Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/251 E. 2021/390 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/251
KARAR NO: 2021/390
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2018
NUMARASI: 2017/204 Esas – 2018/1121 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin Afganistan’da bulanan Federal Silahlı Kuvvetler İaşe Dairesi ve Isaf Askeri Birliği’nin Almanya kısmının gıda ihtiyatlarının giderilmesi için açılan ihaleye katılarak ihale yüklenicisi olduğunu ve Alman Silahlı Kuvvetleri askerlerinin gıda ihtiyaçlarını karşılamaya başladığını, müvekkilinin Türkiye’den tedarik ettiği sebze ve meyveleri Afganistan’da bulunan Alman Sihlı Kuvvetleri askerlerine ulaştırmak için davalı şirket ile anlaşmaya varıldığını ve 18.10.2011 tarihine kadar herhangi bir sorun yaşanmadan ürünlerin Afganistan’a ulaştırıldığını, ancak nedensiz olarak NATO tarafından müvekkili şirketten istenen ürünlerin İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bulunan Havaş antreposunda gönderilmeye hazır olarak bekletilirken ve ayrıca davalı şirket tarafından navlun faturasının keşide edilerek konişmentosunun da hazırlandığı halde taraflarına herhangi bir yazılı bildirim yapılmadan Afganista’a uçak ile götürülmediğini, ürünler Afganistan’a ulaştırılmadığından müvekkilinin sözleşmesinin feshedildiğini, bu sebeple milyonlarca Euro zarar ettiğini, davalı şirket tarafından süresinde ürünler taşınmadığından gönderilecek yaş sebze ve meyveler de kullanılamayacak hale geldiğinden ticari değerini yitirdiğini, İstanbul Atatürk Havalimanı Havaş antrepolarında bulunan ürünlerin tesipiti için Bakırköy 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/35 D.iş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile sabit hale geldiğini ileri sürerek zayii olan ürün bedeli 11.985,52 TL ile sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle uğranılan zararların tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, davacının müvekkiline olan navlun borcundan kurtulmak amacıyla bu davayı açtığını, iddilarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, davanın, hava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, 14/04/2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ve 5866 sayılı Kanun ile onaylanan 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu’na Türkiye’nin, 26/03/2011 tarihinde taraf olduğu, bu tarihten önce meydana gelen vakıalara ilişkin ihtilaflar Varşova/Lahey Konvansiyonu ve 4 sayılı Montreal Protokolü çerçevesinde ele alınırken, bu tarihten sonra meydana gelen vakıalara ilişkin ihtilafların 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu’na göre çözüme kavuşturulması gerektiği, dava konusu olayın tarihi 18/10/2011 olup, somut olaya uygulanacak olan mevzuatın Montreal Konvansiyonun 35. maddesinde; “(1)Eğer bir dava, varış yerine ulaşma tarihinden ya da hava aracının ulaşmış olması gereken ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren hesaplanan iki (2) yıllık bir süreç içerisinde açılmazsa, hasara dair haklar geçersiz olacaktır. (2) Bu sürecin hesaplanması yöntemi, davaya bakan mahkemenin kuralları tarafından tayin edilecektir.” denildiği, dava açılmasında belirlenen süre hak düşürücü süre olup, hak düşürücü süreler yönünden zamanaşımı sürelerindeki gibi durma ya da kesilme sözkonusu olmadığı, buna göre, olayın tarihinin 18/10/2011 tarihi olduğu, davanın 29/01/2016 tarihinde açıldığı ve 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra dava açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davanın taşıma sözleşmesi kapsamında Varşova/Lahey Konvansiyonu ve Montreal protokolü çerçevesinde tazminat isteminden değil, karşı tarafın edimlerini gerektiği gibi yerine getirmemesinden kaynaklı borçlar kanunu kapsamında tazminat istemine ilişkin olduğunu, davalının akdedilen sözleşme gereği olan edimlerini yerine getirmemesi zarara uğrayan müvekkil şirketin kazandığı ihalenin feshedilmesine sebebiyet verdiğini, ilk derece mahkemesince verilen red kararının duruşma yapılmaksızın verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, hava taşıyıcısı aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir. Davacı, Afganistan’da bulanan yabancı ülke askerlerinin gıda ihtiyaçlarının tedarikini üstlendiğini, gıda ürünlerin Afganistan’a hava yoluyla ulaştırılması konusunda davalı ile anlaşmaya varıldığını, 18.10.2011 tarihine kadar aralarında herhangi bir sorun yaşanmadığını, ürünlerin Afganistan’a ulaştırıldığını, ancak bu tarihten sonra davalının herhangi bir sebep olmaksızın taşıma edimini yerine getirmediğini, bundan dolayı Afganistan’a ulaştırılmak üzere bekleyen gıda ürünlerinin zayi olduğu gibi yüklenicisi olduğu sözleşmenin feshedildiğini iddia ederek eldeki davayı açmış, davalı ise, zamanaşımı definde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, somut olaya uygulanması gereken hukukun tespiti bakımındandır. Uluslararası hava taşımalarında ulusal hukuk kurallarının uygulanması sözkonusu olabilmektedir. Bu hallerden biri de, Varşova /Lahey ve Montreal Sözleşmelerinin düzenlememiş olduğu veyahut eksik bir biçimde düzenlemiş olduğu hallerde ulusal hukuka ilişkin kurallarının uygulanması sözkonusudur. Nitekim somut olayda, davalı taşıyıcı tarafından taşıma sözleşmesindeki borcun yerine getirilmediği ileri sürülmüş olmasına göre, böyle bir durum, Varşavo/Lahey Sözleşmesinde ne de Montreal Sözleşmesinde düzenlenmediği için uygulanacak hukuk lex fori uyarınca tespit edilecek hukuktur. Bu durumda, yük taşımalarına uygulanacak olan hukukun tespitinde “Eşyanın Taşınmasına İlişkin Hükümler” başlıklı MÖHUK md 29. uygulama alanı bulmaktadır. Hal böyle olunca, az yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda, somut olaya uygulanması gereken hukukun tespitinden sonra, hasıl olacak sonuca bir karar verilmesi gerekirken somut olaya uygulanma koşulları bulunmayan uluslarası taşıma sözleşmesi hükümlerine göre hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddinde isabet görülmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü ile İlk derece mahkemesinin kararının kaldırılması görüşündeyim.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin İstinaf isteminin KABULÜ İLE, İstinafa konu mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK ‘nın 362. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/03/2021