Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1983 E. 2023/1205 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1983
KARAR NO: 2023/1205
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2015/1158 Esas – 2020/119 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkilin lehtarı olduğu 10/10/2015 tarihli, 45.000,00 TL bedelli, … numaralı çek hakkında alacaklı olduğu iddiası ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı Dosyası icra takibine geçtiğini, müvekkilinin proje ile çalışan, ürünlerini hem üreten hemde diğer firmalardan temin edip projeleri tamamlayan bir firma olduğunu, bu faaliyet içinde dava konusu çekin davalıya, aralarında devam eden ticari ilişki içinde müvekkili tarafça verildiğini, dava konusu çek 45.000,00 TL olmasına karşın müvekkilinin mal temin etmediğini, buna karşın devam eden ticari ilişki sebebiyle müvekkilin davalıya borcunun sadece 5.241,80 TL olduğunu, davalının alacağı kadar takip yapması gerekirken çek bedelinin tamamını talep ettiğini, haksız kazanç elde etmeye ve müvekkili şirketi zarara uğratmaya çalıştığını beyanla müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasında 45.000 TL alacağın 39.758,20 TL kısmı için borçlu olmadığının tespitine, dava esnasında alacaklı taraf çek bedelinin tamamını tahsil ederse borçlu olmadığı 39.758,20 TL bedelin istirdadına, müvekkili lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurda açılan iş bu davanın reddini talep ettiklerini, çek bir ödeme vasıtası olup illetten mücerret olduğunu ve çekin mevcut bir borcun tediyesine yönelik düzenlendiğinin kabulü gerekmekte olduğunu, BK’nın 207. maddesi uyarınca asıl olanın peşin satış olduğunu ve peşin satışta mal ve bedelin aynı anda verildiği yönünde karine mevcut olduğunu, açıklanan yasal karinenin aksini iddia eden ve çeki avans olarak verdiğini iddia eden davacının bu yöndeki iddiasını 6100 sayılı H.M.K.’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlaması gerektiğini beyanla davanın reddine, davacı haksız ve kötü niyetli olduğundan aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı taraf İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu edilen 10/10/2015 tarihli ve 45.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafa avans olarak verildiğini, karşılığında davalının mal teslim etmediğini, cari hesap nedeniyle davalıya borçlu olduğu 5.241,80 TL’nin indirilmesi sonucu kalan 39.758,20 TL yönünden borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise çekin mal teslimi karşılığında verildiğini, karşılıksız olmadığını savunmuştur. Dava konusu çekin dava dışı …San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davacı adına keşide edildiği, davacı tarafından ise ciro edilerek davalıya verildiği, davalı tarafından bankaya ibrazında karşılıksız çıktığı ve icra takibine konu edildiği, davalı tarafça sunulan mail yazışmalarında, davacı tarafça davalıya … şirketi ile ilgili olarak 250 adet EGE şezlong kollu beyaz, 150 adet SUN şezlong kolsuz beyaz, 250 adet sedir sehpa beyaz siparişi verildiği, uyuşmazlığın davalı tarafça davacı adına düzenlenen 02/09/2015 tarihli, 33.899,04 TL bedelli fatura konusu malların teslim edilip edilmediği noktasında toplandığı, bu faturanın açıklamasında 250 adet şezlong ege beyaz, 150 adet şezlong sun beyaz, 250 adet sehpa sedir beyaz yazılı olduğu, sevk irsaliyesinin teslim alan kısmında … isminin olduğu, taraflar arasında geçen mail yazışmalarında davacı tarafından irsaliyenin malları taşıyacak araç şoförüne teslim edileceğinin ifade edildiği, davacı tarafından dava dışı … şirketi adına düzenlenmiş 01/09/2015 tarihli faturanın konusunu da 250 adet kollu plastik şezlong, 150 adet kolsuz plastik şezlong, 250 adet plastik sehpa, 400 adet şezlong minderinin oluşturduğu, bu fatura konusu malların sevk irsaliyesinde de teslim edenin …, teslim alanın ise … olduğu, davalı tarafça çeke karşılık 02/09/2015 tarihli, 33.899,04 TL bedelli faturadaki malların teslim edildiği iddia edilmiş ve fakat bu fatura davacının kayıtlarında yok ise de; gerek dava konusu çekin dava dışı … Şirketi tarafından davacı adına keşide edilmesi, gerek mail yazışmalarında … şirketine ait sipariş olarak davacı tarafından bu fatura konusu malların bildirilmesi ve gerekse de davacı tarafından dava dışı … şirketi adına aynı malların konu edildiği 01/09/2015 tarihli faturanın düzenlenerek defterlerine kaydedilmesi, bu faturaya konu malların davalı tarafça sunulan irsaliyede ismi yazan araç şoförüne teslim edilmiş olması ve dava dışı şirket tarafından BA formu ile bağlı olduğu vergi dairesine bildirilmiş olması karşısında malların davacıya teslim edildiği, davalının defter kayıtlarında dava konusu edilen miktardan fazla alacaklı olduğu ve bu nedenle çekin karşılıksız olmadığı anlaşıldığından davanın reddine, davacının kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığından aleyhine tazminatına, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının, fatura içeriği ürünlerin teslimini yazılı delille ispatlaması gerektiğini, davacının … firmasına ürün satmış olması, … Firmasına satılan ürün cinslerinin ve adetlerinin davalının düzenlediği fatura içeriğindeki ürünlerle aynı olması, davalının fatura içeriği ürünleri müvekkile teslim ettiğini göstermediğini, davacı tarafından … Firmasının siparişine istinaden davalıdan ürün temin edilmek istenilmiş olup ancak davalıdan ürün temin edilememiş davacı da ürünleri, … Firmasının siparişine