Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/2078 E. 2021/1435 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2078
KARAR NO: 2021/1435
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2016/1220 Esas – 2018/1247 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirketin maden sahasının devri konusunda 520.000 TL bedel ile anlaştıkları, sözleşme gereği maden sahasının davalıya teslim edildiği, devir hususunda MİGEM’e davacının başvuru yaptığı ve bakan onayı beklediğini davalıya açıkladığı, ancak davalının davacıdan almış olduğu teminat senedini icraya koyduğu ve davacıya ait 6 gayrimenkule haciz konduğu, bu nedenle, davacı aleyhine yürütülen haksız icra takibinin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara sebebiyet verebileceği muhtemel olduğundan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya açısından ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı şirket ile yapılan 19/11/2015 tarihli sözleşmeye binaen müvekkkilince 19/11/2015 düzenleme 06/04/2016 vade tarihli teminat senedinde müvekkili …’ın borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalı şirketin TBK’nun 125 maddesi 2 bendi gereği sözleşmeden döndüğünü ve yine TBK’nun 125/3 maddesi gereği müvekkilinin davalı şirket olarak tüm ifa ettiklerini davacıdan geri istediğini ve gördüğü tüm zararları davacıya rücu edeceğini Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesiyle ihbar ve ihtar ettiğini ve davacı vekilinin dava dilekçesinde iddialarının hukuki mesnedi bulunmadığı gibi objektif değerlendirmeden uzak, tamamen sübjektif ve gerçek dışı olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı tutularak davanın kabulü ile, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine, davanın esastan reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıdan ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı ve davalı arasında Kırklareli Pınarhisar-Akören Civarı Maden Sahasının İşletilmesi ve Ruhsatının davacıdan davalı şirketine satışına ilişkin olan 19.11.2015 tarihli sözleşmesi imzalandığı, sözleşme ile maden sahasının davacı tarafından davalı şirketine herşey dahil 520.000-TL bedel ile satıldığı, koordinatları sözleşmede belirtilmiş olan sahada tüm işletme hakkının davacı tarafından davalı şirketine devredildiği, Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde devirle ilgili formalite işlemleri davacının tamamlayarak maden İşletme Ruhsatını davalı şirkete devredeceği ve davacının devir müracaatını 30/11/2015 tarihinden önce yapacağını beyan ve kabul ile taahhüt ettiği, devir için ön teminatın satıcı tarafından yatırılacağı tespit edilmiştir. Davalı tarafından 19/11/2015 tarihli sözleşme çerçevesinde davacı tarafa toplam 520.000-TL ödeme yapıldığı ve ödeme konusunda tarafların mutabık oldukları, taraflar arasında akdedilen 19/11/2015 tarihli sözleşmeye göre maden sahasının devirle ilgili formalite işlemlerinin davacı tarafından 30/11/2015 tarihinden önce yapılacağının beyan, kabul ve taahhüt edildiği ancak devirle ilgili müracaatın 29/01/2016 tarihinde yapılmış olduğu, taraflar arasında imzalanan 19/11/2015 tarihli Teslim Tesellüm Belgesine göre işletme ruhsatının devrinin gerçekleşmemesi halinde davalı tarafından davacıya avans olarak yapılmış olan 520.000-TL tutarındaki ödemenin karşılığı olarak davacının 520.000-TL tutarındaki bono’yu keşide ederek davalıya verdiği bu bononun davalı tarafından da takibe konu edildiği, davalı tarafından 520.000-TL tutarındaki bononun takibe konu edildiği tarihe kadar davacı tarafından maden sahası ruhsatı devrinin yapılmamış olduğu ve 20/04/2018 tarihli Maden İşleri Genel Müdürlüğünün yazısında da davacının uhdesinde bulunan maden ruhsatının 06/06/2017 tarihinden itibaren iptal edilmiş olduğundan devre konu maden ruhsatı bulunmamaktadır. Açıklanan bu sebeplerle davacının dava konusu