Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/234 E. 2021/510 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/234
KARAR NO: 2021/510
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2018
NUMARASI: 2016/1125 Esas – 2018/1270 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı taraf arasında akdedilen sözleşmede davalı şirketin ihracat işlemlerini gerçekleştiğine dair YMM raporunu süresinde müvekkiline vermesi gerektiği,edilmemesi halinde sözleşmenin ihlali ve KDV cezası ödenmesi yükümlülüğü gerektireceği hükmü gereği,davalı tarafın ihracatı gerçekleştirmemesi sonucu 07/2012 dönemine ait 2.512.89 USD, 10/2012 dönemine ait 4.614.03 USD, 04/2013 dönemine ait 3.436.67 USD 07/2013 dönemine ait 51.97 USD KDV tutarı ve cezası toplamı olan 10.691.91 USD ödemek zorunda kaldıklarını, müvekkil tarafından düzenlenen 25/10/2013 tarih ve 711949 nolu 288.75 USD bedelli faturanın ödenmediğini , cari hesap bakiyesi olarak müvekkiline 285.75 USD yi zamanında ödemediği için temerrüde düştüğünü, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü nün … E sayılı dosyası ile takip başlattıklarını,davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini iddia ederek, itirazın iptalini, takibin devamını, % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davacıdan almış olduğu malları ihraç kayıtlı olarak aldığım, müvekkil aldığı malları ihraç ederken kendi faturasını kullanarak gümrük beyannamesi düzenlediğini,davacıdan aldığı mallar için önceden sipariş verdiğini, aynı zamanda da ihracat beyannamesi açılışım yaptığını, davacı tarafın ihracat beyannamesi açıldıktan sonraki tarihe fatura düzenlediğini, daha sonra muhasebeye verilerek işlendiğini, davacının faturalarının tamamının ihracat beyannamesinden sonraki tarih olduğunu, beyannameden sonra kargo ile müvekkile ulaştırdığını, ihracat beyannamesi tarihi ile fatura tarihi arasında fark olunca Vergi Dairelerinin KDV farkı talep ettiklerini bu tür işlemlerde özet beyan verilerek düzeltilme yapılabildiğini, muavin kayıtta dönemlerin tutmadığını ve davacı tarafın iddia ettiği zararalar la ilgili müvekkiline bilgi vermediğini müvekkilinin sonradan haberi olunca YMM sine özet beyan düzenleterek davacı tarafa verdiğini,davacının herhangı bir girişimde bulunmadığını iddia ederek davanın reddini davacı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karara verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince “Davacı davalının ihracat faturalarını kendi düzenlediği faturalardan önceki tarihli olarak düzenlediği gerekçesiyle gecikme zammıyla beraber vergi dairesine ödeyerek davalıdan bunları talep etmiştir. Davacı taraf yukarıdaki mevzuat hükümlerine göre mal teslimini İhraç kayıtlı olarak yapmış davalı tarafta ihracatı süresinde yapmıştır. İhracat faturasının mal teslim faturasından önceki taşıması durumu uygulamada özellikle deniz yoluyla yapılan ihracat işlemlerinde yaşanmaktadır. Bu gibi olaylarda ihraç kaydıyla teslim edilen malların ihracatının mevzuata uygun olarak yapıldığı Yeminli mali Müşavir Özel amaçlı Raporuyla tespit ve tasdik edildiğinde vergi idaresi yukarıda açıkladığımız terkin işlemlerini yerine getirmektedir. YMM raporu yazılmıştır.(Bu konuda verilmiş çeşitli özelgeler mevcuttur. Özelge: VUK md.413.mükelleflerin uygulamaya yönelik Maliye bakanlığından işlemin izahını talep etmesidir. Özelge Mali idareyi bağlar) Davacının vergi dairesine müracaat ederek işlemlerini düzelttirmesi gerekmektedir. Davacının icra takibinde 10.691,91 USD talep ettiği, 288,75 USD (570,57 TL) C/H alacağından oluştuğu, davalı 25.10.2013 tarih ve 711949 seri nolu fatura tutarını ödemediğini ve bu miktarıda talep etmiştir. Taraf defter kayıtlarında bu borç alacak olarak kayıtlı olduğundan bu miktarın ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacı ve davalı tarafın dava konusu yıllara ait ticari defterlerinin lehlerine delil teşkil edeceği, Davacının davalıya 3065 sayılı KDV kanunu 11/c maddesi gereğince KDV tahsil etmeden mal teslim ettiği, davalının bu malları süresinde ihraç ettiği ancak düzenlediği ihracat faturasının tarihi önceki tarih olduğu gerekçesiyle tecil edilen KDV leri 11.12.2013 tarihinde Gecikme zammıyla Vergi dairesine ödeyerek davalıdan o tarihteki USD kuru üzerinde talep ettiği, davalının YMM tasdik raporu ile ihracatı tespit ettirdiği ve davacının icra takibine itiraz ettiği, Davacının bağlı olduğu Vergi dairesine müracaat ederek işlemlerini düzelttirebileceği, davalıdan talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine, davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, icra dosyasında talep edilen miktarların hepsinin talep edilemeyeceği sadece cari hesaptan kaynaklanan 288,75 USD’ nin ödenmesi belirtilmiş ve yerel mahkeme de bu görüşe katılarak alacağın