Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/247 E. 2021/521 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/247
KARAR NO : 2021/521
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2013/358 Esas – 2018/399 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, 1992 yılından beri … firmasının Fyrewash Gaz Türbin kanatları temizleme kimyasalları ve ekipmanlarını Türkiye’de ilk tanıtımını, pazarlanmasını ve satışını yaptığını; müvekkilinin yıllık cirosunun 110.000 EURO olduğunu, Türkiye distribütörü … firması ile birlikte 2009 yılında Samsun Çöp Sızın Suyu Arıtma Tesisi ihalesi aldığını ve proje şirket ortaklarından … tarafından yönetildiğini, müvekkili şirkette çevre mühendisi olarak çalışan davalının ihlale ve proje takibini yaptığını, proje sonuçlanma aşamasına gelmeden davalının kötüniyetli planları ile iş akdinin sona erdirildiğini, davalının … ünvanlı adi ortaklığı kurduğunu, müvekkilinin distribütörlük anlaşmasının davalının kötüniyetli çabaları ve karamaları sonucu feshedildiğini, müvekkili şirket aleyhine propaganda yaptığını, davalının müvekkilinin Türkiye’deki rolünü üstlendiğ ini, bu olaylar neticesinde müvekkilinin 500.000 EURO zarara uğradığını, davalının TTK 55 vd maddeleri kapsamında eylem ve davranışlarının hukuka aykırı olduğunu, TTK 54.maddesi gereği davalının dürüstlük kuralına aykırı fiili sonucu müvekkilinin zarara uğradığını beyan ederek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin dava tarihinden itibaren en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin davacının çalışanı olduğunu, bu nedenle görev itirazı bulunduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin iş akdinin haklı nedenle feshedilmediğini, … Almanya’da, … ise İngiltere’de mukim iki ayrı tüzel kişilik olduğunu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı ile … firması arasında distribütörlük anlaşması da bulunmadığını, davacının, … firması ile iş ilişkisini bizzat kendisini sonlandırdığını, bu firmanın rakibi … firması ile çalışmaya başladığını ve bu nedenle ünvan değiştirdiğini beyanla davanın reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi raporu, dinlenen tanık anlatımları ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; her ne kadar davacı tarafça, eski çalışanları olan davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle, dava dışı Almanya menşeli firma ile olan distribütörlük sözleşmesinin sona erdiğini ve bu nedenle zarara uğradıklarını ileri sürerek davalı hakkında eldeki dava açılmış ise de; 2011 yılında sona erdirilen distribütörlük sözleşmesinin sona erdirilmesine neden olabilecek davalıdan kaynaklı somut bir eylemin kanıtlanamadığı, distribütörlük ilişkisinin davacı tarafça sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının, TTK 54.ve 55.madde hükümlerine uygun bir haksız rekabet eyleminin bulunmadığı kanaatine varıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; distribütörlük sözleşmesinin 2013 yılı aralık ayında, davalı taraf eylemleri nedeniyle sona erdiğini, davalının sözleşmenin sona erdirilmesinde etkin rol oynadığını, davalının, davacının şirketten ayrıldıktan sonra kötüniyetli olarak haksız kazanç sağlamayı hedeflediğini ve … firması ile davalı yanında çalışırken kurduğu irtibatı sürdürdüğünü ve pazarlama satış faaliyetlerinde bulunduğunu, davacıya ait müşteri pörtföyünü kullandığını, davacının uğramış olduğu zarar ve bu zararın bizzat davalı …’ın eylemleri arasındaki illiyet bağının ortada olduğunu, Davalı … tarafından gönderilen davacının çalıştığı ve iş ilişkisi içerisine girme çalışmaları yaptığı firmalara kötüleyici e-postaların dosyada mevcut olduğunu, davalının mailde kendisinin tek yetkili satıcı olduğunu iddia etmiş olsa da mail tarihi itibariyle, davacı şirket ile … arasındaki ticari ilişkinin devam ettiğini, davalının kendisini tek yetkili satıcı gibi göstermesinin ve bunu da özellikle davacı firmanın müşteri portföyündeki firmalara karşı yapmasının kötü niyetli olduğunu, bu durumun bilirkişi raporlarında ne de gerekçeli kararda değerlendirilmediğini, bu hususları istinaf ederek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE :Dava, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği iddiası ile haksız rekabetin önlenmesi ve haksız rekabet nedeniyle uğranılan zarar nedeniyle maddi tazminat davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının iddia olunan eylemlerinin davacının sözleşmelerine etkisi bulunup bulunmadığı ve davacıyı iş ilişkisine girmeye çalıştığı firmaya karşı karalayıp karalamadığı ile iddia olunan eylemlerin haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasındadır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 54/2. Maddesine göre; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.TTK’nın 55/1.a-1. maddesi uyarınca, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek; 55/1.b maddesi uyarınca, sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle; müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek haksız rekabet sayılır. İstanbul 10. İş Mahkemesi’nin 13.06.2012 tarih ve 2010/658 – 2012/471 E-K sayılı ilamına göre, davalı …’in davacı …(Eski Ünvanı: … San. ve Tic. Ltd. Şti.) nezdindeki çalışmasına ilişkin iş akdi işverenin haksız feshi ile 30.07.2010 tarihinde sona ermiştir. İş akdinin feshinden sonra davalı 20.12.2011 tarihinde, …-… firmasını kurarak ticaret siciline tescil ettirmiştir.Davacı taraf, davalının …-… firmasını kurduktan sonra … ile ticari ilişki içine girerek … Türkiyede pazarlanması ve satılması faaliyetlerine başladığı ve … ile ticari ilişki tesisi eden davalının 2013 yılı itibariyle distribütörlük sözleşmesinin feshini sağlayarak kendi adına distribütörlük anlaşması yaptığını iddia etmiştir.Buna karşın davacı şirket, 12.05.2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan 03.05.2011 tarihinde alınan ortaklar kurulu kararı ile … San. ve Tic. Ltd. Şti. olan ticari ünvanını … olarak değiştirmiştir. Ayrıca davacı tarafça sunulan 02.01.2012 ve 04.01.2012 tarihli Gümrük beyannamelerine göre … tarafından … -…’e kesintisiz güç kaynağı, ısıtıcı, kumanda paneli, mebran elemanı, yangın tüpü, bilgisayar sistemi gibi ürünler gönderilmiştir. Bu gümrük beyannamelerine göre ithalat işleminin … ile … … arasında gerçekleştiği anlaşılmaktadır.Oysa 18.07.2011 tarihinde davacı Şirket yetkilisi … tarafından … gönderilen mailde Samsundaki proje ile ilgili olarak tadilat yapmaya yönelik azim görülemediği, Samsun için en iyi çözüm için çabalarken destek göremediklerini, … Türkiyedeki projelerle ilgilenmediği konusunda kendilerine bilgi verildiğini, Bakanlık ve Belediyenin hızlı bir aksiyon beklediğinden Wehrle ile iletişime geçildiği, yeni firma ismi ve imza ile ilgili değişiklikleri gösteren bir mail gönderdiğini, … ile bütün ilişkileri kesmek istemediklerini, ancak ana ortağın Wehrle olduğunu ve onlarla çalışmaya devam edileceğini bildirmiştir. Bunun yanı sıra davacı Şirket yetkilisi … tarafından Samsun B.B.’ne gönderilen 11.10.2011 tarihli yazıda, belediyenin katı atık depolama sahası sızıntı suyu arıtma tesisini … firması ile işlettiklerini, son iki aydan beri bu firma ile finansal konularda ihtilafa düşüldüğünü, bu ihtilaf giderilinceye kadar kesin kabul işlemlerine başlanılmaması talep edilmiştir. Bu yazışmalara göre, davacı ile … arasındaki ilişkinin daha önceden bozulduğu ve davacının ticari ünvanını da değiştirerek Wehrle firması ile çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki davacı ile … arasında yapılan herhangi bir sözleşme sunulmuş değildir. Her ne kadar dosyaya … R/O Wasserbehandlung GMBH ile … Tic. A.Ş. arasında 1990 yılında imzalanan satış acenteliği(distribütörlük) sözleşmesi ibraz edilmiş ise de, … Wasserbehandlung GMBH ile … arasındaki irtibat bulunduğuna ilişkin bir delil sunulmadığı gibi, 12.08.2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde 31.07.2013 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği ilan edilen sözleşmenin diğer tarafı … Tic. A.Ş. İle davacı arasında bir bağ bulunduğu da iddia ve ispat edilmemiştir. … Ltd. ile … arasında ise 19.06.1992 tarihinde 01.07.1992 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere satış acenteliği sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmenin devamı sırasında, 27/02/2012 tarihinde Rochem Fransa tarafından davacı yetkilisi … gönderilen mailde …(…) ekipman satışı ile ilgili yaşanan bir takım problemler nedeniyle 01.09.2012 tarihinden itibaren … Türkiyedeki ekipman satışını doğrudan takip edeceği bildirilmiştir. Taraflar arasında bu konudaki bir kısım yazışmalardan sonra 27.08.2012 tarihli mailde … ekipmanları için 1 Eylülden itibaren direk Türkiye pazarına girileceği ve 10 yıl daha kaybetmenin göze alınamayacağı bildirilmiştir. Buna göre, davacı ile … Ltd arasındaki sözleşmenin davacının personel politikası ve satış performansı nedeni gerekçe gösterilmiştir.Hal böyle olunca davacı ile … arasındaki ticari ilişkinin davalının eylemleri nedeniyle sona erdiği ispatlanabilmiş değildir. Taraflar arasında bir rekabet yasağı sözleşmesi de bulunmadığına göre iddia edildiği şekliyle davalı ile … arasında bir ticari ilişki kurulması da haksız rekabet oluşturacak nitelikte değildir.Davacı tarafça, 2014 yılı için distribütörlük anlaşması feshedilen davacının alternatif olarak yeni dönemde iş ilişkisine girmeye çalıştığı “…” firmasına davalının 09.11.2013 tarihinde gönderdiği e-posta ile karalama yaptığı iddia edilmiştir. Ancak bu mail’in gönderildiği yargılamanın başından beri kabul edilmemiştir. Ayrıca davalı tarafça … den alınan bu e-postanın rochem.net hesabından gönderildiğini gösteren bir kayıt bulunamadığına dair mail sunulmuştur. Bu mailin davalı tarafça gönderildiği ispatlanamadığı gibi, davanın haksız rekabetin önlenmesi ve maddi tazminat olarak açıldığı nazara alındığında, bu e-postanın davacının zararına neden olduğu ve devamlılık arz ettiği de ispatlanamamıştır. Dolayısıyla Mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/04/2021