senete yönelik menfi tespit istemi yerinde olmadığı gibi ayrıca icra takibinin kesinleşmiş olması, icra takibine ilişkin mahkememizce verilmiş bir tedbir kararının bulunmaması ve taraflar arasındaki yukarıdan beri açıklanan akdi ilişkinin varlığıda dikkate alındığında davalı tarafında kötü niyet tazminatı talebi bakımından yasal koşulların mevcut olmadığı kanaatine varılarak yerinde görülmeyen davanın ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilen 19.11.2015 tarihli Sözleşme mucibince “Kırklareli ili, Pınarhisar ilçesi, … Köyü’nde bulunan linyit kömür maden sahasının 520.000-TL karşılığında” satımı ve alıcıya devri hususunda anlaşmaya varıldığını, anılan Sözleşme gereği devrin gerçekleştirilmemesi ihtimaline binaen müvekkili tarafından tanzim olunan 520.000TL bedelli ve 19.11.2015 tanzim tarihli (Sözleşme tarihi ile aynı tarih) senet, teminat amacıyla davalı şirkete teslim edildiğini, bu teminat senedinin bedeli, düzenlenme tarihi ve hangi hukuki ilişkiye istinaden verildiğinin de bahse konu Sözleşme içerisinde açıkça belirtildiğini, anılan Sözleşmenin 6.2. maddesi uyarınca, Sözleşme’ye konu maden ruhsatının yeni alıcıya borçsuz olarak devrinin sağlanması ve Bakanlıktan alınacak Devir Onayı’nın daha daha kolay ve kısa sürede gerçekleşmesi amacı ile tamamen davalı şirketin kendi isteği ile yeni bir şirket kurmak ve devri bu şirket üzerinden sağlamak üzere; müvekkili adına yeni bir şirket kurulması, şirket kurulumunun müvekkilinin davalı yan adına çıkaracağı bir vekaletname ile davalı eliyle gerçekleştirilmesi ve %100 hissesi müvekkiline ait olan bu yeni şirketin tamamıyla davalı alacaklıya devredilmesi hususlarında anlaşmaya varıldığını, bu sebeple …’ın davalı şirketin ortağı olan …’ na yeni şirketin kurulması için gerekli olan vekaleti verdiğini ve şirketin kurulduğunu, Davalı, müvekkilinden aldığı vekaletname ile -anlaşma gereği devri sağlamak üzere- müvekkili adına … A.Ş. firmasını gecikmeli olarak kurmuş olup; müvekkilinin de bu işlem akabinde Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde devir işlemleri için gerekli tüm evrakları temin ederek yasal başvuru işlemlerini gerçekleştirip neticesinde Bakanlık’tan devre ilişkin onayı aldığını, devrin sağlanması hususunda samimi ve iyiniyetli olan müvekkilinin, Sözleşmenin imzalanmasını takiben maden sahasını fiziken davalı şirkete devrettiğini, bu sürede davalı tarafından saha işletilerek elde edilen madenin (kömür) de davalı tarafından Satıldığını, bu durumun MİGEM raporunda yer alan “sahada 2012 yılmda 100 ton, 2013 yılında 550 ton, 2014 yılında 420 ton, 2015 yılında 620 ton üretim yapıldığı, 2012,2013,2014,2015 yıllarında satış yapılmadığı ve sahada toplam olması gereken rezerv miktarının 1690 ton olduğu ancak tespitin yapıldığı 2016 yılında sahada 200 ton rezerv kaldığı resmi olarak saptanmıştır.” tespiti ile de sabit olduğunu, Satış Sözleşmesi’nin imzalandığı tarih ile Bakanlık’tan devir onayının alınması arasında geçen süre zarfında yaklaşık olarak 8-9 ay boyunca davalı şirketin söz konusu maden sahasında kömür üretimi ve satışını gerçekleştirdiğini, Bakanlık onayını takiben yerin resmi yollardan devrini tamamlamaya yanaşmadığından; maden sahasının -resmi- devrinin yapılamamasının sorumlusunun da davalı olduğunu, şifahi görüşmelerin sonuçsuz kalmasının yanı sıra dosyada da mevcut bulunduğu üzere kendisine gönderilen ihtarların dahi cevapsız bırakıldığını, davalı yanca maden sahası kötü niyetle ve kasten devralınmadığını, Maden Ruhsatının iptal edilme nedeninin davalı şirketin kendi sorumluluğunda olmasına rağmen 2016 ve 2017 yıllarına ait Maden Ruhsat Harçlarını, Devlet Hakkını, Özel İdare Payını, Köylere Hizmet Götürme Payını ve Çevre teminat bedellerini zamanında yatırmamasından kaynaklandığını, davalının temerrüde düştüğünü, fiili kullanımı kendisinde olmakla, alanı