıklanmadığı gibi yüksek basınçlı hortumların imalatı veya sıkma işleminin hatalı yapılmasından mı yoksa montajın yanlış veya hatalı uygulamasından mı kaynaklandığı ortaya konulamamış, davacının iddiasının aksine fittinglerin ideal olarak 49.5 mm civarında yapılması gerekirken 51.5 mm oranında yapılması nedeniyle gizli ayıplı olduğu ifade edilmiştir. Oysa hem yurt dışı firması hem de davacı sıkma işleminin 49.5 mm olduğu, olması gerekenin ise 51.5 mm olduğunu beyan etmişlerdir. Raporda ifade edilen fitting işleminin, montaja ilişkin mi yoksa davalının hortumların bağlantı elemanları ile sıkma işlemi mi olduğu da anlaşılamamaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan araştırma ve inceleme eksik ve yetersiz olup, eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle, ayıplı olduğu iddia edilen hortumların yurt dışındaki firma tarafından davacıya iade edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi mahkemece de davacıdan sorulmadığı, bu durumda öncelikle bu hususun tespiti ile hortumlar davacıya iade edilmişse, bizatihi hortumlar üzerinde, iade edilmediği anlaşıldığında davacının dayandığı gözlem raporu, davalı tarafından sunulan testler ve analiz rapor sonuçları ve 8D raporu, tarafların ticari defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamı üzerinde özellikle yüksek basınçlı hortumlar ve uygulaması konusunda uzman bilirkişinin bulunduğu yeni oluşturulacak bilirkişi heyeti vasıtasıyla, davalı tarafından üretilen ve davacıya satılıp teslim edilen mal kodları belli olan 17/07/2014, 22/07/2014, 23/08/2014 tarihli fatura içeriği hortumların ve davalı tarafından yapılan sıkma işleminin, bu nitelikte bulunan emsal hortumlara ve bu hortumların bağlantı elemanları ile emsal sıkma işlemine nazaran olağan koşullarda olması gereken asgari özellik ve niteliği taşıyıp taşımadığı başka bir anlatımla hortumların imalatından ve kullanılan bağlantı elemanlarının niteliğine göre davalı tarafından yapılan sıkma işleminden ( rakorlama) kaynaklanan ayıp olup olmadığı veya ayıbın dava dışı firma tarafından montaj veya uygulama ya da kullanımdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespiti ve davalının imalatından veya sıkma işleminden ileri gelen bir ayıp varsa bu ayıbın ilk bakışta görülebilecek nitelikte açık ayıp olup olmadığı veya basit bir muayene yahut ölçümleme ile tespit edilip edilmeyeceği ya da hortumun kullanılması ile sonradan ortaya çıkacak nitelikte gizli ayıp olup olmadığının teknik inceleme ile kesin bir biçimde belirlenmesi, bundan sonra ayıp ihbarının süresinde olup olmadığının değerlendirilmesi ile sonuca gidilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan mahkemenin kabulüne göre de, davacının dayandığı gözlem raporunun sadece 17/07/2014 tarihli fatura içeriği 4675 m hortumların kullanıldığı … serasına ilişkin olmasına ve yurt dışında kurulu firmanın maillerinde de, yine sadece … serasındaki ölçümlerin bildirilmesine göre, diğer iki fatura konusu ürünlerin kullanıldığı seralardaki hortumlarla ilgili bir tespit ya da yapılan bir ölçümle dahi olmadan ayıplı olduğu sonucuna varılması doğru olmadığı gibi zararın tespiti noktasında tarafların özellikle davacı şirketin anılan yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle yurt dışı firması ile arasındaki satım ilişkisi kapsamında, satım faturalarının, yeniden alınmak zorunda kalındığı iddia edilen bağlantılı elemanlarına ilişkin faturaların defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, adı geçen firma tarafından davacıya düzenlenen yansıtma faturasının veya iade faturasının bulunup bulunmadığı araştırılmadan davacı tarafından ibraz edilen fatura bedellerinin raporda yazılı olduğu şekilde kadri maruf bulunduğu kabul edilerek bu miktarın zarar olarak hüküm alınması da isabetli değildir. HMK 353. maddesinin (1)a-6. bendi uyarınca, mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre de davacı vekilinin katılma yoluyla yaptığı istinaf başvuru nedeninin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararının işin esası incelenmeksizin HMK’nın 353(1)a-6 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA; 2-Bu aşamada davacı vekilinin katılma yoluyla yaptığı istinaf başvuru nedeninin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 3-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, 5-Davalı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353(1)-a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.18/03/2021