Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1913 E. 2020/215 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1913
KARAR NO: 2020/215
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2019/517 Esas- 2019/1320 Karar
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmaların sahibi ve hissedarları aynı olup imza yetkilide aynı bulunduğunu, söz konusu şirketin İstanbul Beykoz ilçesinde ticari faaliyet gösterdiğini, her iki şirketin 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin yevmiye, kebir defteri ve envanter defterlerinin bulunamadığını ve zayi olduğunu, söz konusu defterlerin şirket işleyişi ve düzenini arşiv bütünlüğünün korunması için zayi kararı alınmasını talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; bir tabi afet veya hırsızlık gibi kişinin iradesi dışında bir olay nedeniyle defterlerin zayi olması ve bunun talepte bulunan tarafından ispat edilmesi gerektiği, davacı bir tabi afet olduğu iddiasını ya da açıkça hırsızlık olduğu iddiasını ileri sürmediği, defterlerin şirket arşivlerinde kaybolduğu ve bulunamadığı iddiasında bulunduğu, Eski Ticaret Kanunu m. 68(1) de, tacirin defterleri ve belgeleri için saklama yükümlülüğü 10 yıl için, yeni TTK’nın 82 (1)-a-son cümlesinde aynı saklama yükümlülüğü emredici olarak, 82(5) hükmüne göre de maddenin a ve d bendinde belirtilen belgelerin saklama yükümlülüğü 10 yıl olarak belirtildiği, yine eski ve yeni TTK’da tacirin basiretli davranma yükümlülüğü bulunmadığı, 2008 yılında yürürlükte olan TTK m. 68 /son fıkrasında “tadadî” olarak, tacirin zayi belgesi alma olanağı ve şartlarına yer verilmekte ve Buna göre, a) bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve kağıtlarla ilgili talep söz konusu olmalı, b) zayi, yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir sebeple vuku bulmalı, c) kanuni 10 yıllık saklama mükellefiyeti içinde zayi gerçekleşmeli, d) tacir, ziyaı öğrendikten sonra 15 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer mahkemesinden talepte bulunmalıdır. Yeni TTK, m. 82 (7) hükmü ile eski hükme tamamen uyan düzenleme öngörerek bu uygulamaya devam etmiş, TTK m. 82(7) hükmünde de tadadî sayım olup, bu durum, davacı lehine bir düzenleme olmakla beraber, somut dava ve talebin incelenmesinde, davacı tarafından, kanunda sayılan yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afete eşdeğer veya benzer etkiye sahip bir olayın vuku bulduğunun iddia edilmediği, bu itibarla kanunda aranan bu şartın tadadî de olsa yerine gelmiş sayılamayacağı, tacirin basiretli bir iş adamı gibi davranmaması ve ihmalinden kaynaklı zayi olma durumunun mevcut olduğu ve bu hususun TTK’ya göre zayi belgesi verilmesi için yeterli sebep sayılamayacağı, (Yargıtay 11. HD. 2014/9636 E. 2014/16867 K.,Yargıtay 11. HD. 2016/5344 E. 2017/7473 K ) dikkate alınarak, açıklanan gerekçelerle hukuken yerinde görülmeyen talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tacirin basiretli olması başlığı altında istemiş olunan defterler yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri olup herhangi bir usulsüzlüğe ve vergiye ait hiçbir hukuksuzlukla ilgisi olmayan defterler olduğunu, ilk derece mahkemesinin ilgili defterlerin noter onaylı olmasını istemiş, vergi dairesinden şirketlerden vergi borcu olup olmadığı ve vergi incelemesine tabi olup olmadığı sorulmuş, tüm cevapların olumlu geldiğini, gerçekten kaybolan defterlerin samimiyetle öğrenme tarihinden itibaren zayi belgesi talep edildiği, kanunda sayılı haller dışında oluşacak zayilerde zayi belgesi verilmemesi şirketlerin işleyişini ve hukuki güvencesini sarsacağını, kanunda sayılı sel, hırsızlık, sarsıntı nedenleri dışında defter kaybının olmayacağı ve olmaması gerektiği gibi bir şart ve ön yargı olamayacağını, kanunda sayılı haller dışında da oluşacak durumlarda ve olaylarda kanunun çözüm bulmak zorunda olduğunu, davacı şirketlerin kaybolduğunu öğrenmeden itibaren 15 gün içinde defterlerin zayi olduğunu beyan ettiğini, bu defterlerin kurumsal ve vergiye ait defterler olmadığını, kötü niyetli olmadığının açık olduğunu, kanunda sayılı zayi sebepleri dışında da hayatın akışı dışında ve hayatın olağan akışında tacirlerin defterlerini zayi etmiş olabileceğini, Örneğin düşürme, taşınma gibi sebeplerle de insanlar defterlerini kaybedebileceğini, hukukun hayatı düzenleyen bir kurallar bütünü olup oluşacak durumlara uygun kararlar vermekle yükümlü olacağını, bu nedenle kararının kaldırılması talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nun 82/7 maddesi uyarınca zayii belgesi verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar vermiş, karara karşı davacılar vekili istineaf yasa yoluna başvurmuştur. TTK’nun 82/7 maddesi “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir.” düzenlemesini içermektedir. Anılan yasa maddesinde zayi belgesi verilmesini gerektiren afet halleri sınırlı şekilde sayılmamış ise de zayi belgesi verilebilmesi için maddede belirtilenler gibi hallerden birinin olayda mevcut olması ve tacirin ticari defter ve belgelerinin korunabilmesi amacıyla gerekli dikkati ve ihtimamı göstermiş olması gerekmektedir. Somut olayda,davacılar talebe konu şirket defterlerinin kaybolma nedeni hakkında herhangi bir açıklama da bulunmadan kaybolduğunu belirtilerek zayi belgesi verilmesi talep ettigi gibi zayi belgesi verilmesi için defterlerin kanunda sayılan hallerden birinin bulunması gerekmediğini de iddia etmiş ve defterlerin ne şekilde ve ne zaman zayi olduğuna dair somut bir iddia ve kanıt sunmamıştır.Buna göre TTK 82/7 maddesinde zayi belgesi verilmesini gerektirir şekilde ziyaanın meydana geldiği iddia ve ispat olunamadığın kabulü gerekmiş ve mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının Hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-ç maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/10/2020