dilediği gibi kullanıp, maden sahasından çıkardığı kömürleri işleyip MİGEM raporu ile de sabit olduğu üzere satan, devamında kendi kusuruna dayalı gecikmelerden müvekkilini sorumlu tutarak işi bu noktaya getiren davalının eylemlerini ve eylemsizliğini sebepsiz zenginleşmeyi planlayarak gerçekleştirdiğini, davalının maden sahasını resmi işlemlerin tamamlanması ile ne kadar kullanacak idiyse o kadar kullandığını, bu nedenle salt resmi prosedürün tamamlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi hukuka ve … hükmüne aykırı olduğunu, resmi prosedür tamamlanamamış olsa da fiilen sahada faaliyet gösteren, madeni çıkarıp işleyip satan davalının hiç sahada bulunmamış gibi teminatı geri almasına imkan tanınması; davalının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağını, arz olunan hususların değerlendirilmesi için başvurulan bilirkişilerin de vakıayı ele alıp değerlendirmekte yeterli kimseler olmadıklarını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: her nekadar maden sahasının devri için müvekkili davacıyı davet ettiği iddia etmişse de aslında devirin tek hissedarı davacının kendisi olduğu … A.Ş.ye yapılmak üzere Maden İşleri Genel Müdürlüğüne müracaat yapıldığını, … A.Ş.nin Ticaret Sicil Gazetesindeki kuruluş ilanından da anlaşılacağı üzere şirketin tek hissedarının davacı olduğunu, davacı vekilinin dolaylı yollardan bu şirketin kuruluşu dava dışı …na verildiği iddiasının tamamen gerçekdışı olduğu kadar, bu kişinin davalı şirketin yetkilisi olmadığını, yine davacının “Maden devri çıkarılacağı vekalet ile kurulacak … A.Ş.e üzerine devredilecektir…” şeklindeki iddiasının tamamen uydurma ve farazi bir iddia olduğunu, sözleşmenin hiçbir yerinde “… A.Ş.e üzerine devredilecektir” ve “…Maden devri çıkarılacağı vekalet ile..” ibarelerinin yer almadığını, davacının müvekkili davacıya sözde devretmek istediği maden sahası işletme ruhsatının Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından iptal edildiğini, davacı vekilinin “…maden sahası davalıya teslim edilmiştir…” şeklinde iddiasının külliyen gerçek dışı olduğunu, Maden sahasının müvekkili davalıya hiç teslim edilmediğini, yapılan denetim sonucu satışa konu maden sahası Ruhsatının üzerinde 19.11.2015 tarihinde birden fazla haciz bulunduğunu, davacının Bu taahhüdünü de ihlal ettiğini, müvekkili davalı şirketin alacağını yazılı senetle ispat ettiğini, bunun aksini savunan davacının bu senede karşı iddiasını senetle ispat etmesi gerektiğini beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşmenin teminatı olarak verilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti (menfi tespit) davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, maden sahasının devrinin yapılmamasında kusurlu olan taraf ile bononun teminat senedi olup olmadığı, davacının bu bonodan dolayı sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasında önce 18.11.2015 tarihinde 56664 ruhsat sayılı sahanın rödevansa verilmesine dair sözleşme imzalanmış ve sözleşmenin işletme ruhsatının MİGEM tarafından rödevansçıya fiilen devri ile son bulacağı kararlaştırılmıştır. Daha sonra taraflar arasında bu kez 19.11.2015 tarihinde, Kırklareli Pınarhisar-… Civarı Maden Sahasının İşletilmesi ve Ruhsatına ilişkin Kırklareli Pınarhisar-… Civarı Kömür Sahasının Satışı Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin konusu 2. maddede, Kırklareli Pınarhisar-… Civarı Maden Sahasının … tarafından … A.Ş.’ye satışı olarak ifade edilmiştir. Satış bedeli ise 520.000,00 TL olarak belirlinmiştir. Sözleşmenin 2/c maddesinde, MİGEM’de devirle ilgili formalite işlemleri … tamamlayarak maden İşletme Ruhsatını … A.Ş.ne devredeceği, … her halükarda devir müracaatını 30.11.2015 tarihinden önce yapacağını beyan, kabul ve taahhüt etmekte olduğu, 2/d maddesinde ise işletme ruhsatıyla ilgili olarak MİGEM’den gerçekleştirilecek 31.12.2015 tarihine kadar tüm ruhsat harçları, Devlet katkı payları, ruhsat üzerinde haciz dosyalarının tüm borcunun satıcıya ait olduğu, 3/a maddesinde ise kömür sahasının 19.11.2015 tarihinde alıcıya teslim edileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 6.2 maddesinde ise satıcı, kendisinin tek hissedarı olduğu ve alıcıya tamamını borçsuz devretmek yeni bir anonim şirket kurup sahayı ona devrederek sonrada bu şirketin %100 hissesine alıcıya devredebileceği düzenlenmiştir. Yine taraflar arasında düzenlenen 19.11.2015 tarihli teslim tesellüm tutanağında, 19.11.2015 tarihli Kırklareli Pınarhisar-… Civarı Maden Sahasının İşletme Ruhsatının satışına ilişkin sözleşme gereğince işletme ruhsatının devrinin gerçekleşmemesi halinde …’a avans olarak verilen 520.000,00 TL’nin … A.Ş.’ye geri ödenmesi için 19.11.2015 tanzim tarihli 520.000,00 TL bedelli keşidecisi … olan bono teslim edildiği ifade edilerek imza altına alınmıştır. Davacı … tarafından davalı … A.Ş. Lehine 19.11.2015 tarihinde 06.04.2016 vadeli ve 520.000,00 TL bedelli bono keşide edilmiştir. Ayrıca bedelinin nakden alındığı bono üzerine kayıtlanmıştır. Davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 15/06/2016 tarihli takip talebi ile 520.000,00 TL bedelli bonoya dayalı alarak alacağın tahsili istemiyle kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatmıştır. İcra takibinden sonra davacı tarafça davalı muhataba çekilen Kartal … Noterliği’nin 31/08/2016 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, sahibi bulunduğu … A.Ş. Tarafından yapılan başvuru sonucunda MİGEM tarafından 18.08.2016 tarihli ruhsat devirlerini akıbetine ilişkin yazı ile devrin onaylandığını, edimlerini yerine getirdiğinden açılan takip ve davaların takipsiz bırakılması ihtar edilmiştir. Bunun üzerine davalı … A.Ş. Tarafından davacı muhataba çekilen Bakırköy … Noterliği’nin 27.09.2016 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile sözleşmeden ve teslim tesellüm tutanağından kaynaklanan taahhütlerin yerine getirilmediği, ayrıca yapılan sondajlarda kömür bulunamadığını bildirerek sözleşmeden döndüğünü ihbar ve ihtar etmiştir. Davacı tarafça davalının ihtarnamesindeki hususların kabul edilmediğine ilişkin Kartal … Noterliği’nin 25/10/2016 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi çekilmiştir. MİGEM’e müracaatla … erişim nolu ve … nolu ruhsatın … tarafından … A.Ş.’ye devredildiğine ilişkin dilekçe sunulmuştur. Daha sonra … sicil sayılı ruhsat projedeki eksiklikler giderilmediğinden 06.06.2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iptal edilmiştir. Davacı eldeki davayı, takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle açmıştır. Taraflar arasındaki 19.11.2015 tarihli maden ruhsatı satış sözleşmesinde, … her halükarda devir müracaatını 30.11.2015 tarihinden önce yapacağı, devrin önce davacı adına kurulacak bir şirkete yapılarak bu şirketin hisselerinin alıcıya devredilmesi suretiyle de yapılabileceği düzenlenmiştir. Ancak tüm bunlara rağmen Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 14/06/2017 tarihli cevabi yazısından ruhsat için 29.01.2016 tarihinde devir talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacının ruhsatın devrinin aracılığıyla yapılacağını iddia ettiği … A.Ş. ticaret sicil kayıtlarına göre 11.12.2015 tarihinde sicile tescil edilmiştir. Bu şirketin kuruluş tarihi sözleşmeye göre ruhsatın devri için belirlenen 31.11.2015 tarihinden sonra olduğu gibi şirket kurulduktan sonra hemen ruhsatın devri başvurusunun yapılmadığı ve başvuru için 29.01.2016 tarihine kadar beklendiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki teslim tesellüm belgesinde takibe konu bononun işletme ruhsatının devrinin gerçekleşmemesi halinde geri verilmesi için keşide edildiği belirtildiğine göre, işletme ruhsatının davalının bonoyu takibe koyduğu 15/06/2016 tarihine kadar devredilmemiş olması karşısında bononun teminat vasfı gerçekleşmiş olup, davacı bu bono nedeniyle davalıya karşı sorumludur. Davacı her ne kadar kendi adına kurulan … A.Ş.’nin kuruluş işlemlerinin verdiği vekaletnameye istinaden davalı tarafça yerine getirildiği ve şirketin kuruluş işlemlerinin davalı tarafın kuruluş işlemlerini geç yapmasından dolayı MİGEM’e müracaatın geç yapıldığını iddia etmiş ise de, davalı tarafça bu iddialar kabul edilmemiş olup sözleşmede şirketin satıcı tarafından kurulacağı karalaştırılmış olup davacı tarafça bunun aksi yönündeki iddialarını ispatlayamamıştır. Dolayısıyla şirketin kuruluş aşamasındaki gecikme nedeniyle davalıya kusur yüklenmesi mümkün değildir. Yine maden sahasının davalıya 19.11.2015 tarihinde teslim edileceği düzenlenmiş olmakla birlikte maden sahasının davalıya fiilen teslim edildiğine dair herhangi bir belge dosyaya sunulmamıştır. Kaldı ki bononun teminat vasfının gerçekleşmesi işletme ruhsatının devredilmemesine bağlı olup, ruhsat devri gerçekleşmediğine göre maden sahasının fiilen devri iddiası sonuca etkili değildir. 05/10/2016 tarihli MİGEM Mahallinde Tetkik Ve Değerlendirme Raporu(Genel Denetim ve Temdit Talepli Tetkikler İçin)’nda, 2009 yılı:0.00, 2010 yılı:0.00, 2011 yılı:0,00, 2012 yılı:100 ton, 2013 yılı:550 ton, 2014 yılı :420 ton, 2015 yılı için : 620 ton yıllık üretim tespit edilmiş ancak 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında satış yapılmadığı, sahada yaklaşık 200 ton stok mevcut olduğu, tetkik tarihinde faaliyet bulunmadığı ve 15/12/2015 tarihinde … seri …-… arası 20 cilt sevk fişi alındığı tespit edilmiştir. Sahada üretimin Rödevanscı(… A.Ş) tarafından yapıldığının beyan edildiği ve kullanılan sevk fişlerinin verilen süre içerisinde ibraz edilmediği ve kömür üretiminin 2015 yılında rödevans ve satış sözleşmesinin yapıldığı … A.Ş. tarafından yapıldığı ve sevk fişlerinin de Rödevanscıya teslim edildiğinin beyan edildiği tutanakta yer almıştır. Ancak denetleme raporunda sadece denetlemeyi yapan heyetin imzası bulunup, “beyan edildi” şeklende ifade edilmesine rağmen beyan sahibinin kimliği ve imzası bulunmadığı gibi … A.Ş. Hakkında beyanlar yer almasına rağmen bu şirket adına da bir imza yer almamaktadır. Ayrıca davalıyı sorumluluk altına sokacak bir belgede denetleme raporuna ekli değildir. Dolayısıyla denetleme raporunda yer alan … A.Ş. ye atfedilen hususlar ispata muhtaç olup dosya kapsamında bu yönde bir ispat söz konusu değildir. Bu haliyle maden sahasının davalıya fiilen teslim edildiği ve davalının üretim yaparak kömür satışı yaptığı iddiası ispatlanamamıştır. İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesinin 29/03/2018 Tarih ve 2016/513 E – 2018/452 K. Sayılı Kararının istinaf incelemesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi tarafından 21/03/2019 Tarih ve 2018/1338 E – 2019/644 K sayılı ilamıyla, icra takibe konu senedin 19/11/2015 tarihli sözleşme kapsamında teminat olarak alındığı ve alacağın varlığı, miktarı ve tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı zorunlu kıldığından bahisle İcra ve İflas Kanunu’nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmiş ise de, icra mahkemesi takip hukuku ile sınırlı dar bir yargılama yetkisine sahip olup, icra mahkemesince takip hukukuna yönelik olarak verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyip genel mahkemeleri bağlayıcı nitelikte değildir. Ayrıca davacı dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiş olup, icra mahkemesi kararı bonoyu hükümden düşürecek nitelikte olmadığından bahsi geçen mahkeme kararları eldeki menfi tespit davasını etkileyecek nitelikte değildir. Davacının bonodan dolayı sorumlu olması ve davacı iddialarının ispatlanamamış olması karşısında Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021