Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/258 E. 2021/305 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/258
KARAR NO: 2021/305
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2017/403 Esas – 2018/1002 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle, müvekkilinin davalı şirketin %25 sermayesine tekabül eden nama yazılı hisselerin sahibi olduğu, 31/01/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına yapılan çağrıda iadeli taahhütlü mektupla bildirim yapılması gerekirken taahhütlü mektupla çağrı yapıldığı gibi tebligatın da toplantı günü ulaştığını ancak davacı tarafından teslim alınmaması nedeniyle gününden sonra toplantıdan haberdar olduğunu belirterek çağrı usulsüzlüğü nedeniyle davalı şirketin 31/01/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle, şirketin 31/01/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına yapılan çağrının yasaya uygun olduğu gibi çağrı usulsüzlüğünün genel kurulda alınan kararların iptali için yeterli olmadığı, bu durumun kararın alınmasına etki olduğunun pay sahibi davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği, alınan kararların şirketin zararına olduğunun da ileri sürülmemiş olması nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, genel kurul toplantısına yapılan çağrıda ticaret sicil gazetesinde usulüne uygun ilan yapılmışsa da, pay sahibi olan davacıya taahhütlü mektupla yapılan çağrının toplantı günü ulaşması nedeniyle TTK 414. maddesine aykırılığın bulunduğu, bu nedenle şirkette % 25 pay sahibi olan davacının iptal davası açma hakkının olduğu ancak davacı tarafından kararların iptali değil, toplantının iptali istendiği gibi çağrı usulsüzlüğü dışında dayanılan bir iptal nedeninin de olmadığı, alınan kararların niteliğine göre ana sözleşme ve yasada öngörülen toplantı ve karar nisabına uyulduğu, davacının pay oranına ve alınan kararlara göre toplantıya katılmasının etkili olmadığı gibi kararların kanuna, ana sözleşmeye ve objektif iyiniyet kurallarına da aykırı olmadığı gerekçesiyle yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.Bu karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; TTK 414. maddesi hükmüne aykırı olarak yapılan çağrı nedeniyle dava konusu genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğu, anılan maddeye göre, hem ticaret sicilde ilan yapılması hem de iadeli taahhütlü mektupla pay sahiplerine toplantı gününün tebliği gerektiği, bu koşullara uyulmadan yapılan genel kurulun geçerli olmadığı, Mahkemenin, davacının pay oranına ve kararların niteliğine göre kararların alınmasını etkileyecek ihlalden söz edilemeyeceği gerekçesinin yerinde olmadığı zira çağrının usulsüz olmasının, temel pay sahipliği hakkının ortadan kaldırılması anlamına geleceği, Toplantıda alınan kararların, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve rekabet yasağı izni verilmesini ilişkin olup, önemli kararlardan olduğu, yönetim kurulu üyesi seçilmesinde aday olma hakkı elinden alındığı gibi rekabet yasağının kaldırılmasına ilişkin kararın iptali gerektiği, pay sahipleri arasında eşit işlem ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle kararların objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, İptal davası açanın sadece kararların hukuka aykırı olduğunu ispat etmesi gerekip ayrıca aykırılığın kararın alınmasına sebep olduğunu da ispat etmesine gerek olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, çağrı usulsüzlüğü nedeniyle genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından, 31/01/2017 tarihli olağanüstü genel kurula yapılan çağrıda nama yazılı paya sahip olan davacıya toplantı günü bildiriminin iadeli taahhütlü mektupla ve toplantıdan en az iki hafta yapılması gerekirken, bu gereğin yerine getirilmediği ve gününden sonra haberdar olunması nedeniyle toplantıya katılamadığı, çağrının TTK 414. maddesine aykırı olduğu, bu nedenle toplantının ve alınan kararların iptali gerektiği ileri sürülmüş, davalı tarafından ise çağrının yasaya uygun yapıldığı gibi sadece çağrı usulsüzlüğünün iptal nedeni olamayacağı, bu durumun kararın alınmasında etkili olmadığı belirtilerek davanın reddini savunulmuştur. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Anonim şirketlerde genel kurul iptali davası 6102 sayılı TTK 445. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 445. maddesine göre, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları iptal edilebilir. İptal davası, TTK 446 maddesi uyarınca, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu veya kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri tarafından açılabilir. Genel kurul toplantısına çağrı usulü ise TTK 414. maddesinde açıklanmıştır. Anılan madde hükmü gereğince, genel kurul, toplantıya esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir. Davacının, davalı şirkette % 25 oranında pay sahibi olduğu ve dava konusu toplantı tarihi ve gündemin ticaret sicil gazetesinin 12/01/2017 tarihli nüshasında ilan edildiği ve mektupla yapılan bildirimin davacıya toplantı günü ulaştığı dosya kapsamıyla sabit olduğu gibi taraflar arasında da ihtilaflı değildir. Dava konusu genel kurul 31/01/2107 tarihli olup, sicilde ilanın ana sözleşme ve yasaya uygun şekilde toplantıdan iki hafta önce yapıldığı ancak mektupla yapılan bildirimde bu sürenin aşıldığı anlaşılmakla, çağrıda eksiklik olduğu tartışmasızdır. Ne var ki, çağrının usulüne uygun yapılmaması çağrıya dair bir eksiklik olup, pay sahibi davacıya iptal davası açma hakkı vermekle birlikte tek başına bu aykırılık genel kurul toplantının iptali sonucunu doğurmaz.( Yargıtay11. Hukuk Dairesi . 2016/6268 E. 2018/353 K sayılı 17.1.2018 tarihli, 2016/5401 E. 2017/4832 K sayılı 28.9.2017 tarihli kararı) Çağrıdaki usulsüzlüğün yaptırımı, genel kurula katılmayan ortağa kararlara muhalefet şerhi yazdırmadan süresinde dava açma hakkı vermesidir. Bunun dışında alınan kararların kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı bulunduğunun davacı tarafından ayrıca kanıtlanması gerektiği gibi çağrı usulsüzlüğü nedeniyle toplantıya katılamamanın, kararın neticesine etkili olduğunun saptanması zorunludur. Anonim şirket genel kurulunda toplantı ve karar nisabı TTK 418 .maddesinde düzenlenmiş olup, genel kurul kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanacağı ve kararların toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile alınacağı hükmünü içermektedir. Hazırun cetveli incelendiğinde; davalı şirketin sermayesi ve payların toplam itibari değeri 15.000.000,00 TL olup, davacı dışında sermayenin % 75 ine karşılık gelen pay sahipleri hazır olduğu halde toplantı yapıldığı ve kararların da hazır olanların oy birliği ile alındığı anlaşılmaktadır. Dava konusu genel kurulda, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ile yönetim kurulu üyelerine TTK 395. ve 396 maddelerinde yazılı hususlarda yetki verilmesine karar verilmiştir. Bu kararların niteliği ve içeriğine göre, ağırlaştırılmış nisaba tabi kararlardan olmadığı görülmektedir. Şirketin esas sözleşmesinde de yasadan farklı bir nisap öngörülmüş olmadığından genel kurulda alınan iki kararın da, TTK 418 .maddesindeki toplantı ve karar nisabına uygun olarak alındığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Davada, çağrıdaki usuli eksikliğe dayanılmış olup, başkaca hiçbir iptal nedeni ileri sürülmemiştir. Yukarıda izah edildiği üzere TTK 446. maddesinin amir hükmü ve yerleşik yargı kararlarına göre, çağrıdaki usulsüzlük, tek başına, kararın iptali nedeni olamaz. Kararın iptali için, çağrıda eksiklik olmakla birlikte bu ihlalin kararın alınmasında etkili olması gerekmektedir. Davacının, davalı şirkette % 25 pay sahibi olduğu, alınan kararların içeriğine, mevcut toplantı ve karar nisabına göre çağrı eksikliğinin sonuca etkisi olmadığı gibi kararların, TTK 445. maddesinde iptal nedenleri olarak sayılan yasa, ana sözleşmeye veya dürüstlük kurallarına aykırı olduğu da davacı tarafından kanıtlamadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin, usulsüz çağrı ile toplanan genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğuna ilişkin istinaf nedenine gelince; HMK 357/1 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar istinaf aşamasında dinlenmez. Dava dilekçesinde, netice ve talep bölümünde genel kurul toplantısının iptali talep edilmiş olup, kararın yoklukla malul olduğunun tespiti talebi bulunmadığı gibi dava dilekçesi içeriğinde de, buna ilişkin bir isteme rastlanmamıştır. Kaldı ki çağrı usulsüzlüğü tek başına yokluk nedeni de olmayıp, esasen pay sahibine süresinde iptal davası açma hakkı tanınmasına imkan vermekle birlikte alınan kararın ayrıca TTK 445. maddesinde gösterilen haller kapsamında kaldığının ispatının zorunlu olduğu, dava konusu genel kurulda alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye veya dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun kanıtlamadığı anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince verilen karar isabetli bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b bendi gereğince esastan reddi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/03/2021