Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/252 E. 2021/555 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/252
KARAR NO: 2021/555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2018
NUMARASI: 2014/806 Esas – 2018/1011 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Gebze’de davalı … nam ve hesabına sözleşmeler akdeden ve prim tahsil eden A sınıfı sigorta acentesi olarak 23/12/2009 tarihinde acentelik sözleşmesi uyarınca 02/09/2013 tarihine kadar faaliyet yürüttüğünü, söz konusu sözleşmenin taraflar arasında inhisari nitelik arz etmediğini, davalı …’nın Gebze Ticaret Odası’na yazdığı 05/01/2010 tarihli … referans numaralı yazısında belirtildiği üzere müvekkilinin başka sigorta şirketlerinin de acenteliğini alabileceğini, davalı …’nın sözleşmeyi Beyoğlu …Noterliği”nin 02/09/2013 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hukuka aykırı olarak feshettiğini, akabinde müvekkilinin Gebze …Noterliği’nin 10/02/2014 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile maddi zararlarının ödenmesi için tebliğden itibaren 7 gün için ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar ediliğini, ihtarnamenin 17/02/2014 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalı tarafça ödeme yapılmadığından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden yalnız fark komisyon ücretleri için ilamsız icra takibi başlatarak davalı tarafa toplam 81.323,08 TL takip çıkışlı ödeme emri gönderildiğini, davalı tarafın ödeme emri yasağına haksız yere itiraz ederek İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/138 Esas sayılı dosya üzerinden itirazın iptali davası açtığını, davalı tarafın esasen müvekkilinin daha önce göndermiş olduğu ihtarname ile temerrüde düşürülmüş olduğu halde davalı yandan bir kez daha talepte bulunulduğunu, Gebze …Noterliği’nin 08/08/2014 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnmesi ile keşide edilerek sözleşmenin haksız feshine ilişkin tüm yasal haklarını saklı tutarak, portföy tazminatlarının eksiksizce hesaplanarak tebliğden itibaren 3 gün içinde ödenmesi aksi halde yasal yollara başvuracaklarını ihtar ettiklerini, ihtarnamenin 19/08/2014 tarihinde karşı tarafa tebliğ edildiğini, davalı tarafından ödeme yapılmaması üzerine huzurdaki davanın ikame edildiğini beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek temerrüt tarihi olan 25/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduatı faizi ile birlikte şimdilik 10.000,00 TL portföy tazminatı-denkleştirme bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 14/05/2018 tarihinde sunmuş olduğu talep arttırım/ıslah dilekçesi talebini 64.024,00 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı ile müvekkili arasında 23/12/2009 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalanarak müvekkilinin acentesi olarak tayin edildiğini ve tarafların hak ve yükümlülüklerinin söz konusu sözleşmede tek tek belirtildiğini, davacının acentelik sözleşmesinde belirtilen şartlara, üretim hedeflerine ve müvekkil şirketin talimatlarına uymadığından sebeple müvekkili şirket tarafından gönderilen Beyoğlu …Noterliği’nin 02/09/2013 tarih ve … yevmiye nolu “fesih ihbarı” ve … yevmiye numaralı azilnamesiyle Beyoğlu …Noterliği’nin 23/12/2009 tarih ve … yevmiye nolu vekaletnamesi’nden azledilerek acentelik sözleşmesinin feshettiğini, davacı vekilinin sözleşmenin haksız nedenle feshedildiğine ilişkin iddialarının yersiz olduğunu, davacı ile akdedilen sözleşmenin amacının karşılıklı kar etmek olduğunu, davacı tarafa tebliğ edilen ve acentelik programı kanalı ile görüşe sunulan hedeflerine ilişkin bir itirazda bulunmadığını, davacı tarafın üretim hedeflerinde hiçbir çaba göstermediğini, üretimini çalıştığı diğer şirketlere kaydırarak müvekkil şirket adına düzenlendiği poliçeleri düzenli ve bilinçli bir şekilde azaltarak üretimin düşmesine neden olduğunu, davacının üzerine düşen birçok hak ve yükümlülükleri yerine getirmemiş olması sebebiyle müvekkilinin acente sözleşmesinin 22. maddesine istinaden haklı olarak feshedildiğini, davacı acente aracılığı ile kendilerine poliçe tanzim edilen müşterilerin acentenin müşterileri