Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/2020 E. 2021/51 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2020
KARAR NO: 2021/51
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2017/354 Esas – 2020/141 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21.01.2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Siteler/ikitelli şubesi ile … Ltd. Şti. . arasında Genel Nakdi Ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi, … söz. , Taşıt Kredisi ve Rehin sözleşmeleri imzalandığını, borçlunun aldığı kredilerini ödememesi ve ödemelerini aksatması üzerine borçluya ve kefillerine ödemeyi teminen hesap kat ihtarnameleri gönderilerek borcun ödenmesinin talep edildiğini, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ” menkul rehninin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçildiğini, borçlu şirket tarafından, söz konusu takipte ” borca, takibe, imzaya ve borcun tüm ferilerine ” itiraz edildiğini ve borçlular hakkındaki takibin durduğunu, davalı-borçlular tarafından borca ilişkin olarak yapılan itirazın, haksız ve kötü niyetili ve takibi uzatmaya yönelik olduğunu, davalının faiz ve ferileri hakkındaki itirazlarının da yersiz olduğunu, zira bankaca uygulanan faiz oranının fahiş ve afaki olmadığını, yasal çerçevede olduğunu bu nedenle borçlunun asıl alacak ve faize ilişkin itirazlarının takibinin uzatmaya yönelik olduğunu ve kötüniyetli olduğunu, ayrıca davalının rehne ve imzaya ilişkin itirazlarının da yersiz ve takip sürecini uzatmaya yönelik olduğunu, itiraz dilekçesinde TBK 100, Maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı iddia edilmekte ise de; söz konusu taleplerinin yasadan kaynaklandığını ve hukuka uygun olduğunu belirterek, sonuç olarak; davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibine yönelik tüm itirazlarının iptaline, icra takibinin devamına ve davalının haksız itirazı nedeniyle %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, icra ve yargılama masrafları île avukatlık ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesi ve delil listesinin HMK’nın emredici hükümleri gereğince usulüne uygun olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen ihtarname ve sözleşme dava dosyasına sunulmadığı gibi müvekkiline tebliğe çıkarılmadığını ve savunma hakkının açıkça kısıtlandığını, taraflar arasında imzalandığı iddia olunan ve alacağa dayanak gösterilen genel kredi sözleşmesi üzerinde bulunan imzaın müvekkilinin eli ürünü olmadığını, davacı tarafın öncelikle sözleşmenin varlığını ispat etmesi ve alacağını belgelendirmesi gerektiğini, hesap kat ihtarının usulüne uygun düzenlenmediğini, taraflarınca ayrıca itiraza uğradığını ve içeriğinin kabul edilmediğini, bir an için dayanak gösterilen genel kredi sözleşmesinde bulunan imzaların müvekkiline ait olduğu düşünülse dahi; davalı müvekkilinin, davacı tarafa herhangi bir borçları ya da taahhütlerinin bulunmadığını, söz konusu sözleşmeye istinaden, davalı müvekkili lehine dava dışı banka tarafından kredi kullandırılmadığını, her ne kadar davacı taraf müvekkille ihtarname gönderdiğini iddia etse de, bu ihtarnameye taraflarınca itiraz edildiğini ve borcun bulunmadığını, ayrıca imzaya itirazlarının saklı tutulduğunu davacı tarafa ihtarname ile iletildiğini, bu nedenle muacceliyet ve temerrüt olgusunun gerçekleşmediğini, davacı yanın faiz talep etme hakkının da doğmadığını, bu nedenle faiz istemine ve faiz başlangıç tarihine de itiraz etiklerini, takipte talep olunan faiz oranının fahiş olduğunu ve davacı yanın delil olarak dayandığı ancak taraflarınca varlığı dahi kabul edilmeyen kredi sözleşmesi hükümlerine dahi aykırı olduğunu, bu aşamada davacı yanın likit bir alacağının da bulunmadığını, likit olmayan ve muhakemeyi gerektiren alacaklarda icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini savunarak davacının ispat edemediği haksız ve mesnetsiz davasının reddine, grafolojik bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini, davacı yan aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “davacının taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmeleri nedeniyle takip tarihi itibariyle toplam1.352.333,28-TL alacaklı olduğu, davacı vekili 22/01/2020 tarihli celsede takip talebinin 5. Sırasında belirtilen 3258 karton nolu borçlu cari hesabından kaynaklanan asıl alacak yönünden başlatılan takibe itirazın iptalini talep etmiş olmakla, 3258 no.lu Borçlu Cari Hesap Kredisi Yönünden temerrüt tarihi itibariyle 771.834,06- TL asıl alacak hesaplandığı, takip talebinde istenilen rehin bedeli 269.700,00- TL nin yerinde olduğu ve dava tarihinden sonra toplam 685.790,00-TL’lik kısmi tahsilatın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiği anlaşılmış olup davanın kısmen kabulüne,” karar verilmiş ve reddedilen kısım üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 12.04.2017 tarihli dava dilekçesinde davaya esas değer olarak 269.700,00 TL’nin gösterildiğini, ayrıca davaya konu takipte harca esas değer olarak da 269.700,00 TL beyan edildiğini, takip ve dava değeri olan 269.700,00 TL üzerinden kabulüne karar verilen davada, reddedilen kısım olmamasına rağmen, davalı