Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/193 E. 2021/420 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/193
KARAR NO: 2021/420
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2017
NUMARASI: 2014/826 Esas – 2017/1234 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2021
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete olan borcundan dolayı davalı tarafça müvekkili şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı ica dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, bu takipte müvekkili şirketin … ve … plakalı araçlarının kayıtları üzerine haciz konulduğunu, müvekkilinin icra takibine konu olan bütün borçlarını davalı şirkete haricen ödediğini, karşılığında davalı tarafça, icra dosyasından dolayı borçlu müvekkilinin anapara, faiz, icra masrafı avukatlık ücreti ve harç olmak üzere hiçbir borcu kalmadığı, borçluyu iş bu borcundan dolayı tamamen ibra ettiği şeklinde ibraname düzenlediğini, ancak bu ibranameye rağmen müvekkili şirketin araçları üzerine konulan hacizleri kaldırmadığı gibi, müvekkilinden haricen tahsil ettiği tahsil harcını da icra dosyasına yatırmadığından müvekkilin araçları üzerindeki hacizleri kaldırttamadığını, zira, icra müdürlüğünce, haricen tahsilat olduğundan 66.250 TL tahsil harcın ödenmesi gerektiğini belirterek hacizlerin İİK 106-110 maddeleri gereğince kaldırılması talebinin reddedildiğini, müvekkilinin davalı tarafa olan bütün borçlarını ödemesine ve davalı şirketin de bu durumu 13.05.2014 tarihli ibranamesi ile kabul etmesine rağmen, müvekkilinden tahsil etmiş olduğu harcı icra müdürlüğüne yatırarak araçlar üzerindeki haczi kaldırıp icra dosyasından feragat etmemesi nedeni ile müvekkili şirketin hacizleri kaldırmak için tekrar ödemek zorunda olduğu 66.250,00 TL bakiye harcın davalı şirketten tahsil edilmesi gerektiğini ileri sürerek 66.250,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin … marka otomotiv ürünlerin kredilendirilmesi ile iştigal ettiğini, taraflar arasında imzalanan otomotiv ürünleri kredi ve rehin sözleşmesince kullandırılan krediyle davacının 2 adet … marka 2007 model … tipi otobüsleri satın aldığını, kredi sözleşmesi karşısında büyük bir risk aldığından davacı şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerrinde takip başlatıldığını, bu takibin müracaat harcının da davacı tarafından ödendiğini, davacı şirketin yetkilileri tarafından icra müdürlüğü nezdinde borç ikrarında bulunulduğunu ve 2 adet otobüsün fiilen ve kayden haczine muvafakat edildiğini, davacı firma tarafından taahhütname verilerek icra dosyasında araçlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılması ile ilgili tüm harç ve giderleri ödeme yükümlülüğünün davacı firmada olduğu aksi taktirde haczin kaldırılmasının talep edilemeyeceği açıkça taahhüt edildiğini, davacının iddiasını kredi borcunun kapatıldığına dair müşterilere verilen genel bir ibranameye dayandırdığını, dava konusu tahsil harcının alacaklısı müvekkili şirket olmadığı gibi bu konuda davacıyı ibra etme gibi bir hakkının da olmadığını, tahsil harcı İİK madde 15 gereği takibin borçlusu davacı tarafından kanunen mâliyeye ödenmesi gereken bir meblağ olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davacı tarafından davalıya 66.225 TL icra harçlarının ödenmesine ilişkin bir belge sunulmamış olup, icra takip masraflarından %2 cezaevi harcı haricinde takip borçlusu sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalının inkar etmediği ibranamede, geçen harç ibaresinin tahsil harcını kapsamadığının kabul eden mahkemenin kararının hukuken dayanaksız olduğunu, kaldı ki müvekkili ticari defterlerinde davalıya krediden dolayı 61.257,25 Euro fazla ödeme yapıldığının ortaya çıktığını, müvekkilinin dosya borcunu tahsil harcıyla birlikte ödediğini davalının imzasına havi ibraname ile ispatladığını, müvekkilinin daha önce davalı şirkete ödemiş olduğu harcı 13.9.2018 tarihinde ikinci defa olarak icra müdürlüğüne ödeyerek hacizleri kaldırttığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, alacak istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesince kullanılan kredi ile 2 adet otobüs satın alındığını, kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için davalı tarafından davacı aleyhine icra takibine girişildiğini ve araçları üzerinde haciz konulduğunu, daha sonradan icra dosyasındaki borcun davalıya haricen ödenerek davalıdan icra dosyasından dolayı davacı borçlunun anapara, faiz, icra masrafı avukatlık ücreti ve harç olmak üzere hiç bir borcunun kalmadığına dair ibraname aldığını, ancak bu ibranameye rağmen, davalının araçlar üzerindeki hacizleri kaldırmadığı gibi, davacıdan haricen tahsil ettiği tahsil harcını da icra dosyasına yatırmadığından davacının araçları üzerindeki hacizleri kaldırtamadığını, icra dosyasına yatırması için davalıya haricen ödenen tahsil harcının icra müdürlüğüne ödenmek zorunda kalındığını iddia ederek bu alacağın davalıdan tahsilini istemiş, davalı ise, ibranamenin tahsil harcını kapsamadığını, kaldı ki, tahsil harcının alacaklısı olmadığından bu konuda ibra etme gibi bir hakkının da bulumadığını, tahsil harcının yükümlüsünün davacı borçlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Somut olayda, davalının davacıya kullandırdığı otomotiv kredisiyle davacının 2 adet otobüs satın aldığı, bu kredi alacağın tahsili için davalı tarafından davacı aleyhine icra takibine girişilerek davacının araçları üzerine haciz konulduğu, davalı tarafça, icra müdürlüğüne hitaben düzenlenen 13.05.2014 tarihli belgede; “2007/6851 sayılı dosyasından dolayı borçlu … AŞ’nin ana para, faiz, icra masrafı avukatlık ücreti ve harç olmak üzere hiçbir borcu kalmamamıştır. Borçluyu iş bu dosyadan dolayı tamamen ibraz ederiz” şeklinde davalı borçluyu ibra ettiği, buna göre, icra dosyasına konu borcun haricen tahsil edildiği taraflar arasında ihtilafsızdır. Harç, yapılan bir hizmet karşılığı olarak devletin aldığı paradır. Medeni Usul Hukukunda olduğu gibi, icra hukukunda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/b maddesine göre, tahsil harcı, alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilir. İcra ve İflas Kanunu’nun 15. maddesi ise, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bütün harç ve masrafların borçluya ait olduğunu, bunların neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunacağını öngörmektedir. Alacağın haricen tahsil edilmesi yükümlülüğü alacaklıya geçirmez. İbra, sözlük anlamıyla alacaklının borçlusunda bulunan alacağından tamamen veya kısmen vazgeçmesidir. O halde, davalı alacaklı tarafça düzenlenen 13.05.2014 tarihli belgede, davalı alacaklının davacı borçludaki icra dosyasına konu alacağından dolayı ibra ettiği, anılan metinde geçen “harç” ifadesinin, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalı alacaklının icra takibine girişirken sarf ettiği icra harçlarını kapsadığının kabulü gerektiği, tahsil harcının davalıya ödendiğinin açıkça belirtilmediği gibi tahsil harcının alacaklısı davalı olmadığından bu hususta davacı borçluyu ibra etme hak ve yetkisinin de bulunmadığı, taraflar arasında imzalanan “Taahhütname”nin 9. Maddesinin 4. Bendinde, “… AŞ, araçlar üzerindeki haczin (satılamaz kaydı) kaldırılması ile ilgili tüm harç ve giderleri ödemek yükümlülüğünde olduğunu, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde haczin (satılamaz kaydının) kaldırılmasını talep edemeyeceğini bildiğini kabul, beyan ve taahhüt eder.” şeklinde hükmü de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerindedir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi görüşündeyim.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2021