Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/214 E. 2021/488 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/214
KARAR NO : 2021/488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 16/10/2018
NUMARASI: 2014/1524 Esas – 2018/733 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket LPG/Otogaz Dağıtım şirketi olarak faaliyet göstermektedir. Davalı Şirket ile Davacı şirket arasında Bayilik sözleşmesi ve buna Ek Protokol akdedildiğini, davalı şirketin 14/10/2014 tarihinde davacı şirkete yaptığı ziyaret sırasında ticari hayatta kabulü mümkün olmayan davranışlara maruz kaldığı gerekçesi ile davacı şirkete Üsküdar … Noterliği 15/10/2014 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile tek yanlı ve haksız nedenlerle feshettiğini bildirdiğini, bu durumun gerçek dışı olduğunu, davalı şirket yetkilisinin sebebiyet verdiği ve suç teşkil eden eylemlerinin haklı bir fesih nedeni teşkil etmeyeceğini, davacı şirket ile davalı şirket arasında borçlarının tasfiyesi için yapılan görüşmeler sonunda 26/09/2014 tarihinde bir protokol imzalandığını, davalı şirketin protokolden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine Beyoğlu …. Noterliği’ nin 02/10/2014 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi keşide edilerek ve borçlarının üç gün içersinde ödenmesinin ihtar olunduğunu, davalı şirket yetkilisi …, 14/10/2014 tarihinde şirketi randevulu ziyaretinde davacı şirket yetkilisi … tarafından kabul edildiğini, davalı şirket yetkilisi … görüşmeye silahla gelmiş olup ilk andan itibaren agresif davranışlar sergilediğini, davalı şirket yetkilisinin daveti ile görüşmeye Yönetim Kurulu Başkanı … odasındaki toplantıya katıldığını, davalı yetkilisinin Protokolün yanında olmadığını ileri sürmesi üzerine Sn. … fotokopi çekmek üzere klasörden çıkarttığını, davalı şirket yetkilisi protokolü … elinden kapmış, geri almak istenince belindeki silahı göstermiş ve evrağı iade etmekten kaçınarak, evrakı iade etmesi için yapılan ricalara karşılık, davacı şirket yetkilisi … ve orada bulunanları yakmakla ve ölümle tehdit ettiğini, evrağı iade etmeden ofisi terkedemeyeği söylenince protokolü yırtıp ufaladığını, davacı şirket ve davalı şirket yetkilisinin karşılıklı olarak polisi aradıklarını, davalı şirket yetkilisinin planlı olarak silahla davacı şirket ofisini basması ve silah tehdidi ile protokol aslını alıp yırtmasının sadece ticari örf adetle değil, asgari insani duygularla bile izahının mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle 02/10/2014 tarihli ihtarnameye rağmen davacı şirkete olan borçların tediye edilmemesi nedeniyle taraflar arasında akdolunan Bayilik Sözleşmesinin davacı şirket tarafından haklı olarak feshedildiğini, bayilik sözlemesinin davalı şirket tarafından haksız, davacı şirket tarafından haklı nedenlerle feshedilmesi nedeniyle davacı şirket aşağıda açıklanan tutarlarda cezai şart, kâr mahrumiyeti ve yatırım bedelinin iadesi talebine hak kazandığını, 10.000 USD karşılığı 22.245 TL’nin 29/10/2014 tarihinden itibaren sözleşme uyarınca yıllık %36 faizi ile davalıdan tahsilini, 10.000 USD karşılığı 22.245 TL’nin 29/10/2014 tarihinden itibaren sözleşme uyarınca yıllık %36 faizi ile davalıdan tahsilini ve 10.000 TL kar mahrumiyeti alacağının 29/10/2014 tarihinden itibaren sözleşme uyarınca yıllık %36 faizi ile davalıdan tahsilini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava konusu olan kar mahrumiyeti taleplerini ve dava dilekçesi muhteviyatını kesinlikle kabul etmediklerini, davacı kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağı iddiası ile dava açmış olup davacının talep edebileceği herhangi bir kar kaybı ve cezai şart bedeli bulunmadığını, cezai şart miktarı neye göre ve hangi kar kaybının hangi sürelere istinaden talep edilmekte olup bu hususların davacı tarafa detaylı şekilde açıklatılması gerektiğini, davayı