Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1966 E. 2023/1203 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1966
KARAR NO: 2023/1203
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2019/245 Esas – 2020/288 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilince … San. ve Tic. A.Ş. lehine davalıların müteselsil kefaletleriyle krediler kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ve borcun ödenmesi için davalılara ihtarname gönderildiğini, ancak borcun ödenmediğini, toplam 2.623.991,62 TL borcun tahsili için davalılar hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, müvekkilinin alacağının muaccel hale geldiğini, alacağın herhangi bir teminat altına alınmadığını, talep edilen faiz oranlarının yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu ileri sürerek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, davalıların alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak kredi sözleşmesinin asıl tarafı olan … A.Ş. ile müvekkillerinden …. Ltd. Şti ve … adına 14/09/2018 tarihinde konkordato başvurusu yapıldığını, davacı tarafça hesabın kat edildiği dönemde müvekkilleri hakkında konkordato tedbir kararı olduğunu, şirketlerin komiserler tarafından yönetildiğini, ödemelerin komiserler tarafından yapıldığını, müvekkillerinin ödemeler konusunda tasarruf yetkisinin olmadığını, müvekkillerinin belirtilen miktarda borçları bulunmadığını, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava dilekçesinin tebliği ile davalılar vekili süresinde ibraz ettiği cevap süresi uzatım talepli dilekçesinde “yetki-husumet ve zaman aşımı itirazımız vardır”demiş ancak cevap dilekçesinde bu hususlarda bir açıklama yapmamıştır. Davalılar vekili ön inceleme duruşmasına da katılmamıştır. HMK 116 maddesi kapsamında davalının yetki ilk itirazı değerlendirilmiş, davalılar vekilince mahkememizin yetkisine itiraz edilmekle birlikte yetkili mahkemenin gösterilmediği anlaşıldığından, yetki itirazı reddedilmiştir. Dosyaya sunulan delillerden davacı banka ile dava dışı … San.ve Tic.AŞ.arasında toplam 17 milyon lira limitli 27/02/2015, 11/05/2015 ve 31/07/2018 tarihli 3 ayrı genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalılarında bu sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları görülmüştür. Davalılar vekili kredi asıl borçlusu şirketin İstanbul Anadolu 3 ATM 2018/768 esas sayılı konkordato talepli davada iflasına karar verildiğini, davalı …Ltd….nin kesin mühlet talebinin reddedildiğini kararın istinaf aşamasında olduğunu, davalı …’inde Kocaeli 1 ATM 2018/768 esas sayılı dosyada kesin mühlet talebinin reddedildiği, bu dosyanında istinaf aşamasında olduğunu, davacı tarafça hesabın kat edilmesinden önce 17/09/2018 tarihi itibariyle gerek asıl borçlu, gerekse kefil durumundaki şirketler yönünden konkordato tedbir kararı verildiğini, geçici mühlet döneminde ödemelerin komiserler tarafından yapıldığını, bu nedenle ödeme yapılmadığından bahisle hesabın kat edilip takibe geçilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Davacı banka tarafından kredi borcunun ödenmediği gerekçesiyle kredi hesabı 21/02/2019 tarihi itibariyle kat edilmiş ve 22/02/2019 tarih … no.lu kat ihtarnamesi düzenlenmiştir. Hesap kat ihtarı dava dışı asıl borçluya 26/02/2019 tarihinde davalılar …Ltd. … ile … Ltd. …ye 26/02/2019 tarihinde, davalı …’e de 06/03/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. İstanbul Anadolu 3 ATM 2018/1058 esas sayılı dosyada … San.ve Tic.AŞ.nin 13/02/2019 tarihi itibariyle iflasına, ….Ltd….nin kesin mühlet konkortado taleplerinin reddine, iflas kararı verilmesine yer olmadığına, 13/02/2019 tarihi itibariyle her iki şirket hakkındaki tüm konkordato tedbirlerinin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Kocaeli 1 ATM 2018/768 esas sayılı dosyasında ise … hakkında görülen davada 12/02/2019 tarihinde konkordato ve kesin mühlet talebinin reddine, verilen tüm ihtiyatı tedbirlerin 12/02/2019 tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalılar vekilinin savunmasının aksine konkordato davası kapsamında verilen ihtiyati tedbir döneminde hesabın kat edilmediği, ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasından sonra 21/02/2019 