Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/194 E. 2021/120 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/194
KARAR NO: 2021/120
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2017/799 Esas – 2018/1004 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11.02.2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı-karşı davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, 27.09.2016 Düzenleme Tarihli ve Seri … numaralı fatura ile Seri … numaralı sevk irsaliyesi ile 4.990,55 TL alacağı ve 274,41- TL yasal faiz olmak üzere toplam 5.264,96 TL, 29.09.2016 düzenleme Tarihli ve Seri … numaralı fatura ve Seri … numaralı sevk irsaliyesi kaynaklı 8.145,07.- TL Alacak ve 443,85 TL yasal faiz olmak üzere toplam 8.588,92.-TL, 01.10.2016 Düzenleme Tarihli ve Seri … numaralı fatura ile Seri … numaralı sevk irsaliyesi kaynaklı 10.550,14 TL Alacak ve 567,11.-TL yasal faiz olmak üzere toplam 11.117,25.- TL tutarlarında 3 adet faturadan bakiye 23.685,76 .-TL anapara ile bu faturaların yasal faizi olan 1.285,37 TL olmak üzere toplam 24.971,13.- TL borcunu davalının ödememekte ısrar etmesi üzerine, icra takibi başlatmış olduklarını, borçlunun icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle: Davacı(karşı davalı)ya hiçbir borcu bulunmadığını; çünkü, davacı(karşı davalı) tarafın mantolama malzemesi ticareti yaptığını ve aralarındaki anlaşmanın teslim hükmüne aykırı olarak alım konusu malzemeleri 2 ay gecikmeli olarak parça parça teslim ettiğinden kendilerinin de 3 ay fazladan iskeleyi kurulu tutmak zorunda kaldıkları ve ekipleri bu sürede boşta kaldığından iskele ve ekipler için fazladan ödemede bulunduklarını, işlerini de 3 ay gecikmeli teslim edebildiklerini, gecikme sonucu uğranılan zararlara karşılık olmak üzere; işverence kendilerine yansıtılan tutarın, karşı taraf alacağından kesildiğini, karşı tarafla yapılan görüşmeler neticesinde, bu hususun kendilerince de kabul edildiğini, davacı(karşı davalı) tarafa 09.11.2016 tarihli faturanın iade edildiğini ve bu durumunda itirazlarını desteklediğini, davalı(karşı davacı) tarafın uğradığı zararlar nedeniyle (3 ay fazladan iskele kirası vermesi, asıl işverence kendisinden kesinti yapılması, davacı (karşı davalı) nın haksız eylemi nedeniyle söz konusu taşınmazın geç teslim edilmesi, davacı (karşı davalı) tarafça edimlerin yerine geç getirilmesinden veya yerine getirilmemesinden dolayı zarara uğradığından bahisle; fazlaya ilişkin hakları ve yasal yollara başvurma hakkı saklı kalmak kaydıyla Mahkemelerince yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda artırılmak suretiyle şimdilik 2.000 TL zararının davacı(karşı davalı)dan faizi ile tahsiline ilişkin karşı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, ” bilirkişi raporu denetime ve hükme elverişli bulunduğundan mahkememizce hükme esas alınmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davacı şirketin ticari defterlerinin lehine delil olduğu, davalının ticari defterlerini inceleme günü ibraz etmediği, davacı ticari defterlerinde davalının teslim almış olduğu mal bedelinin 23.685,76 TL işlemiş faizi 1,285,37 TL olduğu tespit edildiğinden davalının icra takibine yönelik itirazının iptali ile davalının karşı davasında ise, geç teslime yönelik herhangi bir belge ve kanıt sunmadığı, karşı davalının malzemeyi geç teslim ettiğine yönelik bir tespitin yapılamadığı, yine ilave iskele bedeli ödemesinin geç teslim edildiğinden kaynaklandığına ilişkin bir delil bulunmadığından karşı davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı(karşı davacı) vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı/karşı davalı anlaşma aşamasında iken müvekkiline söz konusu malların ellerinde yeteri kadar olduğunu ve istenilen tarihin de kendileri için uygun olup teslim yapılabileceğini vaat etmesine rağmen mantolama malzemelerinin teslim günü geldiğinde teslim etmediklerini, zaten davacı şirketin matolama malzemelerini geç teslim ettiği ve bu teslimden kaynaklı olarak inşaatın 2 ay gecikmeli teslim edildiğine ilişkin belgelerin sunulduğunu, söz konusu belge ve gecikme dolayısıyla müvekkilinin alacak olduğu ödeme miktarından kesinti yapıldığı hususunda yazılı delillerin mahkemeye sunulduğunu, bilirkişi raporunda yazılanın aksine ticari defterleri ve davacı şirketle aralarındaki faturaların mahkemeye sunulduğunu, buna rağmen, ilgili bilirkişi raporunda bu durumun göz ardı edildiğini, yeniden bir bilirkişi raporu düzenlenmesi talep edilmesine rağmen, bu talebin gözetilmeden verilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, taraflar arasında ticari satımdan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali; karşı dava ise geç teslimden dolayı uğranılan zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, geç teslim bulunup bulunmadığı ve bilirkişi incelemesinin eksik incelemeye dayalı olup olmadığı noktasındadır. Davacı(karşı davalı) takip alacaklısı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 27/09/2016 tarih ve 5.155,46 TL, 29/09/2016 tarih ve 8.145,07 TL, 01/10/2016 tarih ve 10.550,14 TL olmak üzere 3 adet faturaya dayalı olarak davalı(karşı davacı) takip borçlusu hakkında ilamsız icra takibi başlatılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davalı(karşı davacı)nın sunduğu muavin defterine göre, davacı(karşı davalı)nın takibe konu faturalar dahil tüm faturaları davalı(karşı davacı)nın kayıtlarında yer almaktadır. Hatta davacı(karşı davalı)nın 50,98 TL bedelli faturası davalı(karşı davacı) kayıtlarında mükerrer olarak kayıtlanmıştır. Bunun yanı sıra 30/09/2016 tarihli kayıtla davacı(karşı davalı), 71.794,36 TL borçlandırılarak bu tarih itibariyle alacak-borç bakiyesi sıfırlanmıştır. Bu tarihten sonra kayıtlanan davacı(karşı davalı) faturaları sonrasında, davalı(karşı davacı) kendi muavin defterine göre 11.942,43 TL borçlu bulunmaktadır. Davacı(karşı davalı)nın kayıtlarında ise davalı(karşı davacı)nın 09/11/2016 tarih ve 2347,02 TL bedelli iade faturası ile 13/10/2016 tarihli kayıt ile 35.000,00 TL, 15/11/2016 tarihli kayıt ile 25.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL tahsilat yer almaktadır. Buna göre davacı(karşı davalı) kendi ticari defterlerine göre 23.685,76 TL alacaklı durumdadır. Taraf ticari defterlerindeki mutabakatsızlık, davalı(karşı davacının) muavin defterinde davacı(karşı davalı) 71.794,36 TL borçlandırılmasına karşın, davacı karşı davalının kayıtlarında 60.000,00 tahsilat kayıtlı olup, aradaki fark olan 11.794,36 TL’ye ilişkin davacı(karşı davalı)nın defterinde bir kayıt olmamasından kaynaklanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Davalı(karşı davacı)nın ticari kayıtlarında davacı(karşı davalı)nın 71.794,36 TL borçlandırıldığı işlemin, davacı( karşı davalı)nın ticari defterinde 11.794,36 TL’lik kısmının karşılığı bulunmadığından ve bu miktara ilişkin TTK’nın 64/2. Maddesinde düzenlenen ilkeye uygun bir belge de sunulmadığından davalı(karşı davacı)nın 11.794,36 TL yönünden ticari kayıtlarına itibar etme olanağı yoktur. Davalı(karşı davacı)nın kayıtlarında görünen borç tutarı 11.942,43 TL’ye herhangi bir dayanak belgesi olmadan davacı(karşı davalı)nın borçlandırıldığı 11.794,36 TL ilave olunup, davacı(karşı davalı)nın defterinde kayıtlı olmayan 50,98 TL tenzil edildiğinde taraf ticari defterleri tam mutabık olup, sonuç itibariyle davacı(karşı davalı)nın 23.685,81 TL alacağı bulunmaktadır. Davalı(karşı davacı) ticari defterleri incelenmeden bilirkişi raporu hazırlandığını ileri sürülmüş ise de, Mahkemece 06/03/2018 tarihli ara karar ile tarafların ticari defterlerinin 06/04/2018 tarihinde incelenmesine karar verilmiş ve bu ara karar 09/03/2018 tarihinde davalı(karşı davacı) vekiline tebliğ edilmiş olup, 13/03/2018 tarihinde 2016-2017 yıllarına ilişkin 2 sayfadan ibaret muavin defter kayıtları sunulmuş ve davalı(karşı davacı) vekilinin yetkilendirmesi ile stj. Avukat tarafından inceleme sırasında hazır bulunulmuştur. Bu haliyle ticari defterlerin sunulmamış olması karşısında Mahkeme işleminde herhangi bir usule aykırılık görülmemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 207/2. Maddesi, Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü oldukları düzenlenmiştir. Davalı(karşı davacı) tarafından davacı(karşı davalı)nın anlaşmaya uymayarak parça parça olarak malzemeyi geç teslim ettiği iddia edilmekle beraber, ifa tarihine ilişkin taraflar arasında bir anlaşma olduğu ispat edilememiştir. Taraflar arasında ispatlanmış bir ifa zamanı bulunmadığına göre borçlar aynı anda ifa edilmelidir. Davalı(karşı davacı)nın kendi borcunu ifaya hazır olduğu belirtilerek davacı(karşı davalı)ya çekilen bir ifaya davet ihtarı da dosya kapsamı itibariyle bulunmamaktadır. Bu haliyle davalı(karşı davacı) henüz kendi borcunu ifa etmemişken davacı(karşı davalı)dan ifa beklenemez. Dolayısıyla geç teslim iddiası ispatlanamamış olup, bu nedenle davacı(karşı davalı)ya bir sorumluluk yüklenmesi mümkün değildir. Buna göre asıl ve karşı dava yönünden Mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı(karşı davacı) vekilinin yerinde olmayan istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden davalı-karşı davacı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırılan istinaf karar harcı 391,00 TL’nin alınması gerekli olan 1.705,77 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.314,77 TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Karşı dava yönünden davalı-karşı davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın, alınması gereken 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davalı- karşı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davalı-karşı davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Karardan sonra davacı- karşı davalı yan gider avansından karşılanan 34,50 TL posta ve tebligat masrafının davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı-karşı davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11.02.2021