kabul etmemekle beraber açıklandığı takdirde bu hususlara ilişkin cevap haklarını saklı tuttuklarını, satış taahhüdü ihlali nedeniyle cezai şart talebinin mümkün olmadığını, davalı şirket yetkilisinin randevulu olarak davacı şirket merkezine görüşme için gittiğini, görüşme sırasında davacı şirket yetkilisi müvekkili olduğu şirket yetkilisinin şirket merkezinden ayrılmasına izin vermediğini, şikayet sonucu tarafların emniyet güçleri eşliğinde karakola ifade için götürüldüklerini, ifade sırasında davalı şirket yetkilisi … karakol bahçesinde polislerin yanında davacı şirket ortaklarından … tarafından planlı olarak dışarıdan getirildiği düşünülen sert cam nesne ile başına defalarca vurulduğunu, polislerin araya girmesi ile soz konusu şahıs uzaklaştırılmış ve davalı şirket yetkilisinin başına yaralama olayı nedeniyle 5-6 dikiş atıldığını, hastanede gözlem altında kaldığını, müvekkili şirket yetkilisinin silahının olmadığı hususu arama tutanakları ve soruşturma dosyası içeriğinden açıkça anlaşılmakta olup ayrıca şirket girişinde X ray cihazı bulunduğunu, müvekkilinin bayilik sözleşmesini haklı nedenlerle feshetmiş olup davacı şirket yetkililerinin gerçekleştirdiği fiillerin haklı neden oluşturduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Davalı şirket tarafından keşide edilen Üsküdar ….Noterliğinden tasdikli 15/10/2014 tarih ve … nolu fesih ihbarnamesinden, davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak 15/10/2014 tarihinde feshetmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı yan;sözleşmeyi süresinden önce sona erdirmiş olup birtakım fesih nedenleri ileri sürmüş ancak fesih nedenleri mahkememizce kabul görmemiş bu nedenle davalı tarafça yapılan feshin haksız olduğu ve davalının ürün alımını durdurmak süretiyle sözleşmeyi ihlal ettiği mahkememizce benimsenmiştir. Açıklanan nedenle taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 25. Maddesi Ek Protokol Bayinin Taahhütleri 3.2 ve 3.6 maddelerindeki davacıya sözleşmenin feshinden doğan cezai şartların ve tazminatın tümünü talep etme hakkının doğduğu anlaşılmıştır. Ek Protokol 3.2 maddesine göre davacı 100.000USD Amerikan Doları nı davalıdan talep etmeye hak kazanmıştır. Yine Ek Protokol 3.6 maddesi gereğince ve benimsenen 14.08.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının davalıdan talep edebileceği cezai şart miktarı 52.480,20USD dir. Sözleşmenin 25.maddesine göre davacının davalıdan kar mahrumiyeti tutarında cezai şart talep edebileceği anlaşılmış, kar mahrumiyeti yönünden Yargıtay’ın yerleşik kararlarında kar mahrumiyeti talebinin değerlendirilmesinde, mahrum kalınan kârın, davacı şirketin aynı bölgede yeniden bayilik kurulabilmesi için geçecek makul süre için talep edilebileceği kabul edilmektedir. Buna göre belirlenen 6 aylık makul süre için sözleşmenin 25 ve protokolün 4.1 maddesine göre 27/08/2018 tarihli Ek Bilirkişi Raporunda tespit edilen 178.296,00TL kar mahrumiyeti tutarı kadar davacının davalıdan talep hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır.Bu genel kabul sonrası tazminat ve cezai şartlar toplamının davalının mahvına sebep olabilecek kadar yüksek olup olmadığı hususu üzerinde durmak gerekli olmuştur. Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/40Talimat sayılı dosyası ile bu konuda rapor düzenlenmiş ve davalı şirketin finansal yapısının gerekli seviyede olmadığı, yeterli likit değere sahip olmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenle tazminat miktarlarında indirim yapılması gerektiği açıktır. Buna karşılık davacı tarafın talepleri talep edebileceği rakamların oldukça altında bulunduğundan ve talepten fazlasına karar vermek mümkün olmadığından tazminatlarda indirim yapılmasına gerek görülmemiş ve davacının taleplerinin tümüyle kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak açılan davada, alacak