Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1936 E. 2020/333 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1936
KARAR NO: 2020/333
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/08/2020
NUMARASI: 2020/359 Esas
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz istemi hakkında kararda yazılı nedenlerden dolayı talebin reddine yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde ihtiyati haciz isteyen/alacaklı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması uterine dosya içindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı (İhtiyati haciz isteyen) vekili, müvekkili şirketin kozmetik ürünlerinin satışı ve pazarlanması alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirkete satışı yapılan ürünlerden dolayı düzenlenen 22.09.2017 tarihli iki adet faturadan dolayı davalıdan alacağının bulunduğunu, bu alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu, alacağın müvekkili şirket ticari defterleri ile sabit olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere ihtiyati hacze hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, salt faturanın alacağın varlığına ispata yeterli olmadığı, yaklaşık ispatın gerçekleşmediği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; alacağın müvekkilinin ticari defterleri ile sabit olduğunu, davalının mal kaçırma gayesi ile takibe itiraz ettiğini, tüm mal varlığını elden çıkarma riskinin olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Talep, faturalara dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında, ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Davacı, faturalardan dolayı davalıdan alacaklı olduğunu iddia ederek alacağın tahsili için başlatılan haklı takibe vaki itirazın iptalini ve ihtiyati hacze hükmedilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebin reddine karar verilmiştir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. Cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Somut olayda, davacının alacağına dayanak sunduğu faturaların alacağına varlığına yaklaşık ispat ölçüsünde yeterli olmadığı, dosyanın bulunduğu aşama itibariyle alacağın varlığı ve miktarı konusunda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesinin kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Bu sebeple ilk derece mahkemesince verilen red kararı yerinde olup talep edenin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca, esastan reddine, 2-Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin harcın mahsubuyla yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nun 362-(f), HMK’nın 391-(3) İİK 258-(3) maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.