tarihi itibariyle hesabın kat edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan konkordato davası kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararları arasında hesapların kat edilmemesi yönünde alınmış bir ihtiyati tedbir kararı olduğu da ileri sürülmediği gibi incelenen ihtiyati tedbir kararlarında bu yönde bir tedbir kararı bulunmadığından ihtiyati tedbir kararının hesabın kat edilmesine engel teşkil etmeyeceği kabul edilmiştir. Aynı şekilde konkordato dava dosyalarının mahkememiz dosyası yönünden bekletici mesele yapılması talebi de konkordato davasının itirazın iptali davasının görülmesine engel teşkil etmemesi nedeniyle yerinde görülmemiştir. TBK 584 maddesinin davalı … yönünden değerlendirilebilmesi için asıl borçlu şirket sicil kaydı çıkarılmış, şahsın asıl borçlu şirketin ortak ve münferit imza yetkilisi olduğu TBK 584/3 maddesi gereğince eş rızasının gerekmediği, kefalet beyanlarının yasal koşulları taşıdığı da tespit edilmiştir. Davacının takip tarihi itibariyle davalılardan talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespiti bakımından hesaplama yapılmak üzere dosya bilirkişiye verilmiş ve bilirkişiden 26/01/2020 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda yapılan hesaplama, hesaplamaya esas alınan ilkeler, saptanan faiz oranları denetlenebilir ve gerekçeli olduğundan mahkememizce hükme esas alınmış ayrıca dayanak kredi sözleşmelerinin 10.13 maddesinde davalılar kefil sıfatıyla mevzuattan kaynaklanan çek garanti tutarlarının deposundan da müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulduklarından takipteki bu talebinde yerinde olduğu kabul edilmiştir. Davalı tarafça her ne kadar bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davalı …’e hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmüş ise de ihtarname tebliğinin TK hükümlerine uygun olduğu belirlenmiş, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama uyarınca davanın kısmen kabulüne ve davalıların takibe itirazlarında haksız alacağın likit oluşu göz önünde bulundurularak davacı lehine inkar tazminatına, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara esas bilirkişi raporunda davacı banka alacağı hesaplanmış ve davacı bankanın takipte isteyebileceği tutarın 2.649.042,04 TL olarak açıkça belirtilmişken, davacı banka alacağının nakit kısmının kısmen kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ancak karara esas bilirkişi raporunun sonuç bölümünde, hesaplanan alacak yanında talep edilmesi gereken alacak sütununa da yer verilmiş ve ilk derece mahkemesi tarafından talep edilmesi gereken alacak kısımlarında yer alan tutarlara göre hüküm oluşturulduğunu, davalılar … Tic. Ltd. Şti ve … Tic. Ltd. Şti yönünden; ilk derece mahkemesi tarafından karara esas alınan “talep edilmesi gereken” alacak tutarının ne şekilde hesaplandığı bilirkişi raporunda yer almadığını, ancak, talep edilmesi gereken alacak sütununda, hesabın kat edildiği tarihten icra takibinin başlatıldığı güne kadar her bir kredi için kendi akdi faiz oranından hesaplama yapılması gerekir iken yalnızca temerrüt tarihine kadar akdi faiz işletildiği, bu nedenle hesaplamanın eksik yapıldığı düşünülmekte olup zira ilk derece mahkemesi kararında yer alan akdi faiz tutarının … ile aynı olduğunu, ancak … için 7 günlük akdi faiz işletilmesi gerekirken davalı … yönünden; ilk derece mahkemesi tarafından karara esas alınan “talep edilmesi gereken” alacak tutarının ne şekilde hesaplandığının bilirkişi raporunda yer almadığını, ancak, talep edilmesi gereken alacak sütununda her ne kadar temerrüt tarihine kadar işletilmesi gereken gün sayısı doğru hesaplanmış ise de hesaplama yapılırken temerrüt tarihine kadar ihtarnameye konu her bir krediye kredinin kendi faiz oranının uygulanması gerekmekte iken, tüm kredilere tek bir faiz oranının uygulandığının düşünüldüğünü, hesaplanan alacak tutarı müvekkil banka tarafından talep edilen tutardan yüksek iken talep edilmesi gereken alacak tutarının takip talebinde yer alan müvekkil banka alacağından düşük olmasının nedeni anlaşılamamakla birlikte, talep edilmesi gereken tutarın yanlış hesaplandığı ve ilk derece mahkemesi tarafından iş bu yanlış hesaplamaya dayanılarak