Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/2180 E. 2021/277 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2180
KARAR NO : 2021/277
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2017
NUMARASI : 2014/233 Esas – 2017/557 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firma ile davalı arasında bir taşıma sözleşmesi olduğunu, buna göre davalı firmanın, müvekkili firmanın yurt içindeki eşyalarını taşıyacağını, müvekkili firmanın da ödeme yükümlülüğünü yerine getireceğini, ancak 28.03.2014 tarihinde … nolu irsaliyeler ile taşman ve içerikleri açıkça belirtilen kargoların kaybolduğunu, … cep telefonu, … Cep Telefonu, … Cep Telefonu ve … davalı tarafça yapılan taşıma esnasında kaybolduğu/çalındığını, firma ile çözüm çalışmalarının cevapsız kaldığını, İzmir ….noterliği’nin 08.04.2014 tarihin … yevmiye nolu ihtarnameye rağmen davalı tarafın sessiz kaldığını, taraflarınca yapılan takibe davalı tarafın haksız ve kötü niyetle itiraz etiğini, takibin durdurulmasını sağladığını, fatura bedellerine göre kayıpların bedelinin 4.358,70.-TL olduğunu bildirerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: .Davacının iddiasını kabul etmemekle birlikte, eğer bir tazminat belirlenecekse bunun, TTK 880 hükmünde ziyandan taşıyıcının mesul olduğu hallerde tazminatın nasıl talep edileceğinin belirlendiğini, ayrıca davacının taşınan ürünlerinin müşterilerinin tamir edilmiş ikinci el ürünleri olduğunun ambar tesellüm fişlerinde mevcut olduğunu, dolayısı ile verdiği fatura örneklerinin gerçek bedelleri yansıtmadığını, kargoların çalınmasının, kargo çalışanlarının müşteriden ürünleri alıp başka bir müşteriye ürün almaya gittiklerinde aracı güvenli bir yere park edip, kilitlemiş oldukları halde kilit kırılarak çalındığını, bu durumda ihmal edilen bir olayın olmadığını, davacının talebini çalan üçüncü şahıslardan yapması gerektiğini bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında; Davacı iddiası, davalı taraf savunmaları, İstanbul… icra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, 12.06.2015 tarihli kök, 04.02.2016 tarihli ek ve 13.07.2016 tarihli ek raporlar ve tüm dosya kapsamı itibariyle davacı şirketin davalı kargo şirketinin taşınması amacıyla toplam 4.610 gr ağırlığında 4 adet 2. El elektronik eşyayı verdiği, bu eşyaların taşınma esnasında çalındığı, alınan bilirkişi raporuna göre davacının taşıma esnasında çalınan eşyalardan doğan zararın bilirkişi raporuna göre 3.149 TL olduğu, ancak TTK 882/3 madde hükmüne göre, TTK 882 maddesine göre yapılan hesaplamaya göre 4.610 gr’nı 38,40 SDR’ye bunun da 129,93 TL’ye tekabül ettiği, davalının sorumluluğunun TTK 882/3 maddesine göre 129,93 TL olduğu sabit görülmekle belirtilen nedenlerle davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; İstanbul … icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 455,78 TL üzerinden kaldığı yerden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyanın yeni bilirkişiye tevdi talebinde bulunulsada yerel mahkemece bu istemlerinin haksız olarak reddolunduğunu, davacı tarafından, davalı ile akdedilen “yurtiçi kargo taşımacılığı sözleşmesi” kapsamında taşınması amacıyla davalı yana teslim edilen 28.03.2014 tarihli, seri a … sıra no’lu yol irsaliyesi, 28.03.2014 tarihli, seri a … sıra no’lu yol irsaliyesi ve 28.03.2014 tarihli seri … sıra no’lu ve 28.03.2014 tarihli, seri … sıra no’lu yol irsaliyeleri’nden açıkça belirtili; … cep telefonu, … cep telefonu, … cep telefonu,… notebook taşınması sırasında kaybolmuş veya çalındığını, ttk’nın taşıyıcının sorumluluğu başlıklı 875.md’ne göre “taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyaından hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumlu” olacağını, bilirkişi ek raporunda cihazların gerçek değerlerinin bir hayli altında kalan fiyatlar sunulduğunu, icra takibi ile ek rapor arasında zayi olan ürünlerle ilgili 1.373,00 tl fark bulunduğunu, ürünlerin çalınmış olması sebebiyle değer tespiti için kendilerinin cari hesap alacaklarının baz alınmasının daha sağlıklı olacağını, davalı tarafın alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesi gerektiğini, bu hususları istinaf ederek, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:dava konusu kargonun 3. Şahıslar tarafından çalınmış olduğundan meydana gelen zararın davalının fiilinden kaynaklanmadığını, TTK’nın 876. Md. Göre “zıya hazar ve gecikme taşayıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.” hüküne havi olduğunu, somut vakıanın, kargo dağıtım aracının uygun bir yerde park halinde ve gündüz vakitlerinde iken hırsızlık olayının yaşanabileceğinin ön görülemeyen bir durum olduğunu, davalının araç kapılarını kilitleyerek gerekli önlemi aldığını, mahkemenin kısmen kabulü yönündeki hükmün bozularak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bu hususları istinaf ederek davanın tümden reddini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, kargo taşıması için davalıya teslim edilen emtianın alıcısına teslim edilmeden kaybolması nedeni ile uğranılan zararın tazmini amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının görevlilerince teslim alındıktan sonra çalındığı iddia olunan ürünlerden dolayı davalının zarardan sorumlu olup olmadığı, zararın miktarı ve icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davacının gönderilerinin, davalının görevlilerince teslim alındıktan sonra alıcısına teslim edilmediği ihtilaf konusu değildir. Buna göre kargoya konu emtianın taşıyıcı sorumluluğunda iken ziya a uğradığının kabulü gerekir.6100 sayılı HMK’nın MADDE 266/1. Maddesine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Taraflar, bilirkişi raporuna karşı itiraz edebilirler. HMK’nın 282. Maddesine göre de, hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.Mahkemece itibar edilen bilirkişi raporunda, gerekli araştırmalar yapılarak taşımaya konu ikinci el emtianın değeri tespit edilmiştir. Bu haliyle bilirkişi raporu gerekçeli, denetime elverişli ve somut olaya uygundur. Davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilmekle birlikte, bilirkişi raporundaki tespitlerin aksi yönünde, davaya konu ikinci el emtianın değerine ilişkin bir emsal de sunulmuş değildir. Bu nedenlen Mahkemece ikinci el emtianın değerine ilişkin olarak bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, kabulüne karar verilen tazminat tutarı bilirkişi raporuna göre tespit edilmiş olup, davalının sorumluluğunun sınırlı olup olmadığı ve bunun sonucunda tazminat alacağı yargılama sonunda belirlenebildiğinden alacağın likit (belirlenebilir) olduğunun kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin koşulları oluşmamıştır.Her ne kadar İlk derece Mahkemesi kararına karşı davalı taraf da istinaf yoluna başvurmuş ise de, davalı aleyhine hüküm altına alınan miktar kesinlik sınırının altında olup miktar itibariyle hüküm tarihinde geçerli olan istinaf sınırını geçmeyen mahkemenin kabul karara karşı HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından davalının istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 346/1. Maddesi uyarınca REDDİNE; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın, alınması gereken 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalıdan istinaf yoluna başvuru sırasında alınan 31,40 TL istinaf karar harcı ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının istemi halinde kendisine iadesine,4-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/03/2021