Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/2240 E. 2023/1164 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2240
KARAR NO: 2023/1164
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2019/415 Esas – 2020/647 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; oğlu ile birlikte davalı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’den iki tane daire aldıklarını, dava dışı …’ın bu şirketin sahibi olduğunu, kendisini … Kooperatifi üyeliğinden tanıdıklarını, dava dışı …’ın bu kooperatifin de başkanı olduğunu, kendisinden ve oğlu …’dan kooperatif genel kurul toplantılarında kullanılmak üzere imza örnekleri alındığını, bu imza örneklerinin hukuka aykırı şekilde bilgisayar yardımı ile bono şeklinde doldurularak İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında aleyhine icra takibine başlanıldığını, benzer imza örneği için de oğlu aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından takip başlatıldığını, belgeler ile ilgili olarak İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında bilirkişi raporu hazırlandığını, söz konusu belgede alacaklı gözüken davalı şirketin ticari defterleri incelendiğinde bu şirketin kendilerine borç para vermediğinin anlaşılacağını belirterek borçlu olmadıklarının t
espitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın arabuluculuk ön koşuluna bağlı olduğunu belirterek davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın esasına ilişkin olarak da senede karşı senetle ispat koşulunun bulunması gerektiğini, davaya konu senedin bononun bütün unsurlarını taşıdığını, bononun sahte olmadığını, söz konusu bonoların Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017 / 44 D. İş sayılı dosyasında yapılan tespitten sonra kooperatif üyelerinden alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Davalı şirketten ticari defterleri usulüne uygun şekilde istenildiği halde davalı tarafa ait ticari defterlerin incelemesinin yapılacağı 06.02.2020 tarihinde davalı şirket ticari defterlerini mahkememize sunmamıştır. Davalı taraf davaya konu senetlerin bu kooperatife yapılan inşaat nedeniyle kooperatif üyelerinden alındığını ileri sürmekte olup bu durumda bu senetlerin davalı şirket tarafından kendi ticari defterlerinde muhasebeleştirilmesinin de yapılmış olması gerekir. Davalı şirket kendi ticari defterlerini usulüne uygun şekilde kendisinden istenildiği halde mahkemeye sunmamıştır. Bu durumda 6100 sayılı HMK m. 222/V’e göre bu konunun araştırılmasının önünü de davalı şirket kendisi kapatmıştır. 6100 sayılı HMK m. 222/V de yer alan; “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmü gereği davanın kabulüne yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı HMK m. 222/V hükmüne göre davanın sonuçlandırılması hukuken mümkün olduğundan 6100 sayılı HMK m. 30 usul ekonomisi ilkesi gereği sahtelik incelemesi yaptırılmamıştır. Davalı tarafın ticari defterlerini mahkememize sunmamış olması nedeniyle davalı tarafın delil olarak sunduğu ve dava dışı … Kooperatifi ile ilgili olarak yaptırdığını belirttiği Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017 / 44 D. İş sayılı dosyasının UYAP kaydı mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır. Bu dosyanın ve içinde hazırlanan bilirkişi raporunun incelenmesi sonucunda davalının dava dışı … Yapı Kooperatifine yaptığı inşaatın ne kadarının bittiğinin tespitini talep ettiği, hazırlanan rapora göre de inşaatın % 89,70 oranında sosyal tesis ve kapalı yüzme havuzunun ise % 40 oranında bittiğinin tespit edildiği görülmektedir. Rapora tespit isteyen davalının itirazda bulunduğu ancak ikinci bir rapor hazırlanmadığı anlaşılmaktadır. Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017 / 44 D. İş sayılı dosyası davalı ile dava dışı … Yapı Kooperatifi arasındaki uyuşmazlığa yönelik delil tespiti hükmünde olması nedeniyle bu dosyanın mahkememiz dosyasının konusunu oluşturan bono ile hukuki ve fiili ilişkisi tespit edilemediğinden dikkate alınmadığını ve davanın kabulüne ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince ticari defterlerinin sunulması 13/01/2020 tarihli ön inceleme duruşma tutanağında ihtar edilmiş ise de sehven bu defterlerin mahkeme huzuruna sunulamadığını, bundan mütevellit yerel mahkemenin verdiği hüküm aracılığı ile görüleceği üzere davayı aydınlatma ödevini yalnızca ticari defterlere hasretmek suretiyle hüküm kurmaya elverişli bir inceleme olmaksızın karar vermesinin hukuk mantığı ile taban tabana zıt olduğunu, yerel mahkeme tarafından davacının dava dilekçesinde sadece ticari defterlerinin delil olarak sunmuşçasına davacı lehine tavır takınarak hüküm kurulması ve akabinde davayı sonuçlandırmasının hukuken anlaşılır olmaktan uzak olduğunu, ilk derece mahkemesinin delillerin takdirinde tereddüte mahal vermeyecek şekilde hataya düştüğünü gözler önüne serdiğini, davacının İcra İflas Kanunu 169 vd. maddelerinde belirlenen usul ve düzenlemeler ışığında da borçlu olmadığı yönündeki iddialarını ispatlayamadığını, davacı iddiasında senetteki borcun olmadığını dile getirmiş olmakla birlikte davacının borca itirazlarının tamamen haksız ve mesnetsiz durumda olduğunu, çünkü dava konusu bonoya bakıldığında görüleceği üzere şirketi tarafından bedelin nakden verildiğini, borç ilişkisinin meydana geldiğini, ne var ki borç ilişkisinin bu şekilde doğmamış olsaydı dahi senetten dolayı ortaya çıkan borç ilişkisinin asıl ilişkiden mücerret olduğunu, mücerret kıymetli evrakın doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız ve soyut olduğunu, kıymeti evrakın bir defa doğduktan sonra doğumuna sebep olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluğun kıymetli evrakın geçerliliğine etkili olmayacağını, bu sebeple davacının İİK 169 madde ve devamı maddelerine girmeyen itirazlarının reddedilmesinin gerektiğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmadığı ve istinafa cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava; davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus yolla başlatılan icra takibene dayanak bono senedinin sahte oluşturulduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince yukarıda yazılı gerekçeler ile istinaf isteminde bulunulmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde yargılamada 6100 sayılı HMK 222/5 maddesinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığı ve eksik inceleme bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı hakkında İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatılmış, takibe dayanak olarak davacıya ait üzerinde 3 adet imza bulunan 75.000 TL bedelli bonoya dayanılmıştır. Davacı, dava konusu bononun kendisinin üyesi olduğu kooperatife imza örneği olarak verdiği belgenin verilen belgenin, kooperatif başkanı …’ın ortağı olduğu davalı şirket tarafından hukuka aykırı yollarla kağıtta bulunan imzaların üzerindeki boşluğa bilgisayar yardımı ile bono metni doldurularak ve belgenin altından ve üstünden kesilerek senet haline dönüştürüldüğünü, aynı yöntemin oğlu olan … hakkında da yapıldığını, …’ın istanbul 17 İcra Hukuk mahkemesinin 2018/444 esas sayılı dosyası ile açtığı davada senedin metne sonradan eklemeler yapılarak oluşturulduğunun bilirkişi raporu ile belirlendiğini, davalı şirket ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını iddia etmiş dava dilekçesinin deliller bölümünde 6 numaralı delilinde davalı ticari defterlerine delil olarak dayanmış ancak bu delille birlikte başkaca 13 adet daha delile dayanmıştır. Davalı taraf senede karşı senetle ispat zorunluluğu bulunduğunu, senedin soyut borç ikrarı niteliğinde olduğun, dosyaya delil olarak sunulan bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince davalının ticari defterlerini verilen kesin süre içinde ibraz etmemesi nedeniyle 6100 sayılı HMK 222/5 maddesine dayanılarak ve başkaca bir inceleme yapılmadan davanın kabulüne karar verilmiştir. HMK 222/5 maddesinde “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” düzenlemesi ile ispat yükü kendisinde olan taraf ister tacir olsun isterse tacir olmasın münhasıran (salt-sadece) karşı tarafın ticari defterlerini delil olarak gösterebilir. Yani taraflardan biri iddiasını sadece karşı tarafın defterleriyle ispat etmek istediğini beyan edebilir. Karşı tarafın ticari defterlerine münhasıran dayanma delillerin mahkemeye sunulması sırasında olmalıdır. Bir başka anlatımla davacı HMK’nun 119 ve 121. Maddeleri gereği dava dilekçesi ile, davalı HMK’nun 129. Maddesi gereği cevap dilekçesinde iddia ve savunmasına dayanak vakıaları karşı