olmadığını, müvekkili şirketin müşterileri olduğunu, davacı ile gerçekleştirilen poliçelerin çok büyük bir bölümü acentelik sözleşmesinin feshinden sonra müvekkil şirketçe yenilenerek devam etmemiş ve bunlar nedeniyle önemli bir menfaat elde edilmediğini bu sebeple portföy tazminatı talebinin yasal dayanağı bulunmadığını beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Davalı taraf davacı ile olan acentelik sözleşmesinin haklı nedenle fesih gerekçesi olarak, davacı acentenin kendisine verilen hedeflerin altında kalmış olmasını göstermektedir. Bu durumun müvekkili şirketi zarara uğrattığını ifade etmektedir. Ancak raporda yer alan tablolardan tespit edildiği üzere sözleşmenin yapıldığı 2009 yılından sözleşmenin feshedildiği 2013 yılına kadar davacı tarafın üretimini artırdığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından belirlenen hedefler acenta bakımından bir borç veya yükümlülük değil, ulaşılması istenen hedef ve niyet açıklaması niteliğindedir. TTK’nın 122 ve Sigortacılık Kanunu’nun 23/18 maddesi gereğince denkleştirme tazminatı talep edebilmek için sözleşmenin haklı bir nedenle sona erdirilmemiş olması gereklidir. Bu haklı sebepler ise, çalışmalarda önemli aksama, temerrüt, prim nakillerinin gerçekleşmemesi, gizlice başka şirketlerle çalışma ve haksız rekabet oluşturacak eylemlerdir. Davalı tarafça belirlenen hedeflerin bir niyet açıklaması olduğu ve belli hedeflere ulaşamamanın davalı şirket zararına yol açan bir borca aykırılık oluşturmayacağı ve acentanın tazminat almaya hak kazanabileceği kanaatine varılmıştır. İddia, savunma, toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi raporları kapsamları birlikte değerlendirilmiş ve acentelik sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanmadığı saptanmış olmakla, davanın kabulü ile davacının davalıdan yapılan hesaplamalara göre 64.024,00-TL denkleştirme tazminatı alacağı olduğu kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödenecek tazminat bedelinin tespiti aşamasında bilirkişi heyeti tarafından titiz bir çalışma yapılmadığı, fahiş ve realiteye uygun olmayan bir tazminat bedelinin belirlendiğini, bilirkişi raporunda mantık hataları yapıldığını, fesih sonucu acentenin portföyünden çıkan ve başka sigorta şirketlerine kayan müşterilerin, portföy tazminatı hesabında dikkate alınamayacağını,bilirkişi raporunda davalı şirketin ne gibi menfaatler elde ettiği değil bu fesih sonucunda acentenin ne kadar gelir kaybına uğradığının dakkate alındığını ve hesaplama yapıldığını ancak bu hesaplama yöntemine ilişkin TTK’nın 122/1md.’ne göre bir düzenleme bulunmadığını, yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu, komisyon miktarındaki eksilmenin dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, davacının sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, bu nedenle portföy tazminatı talep etmeye hakkı olmadığını, davalı şirket tarafından acentelik sözleşmesinin gözden geçirileceğinin bildirilmesinin belirlenen hedeflere ulaşmak için herhangi bir çaba göstermeyen ve basiretli bir tacir oluğu kabul edilen acente tarafından sözleşmenin feshedileceği şeklinde anlaşılması gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sigorta acenteliği sözleşmesinin feshi nedeniyle denkleştirme tazminatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, sözleşmenin acentenin kusuru ile feshedilip edilmediği, sözleşmenin feshinden sonra davacının kazandırdığı müşterilerin davalı portföyünde kalıp kalmadığı ve davalının önemli bir menfaat temin edip etmediği ve denkleştirme tazminatının hesap metodu noktasındadır. Taraflar arasında 23/12/2009 tarihinde belirsiz süreli olarak akdedilen sigorta acenteliği sözleşmesi davalı tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 02/09/2013 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile “acenteye verilen ve karşılıklı olarak mutabık kalınan hedeflerin gerçekleştirilememesi ve bu konuda 03.06.2013 tarih ve … referans numaralı uyarılara rağmen bir iyileştirme görülmemiş olması” nedeniyle feshedilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 121/1. maddesine