Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1937 E. 2021/38 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1937
KARAR NO: 2021/38
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2019
NUMARASI: 2019/828 Esas – 2019/1154 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/01/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı şirket yetkilisi; şirketinin toptan satışı işi ile ticari alanda faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalı şirketin ise suni deri vb.ayakkabı malzemeleri pazarlama ve satışı işleri yapan bir şirket olduğunu, şirketi ile davalı şirket arasında ticari ilişki oluşturulmak istendiğini, ayakkabı malzemeleri satın alınması konusunun müştereken kararlaştırıldığını, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu … Bankası A.Ş Beyazıt Şubesine ait … seri nolu 31/09/2018 tarih ve 70.000,00-TL bedelli ve Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu … Bankası A.Ş Beyazıt Şubesine ait … seri nolu 01/10/2018 tarih ve 70.000,00-TL bedelli çeklere ilişkin davalıdan herhangi bir mal alınmadığını, tarafların tacir olduğunu, çeklerin şirket personelini yanıltarak alındığını, iradeleri dışında doldurularak kullanıldığını ileri sürerek, davanın kabulüne, borçlarının bulunmadığının tespitine, imza itirazları sebebi ile çeklerin iptaline, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; Somut uyuşmazlıkta, davanın çeke dayalı açılan menfi tespit davası olduğu, bu tür davaların TTK’ nın 3 ve 4/1-a maddeleri uyarınca ticari dava niteliğinde olduğu, ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup; Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/1734 Esas 2019/1521 Karar sayılı kararı da bu yönde olup menfi tespit istemlerinin arabuluculuğa tabi olduğu kanun koyucunun da iradesinin bu yönde olduğu ve söz konusu düzenleme amaçsal yoruma göre de menfi tespit talepli davalar arabuluculuğa tabi olduğundan bu aşamada herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı şirket yetkilisi istinaf dilekçesinde özetle; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığını, kararın içtihada ve hukuka aykırı olduğunu bu nedenlerle kararın kaldırılarak yeniden karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar para alacağı olan talepler hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır. Menfi tesbit davalarının arabuluculağa tabi olup olmadığı konusunda uygulamada farklı hükümler verilmesi nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesi için yapılan başvuru neticesi Yargıtay 19 H.D. ‘nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 04.06.2020 tarihli ilamı ile; “H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İ.İ.K. m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa Arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda Arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını Arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır… denilerek ticari dava niteliğindeki menfi tesbit davalarında Arabulucuya başvurunun zorunlu olmadığı”belrtilmiştir. Anılan ilam 2797 Sayılı Kanunun 45. maddesi gereği mahkemeleri bağlayıcı niteliktedir. Bu durumda ilk derece mahkemesince davacının menfi tesbite ilişkin taleplerinin T.T.K. 5/A maddesi gereğince Arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı dikkate alınarak işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunu başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 4-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-g maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 21/01/2021