varlığını gerekçesinde teyit etmiş, ancak gerekçeli karar incelendiğinde bu alacak ile ilgili olarak herhangi bir hüküm kurulmadığı gibi davanın kısmen kabulüne değil de doğrudan reddine karar verilmesi dahi eksik inceleme olduğunun göstergesi olduğunu, davacı şirket ile davalı (borçlu) şirket arasında akdedilen sözleşmenin 4. Maddesi 3. Fıkrası uyarınca davalı yan YMM raporunu süresi içerisinde Kalekim’e tevdi etmez ise “sözleşmenin ihlali, KDV ve cezasının ödenmesi yükümlülüğü doğacaktır.” hükmünün yer aldığını, 07.10.2016 tarihli takip talebinin “ Hatalı ihracat sebebiyle davacı müvekkil tarafından vergi dairesine ödenen 10.691,91 USD KDV tutarları ve KDV cezalarının cari hesaba yansımış hali için gönderilmiş olduğunu, davalı tarafın ihracata dair gümrük beyannamelerinin usule aykırı bir biçimde ihracat kayıtlı faturalardan önce tarihli olarak düzenlediğini, davalı tarafça usule aykırı biçimde ihracat kayıtlı fatura tarihlerinden önce tarihli olarak gümrük beyannamesi düzenlenmesi müvekkili şirketin hak ve menfaatlerini mutlak surette zedeleyeceğinden ve bu durumun kdv ödemesi ve kdv ceza ödemesini gerektirdiğinden işbu tutarlar müvekkilince haksız olarak ödenmiş olmakla davalı tarafça kendilerine ödenmesi gerektiğini, bilirkişi raporu, davacı müvekkilinin alacaklı olduğu yönünde tespit içermekte olup, bu noktada davalı tarafın dosyaya sunmuş olduğu deliller ile incelemeye tabi tutulan işletme defteri üzerinden müvekkiline borcu olmadığı yönünde bir sonuç çıkmadığını, mahkemenin hukuki görüş içeren bilirkişi raporunu gerekçesine dayanak yapmasının usul ve yasa ile uyuşmadığını, gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan hukuka aykırı karar verdiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davacıdan alınan malın ihraç edildiğine ilişkin tüm bilgi ve belgelerle birlikte YMM tarafından düzenlenen özet beyanı da davacıya verdiğini, bu hususun esas mahkemesinin de kabulüne olup davacı tarafından verilmediğine yönelik itiraz da bulunmadığını, keza 3065 sy. KDV Kanunu’nun 11. maddesine göre de yasaya uygun olarak ihraç edilen mallar için KDV ödenmeyeceğinin hükme bağlandığını, müvekkilince tüm belgelerin davacıya ulaştırılması ve KDV Kanunu’nun 11. maddesinin açık hükmü karşısında müvekkili hakkında yasal takip yapılıp dava açılmasının davacının haksız ve kötüniyetli olduğunun kanıtı olup inkâr tazminatı talebinin kabulü gerekirken reddedilmesinin kanuna aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın inkâr tazminatı talebinin reddi yönünden kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağı sebebine dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının cari hesaptan kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığı, ihraç konusu ürünlerle ilgili olarak ödenen KDV ve cezasından davalının sorumlu olup olmadığı ile davalı lehine kötüniyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Taraflar arasında Kalekim tarafından üretilecek ürünlerin … markası adı altında sözleşmede belirtilen ülkelere satış ve pazarlamasının yapılması amacıyla sözleşme imzalanmıştır. Bu kapsamda davacı tarafından davalı ihracatçı firmaya 18.04.2013 fatura ile ihracat kaydıyla satış yapmış ve ihracat işlemleri 23.04.2013 tarihinde tamamlanmıştır. Yine davacı tarafından davalı ihracatçı firmaya 12.07.2013 fatura ile ihracat kaydıyla satış yapmış ve ihracat işlemleri 20.07.2013 tarihinde tamamlanmıştır. Yine davacı tarafından davalı ihracatçı firmaya 24.10.2013 fatura ile ihracat kaydıyla satış yapmış ve ihracat işlemleri 29.10.2013 tarihinde tamamlanmıştır. Davacı tarafça bu ihracatlar nedeniyle 18.176,11 TL(10.691,91 USD) KDV ve gecikme zammı 11.12.2013 tarihinde vergi dairesine ödendiği belirtilmiştir. Dosyada mevcut 3 adet vergi dairesi alındısına göre de toplam 18.176,11 TL vergi dairesine ödenmiştir. Mahkeme kararında da değinildiği gibi KDV Kanunu’nun 11-c maddesine göre, ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait katma değer vergisi, ihracatçılar tarafından ödenmez. Ayrıca mükelleflerce tahsil edilmeyen ancak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilecek olan bu vergi, vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur. Söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde, tecil edilen vergi terkin olunur. İhracatın sayılan şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde, tecil olunan vergi tahakkuk ettirildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammıyla birlikte tahsil olunur. Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin ihracat istisnasına ilişkin II-A bölümünün İhraç Kaydıyla Teslimlerde Tecil-Terkin Uygulaması Kapsamına ilişkin 8.1. maddesinde, İhraç kaydıyla teslimlere ait faturanın esas itibarıyla ihracatçı firmanın düzenlediği fatura tarihinden önceki bir tarihte düzenlenmiş olması gerektiği, imalatçı tarafından düzenlenen fatura tarihinin; ihracatçı firmanın düzenlediği fatura tarihi veya fiili ihraç tarihinden sonraki bir tarih olması halinde, 213 sayılı Kanundaki fatura düzenleme sürelerine uyulması kaydıyla tecil-terkin uygulamasından yararlanılabileceği, ancak, bu durumlar dışında ihraç kaydıyla teslime ilişkin faturanın, fiili ihraç tarihinden sonraki tarihi taşıması halinde işlemin ihraç kaydıyla teslime ilişkin şartlar açısından yapılacak inceleme veya YMM raporu ile tespit edilmesi şartıyla terkin ve/veya iade işlemlerinin sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir. Dosya kapsamı itibariyle ihracatların 3 ay içerisinde gerçekleştiği sabittir. Fatura tarihlerindeki çelişki halinde 213 sayılı Kanundaki fatura düzenleme sürelerine uyulması kaydıyla tecil-terkin uygulamasından yararlanabilmenin mümkün olması, bu durumlar dışında fatura tarihlerindeki çelişki bulunması halinde işlemin ihraç kaydıyla teslime ilişkin şartlar açısından yapılacak inceleme veya YMM raporu ile tespit edilmesi şartıyla terkin ve/veya iade işlemlerinin sonuçlandırılma imkanının bulunması karşısında, davacı tarafça ihraç konusu ürünlerle ilgili olarak ödenen KDV ve cezasının düzeltilmesi için anılan düzenlemeler doğrultusunda vergi dairesine müracaat etmesi gerekir. Dosyada davacının açıklandığı şekilde vergi dairesine başvurduğu ve başvurunun reddedildiği iddia ve ispat edilmemiştir. Bu nedenle davacının bu aşamada KDV ve cezasına ilişkin olarak mahkemeye başvurmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Sonuç itibariyle mahkeme kararında KDV ve cezası yönünden bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak, takip cari hesap alacağına dayalı olup her iki tarafın ticari defterinde kayıtlı olan 288,75 USD tutarlı fatura alacağından dava dilekçesindeki talep olan 285,75 USD tutarında davalı sorumludur. Ancak mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmaksızın davanın tamamen reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Her iki tarafın ticari defterinde kayıtlı olan bu alacak likit olup, takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. 2004 sayılı İİK’nın 67/2. Maddesine göre, itirazın iptali davasında takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Eldeki davada ise davacı takip alacaklısı takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu ispatlanamamıştır. Dolayısıyla reddedilen kısım yönünden kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için şartlar oluşmadığından bu talebin reddi gerekir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; reddedilen kısım yönünden kötüniyet tazminatı talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine; mahkemece KDV bedeli yanında ayrıca talep konusu olan 285,75 USD hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın davacının bağlı olduğu vergi dairesine müracaat ederek işlemlerini düzelttirebileceğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın KDV ve cezasına ilişkin davanın reddine, fatura alacağı yönünden kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın KDV ve cezasına ilişkin davanın REDDİNE, fatura alacağı yönünden KABULÜNE, 2-Davalı takip borçlusunun, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 285,75 USD asıl alacak yönünden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren Devlet Bankalarının USD cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanmasına, 3- İtirazın iptaline karar verilen alacağın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı olan 874,59 TL’nin % 20’si olan 174,91 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 5-Başlangıçta peşin olarak alınan 395,24 TL harcın alınması gerekli olan 59,74 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 335,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine, 6- Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 29,20 TL, posta ve tebligat gideri 82,00 TL, bilirkişi ücreti 1350,00 TL olmak üzere toplam 1.461,20 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 39,05 TL yargılama masrafına, 59,74 TL harç eklenerek sonuç olarak 98,79 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1.422,15 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 874,59 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.926,97 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine, 10-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Başlangıçta davalı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, c-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 98,10 TL, posta ve tebligat gideri 65,60 TL olmak üzere toplam 156,00 TL yargılama masrafının, istinaftaki haklılık durumuna göre bulunan 4.17 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/04/2021