Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/2297 E. 2021/13 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2297
KARAR NO : 2021/13
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2020 tarihli ara karar
NUMARASI : 2020/318 Esas
DAVALI/KARŞI TARAF: KİL-SAN KİL SAN. TİC. AŞ
DAVA : Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14.01.2021
Taraflar arasındaki tespit davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması uterine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili, davalı şirketin ortaklık yapısı ve hisselerinin …. 8.800 B-C-D-E Grubu, …. 11.000 A Grubu, … 8.800 B Grubu, … 8.800 E Grubu, … 8.800 C Grubu ve …. D Grubu şeklinde olduğunu, müvekkili … davalı şirketin pay sahiplerinden olup aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, ortaklardan … müvekkilinin babası olup, 1920 doğumlu ve 100 yaşında olduğunu, ciddi sağlık sorunlarının bulunduğunu, ortaklardan … da müvekkilinin amcası olup keza kendisinin de çok yaşlı olduğunu yaşı ve koronavirüs nedeniyle evden dışarı çıkamadığını, diğer ortaklar …nun çocukları ve müvekkilinin kardeşleri olduğunu, … davalı şirketin yönetim kurulu başkanı, … da şirketin yönetim kurulu üyesi olduklarını, ortaklar ve yönetim kurulu üyeleri arasında son dönemde husumet olarak nitelendirilebilecek bir takım nahoş olaylar yaşandığını, davalı şirket tarafından Beyoğlu…. Noterliğinden keşide edilen 22 Haziran 2020 tarihli ve … ile … yevmiye sayılı ihtarnameler kapsamında, davalı şirket yönetim kurulu üyesi ve genel müdür olarak görev yapan … ile yönetim kurulu üyesi ve genel müdür yardımcısı … iş akitlerinin haklı nedenle feshedildiğinin bildirildiğini, genel müdür ve genel müdür yardımcısının göreve getirilmesi ve görevden alınması 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (“TTK”) emredici hükümlerinden m. 375/1 (d) uyarınca Yönetim Kurulunun mutlak ve devredilemez yetkisi kapsamında olduğunu, bu konuda alınmış bir yönetim kurulu kararı da bulunmadığından, yapılan iş akdi feshi bildiriminin ve işleminin yasanın emredici hükümlerine aykırılık oluşturduğundan yok hükmünde olduğunu, Bunun yanı sıra her ne kadar Yönetim Kurulu Başkanı … tarafından Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısının Yönetim Kurulu toplantısına mazeretsiz şekilde katılım göstermediği ileri sürülmüş ise de, bu iddialar somut gerçeklerle bağdaşmadığını, zira 22 Haziran 2020’de yapılması planlanan yönetim kurulu toplantısına ilişkin olarak bazı kurul üyelerinin yasal engel bildirdiklerini ve toplantı nisabı oluşmadığından toplantının yapılamadığını, bu durumun tüm yönetim kurulu üyelerinin bilgisi dâhilinde olduğunu, bu nedenle iş akitlerinin feshine dayanak gösterilen gerekçelerin gerçekleri yansıtmadığını, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olmak üzere diğer yönetim kurulu üyelerinin yasanın emredici hükümlerine alenen aykırı tutum, davranış ve işlemleri ile genel müdür ve genel müdür yardımcısının görevlerini ifa etmesine engel olunduğunu, davalı şirket esas sözleşmesinin 11-3. maddesinin üçüncü fıkrasının kanuna aykırı olması nedeniyle batıl olup, uygulanma kabiliyetinin bulunmadığını, zira, esas sözleşmenin 11-3. maddesinin üçüncü fıkrası ile pay sahiplerinin genel kurulda temsil edilebilme hakkına ilişkin olarak; “Genel Kurul toplantılarında hissedarlar kendilerini bizzat veya usul ve füruğlarına verecekleri vekâletname ile veya diğer hissedarlardan birine verecekleri vekâletname ile temsil edebilirler. Bunun dışında vekâlet verilmesi mümkün değildir. (verilecek vekâletname temsil belgesi şeklinde olabilir) Bir kişinin kendi hissesi hariç vekâleten temsil edeceği hissedar sayısı ikiden fazla olamayacağı gibi toplam sermayenin yüzde yirmisini de aşamaz.” şeklinde düzenleme yapıldığını, bu düzenleme ile ilk olarak bir pay sahibinin temsil yetkisi verebileceği kişiler, usul ve füruğu (altsoy-üstsoy) ve bir diğer pay sahibi ile sınırlandırıldığını, İkinci olarak, bir pay sahibinin temsil edebileceği diğer pay sahiplerinin sayısı en fazla “iki”, temsile konu sermaye miktarı ise toplamda en fazla “yüzde yirmi” olarak öngörüldüğünü, pay sahibinin temsilci aracılığıyla genel kurula katılma hakkını pek çok yönden sınırlayan bu düzenleme kanuna açıkça aykırı olup butlanla malul olduğunu, müvekkili …’nun alt soyunun olmadığı gibi, üst soyu olan babası ve şirket ortağı …’nun ise ilerleyen yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle genel kurula katılmasının mümkün olmadığını, diğer şirket ortağı ve