istinaden dava dışı … Firmasından temin etmiş ve … Firmasına sattığını, dolayısıyla davalının düzenlediği fatura ile dava dışı … Firması adına davacı tarafından düzenlenen fatura içeriği ürünlerin aynı olması gayet doğal olup, söz konusu evraklarda imza bulunmadığı gibi evrak asılları da dosyada bulunmamakla takibe girişilen tutarın 45.000 TL olduğunu, takip konusu çek karşısında davacının 4.909,15 TL’lik kısım yönünden borçlu olmadığı çok açık olup sadece davalının ticari defterleri esas alındığında dahi davalının davacıdan 40.090,85 TL’lik alacağının bulunduğunu ancak davalının tüm kötü niyetiyle çek bedelinin tamamı üzerinden takip başlatmış olup bu hususu yargılamanın çeşitli aşamalarında dile getirilmesine rağmen dikkate alınmadığını, sonuç olarak davacı tarafından dava konusu çekin avans olarak verildiği tüm dosya kapsamıyla sabit olup çek, davalıya verildikten sonra davalının düzenlediği … seri nolu 33.899,04 TL tutarlı faturanın içeriği ürünlerin davacı şirkete verilip verilmediği hususunun yazılı delille ispatlanması gerekirken mahkemece imza dahi taşımayan bir kısım fotokopi nitelikli sevk irsaliyelerine ve bir kısım varsayımsal olgulara dayanılarak fatura konusu içeriği ürünlerin teslim edildiğinin kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalı şirket teslim olgusunu ispat etmiş olup davacı hakkında KDV dönemi içerisinde icra takibi başlattığı için ve dava konusu çekin keşidecisi iflas ettiği, davacı çek bedelini tahsil edemediği için işbu fatura davacı tarafından kötü niyetli olarak ticari defterlerine kaydedilmediğini, davalı tarafından düzenlenen 02.09.2015 tarih … sayılı fatura davacıya 08.09.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup fatura muhteviyatının kesinleştiğini, söz konusu irsaliyede davacının ve …’ın imzaları bulunduğunu, e-posta yazışmalarına davacı tarafından itiraz edilmemiş olup tüm bu yazışmaların davacı tarafından ikrar edildiğini, davacının düzenlediği işbu faturanın dava dışı … firmasının BA formlarında olduğu Bilirkişi tarafından tespit edildiğini, dosyada mübrez yazılı belgeler (faturalar, sevk irsaliyeleri, BA formları, e- posta yazışmaları, bilirkişi raporu vb.) incelendiğinde davalı şirketin dava konusu ürünleri davacıya teslim ettiği, davacıdan alacaklı olduğu, davacının kötü niyetli olarak faturayı kayıtlarına almadığı sübüta erdiğini istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, takibe konu çekin bedelsiz olduğundan bahisle borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibe konu çekin avans olarak verilip verilmediği ve karşılığında mal tesliminin yapılıp yapılmadığı noktasındadır.Dava dışı … Ltd. Şti. Tarafından 10/10/2015 tarihinde davacı … lehine 45.000,00 TL bedelli olarak keşide edilen çek, davacı lehtar tarafından davalıya ciro edilmiş ve 14/10/2015 tarihinde muhatap bankaya ibrazında karşılıksız işlemi yapılmıştır.Davalı takip alacaklısı tarafından, davacı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, çeke dayalı olarak 45.000,00 TL asıl alacağın ferileriyle birlikte tahsili istemiyle 19/10/2015 tarihli takip talebi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatılmıştır.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72. maddesi uyarınca takip nedeniyle 39.758,20 TL yönünden borçlu olmadığını tespitine karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 6]. Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 370 ilâ 372). Kambiyo senetleri ve dolayısıyla çek illetten mücerret olup davalı hamilin çekleri edinme sebebini açıklama yükümlülüğü yoktur. Kural olarak çek ödeme aracı olup, çekin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verildiği yolunda yasal karine mevcuttur. Yasal karinenin aksini yani çekin borç ödenmesinden başka bir amaçla verildiğini, bedelsiz bir avans çeki olduğunu iddia eden davacı tarafın, bu iddiasını kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davacının kendi ticari defterlerinde alacaklı gözükmesi veya davalı ticari defterlerinde mal teslimine ilişkin bir kayıt bulunmaması tek başına ispata yeterli değildir. Davalının dava konusu ödemeler karşılığı mal teslim edildiğini ya da başka bir ticari ilişki kapsamında çekin alındığını savunması da ispat yükünü değiştirir nitelikte değildir.Somut olayda, davacı taraf çeklerin davalıya mal teslimi karşılığında avans olarak verildiği ancak mal tesliminin yapılmadığı bu suretle çekin bedelsiz kaldığını ileri sürmektedir. Davalı ise, çekin avans olarak verildiğini kabul etmemiş ve davacıya mal tesliminin yapıldığını savunmuştur. Bu kapsamda çek hamili olan davalının savunması ispat yükünü değiştirecek nitelikte değildir. Ayrıca ispat yükü kendisinde olmayan tarafın ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Bu halde karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). Davalı tarafça, 02/09/2015 tarihli, 33.899,04 TL bedelli faturadaki malların teslim edildiği iddia edilmiş buna karşılık ise davacı tarafından teslim olgusunun ispat edilemediği ileri sürülmüş ise de, davacı taraf davaya konu çekin avans olarak verildiğini ispat edememiş olup, bu çek zaten üzerinde yazan tutar itibariyle teslim olgusuna karine olup ayrıca davalı tarafından teslimin ispat edilmesine gerek yoktur. Bu kapsamda, dava konusu alacağın kambiyo alacağı olduğu nazara alındığında, davalının cari hesabında çek tutarından daha az alacaklı görünmesinin de sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023