hüküm kurulduğunu, kaldı ki; raporda hesaplanan toplam alacak da 2.649.042,04 TL olarak belirtildiğini, yapılan hesaplamalarda hesaplanan alacakların davacı banka tarafından takip talebinde yer alan tutardan fazla olarak hesaplanmış iken, yerel mahkeme kararında davacı banka alacağından daha düşük tutarlarla icra takibinin devamına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hesabın kat edilmesi ile birlikte davacı bankanın alacağı muaccel hale gelmiş olduğu ve borçluların temerrüde düşmüş olması nedeniyle hesaplarının haklı olarak kat edilmiş olduğunun mahkeme kararı ile sabit hale geldiğini, mahkeme kararı ile faiz talebinin haklılığı ve faiz oranlarımızın yasal düzenlemelere uygun olduğu tespit edilmiş olup davalı/borçlunun faize ve ve tüm fer’ilere ilişkin itirazlarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, yerel mahkeme kararı ile genel kredi ve teminat sözleşmeleri uyarınca davacı bankanın iade edilmeyen çeklerden kaynaklı olan depo talebinin yasal olduğu ve 41 adet çek karşılığı olan garanti bedelinin bankaya ödenmesi gerektiğinin sabit olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın aleyhe olan kısımlarının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davacının, tarihsiz sunmuş olduğu bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, bilirkişi raporuna karşı herhangi bir itirazda bulunmamış olup bilirkişi raporuna itiraz etmeyen davacının bu aşamada bilirkişinin yanlış hesaplama yaptığını öne süremeyeceğini, davalı lehine usulü kazanılmış hak olduğunu, ayrıca mahkemece dosya kapsamında davalılardan talep edilen miktardan daha az tutardan sorumlu olduğunun tespitinin hukuka uygun olduğunu, söz konusu dosyada kat ihtarnamesinin davalılara ve davalı şirkete usulsüz olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen haksız ve fahiş miktarlarda faiz talep edildiğini, banka kredilerine ilişkin takiplerde temerrüt faizinin uygulanabilmesi için kredi asıl borçlusuna usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerektiğini, ne var ki, bu tebligat parçasında başkaca herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi, davalının yetkili temsilcisinin veya ondan sonraki yetkili kişinin adreste olup olmadığının araştırılıp araştırılmadığı ve nedenleri de şerh edilmemiş olup sonuç olarak, Yargıtay kararları incelendiğinde görüleceği üzere şirket çalışanına eksik usul uygulanarak gerçekleştirilen kat ihtarı tebliği geçersizliği nedeniyle talep edilen alacak kalemlerindeki azalmanın hukuka uygun ve yerinde olduğunu, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, mahkemece reddedilen kısım yönünden de davacının alacaklı olup olmadığı noktasındadır.Davacı banka ile davalı … arasında muhtelif tarihlerde genel kredi sözleşmesi imzalanmış ve davalılar bu sözleşmelere müteselsil kefil olmuştur.Davacı banka tarafından kredi borçlusu ve davalı muhatabına çekilen ihtarname ile kredi hesabının kat edildiği ve kredi borcunun ödenmesi ihtar olunmuştur.Davacı takip alacaklısı tarafından, kredi borçlusu şirket ve davalı takip borçluları hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında, “sözleşme, ihtarname ve hesap özeti” sebebine dayalı olarak nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının tahsili/depo edilmesi istemiyle ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Davacı, talep edilmesi gereken alacak tutarının ne şekilde hesaplandığının bilirkişi raporunda yer almadığını, ancak, talep edilmesi gereken alacak sütununda, hesabın kat edildiği tarihten icra takibinin başlatıldığı güne kadar her bir kredi için kendi akdi faiz oranından hesaplama yapılması gerekir iken yalnızca temerrüt tarihine kadar akdi faiz işletildiğini, bu nedenle hesaplamanın eksik yapıldığını, davalı … yönünden talep edilmesi gereken alacak sütununda her ne kadar temerrüt tarihine kadar işletilmesi gereken gün sayısı doğru hesaplanmış ise de hesaplama yapılırken temerrüt tarihine kadar ihtarnameye konu her bir krediye kredinin kendi faiz oranının uygulanması gerekmekte iken, tüm kredilere tek bir faiz oranının uygulandığını ileri sürmüştür. Ancak, davacının takipte talep ettiği tutar ile bilirkişi tarafından hesaplanan tutar arasındaki