göre, belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği gibi, sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 22/2. maddesinde de, sözleşmenin acentenin sözleşme hükümlerine veya ilgili mevzuat ve teamüllere uygun olarak … tarafından verilen karar, direktif ve genelgelere uymaması halinde önceden ihbara gerek olmaksızın her zaman … tarafından feshedilebileceği düzenlenmiştir. Davalı … tarafından 21.02.2013 tarihli belge ile 2013 yılık prim hedefleri, “ay kırımlı Mercek Acente Üretim Bilgileri raporlarından görüntülenebileceği” de belirtilerek davacı acenteye bildirilmiştir. Buna göre yıllık branş bazında yer alan hedeflerin toplamı 1.540.687,00 TL’dir. Davacı ise, sözleşmenin akdedildiği 2009 yılı için 423.507,76 TL, 2010 yılı için 1.362.050,26 TL, 2011 yılı için 1.413.924,16 TL, 2012 yılı için 1.461.346,90 TL ve sözleşmenin feshedildiği 02/09/2013 tarihine kadar 2013 yılı için 431.444,92 TL brüt prim üretimi gerçekleştirmiştir. Buna göre davacı, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında her yıl için aylık ortalama 110 Bin TL’nin üstünde prim üretimi gerçekleştirirken sözleşmenin feshedildiği 2013 yılında 8 aylık dönem itibariyle aylık ortalama 50 Bin TL üretim gerçekleştirmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının akdetmiş olduğu zorunlu trafik sigortası poliçelerinin 2012 yılındaki prim tahsilatı 817.000,00 TL olduğu halde davalı …’nın 2013 yılında hem davacının komisyon oranını düşürdüğünü, hem de bu sigorta dalındaki poliçelerin prim tahsilatlarının yıllık 982.998,00 TL’ye çıkarılmasını talep ettiğini, davalı …’nın, davacıdan yıllık prim tahsilatı miktarını arttırmasını talep ediyorsa, yapması gerekenin komisyon oranını düşürmek değil, arttırmak olması gerektiğini, zira davacının, davalı …’nın muvafakati doğrultuğunda başka sigorta şirketlerinin de acenteliğini yaptığını, davacının, komisyon oranını sürekli olarak düşüren bir sigorta şirketinin yıllık prim tahsilat gelirini arttırmasının beklenemeyeceğini beyan etmiştir. Acente, sözleşme uyarınca bizzat yaptığı sözleşme sayısını artırmak, sürekliliğini sağlamak ve portföyünü geliştirmek için gereken çabayı göstermekle ve sözleşme hükümlerine uygun olarak verilen karar, direktif ve genelgelere uymakla yükümlüdür. Davacıya 2013 yılı prim hedefleri de 21.02.2013 tarihli belge ile acenteye bildirilmiştir. 03.06.2013 tarih ve … referans numaralı yazı ile de temmuz ayı sonuna kadar 835.928 TL kümülatif hedefin gerçekleştirtmesi için gereken çabanın gösterilmesi istenmiştir. Buna rağmen prim hedeflerinin gerçekleştirilemediği gibi önceki yıllardaki prim üretimlerine göre ciddi düşüş yaşanmıştır. Hal böyle olunca davacının prim üretiminde, önceki yıllara göre önemli bir düşüş olması, buna karşılık davacının, dava dilekçesinde komisyon oranlarının düşürülmesi nedeniyle prim tahsilat gelirinin artırılmasının beklenemeyeceğini beyan etmiş olması birlikte değerlendirildiğinde, acentelik sözleşmesinin, sözleşmenin 22/2. Maddesine uygun olarak haklı feshedildiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 122/1 maddesine göre, müvekkilin, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise, müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamayacağı düzenlenmiştir. Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesi de aynı mahiyettedir. Taraflar arasındaki sözleşme davacı acentenin kusur ile davalı tarafından haklı sebeple feshedildiğinden davacının denkleştirme tazminatı talep edebilmesi mümkün değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece davalı tarafından sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Başlangıçta peşin olarak alınan 170,80 TL harcın ıslah/tamamlama harcı 925,00 TL ile birlikte, alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.036,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 75,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/4. maddesi uyarınca 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine, 7-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 98,10 TL, posta ve tebligat gideri 34,30 TL olmak üzere toplam 132,40 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.29/04/2021