Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1916 E. 2020/328 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1916
KARAR NO : 2020/328
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/08/2020
NUMARASI : 2020/611 Esas
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ 19/11/2020
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında talep edilen ihtiyati haczin kısmen reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması uterine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; temlik eden … tarafından Antalya …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası üzerinden borçlular …, … ve … aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkili tarafından icra dosyasındaki alacağın noterde düzenlenen temlikname ile temlik alındığını, bu icra dosyasına itiraz edilmesi üzerine, açılan itirazın iptali davasında, Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince 2019/201 E. 2020/86 K. Sayılı karar ile “Yetkili icra dairesinde başlatılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle” davanın usulden reddedildiğini, bu karar sonrasında yetkili İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … esasına kaydedilen dosyada gönderilen ödeme emrine davalılar tarafından itiraz edildiğini, takibin durduğunu, takibin dayanağının davalılar tarafından keşide edilen 23.12.2009 vade tarihli bononun Ahmet Yavuz’a verildiğini, bu kişi tarafından da söz konusu bononun … cirolandığını, … tarafından borçlular aleyhine “kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ” icra takibine başvurulmuş ise de, bu takip yetki itirazı neticesinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esasına gönderilmiş, takibe icra hukuk mahkemesinde itiraz edilmiş, her nasılsa takibe itiraz aşamasında “imza itirazı bulunmamasına rağmen”, duruşmada sorulmak suretiyle imza itirazı incelemesi yapıldığını, adli tıptan rapor alınmaksızın normal bir bilirkişiden rapor alınmış, imzanın borçlulara ait olmadığı gerekçesiyle takibin durdurulmasına karar verildiğini, bu kararın da Yargıtay’ca onandığını, icra hukuk mahkemelerinin kararları takip hukukuna ilişkin olup, maddi hukuk anlamından kesin hüküm teşkil etmediğini, sonrasında, borçluların şikayeti üzerine Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/238 E. sayılı dosyası üzerinden … hakkında belgede sahtecilik iddiası ile yargılama yapıldığını, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Daire Başkanlığından alınan adli tıp raporunda, imzaların borçlu elini ürünü olduğunun tespit edildiğini, İhsan Baysal yönünden beraat kararı verildiğini, bu kararın da Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin 2018/1664 E. 2019/ 1266 K. Sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/238 E. sayılı dosyasının soruşturma ve kovuşturma evresindeki aşamalarda alınan davalıların ifadelerinde, temel borç ilişkisine ve senede yönelik ikrarların olduğunu,. İcra dosyasının evveliyatında temlik eden İhsan Baysal tarafından Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/94 D.İş. sayılı dosyası üzerinden borçlular hakkında ihtiyati haciz kararı alındığını, bu karara karşı davalı borçlular tarafında itiraz edilmesi üzerine, davalı borçlu … yönünden imzanın eli ürünü olmadığından ihtiyati haciz kararının kaldırıldığını, diğerleri yönünden ise itirazın reddedildiğini, gerek alacaklı müvekkilinin gerekse diğer borçlunun bu kararı istinaf etmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2019/1501 E. 2019/1562 K. Sayılı kararı ile borçlunun yetki itirazının kabul edilerek ihtiyati haczin kaldırılmasına, diğer borçlu hakkında bonodaki imza sorununun halledilmemiş olması nedeniyle müvekkilinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiğini, oysa ki Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/238 E. 2018/224 K. Sayılı dosyasında alınan adli tıp raporunda, bonodaki imzaların borçluların eli ürünü olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek davalıların İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve icra inkar tazminatına ve koşulları oluşan ihtiyati hacze karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu bononun zamanaşımına uğramış olup, kambiyo vasfında olmadığını, taraflar tacir olmadığından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, ayrıca kambiyo vasfını yitirdikten sonra vadeyi takip eden 3 yıldan sonraki 1 yıl içerisinde sebepsiz zenginleşme davası da açılmadığından davanın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında temel ilişkinin bulunmadığını, kaldı ki, iddia edilen temel ilişki üzerinden dahi 10 yıl geçmiş olmakla zamanaşımı süresinin geçtiğini, bonodaki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, ceza yargılamasında, müvekkili … yönünden imza incelemesi yapılmadığını, bu yönde alınmış adli tıp raporunun da olmadığını, Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nce aldırılan imzaya ilişkin bilirkişi raporunda imzanın müvekkili …’a ait olmadığının belirtildiğini, ayrıca, diğer müvekkili … yönünden aldırılan Adli Tıp raporunda da kesin bir ifade bulunmamakta kuvvetle muhtemel ait olabileceğinden bahsedildiğini belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, öncelikle talebe dayanak bono kefili … yönünden yapılan değerlendirmede; Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/94 