vekili lehine 17.255,70 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, hükmedilen vekalet ücreti yönünden nisbi oran göz önünde bulundurularak mahkemenin takip talebindeki gayrınakdi risk yönünden depo talebinde bulunulan 47.000,00 TL üzerinden hesaplama yaparak vekalet ücreti takdir ettiğinin anlaşıldığını, gayrınakdi riske ilişkin depo talebinin davaya konu edilmediğini, davaya esas değer üzerinden harç yatırılmış olup, dosyaya gayrınakdi riske ilişkin hiçbir beyan ve talepte bulunulmadığını, davaya konu edilmeyen ve henüz nakdi alacağa dönüşmemiş alacak yönünden red kararı verilerek davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi nedeni ile mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davaya esas değer olarak belirtilen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, banka kredi alacağının tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibe konu edilen gayrinakdi risk alacağının dava konusu edilip edilmediği ve davalıya takdir edilen vekalet ücretinin yerinde olup olmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 1.392.522,21 TL nakdi kredi alacağından şimdilik 269.700,00 TL’nin tahsili, gayrinakdi krediden ise 147.060,00 TL’nin depo edilmesi talepli icra takibi başlatılmış, davalı takip borçlusu tarafından ise borcun tamamına ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur. Bunun üzerine davacı Banka tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine yönelik tüm itirazların iptaline karar verilmesi istemi ile eldeki dava açılmıştır. Dava değeri olarak ise 269.700,00 TL gösterilmiş ve bu miktar üzerinden nispi harç yatırılmıştır. Ayrıca davacı vekili 19/02/2020 tarihli karar celsesinde 269.700 TL’nin ödenmesi ve 147.060 TL gayri nakdi çek riskinin depo edilmesi için itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesinde tüm itirazların iptaline karar verilmesi talep edilmiş ve karar celsesinde gayri nakdi çek riski yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi istenmiş olması karşısında dava değeri ile dava dilekçesinin sonuç kısmı arasında çelişki bulunduğu açıktır. Bu durumda mahkemece, davacı tarafa talebi açıklattırılarak sadece 269.700 TL’ye yönelik dava açıldığının tespit edilmesi halinde HMK.nun 26. maddesi gözetilerek taleple bağlı kalınmak suretiyle bir hüküm kurulması, 269.700,00 TL’nin tahsili, gayrinakdi kredi 147.060,00 TL’nin depo edilmesi talepli başlatılan takipte, itiraza uğrayan alacağın tamamı yönünden dava açıldığının tespit edilmesi halinde eksik peşin harcın ikmal edilmesi suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 28/04/2016 tarih, 2016/1329 esas ve 2016/7744 karar sayılı ilamı) doğru olmamıştır. Öte yandan gayri nakdi kredinin deposu yönünden maktu harç ve maktu vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 04/04/2018 tarih, 2017/4575 esas ve 2018/1823 karar sayılı ilamı). Mahkemenin kabulüne göre de, gayri nakdi kredi yönünden davalı yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi tarife uyarınca vekalet ücreti takdiri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece gayri nakdi kredi yönünden davanın reddi ile davalı yararına nispi tarife üzerinden vekalet ücreti takdir edilmiş ise de, usulünce harçlandırılmış bir dava bulunmamasına rağmen gayri nakdi kredi alacağına ilişkin hüküm kurularak davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmeksizin harçlandırılan değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin İstinaf talebinin KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkeme kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Gayri nakdi kredi alacağına ilişkin usulünce harçlandırılmış bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, nakdi kredi alacağına ilişkin davanın KABULÜNE, Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin … karton nolu borçlu cari hesabından kaynaklanan 269.700 TL asıl alacak yönünden devamına, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %54 temerrüt faizi ve faizin % 5 i oranında BSMV uygulanmasına, Alacağın %20 si olan 53.940 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dava tarihinden sonra yapılan 685.790 Tl ödemenin hükmün kesin infazı sırasında nazara alınmasına, 2-Alınması gerekli olan 18.423,20-TL karar ilam harcından peşin alınan 3257,31- TL harcın mahsubu ile noksan kalan 15.165,89- TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacının yatırmış olduğu 3.257,31- TL peşin harç davalılar tarafından yatırılması gereken karar ilam harcından düşüldüğünden, toplam bu miktarın 3257,31-TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 36,00-TL ( başvurma ve vekalet harcı ) davetiye, posta gideri: 139,80 – TL, bilirkişi ücreti: 1.200,00-TL olmak üzere toplam: 1.375,800- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin uyarınca hesap ve takdir olunan 27.329,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 6-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davacı vekilince yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL, posta ve tebligat gideri 45,30 TL olmak üzere toplam 193,90 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 21/01/2021