fark, davacının, hesaplanandan daha fazla işlemiş akdi faiz talep etmesi ve davalı şirketler yönünden işlemiş temerrüt faizi talep etmemesi, davalı gerçek kişi yönünden ise bilirkişi tarafından hesaplanandan daha az miktarda işlemiş temerrüt faizi talep etmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Davacı, takip talebinde davalı şirketler yönünden hesap kat tarihinden takip tarihine kadar akdi faiz oranında işlemiş faiz talep etmiştir. Bu halde, davacı, temerrüt tarihi olan 28/02/2019 tarihinden itibaren %46,80 oranında temerrüt faizi talep edebilecekken %36 oranında faiz talep etmesi karşısında, temerrütten sonra da akdi faiz oranı uygulanarak temerrüt faizinin belirlenmesi gerekir. Buna göre, (28/02/2019-22/03/2019; 2.551.971,28 TL*22*36/36000) 56.143,36 TL akdi faiz oranına göre işlemiş temerrüt faizi bulunmakta olup hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işlemiş akdi ve temerrüt faizi toplamı 74.006,66 TL’dir. Davacı tarafça takipte hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz olarak 32.503,77 TL talep edilmiş olup, bu miktarın hüküm altına alınması gerekirken mahkemece sadece temerrüt tarihine kadar işlemiş faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.Davalı … yönünden ise, takipte tek bir faiz oranı üzerinden talepte bulunulmuş olup, istinaf dilekçesinde de hangi kredi için hangi oranın uygulanacağına ilişkin somut bir beyan bulunmadığından tüm kredilere tek bir faiz oranının uygulandığı iddiası dinlenebilir değildir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesince sadece temerrüt tarihine kadar işlemiş faize hükmedilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın, davalılar …Tic. Ltd. Şti. ve … Tic. Ltd. Şti. yönünden KABULÜNE, davalı … yönünden kısmen KABULÜNE,Davalıların İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında yaptıkları itirazların davalılar …Tic.Ltd….ve …Tic.Ltd….yönünden; 2.551.971,28 TL. Asıl alacak 32.503,77 TL. İşlemiş faiz 1.678,07 TL. İhtarname masrafı olmak üzere toplam 2.586.153,12 TL. üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren %46,80 oranında temerrüt faizi ve bunun %5’i oranında gider vergisi uygulanmasına, Davalı … yönünden;2.551.971,28 TL. Asıl alacak 17.863,80 TL. İşlemiş akdi faiz 45.947,55 TL. İşlemiş temerrüt faizi 2.297,38 TL. %5 BSMV 1.678,07 TL. İhtarname masrafı olmak üzere toplam 2.619.758,08 TL. üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren %46,80 oranında temerrüt faizi ve bunun %5’i oranında gider vergisi uygulanmasına,2- 41 adet çek yaprağından doğan 74.630,00 TL.garanti bedeli tutarının takipte belirtilen şartlarda nakdi teminat olarak deposuna şeklinde takibin devamına, 3-Fazla dair taleplerin reddine, 4-Hükmedilen tutarın %20’si oranında 523.951,61 TL.(davalılar … Tic. Ltd. Şti. ve … Tic. Ltd. Şti. yönünden 517.230,62 TL.si ile sınırlı olmak kaydıyla) inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 5-Karar harcı 178.955,67 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 31.691,26 TL ile icra dosyasına yatırılan 13.119,96 TL. harcın mahsubu ile bakiye 134.144,45 TL harcın davalı taraftan (davalılar …. Tic. Ltd. Şti. ve … Tic. Ltd. Şti. Yönünden 131.848,89 TL.si ile sınırlı olmak kaydıyla) tahsili ile hazine adına irad kaydına, 6-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31.691,26 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,7-Davacı tarafından yapılan 50,80 TL ilk masraf, 144,40 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.695,20 TL yargılama giderinin davadaki haklılık oranı göz önünde bulundurularak (%99,8) takdiren tamamının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 267.307,66 TL(davalı …’in sorumluluğu 110.980,64 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,9-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,10-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 11-Davacı … davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı … davalı tarafa iadesine,12 İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL, posta ve tebligat gideri 63,6 TL olmak üzere toplam 212,2‬0 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 13-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023