D.iş sayılı dosyasında verilen ek karar ve bu kararın istinaf edilmesi neticesinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2019/1501 Esas sayılı dosyasında da belirtildiği üzere bono üzerindeki imzanın adı geçen borçluya ait olmadığı Bakırköy 5. İcra Mahkemesinin 2013/140 Esas, 2014/860 Karar sayılı kararında belirlendiği üzere bu borçlu yönünden talebin reddine, diğer borçlu … yönünden yapılan değerlendirmede; Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/238 Esas, 2018/224 Karar sayılı dosya kapsamında Adli Tıp Kurumundan alınan raporla tespit edildiği üzere bono üzerindeki imzanın keşideci …’a ait olduğunun belirlendiği ve bu kararın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin 2018/1664 Esas, 2019/1266 Karar sayılı kararı ile esastan reddine kesin olarak karar verildiği anlaşılmakla bono üzerindeki imzanın keşideci/borçlu …’a ait olduğu hususunun artık mahkemeyi bağlayacağı, diğer yandan her ne kadar talep konusu bono zamanaşımına uğramış ise de Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2019/673 Esas, 2019/712 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, zamanaşımına uğramış bono, bonoda yazılı alacağın varlığı hususunda makemede kanaat uyandırıcı nitelikte bir belge olduğundan keşideci/borçlu … yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verildiği gerekçeleriyle alacaklı davacı vekilinin talebinin kabulü ile İİK.’nun 257 ve müteakip maddeleri gereğince davalı … yönünden reddine, davalı … yönünden toplam 12.042.302,28 TL’lik borcuna ve masraflarına %15 oranında taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir.Bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı borçlu …’ın dosyanın evveliyatında, kambiyo takibi yapılıp dosyanın yetki itirazı aşamalarını geçerek nihayetinde Bakırköy İcra Hukuk Mahkemesine geldiği aşamada imzaya itirazının bulunmadığını, Bakırköy İcra Hukuk Mahkemesinin kararının ciddiye alınabilecek bir karar olmadığını, bu borçlunu imza itirazı olmadığı için Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde bu imza yönünden bir değerlendirmeye girmeye lüzum dahi görülmediğini, kaldı ki, senedin keşidecilerinden baba …’ın imzası itirazına rağmen kendisine ait çıkmışken, oğul …’ın imza itirazı olmamakla beraber, ifadelerde baba oğul olarak bir bono verildiğini ikrar ederlerken, bonodaki oğul imzasının sahte olmasını düşünmek akla ve mantığa sığmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının davalı borçlu … yönünden kaldırılarak ihtiyati hacze karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında, ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Davacı, temlik alınan icra dosyasının dayanağı bono zamanaşımına uğramış ise de, davalıların temel ilişkiyi ikrar eden ifadelerinin olduğunu, bonodaki imzaların davalılara ait olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan takibin itiraz sonucu durduğunu iddia ederek davalı borçluların haksız itirazın iptalini ve koşulları oluşan ihtiyati hacze hükmedilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davalı … yönünden ihtiyati hacze, diğer davalı … yönünden ise, talebin reddine karar verilmiş, bu ara karara karşı davacı alacaklı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dosyada bulunan davaya ve talebe konu, 30.07.2007 tanzim ve 23.12.2009 vade tarihli 1.665.000 Usd bedelli bononun keşidecisi …, aval vereni …, lehtarı … olduğu görülmüştür….’ın katılan, … sanık olduğu, resmi belgede sahtecilik suçundan yapılan yargılamada, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/238 Esas, 2018/224 Karar sayılı kararıyla, sanıkların beraatlerine karar verildiği, dosya kapsamında Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, bono üzerindeki imzanın keşideci …’a ait olduğunun belirlendiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin 2018/1664 Esas, 2019/1266 Karar sayılı kararı ile esastan reddine kesin olarak karar verilmekle, kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 03.07.2014 tarih, 2013/140 Esas- 2014/860 Karar sayılı kararında, bonodaki … ve … adına atfen atılmış imzaların bu kişilerin eli ürünü olmadıklarının alınan bilirkişi raporu ile saptandığından, borçlular hakkındaki takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği görülmüştür.Hal böyle olunca, eldeki itirazın iptali davasında, talebe konu zamanaşımına uğramış bonoda aval veren … adına atfen atılı imzanın inkar edildiği, imzanın davalı borçluya ait olduğunun ispat yükünün davacı alacaklı olduğu, imzanın davalıya ait olduğunun da yargılamada yapılacak imza incelemesi ile sonuca bağlanacağı, dosyada yer alan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, dosyanın bulunduğu aşama itibari ile yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği, ilerleyen aşamalarda her zaman ihtiyati haciz talebinde bulunabileceği gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerinde olduğundan davacının istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.Açıklanan bu nedenlerle istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine,2-Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin harcın mahsubuyla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nun 362-(f), HMK’nın 391-(3) İİK 258-(3) maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.