haklarımıza yönelik Mahkemece varılan kanaat, bakiye alacak haklarının tahsili için önem arz ettiğinden İlk Derece Mahkemesi kararına karşı bu kısımlar yönünden istinaf yoluna başvurduklarını, davalının fesih gerekçesi olarak ileri sürdüğü hususlara karşılık, bizzat davalı şirket yetkilisinin sebebiyet verdiği ve suç teşkil eden eylemlerinin haklı bir fesih nedeni teşkil etmeyeceğini, davalının görüşmeye davalı şirket yetkilisince belinde silahla gelinmiş, geldiği ilk andan itibaren agresif davranışlar göstermiş, Protokol aslının elinden almak istenildiğinde belindeki silahı göstermiş, polis çağrılacağının kendisine söylenmesi üzerine Protokolü yırtmış, tehditlerde bulunulduğunu, Davacının, gerek ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde gerekse mevcut ceza yargılaması sonucu sabit olduğu üzere sözleşmenin feshi haklı, geçerli ve kanıtlanmış sebeplere dayandığını, davacı ile davalı arasındaki bayilik ilişkisinin, Konya-Selçuklu ilçesindeki akaryakıt ve LPG istasyonunda başlamış olup davalı …Petrol Şirketinin lisansının 17.10.2014 tarihinde son bulduğunu, Konya-Selçuk ile Konya-Ereğli arası oldukça uzun bir mesafe olup 150 km’yi bulunduğunu, bilirkişi raporunda da “davacı yanın bu mahalde, bölgede yeni bir bayilik sözleşmesi akdetmek suretiyle istasyon işletmediği, yeni bir bayilik anlaşmasının yapıldığı Konya-Ereğli ilçesinin çok uzak bir mahal, bölge olduğu, dolayısıyla aynı mahalde, bölgede bayilik kurulmadığının kabulü gerektiği” görüşünü bildirdiğini, . Konya gibi büyük bir şehirde birbirinden fazlasıyla uzak mesafede yeni bayilik tesisinin aynı bölge olarak addedilmemesi gerektiğini, bilirkişi raporunda belirtilen 6 aylık sürenin neye göre tespit edildiğinin açıklanmadığını, Davalının 50.000.000,00 TL yi aşan bir varlığı olduğunu, bu durumda davalının tespit edilen cezai şart ve kar mahrumiyetini ödemesinin mahvına sebep olacağının söylenemeyeceğini, Bu itibarla tenkis yönündeki değerlendirmenin kabulünün mümkün olmadığını, alacakların davalının ekonomik mahvına neden olabileceği ve cezai şart/tazminat miktarlarından indirim yapılması gerektiği yönündeki karar gerekçesini kabul etmediklerini beyan ederek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın davalı şirket aleyhine tespit edilen gerekçeleri yönünden kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: yerel mahkeme tarafından davaya konu niza ve taraflar arası akdedilen sözleşme unsurları irdelenmediğini, yerel mahkeme tarafından aleyhe sözleşmenin daha da aleyhe yorumlanarak hüküm tesis edilmesi, tarafımızca kabul edilmeyen, varlığı ve imzası nizalı olan 19.09.2014 tarihli protokolün ve sabit mahkeme kararına rağmen temerrüt oluşturmayan çeklerin hükmün gerekçesine dayanak yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı ve davalı tarafın aynı dağıtım seviyesinde bulunmadıkları gerçeğinden hareketle taraflar arası ilişkinin ve sözleşmelerin “dikey dağıtım sözleşmesi” olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bu tür sözleşmelerin ”isimsiz sözleşme” olarak anıldığını ve sürekli borç ilişkisi doğuran nitelikte olduğunu, davacı dağıtıcı şirketin hakim durumu, davalı müvekkilden hatır çeki istediği zaman müvekkilin vermek zorunda kalacağı, fiziki üstünlüğünü kullanarak baskın şekilde müvekkil aleyhine kurgu yaratabilme gücü değerlendirilerek yorumlanması gerektiğini, ekonomik özgürlüğün devri, tehlikeye girmesi diğer tarafa bağlı hale gelmesi tüzel kişiler içinde söz konusu olabileceğini, tarafların karşılıklı haklarını koruma özelliği olmayan, tek taraflı sözleşmeler olduğu değerlendirilerek yorumlanması gerektiğini, hatalı yorumlama ile kurulan hüküm gerekçesi zaten aleyhe olan sözleşme maddelerinin daha da aleyhe yorumlanması ile neticelendiğini, karşılıksız yazılan çeklerin temerrüt nedeni olduğuna ilişkin gerekçenin hukuka aykırı olduğunu, bir sözleşmeye dayanan taraf, diğer taraf varlığını ve imzayı kabul etmiyorsa, bu sözleşmenin varlığı ve imzasını ispatla mükellef olduğunu, sözleşmede yazmayan nedenle haklı fesih olamayacağı gibi bir mantıkla ya da varlığı iddia edilen ve tarafımızca imzası ve varlığı reddedilen 19.9.2014 tarihli protokole dayanarak hüküm kurulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalıca yapılan 15.10.2014 tarihli fesih, haklı sebebe dayanmakta olup, feshe sebep olan olaylar ve taraflar arası ticari ilişkinin devam ettirilemez hal aldığı beyanlarıda ayrıntılı olarak izah edildiğini, bilirkişi raporlarında yer alan feshin haksız olduğuna ilişkin ifadelerin gerçekleri yansıtmadığını, bilirkişi heyetinin konuyu mahkemenin takdirine bırakmak yerine bu hususta kanaat ileri sürmesi ve yerel mahkeme tarafından da bu kanaatler esas alınarak hüküm tesis edilmesinin ayrıca haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ihtirazi kayıt koyarak hakkını saklı tutması gerektiğini, İhtirazi kaydın mevcut olmadığını, bunun dışında gönderilmiş cezai şart talepli ihtarname bulunmadığını, konya ili, selçuklu ilçesi, sille mahallesi, 26k3 pafta, 16351 ada 5 parselde kayıtlı ve akaryakıt istasyon ruhsatı mevcut taşınmazın, 19.11.2015 tarihli encümen kararı neticesinde, 21.12.2015 tarihinde, akaryakıt sağlayıcısı şirketlerin bayilerinden olan bir firmaya ihale yolu ile satıldığını, davalı şirketin eksik alımı bulunmadığını, 5 yıllık alım taahhüdünün 3 yılda yerine getirildiğini, davacının sözleşme başlangıç-fesih tarihleri arası dönem kar mahrumiyeti talepleri hukuka aykırı olduğunu, aleyhe hükmedilen tutarın, davacı firmaya, geri alma hakkı saklı kalmak kaydı ile, ihtirazi kayıt belirtilerek ödendiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE :Dava, sözleşmenin bayi tarafından haksız, davacı tarafından haklı feshedildiği iddiası ile cezai şart ve kar mahrumiyeti alacağı ile taahhüt edilen miktarda alım yapılmaması nedeniyle cezai şart alacağı davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, sözleşmenin hangi tarafça feshedildiği, feshin haksız olup olmadığı, cezai şart ve kar mahrumiyeti talep edilebilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığı ve cezai şart ile kar mahrumiyeti tutarı noktasındadır.Taraflar arasında, 24/01/2012 tarihinde 5 yıl süreli LPG istasyonu bayilik sözleşmesi ve bayilik sözleşmesine ek protokol imzalanmıştır. Davacı tarafından davalı muhataba çekilen Beyoğlu …. Noterliği’nin 02/10/2014 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, 19/09/2014 tarihinde akdedilen protokol ile alacak bakiyesi üzerinde mutabık kalınmasına rağmen protokol şartlarının tam olarak yerine getirilmediği belirtilerek kalan bakiyenin 3 gün içinde ödenmesi ihtar edilmiştir. 14/10/2014 tarihinde taraf şirket yetkilileri aranında yaşanan bir takım hadiseler ise emniyete yansımıştır. Emniyette ifade işlemlerinden önce, davacı şirket yetkililerinin yakın akrabası … davalı şirket yetkilisi İsmail Necmi Özdemir’in kafasına eline geçirdiği cam kül tablası ile vurmuştur. … bu eylemi nedeniyle basit yaralama suçundan hapis cezası almış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.Bundan sonra da davalı bayi tarafından davacı muhataba keşide edilen Üsküdar …. Noterliğinin 15/10/2014 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile 15/10/2014 tarihi itibariyle bayilik sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği ihbar edilmiştir. Bunun üzerine davacı tarafından davalı muhataba çekilen Beyoğlu …. Noterliği’nin 17/10/2014 tarih ve … YN’lu cevabi ihtarnamesi ile, bildirilen fesih sebeplerinin haklı neden teşkil etmediği ve borçların ödenmemesi nedeniyle bayilik sözleşmesinin feshedildiği, 19/09/2014 tarihli protokol uyarınca bakiye alacağın ödenmesi hususları ihbar ve ihtar edilmiştir.14/10/2014 tarihinde davacının iş yerinde yaşanan olaylar neticesinde açılan kamu davası sonunda, İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/12/2016 tarih ve 2015/308-2016/598 E-K sayılı kararı ile, davalı şirket yetkilisi … üzerine atılı silahlı tehdit suçundan beraat etmiş, özel belgeyi bozmak yok etmek suçundan ise mahkum olmuş; davacı şirket yetkilisi ve çalışanları ise kişiyi hürriyetinden alı koyma suçundan beraat etmişlerdir. Bu karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.Davalı tarafça Üsküdar …. Noterliğinin 15/10/2014 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, bayilik sözleşmesi ve ek protokollerde belirtilen ticari şartların dışına çıkılması, satın alma şartlarının ağırlaştırılması gerekirken aksine ağırlaştırılması iddiaları ve 14/10/2014 tarihinde yaşanan olaylar fesih nedeni yapılmıştır. Davalının 19/09/2014 tarihli protokolü yırttığı kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile sabittir. Davacı tarafın ofisinde cereyan eden olaylardan sonra karakolda … tarafından davalı şirket yetkilisine karşı yaralama eylemi gerçekleştirilmiş ise de, bu olay davalı şirket yetkilisinin protokolü yırtmasından sonra gelişmiş olup, davalı şirket yetkilisinin kusurlu hareketi ile başlayan süreçte davalı şirket yönünden bayilik sözleşmesinin feshi için haklı neden oluşturmaz. İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/12/2016 tarih ve 2015/308-2016/598 E-K sayılı kararı ile davacı şirket yetkilisi ve çalışanları ise kişiyi hürriyetinden alı koyma suçundan beraat etmiş oldukları nazara alındığında hürriyetten alı konulma iddiası ispatlanabilmiş değildir. Bunun gibi fesih ihtarındaki diğer sebeplerde somutlaştırılmaya ve ispata muhtaçtır. Dolayısıyla davalı tarafın Üsküdar 7. Noterliğinin 15/10/2014 tarih ve 33094 YN’lu ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesini feshetmiş olmakla birlikte, bu feshin haklı fesih olduğunun kabulü mümkün değildir.Bayilik sözleşmesinin 25. Maddesinde, bayinin sözleşmeyi akde aykırı olarak feshetmesi nedeniyle, Eragaz’ın anlaşma süresinin sonuna kadar hesap edilecek kar mahrumiyeti talep edebileceği, beher ton için asgari kârın … fesih tarihinde uygulamakta olduğu beher ton otogaz satış bedeli ile, Eragaz tarafından bayiye uygulanan satış bedeli arasındaki fark olduğu, bakiye sözleşme süresi için bayinin satış taahhüdü vermiş olması halinde bu taahhüdün esas alınacağı düzenlenmiştir.Hem kâr mahrumiyeti zararı hem de cezai şart istenebileceğinin kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Buna karşın, kâr mahrumiyeti zararı hesaplanmasında davacının aynı bölgede aynı şartlarla yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için gerekli olan makul sürenin bilirkişi marifetiyle tespiti gerekir. Bilirkişi heyeti ise makul süreyi 6 ay olarak kabul etmiştir. Bu halde yeni bir bayilik oluşturulması için makul süre olan 6 ay için kâr mahrumiyeti alacağı oluştuğunun kabulü gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllık satış taahhüdünden 6 aya tekabül eden satış taahhüdü bulunarak sözleşme ve eki protokol hükümleri gereğince davacının satış fiyatı ile Tüpraş fiyatı arasındaki farka göre hesaplama yapılıp davacının kar mahrumiyeti tespit edildiğine göre, kar mahrumiyetine ilişkin mahkeme kararı ve gerekçesi yerindedir.Bayilik sözleşmesinin eki protokolün 3.2 maddesine göre, bayinin sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın feshetmesi halinde 100.000,00 USD cezai şart ödeyeceği, 3.6 maddesine göre de bayinin 3.5 maddesinde belirlenen yıllık 1.700 ton olmak üzere beş yılda 8500 ton olarak taahhüt ettiği satış miktarını gerçekleştirememesi halinde her bir ton için 20 USD/Ton cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır.Davalı bayi sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın feshettiğine göre bayilik sözleşmesinin eki protokolün 3.2 maddesi uyarınca davacının cezai şart isteme koşulları oluşmuştur. Ancak Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre cezai şartın davalının ekonomik mahvına neden olup olmayacağı değerlendirilmelidir. Talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda tespit edilen şirketin borçluluk ve öz kaynak durumu ile likidite ve kar-zarar durumu nazara alındığında 100.000,00 USD tutarındaki cezai şart tutarından indirim yapılması gereklidir. Mahkemece de bu tespitler yapılmış olmasına rağmen indirim oranı belirlenmemiştir. Bu halde davalının ekonomik durumu nazara alındığında sözleşmesinin eki protokolün 3.2 maddesi uyarınca karalaştırılan 100.000,00 USD tutarındaki cezai şartın %50 oranında indirilmesi ile cezai şartın 50.000,00 USD kabul edilmesi yerinde olacaktır. Bu halde de talep edilen tutar indirilmiş cezai şartın altında kaldığından taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerekir. Bilirkişi raporunda, davalının, sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyunca taahhüt ettiği satış taahhüdünün üzerinde alım yaptığı tespit edilmiştir. Sözleşmenin feshinden sonra kalan süre için, sözleşmenin sona ermesi ile sözleşmeye bağlı taahhütlerde sona erdiğinden, taahhüt edilen satış tutarı gerçekleşmediğinden bahisle cezai şart talep edilmesi mümkün değildir. Mahkemece taahhüt edilen satış tutarının sağlanamaması sebebiyle cezai şart isteminin kabul edilmesi isabetli görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece sözleşmenin feshine bağlı cezai şart yönünden indirim yapılması gerektiği kanaatine varılmasına rağmen yapılacak indirim oranının belirlenmeden dava konusu edilen tutarın talep edilebilecek miktarın çok altında olduğundan bahisle cezai şarta ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi; ayrıca satış taahhüdünün sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre için geçerli olup fesihten sonraki dönem için satış taahhüdünün yerine getirilmediği iddiasına bağlı cezai şart istenemeyeceği gözetilmeden satış taahhüdüne bağlı cezai şart yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle sözleşmenin feshine bağlı cezai şart yönünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun, satış taahhüdüne bağlı cezai şart yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle kar kaybı ve sözleşmenin feshine bağlı cezai şart yönünden davanın kabulüne, satış taahhüdüne bağlı cezai şart yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın Kâr kaybı ve sözleşmenin feshi nedenine dayalı cezai şart yönünden KABULÜNE, satış taahhüdüne ilişkin cezai şart yönünden REDDİNE,2-Sözleşmenin feshi nedenine dayalı cezai şart alacağı 10.000 USD karşılığı (dolar kuru = 2.2245) 22.245,00 TL’nin 29/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3-Kar mahrumiyeti alacağı yönünden 10.000 TL’nin 29/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,4-Başlangıçta peşin olarak alınan 930,6 TL harcın alınması gerekli olan 2.202,66 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.272,06 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,5- Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 25,20 TL, posta ve tebligat gideri 756,90 TL, bilirkişi ücreti 4100,00 TL olmak üzere toplam 4.882,10 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 2.889,03 TL yargılama masrafına, peşin harç 930,6 TL eklenerek sonuç olarak 3.819,63 TL’nin davalı ‘dan alınarak davacıya verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1993,07 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 4.836,75 TL avukatlık ücretinin davalı ‘dan alınarak davacıya verilmesine,7-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesin,8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istemleri halinde kendilerine ayrı ayrı iadesine,b-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,10-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/04/2021