Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/211 E. 2021/97 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/211
KARAR NO: 2021/97
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2016/89 Esas – 2018/158 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04.02.2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından İstanbul 51. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/577 E. sayılı dosyası tahtında ikame edilen, dava dışı sigorta ettiren … A.Ş firmasının İtalya’da yerleşik sigortalı … firmasına ihraç ettiği demir yükü emtiasının … IMO numaralı … gemisinde taşınırken hasarlandığı, sigortalısına hasar tazminatı ödedikleri, bu sebeple taşıyan olan … A.Ş. ‘den 50.000 EURO’nun tahsili ve donatan olduğu iddiası ile müvekkiline ait … gemisi üzerinde kanuni rehin hakkı tespiti istemiyle açılan davada, 39.782,51 Euro’nun … A.Ş.’den tahsili ile davaya konu hasarın gemi alacaklısı hakkı verdiği gerekçesiyle müvekkiline ait … gemisi üzerinde kanuni rehin hakkı tespitine karar verildiğini, kararın dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından icra takibine konu edilmesi neticesinde, borçlu … A.Ş.’nin borcunu ödememiş olması nedeniyle müvekkilinin donatanı olduğu geminin tutuklanması neticesinde borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını, müvekkili ile davaya konu yükün taşıtanı, yük alıcısı veya davacı yük sigortacısı arasında ne doğrudan ne de dolaylı olarak herhangi bir ilişkinin bulunmadığını, … gemisi, davaya konu taşıma sırasında, …’nin mülkiyetinde olup, söz konusu gemi 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde Beşiktaş … Noterliği’nde düzenlenen 22.08.2006 tarihli … yevmiye ve 28594 sözleşme numaralı düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesi kapsamında … AŞ’ye finansal kiralama yolu ile kiralanmış ve bilahare işbu finansal kiralama sözleşmesi Beşiktaş … Noterliği’nin 31.12.2008 tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesine Ek Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama (Devir) sözleşmesinin 9.maddesi gereğince, … gemisinin mülkiyeti 16.05.2011 tarihinde …’den müvekkiline devredildiğini, 26.09.2008 tarihli konişmentoya konu taşıma sırasında ‘…’ … gemisinin maliki, TTK m. 946 gereğince donatan ise aynı zamanda taşıyan olan … A.Ş olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin hiçbir şekilde tarafı olmadığı bir alacak – borç ilişkisi sebebiyle gemisinin tutuklanması neticesinde borcu ödemek zorunda kaldığınu, bu şekilde zarara uğradığını, bu halde borcun doğumu tarihinde gemi donatanı olarak borçtan sorumlu olan …., geminin mülkiyetini devrederken hiçbir şekilde bu sorumluluktan bahsetmediğini, geminin tüm borçlardan ari olarak satılması gerekirken durumu gizleyerek müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, dolayısıyla anılan zararı tazmin ile yükümlü olduğunu, öte yandan her ne kadar TTK m. 946 gereğince donatan, aynı zamanda taşıyan olan … A.Ş ise de, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından şirket kaydı resen silindiğinden davanın, tüzel kişilik perdesinin aralanması prensibi uyarınca faaliyet merkezleri ve ortakları aynı olan davalı …’ne yöneltildiğini ileri sürerek müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası tahtında ödemek zorunda kaldığı 183.000,00.-TL’nin ödeme tarihi olan 06.02.2014’ten itibaren başlayacak temerrüd faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … AŞ vekili, 22.08.2006 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında, sözkonusu geminin … AŞ’ye kiralandığını, bilahare bu sözleşmenin finansal kiralama tadilat sözleşmesi ile davacıya devredildiğini, geminin mülkiyeti ise 16.05.2011 tarihinde davacıya geçtiğini, deniz taşıması esnasında demir yükü emtiasında meydana geldiği iddia edilen hasardan müvekkilinin hiçbir şekilde sorumlu olmadığını, sözkonusu taşıma esnasında, müvekkilinin geminin maliki ve finansal kiralayanı olup, geminin fiili hakimiyetinin gemiyi işleten kiracıya ait olduğunu, dolayısıyla gemi alacaklısı ve bunun sağladığı kanuni rehin hakkının borçlusu donatan olduğundan müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, müvekkilinin zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca, davacıya zararını tazmin yükümlülüğü altında bulunmadığını, kaldı ki, devir tarihinde, davacının sözü edilen davadan ve dolayısıyla kanuni rehin hakkından haberdar olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalı şirkete, usulüne uygun olarak Teb.Kan.35. md göre tebligat yapıldığı, davava cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, davacının gemi donatanı olduğu ve geminin donatanı sıfatı ile henüz malik olmadığı dönemde meydana gelen zarar sebebi ile dava dışı taşıyan ile birlikte sorumlu olması sebebi ile ödemek zorunda kaldığı tazminatı rücuen olay zamanındaki malik finansal kiralama şirketi ve taşıyan şirketten talep ettiği olayda, davanın, rücuen tazminat davası olup, hukuki uyuşmazlığın, davacının ödemesi olan zarardan kimin sorumlu olacağı hususlarında toplandığı, Yargıtayca onanıp kesinleşen 2009/577 Esas ve 2011/489 Karar sayılı dosyasında, davacının … Sigorta A.Ş., davalıların … AŞ ve … Gemi- …, müdahil olarak … AŞ’nin olduğu, yapılan yargılama neticesinde, Türkiye bayraklı … IMO numaralı … gemisi üzerine 39.782,51 Euro ve ferileri için yasal rehin hakki tesisine ve işbu dosyanın davacısının sorumlu olmakla birlikte … AŞ aleyhine açılan davanın 39,782,51 Euro tazminattan sorumlu olduğuna dair karar verildiği, ancak donatan sıfatı ile … Gemi-… firmasının da yasal rehin borçlusu olduğu, dolayısıyla …’ Gemi-…’nın borçtan sorumluluğunun temelini donatan olmasının oluşturduğu, bu durumda yasal rehin borçlusu olan davacının ödemesinden asıl sorumlunun … AŞ olduğu, davalı …’ nın dava ve taşıma tarihinde gemi sicili maliki olduğu, davalı … şirketi tarafından geminin davacıya devrinin daha sonraki tarih olduğu, devir sırasında geminin yasal rehin hakkı ile yüklü bir şekilde davacıya devir ve temlik edildiği, mülkiyetin kazanılması sırasında davacının gemi üstündeki yasal rehin hakkını bilmekte ve zapt riskini bilerek devri gerçekleştirmiş durumda olduğu, finansal kiralama ve satışın mahkeme kararından önce olmasına karşın, bu aşamada da davacının gemiyi işleten olduğu, davanın devam ettiği sırada 16.05.2011 tarihinde gemiyi satın aldığı, 818 sayılı mülga BK m.189/2 ve aynı mahiyette olan 6098 sayılı TBK m.214/2 gereği davalı … şirketinin davacı-alıcıya karşı sorumluluğu da söz konusu olmayacağından davalı …’ye karşı açılan davanın reddine, davalı … Ltd. Şti.’ne karşı açılan davanın kabulü ile davacı tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası tahtında ödediği 183.000,- TL’nin ödeme tarihi olan 06/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … şirketinin, donatan sıfatı ile değil, satış sözleşmesinin tarafı ve satıştan maddi gelir sağlayan taraf olarak işbu davada talep edilen meblağ ile sorumlu olduğunu, zapta karşı tekeffül hükümlerine göre, sorumlu olan davalının müvekkili ile satış sözleşmesi yaparken bu durumu gizlediğini, sözleşmede bu duruma yer verilmediğini, dolayısıyla satış sözleşmesinde gemi üzerinde herhangi bir hak sahibi olduğu bildirilmediğinden davalı … şirketinin müvekkilinin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, geminin donatanı sıfatı ile henüz malik olmadığı dönemde meydana gelen zarar nedeniyle, gemisi üzerinde kanuni rehin hakkı tespitine karar verildiğini, kararın icra takibine konu edildiğini, donatanı olduğu geminin tutuklanması üzerine, borçtan sorumlu olmamasına rağmen icra takibindeki borcu ödemek zorunda kaldığını, zararın meydana geldiği tarihte geminin maliki olan davalı … şirketinin, satım tarihinde gemi üzerindeki kanuni rehin hakkı olduğunu gizlediğini, zapta karşı tekeffül hükümlerine göre, ödenmek zorunda kalınan bedelden sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı … şirketi, finansal kiralama sözleşmesine konu geminin çıplak mülkiyetine haiz olduğunu, kanuni rehin hakkı borçlusunun davacı donatan olduğunu, zapta karşı tekeffül koşullarının bulunmadığını, devir tarihinde, davacının kanuni rehin hakkından haberdar olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı ise davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda davanın davalı … şirketi yönünden reddine, diğer davalı yönünden ise kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355. Maddesi gereğince, tarafların ileri sürdükleri istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olmak üzere, kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. İstanbul (Kapatılan) 51. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.12.2011 tarihli 2009/577 E. ve 2011/K. sayılı dosyasında, dava tarihi 05.10.2009 olup, davacı … Sigorta AŞ, davalılar … AŞ ve … Gemi ve Kimya-… ve müdahil olarak … AŞ olduğu, yapılan yargılama neticesinde, Türkiye bayraklı … IMO numaralı … gemisi üzerine 39.782,51 Euro ve ferileri için kanuni rehin hakki tesisine ve diğer davalı … AŞ yönünden ise, davanın kısmen kabulü ile 39.782,51 Euro tazminatın tahsiline karar verildiği, kararın temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçmek suretiyle 17.10.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasında, takip alacaklısı … Sigorta AŞ, takip borçluları … AŞ ve … isimli gemisinin maliki/donatanı … -… Gemi ve Kimya Sanayi olup, taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinde, takip borçlusu Esat Kağıtçı tarafından 07.02.2014 tarihinde icra dosyasına 183.000 TL’nin ödenmiş olduğu görülmüştür. … isimli geminin, zararın meydana geldiği taşıma sırasında, davalı … şirketinin mülkiyetinde olup, söz konusu geminin 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde Beşiktaş … Noterliği’nde düzenlenen 22.08.2006 tarihli … yevmiye ve 28594 sözleşme numaralı düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesi kapsamında … AŞ’ye finansal kiralama yolu ile kiralandığı, bilahare Beşiktaş … Noterliği’nin 31.12.2008 tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesine Ek Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama (Devir) sözleşmesinin 9.maddesi gereğince, davacı …-… Gemi ve Kimya Sanayi’nin … isimli geminin kiracısı olduğu dosya kapsamından sabit olup, geminin mülkiyetinin ise, 16.05.2011 tarihinde davalı … şirketi tarafından davacıya devredildiği tarafların kabulündedir.Geminin bir finansal kiralama şirketi aracılığı ile kiralanması halinde, geminin mülkiyeti kiralayan şirkette kalmakta ve fakat kiralayan, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu geminin zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmaktadır. Görüldüğü üzere böyle bir ilişkide de kiracı kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak amacıyla suda kendi adına kullanan kişi konumundadır ve dolayısıyla 6102 sayılı TTK m. 1061/2 (6762 sayılı TTK m.946 c.2) uyarınca, donatanın sorumluluğu hükümlerine tabidir. Şu halde geminin işletilmesinden kaynaklanan alacaklarda, borçlu ve sorumlu sıfatı kiracıya aittir. Diğer bir ifade ile daha çok geminin işletilmesinden kaynaklanan ve 6102 sayılı TTK m.1320 ( 6762 sayılı TTK m.1235) anlamında gemi alacaklısı hakkı veren alacakların borçlu ve sorumlusu da, öncelikle kiracıdır. Gemi alacaklısı hakkı 6102 sayılı TTK m.1320 ( 6762 sayılı TTK m.1235) maddesinde öngörülen alacaklardan en azından birinin doğması ile kendiliğinden meydana gelen, tescil veya teslime gerek olmayan ve gemiye zilyet olan herkese karşı ileri sürülebilen kanuni bir rehin hakkıdır. Gemi alacaklısı hakkının, alacaklısına alacağını, hakkın doğumuna sebep olan gemiden öncelikli ve imtiyazlı bir şekilde alma hakkı vermesi sebebiyle de geminin maliki kiralayan, borçlu olmasa da gemisi ile sorumludur ( Ağsakal, İbrahim, Finansal Kiralamaya Konu Gemiler Üzerindeki Gemi Alacaklısı Hakkı, MÜHFD, HAD, C.19, S.3, s.307). Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, somut olaya gelince, zararın meydana geldiği taşıma tarihinde finansal kiralamaya konu geminin maliki davalı … şirketi, donatanı davacı, kiracısı ve aynı zamanda taşıyanın, … AŞ olduğu, bilahare, finansal kiralama sözleşmesi tadil edilerek davacının kiracılık sıfatına devraldığı, dolayısıyla davalı … şirketinin daha önce görülüp kesinleşen dava ve taşıma tarihinde gemi sicili maliki olduğu, anılan davada kanuni rehin hakkı tesisi yönünden donatan sıfatıyla taraf olan davacının bu süreçten haberdar olduğu, kiracı olarak edimlerini ifa eden davacının sözkonusu davanın devamı sırasında gemiyi kanuni rehin hakkı ile yüklü bir şekilde iktisap ettiği, mülkiyetin kazanılması sırasında davacının gemi üstündeki yasal rehin hakkını bilmekte ve zapt riskini bilerek devri gerçekleştirdiği gibi gemi alacaklısının kanuni rehin hakkı tesisi davasından haberdar olmadığını ileri sürmesinin çelişkili davranışta bulunmama ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu gözetildiğinde, davacının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle 1-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4- Gerekçeli kararın HMK.’nun 359-(4) maddesi uyarınca taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) haftaiçinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.