amcası … da yaşı, sağlık durumu ve koronavirüs nedeniyle evden çıkmamakta ve o da uzun yıllardır genel kurullara temsilci aracılığıyla katıldığını, kardeşleri olan … ile de yukarıda özetlenen şekilde uyuşmazlıkları söz konusu olduğundan kendilerini temsilci olarak atamak da mümkün olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin kendisini genel kurulda esas sözleşme hükümlerine uygun olarak temsil ettirme olanağının bulunmadığını ileri sürerek davalı şirket esas sözleşmesinin 11-3. maddesinin üçüncü fıkrasının butlanının tespitine; dava kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar HMK m. 391/1 uyarınca, müvekkiline davalı şirketin genel kurullarında tedbir yoluyla kendisini esas sözleşmenin 11-3 maddesine bağlı olmadan dilediği temsilci ile temsil ettirebilme hakkı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, esas sözleşme hükmünün tümüyle butlanının tespitinin istemekte davacının hukuki yararının bulunmadığını, ayrıca, sözleşme hükmünde, temsil yetkisi sadece pay sahiplerine verilerek sınırlandırılmadığını, diğer yandan şirketin esas sözleşmesinin Türk Ticaret Kanununa uyumlu hale getirilmesi çerçevesinde, Bakanlık temsilcisinin ve davacının da katılımı ile şirket genel kurulunun yapılarak davacının da imzaladığı ve oy birliği ile alınan yönetim kurulu kararı teklifi doğrultusunda dava konusu sözleşme değişikliğinin yapıldığını, sonradan bunun kanuna aykırılığının ileri sürülmesinin çelişkili davranış yasağı kapsamında olduğunu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, aynı iddialara dayalı olarak İstanbul 6. Ticaret Mahkemesi’nin 2020/303 E.sayılı dosyasında fesih davası açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: ilk derece mahkemesince, davacı tarafın tedbir talebinin davalı şirketin genel kurullarında tedbir yoluyla kendisini esas sözleşmenin 11-3 maddesine bağlı olmadan dilediği temsilci ile temsil ettirebilme hakkı verilmesine ilişkin olup, bir diğer anlatımla dava dilekçesi netice-i talep kısmında butlanının tespiti talep edilen şirket sözleşme maddesinin uygulanmamasına ilişkin olduğu, bu tespitler neticesinde davacının dava netice-i talebi doğrultusunda ihtiyati tedbir talep ettiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; pay sahibinin genel kurula katılması, ister bizzat gerçekleştirilsin ister bir temsilci vasıtasıyla yapılmış olsun, “vazgeçilmez” bir hak niteliğinde olduğunu, genel kurula katılma hakkının bu niteliği TTK m. 447/1-a’da vurgulanmış olup bu nitelikte bir hakkı sınırlandıran veya ortadan kaldıran bir genel kurul kararının batıl olduğunu, tedbir koşullarının gerçekleştiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Talep, pay sahiplerinin genel kurulda temsil edilebilme hakkını düzenleyen şirket esas sözleşmesinin 11-3. maddesinin üçüncü fıkrasının butlanla batıl olduğunun tespiti davasında, davacı ortağa davalı şirketin genel kurullarında tedbir yoluyla kendisini esas sözleşmenin 11-3 maddesine bağlı olmadan dilediği temsilci ile temsil ettirebilme hakkı verilmesini istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, talebin reddine karar verilmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dosyasının istinaf incelemesine gönderilmesi aşamasında, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 07.12.2020 tarih, 2020/318 Esas; 2020/652 Karar sayılı kararı ile; “Davanın kısmen kabulü ile davalı … Ticaret AŞ’nin esas sözleşmesinin 11-3 maddesinin 3. Fıkrasının “Genel Kurul toplantılarında hissedarlar kendilerini bizzat veya usul ve füruğlarına verecekleri vekâletname ile veya diğer hissedarlardan birine verecekleri vekâletname ile temsil edebilirler. Bunun dışında vekâlet verilmesi mümkün değildir.” ifadelerini içerir kısmının TTK 447/1 madde gereğince batıl olduğunun tespitine, 2-Esas sözleşmesinin 11-3 maddesinin 3. Fıkrasının “(verilecek vekâletname temsil belgesi şeklinde olabilir) Bir kişinin kendi hissesi hariç vekâleten temsil edeceği hissedar sayısı ikiden fazla olamayacağı gibi toplam sermayenin yüzde yirmisini de aşamaz” ifadelerini içerir kısmına yönelik butlan talebinin reddine,” karar verilmiştir.Hal böyle olunca, esas dava hakkında karar verilmiş olduğu gözetildiğinde istinafa konu ara karar yönünden istinaf incelemesi konusuz kalmıştır. Bu durumda bu kararın nihai kararla birlikte kanun yolu aşamasında değerlendirilmesi durumu saklı olmak üzere, istinafa konu ara karar yönünden istinaf incelemesi konusuz kaldığından istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi