Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/205 E. 2020/451 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/205
KARAR NO : 2020/451
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2018
NUMARASI : 2017/1143 Esas – 2018/915
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17.12.2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dava dışı … San.ve Tic. Ltd. Şti.’den alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/961 E sayılı dosyasından dava ikame ettiğini, dava dışı şirketin tasfiyeye girdiğini ve tasfiye işlemleri sonrasında 17/05/2017 tarihinde sicil kaydının silindiğini, şirketin eski Tasfiye Memurunun … olduğunu, taraf teşkilinin sağlanması için şirketin ihyası gerektiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle Tasfiye Halinde …San.ve Tic. Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin, TTK md 32 hükümleri çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını da ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Tasfiye memuru … cevap dilekçesinde; şirketin tasfiye sürecinde ortaya atılan alacak iddiası olmadığını, bu nedenle tasfiyeyi gerçekleştirmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, İhyası istenilen şirket tasfiye suretiyle sicilden terkin edilmiş olduğu; Terkin işleminden sonra adı geçen şirket hakkında açılmış dava bulunduğu, Ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren şirketin, davanın tarafı olmak ehliyetinin bulunmadığı, bu durumda taraf teşkilinin sağlanması bakımından ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu ve bu nedenle şirketin belirtilen işlemlerle sınırlı olmak üzere ihyasının gerekli olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile şirketin İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/961 E sayılı dosyasındaki işlemlerine münhasıran ihyasına karar karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı tasfiye memuru istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Tasfiye memurluğunu yürüttüğü … San Ve Tic.ltd. Şti. de kanun ve nizamlara uygun olarak gerekli ilanları yapılmak suretiyle tasfiye edildiği ve tüzel kişiliğinin sona erdiğini, bu tasfiye sürecinde iken şirket aleyhine açılmış bir derdest dosyanın da bulunmadığını, davacı tarafından tasfiye edilen şirket aleyhine açılan dava tarihi tasfiyeden, tasfiyenin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesinden ve şirket tüzel kişiliğinin son bulmasından sonra olduğunu bu nedenle şirketin tasfiye sürecinde şirkete yönelik bir alacak iddiası olmadığından tasfiyeyi gerçekleştirmede herhangi bir kusurdan söz edilemeyeceğini, davada davacı tarafından şahsının hasım gösterilmediğini, davalı olarak davaya dahil edilmediğini, Hal böyle iken ve şirketin tasfiyesinde bu davanın dermeyanında kusuru yokken şahsı aleyhine vekâlet ücretine takdir ve yargılama giderlerinin üzerine yüklenmenmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanı reddi gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.TTK’nın 547. maddesi gereğince ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde ” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir.Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır.Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir.Somut olayda ihyası talep edilen …Sanayi ve Tic. Ltd.Şti ‘nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 17/05/2017 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine açılan İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/961 Esas sayılı dosyası ile açtığı alacak davasının derdest olduğu,bu hale göre davacının anılan mahkemede açtığı derdest dava nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. Buna göre tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olup, yasal hasım konumunda olan davalı … müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında usulsüzlük bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.Yargıtay 11. HD nin yerleşik uygulaması gereği tüzel kişiliğin ihyası davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken; Yargıtay HGKnun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, HMK nun 382. maddesinde bir işin çekişmesiz yargı işi olup olmadığının tesbiti için belirtilen ölçütlerden “ilgililer arasında ki uyuşmazlık olmayan haller” ve “ilgililerin ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller” şeklinde belirtilen ölçütler dikkate alındığında, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu” nun tesbit edilmesi ve bu tesbitlerin benimsenmesi nedeniyle, çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının Hazineye irad kaydına,3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-ç maddesi uyarınca oy birliği ile KESİN olmak üzere karar verildi. 17.12.2020