Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/237 E. 2021/421 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/237
KARAR NO: 2021/421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2018
NUMARASI: 2017/329 Esas – 2018/1024 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/04/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA : Davacı vekili, taraflar arasındaki bayiilik sözleşmesi ile başlayan ticari ilişki kapsamında, davalının faaliyet gösterdiği akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmaz üzerine, müvekkili lehine 19.06.1996’dan 19.06.2011 tarihine kadar 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, Rekabet Kurulu kararıyla 18.09.2010 tarihi itibariyle sözleşmenin muafiyet dışında kalacak olması nedeniyle intifanın 16.09.2010 tarihinde terkin edildiğini, akaryakıt istasyonunun mevcut altyapısal ve işlevsel durumunun daha iyi bir seviyeye gelmesi için yatırımlar yapıldığını, yapılan sabit yatırımlar sonucu davalının sebepsiz zenginleştiğini, konu ile ilgili olarak düzenlenen faturaya dayanan alacaklarının davalı tarafından ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek davalı borçlunun icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın en az % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının müvekkiline keşide ettiği ihtarnamede, yapılan sabit yatırımların geri alınmasının mümkün olmadığını ve yatırım bedelinin sıfır (0) TL olarak tespit edildiğini bildirdiğini, iddia edildiği gibi faturaya konu altyapı ve betonlama hizmetinin müvekkiline verilmediğini, faturanın kabul edilmediğini, ispat yükünün davacıda olduğunu belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği 16/09/2010 tarihinden sonra davacı dağıtım şirketinin yalnızca ariyet verdiği pompa ve ekipmanı mevcut hali ile iadesi istenebileceğinden, bunun dışında kablolama alt yapı yazılım gibi sökülüp götürüldükten sonra tekrar kullanıma elverişli olmayan malzeme ve işçilik bedellerinin istenilemeyeceği gözetilerek, davacı taşınmaz yatırımlarının EPDK tarafından istasyona kurulması zorunlu otomasyon sistemi ilgili olarak yapıldığı, saha betonlanmasından kastın kabloların geçtiği yerlerin güvenliğinin sağlanması için atılan saha betonu olduğu, sabit yatırım bedelinin 4,203,80 TL olarak belirlendiği, işlemiş faizin 1.862,24 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin 6.401,24 TL üzerinden iptali ile asıl alacak 4.203,80 TL’ye takip tarihinden avans faizi ve faize %18 KDV işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, %20 oranındaki 1.280,25 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davacı vekilinin katılmalı istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu fatura bedelinin hesaplanmasında, işçilik bedellerinin dikkate alınmadığını, oysa ki, tedarikçi faturalarında işçilik bedelinin gösterildiğini, davanın tam olarak kabulü gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesini istemiştir. B-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alına sektör bilirkişinin tespit ve değerlendirmelerinin dosya kapsamıyla örtüşmediğini, dava konusu fatura içeriği hizmetin verildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığını, kaldı ki dava konusu faturaya dayanak olarak alınan tedarikçi faturalarının da dava konusu faturayla ilgisinin bulunmadığını, faturanın kabul edilmediği gibi davacıya herhangi bir borcun da bulunmadığını, diğer yandan davacının müvekkiline keşide ettiği ihtarname de sabit yatırımlardan dolayı bedelini sıfır olarak gösterdiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, taraflar arasında bayiilik sözleşmesi gereğince, davalı bayiinin akaryakıt istasyonun bulunduğu taşınmaz üzerinde, 19.06.1996 tarihinde, 15 yıl süreyle davacı dağıtıcı şirket lehine intifa hakkı tesis edildiği, Rekabet Kurulu kararıyla 18.09.2010 tarihi itibariyle sözleşmenin muafiyet dışında kalacak olması nedeniyle intifanın 16.09.2010 tarihinde terkin edildiği, taraflar arasında son akaryakıt satışının 16.09.2010 tarihinde yapıldığı ve ödemesinin yapıldığı, 20.09.2010 tarihi itibariyle akaryakıt alımına ilişkin borç tutarı olmadığı, davacının davalı adına 30.04.2011 tarihli “ Altyapı ve Betonlama Hizmeti” açıklamalı 6.144,31 TL bedelli faturayı düzenlediği, bu faturanın davalı tarafça kabul edilmediği, davacı tarafça, faturanın sabit yatırım giderleri nedeniyle davalının sebepsiz zenginleşmesinden dolayı düzenlendiği ileri sürüldüğü dosya kapsamından sabittir. Yargıtay 19 HD’nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere, davacının iddia ettiği sabit yatırımların davalının istasyonunun bulunduğu taşınmazın değerinde bir artış/fayda sağlaması, davalının kalıcı nitelikteki bu yatırımları kullanarak ticari faaliyetinin devam ettiğinin sabit olmasına bağlıdır. Bu bağlamda, istasyonun işletilmesi için zorunlu olup, halen davalıya fayda sağlayan (akaryakıt tankı, tank havuzu, hizmet binası, kanopi-tonoz, vb.) sabit yatırım bedelleri davacı tarafından talep edilebilir. Kural bu olmakla beraber, somut olayda, davalı tarafça, dava konusu fatura içeriği hizmetin/yatırımın alınmadığı ileri sürüldüğüne göre, esasen uyuşmazlık, davacının dava konusu faturaya konu sabit yatırım hizmetini davalıya sağlayıp sağlamadığı noktasında toplanmaktadır. Bu durumda, davacının davalının istasyonunun bulunduğu taşınmaz üzerinde, dava konusu fatura içeriğinde gösterilen hizmeti/sabit yatırımı yaptığını ispatla yükümlüdür. Dava konusu 30.04.2011 tarihli fatura içeriği, “ Altyapı ve Betonlama Hizmeti” olarak belirtilmiş, bu faturaya dayanak olarak davacı tarafça, … Ltd Şti’nin kendisine düzenlediği 12.08.2010 tarihli hizmet faturaları sunulmuştur. Dava konusu fatura içeriğinin ve/veyahut 12.08.2010 tarihli tedarikçi firma faturalar içeriği mal ya da hizmetin davalıya verildiğine ilişkin dosyaya yazılı delil sunulmadığı gibi, dava konusu mahalde yapılan keşif sonucunda İnşaat Mühendisi bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda; keşif yapılan alanda saha betonuna rastlanılmadığının akaryakıt istasyonunun köy içerisinde basit bir akaryakıt satış yeri olduğunun, saha betonu yapılacak alanının bulunmadığının, iş yeri önünün köy içi yol olduğunun ve kamu tarafından asfaltlandığının, asfaltın altı ise toprak olduğunun belirtilmiş olmasına göre de, dava konusu sabit yatırımın yapıldığının ispat edilemediğinden bu gerekçeyle davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince kabulü ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca REDDİNE, Davalı vekilinin İstinaf talebinin KABULÜ İLE; İstinafa konu mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE; 2-Davacı icra takibinde haksız ise de, kötü niyetli olduğunun dosya kapsamıyla kanıtlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine, 3-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 115,79 TL harçtan mahsubu ile bakiye 56,49-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yapılan posta ve tebligat ücretinden oluşan toplam 33,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine, 6-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine, 7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine, 8 -İstinafa yargılamasına ilişkin olarak; a-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9‬0 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, b-Davalı vekilince yatırılan 109,32 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, c-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 98,10 TL, posta ve tebligat gideri 25,75 TL olmak üzere toplam 123,85 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2021