tarafın ticari defterleri ile ispat edeceğini açıkça beyan etmelidir. Hiçbir zaman diğer deliller ile birlikte davalının ticari defterlerini de delil olarak göstermek HMK’nun 222/5 maddesi anlamında münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine dayanma olarak kabul edilemez. Burada ki münhasırlık sadece delil olarak karşı tarafın ticari defterlerinin gösterilmesi ve içeriğinin kabul edileceğinin bildirilmesidir. Bu nedenle bildirmiş olduğu tüm delilleri toplanıp incelendikten sonra iddiasını yada savunmasını ispat edemeyeceğini anlayarak tahkikat aşamasında karşı tarafın ticari defterlerini delil olarak kabul edeceğini beyan etmek bu anlamda münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine dayanmak olarak kabul edilemez. Keza her iki tarafın ticari defterlerini delil olarak gösterdikten sonra kendi ticari defterlerinin kanuna uygun tutulmadığının tespit edilmesinden sonra karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesinden faydalanarak münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine dayanamayacaktır. Taraflardan biri iddia ve savunmasına dayanak vakıaları münhasıran (salt) karşı tarafın ticari defterleri ile ispat edeceğini delil bildirme süreleri içinde beyan etmişlerse mahkeme karşı tarafa ticari defterlerini ibraz için makul kesin bir süre belirleyerek bu süre içinde incelenmesi amacı ile ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmesi , ibraz etmemesi durumunda karşı tarafın ticari defterlerine dayanan tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağı hususlarını karşı taraf tahkikat duruşmasına gelmiş ise yüze karşı gelmemiş ise bir davetiye ile bildirecektir. Karşı tarafın ihtarlı davetiyeyi aldıktan sonra ticari defterlerini ibraz etmemesi halinde diğer taraf iddiasını ispat etmiş sayılacaktır. Öte yandan taraflardan birinin diğer deliller yanında karşı tarafın ticarî defterlerine dayanmasıyla karşı taraftan ticarî defterlerin ibrazının istenilmesi, ancak ticarî defterlerin ibrazından kaçınılması durumunda, HMK’nın belgelerin ibraz mecburiyetini içeren 219 ve devamındaki hükümler uygulama alanı bulacaktır. Bu çerçevede HMK’nın 220/3. maddesinde düzenlenen belgenin ibraz yükümlülüğüne aykırı davranışın sonucunda, HMK’nın 222/5. maddesindeki düzenlemeden farklı olarak hâkime takdir hakkı tanınmış olup hâkim, ibraz edilmeyen belgenin/ticarî defterin içeriği hakkında, somut durumun niteliğine uygun düştüğü ölçüde yapacağı değerlendirme sonrasında ibrazı isteyen diğer tarafın beyanının kabul edilip edilemeyeceğine karar verecektir (Pekcanıtez, Özekes, Akkan, Korkmaz, s. 1834). (emsal Yargıtay Hukuk genel kurulunun 2019/11-172 E.2022/69 K, 2019/11-328 E. 2022/154 K sayılı ilamları ) Somut olayda; davacı tarafça ileri sürülen iddiaların ispatı için davalının ticarî defterleri yanında diğer delillere de dayanılmış olup davalının ticarî defterlerinin ibrazı ve bundan kaçınmanın sonuçlarına ilişkin olarak uygulama alanı bulacak olan düzenlemeler HMK’nın 219 ve 220. Maddeleridir. Davacının ileri sürdüğü iddiaların ispatı için delil olarak münhasıran davalının ticarî defterlerine dayanmamış olması, belgelerin/ticarî defterlerin mazeretsiz olarak ibraz edilememelerinin sonuçlarını düzenleyen HMK’nın 220. maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmez. Zira ileri sürülen hususların ispatında münhasıran davalı defterlerine dayanılmamış olması durumunda uygulanmayacak hüküm HMK’nın 222/5. maddesi olup somut olay bakımından aynı Kanun’un 220. maddesi geçerliliğini korur. Bu durumda ilk derece mahkemesince 6100 sayılı HMK 222/5 maddesine dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır. Yine eldeki uyuşmazlıkta iddia ve savunmanın ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında dava konusu bono üzerinde davacı iddiaları yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmadan ve tarafların delilleri toplanmadan, aynı olaya ilişkin yürütülen soruşturma sonucunun BK.’nun (TBK’nun 74.) maddesi uyarınca ceza mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet kararı maddi olayın tespiti yönünden hukuk hakimini bağlayacağı da dikkate alınması gerektiğinden eksik deliller ile karar verilmesi de isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.02/11/2023