Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/188 E. 2021/211 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/188
KARAR NO: 2021/211
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2018
NUMARASI: 2017/403 Esas – 2018/901 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25.02.2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil şirketinin davalı şirketle giriştiği ticari ilişki sonucunda 5.743,72 TL’lik alacağının doğduğunu, bu alacağın davalı tarafından ödenmemesi üzerine aleyhine, İst. Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının takipteki alacağını, cari hesap ilişkisine dayandırdığını, TTK’nin 89/2. Maddesine göre cari hesap sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı nitelikte olması gerektiğini, oysa ki yanlar arasında yazılı cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, davacının, fatura muhteviyatı malı ayıptan ari bir şekilde müvekkiline teslim ettiğini irsaliye ile ispat etmesi gerektiğini, davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “bilirkişiler tarafından ayrı ayrı tespit edildiği üzere, somut olayda, takip konusu faturaların davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının kestiği tüm fautaralır, itirazsız şekilde ticari defterlerine kaydetmiş olduğu, malların ayıplı olduğuna yönelik davalı tarafından davacıya herhangi bir ihtarname gönderilmediği gibi, aynı veya başka gerekçelerle davalı tarafından iade faturası da kesilmediği, bu durumda davacının, fatura içeriği malları sağlam ve ayıpsız şekilde davalıya teslim ettiğinin kabulü ile davalıdan 5.743,72 TL alacaklı olduğunun kabulü gerektiği,” gerekçesi ile davanın kabulüne, alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan %10,50 temerrüt faizi üzerinden takibin devamına ve davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının malların teslim edildiğini ispat edemediğini, salt faturanın ve davalının defterine kaydedilmesinin yeterli olmadığını, alacağın likid olmadığını ve yargılamayı gerektirir mahiyette olduğunu, buna rağmen müvekkil aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca delilleri arasında yemin delilinin bulunmasına rağmen yemin deliline başvurulup başvurulmayacağı konusunda ara karar oluşturulmadan eksik inceleme ile hüküm oluşturulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, fatura ve ticari defterlerin teslim olgusunu ispata elverişli olup olmadığı ve mahkemece davalıya yemin delilinin hatırlatılması gerekip gerekmediği noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasında davalı takip borçlusu hakkında cari hesap alacağı nedenine dayalı olarak ilamsız takip başlatmış, itiraz edilmesi üzerine icra takibi durmuştur. Ticari defterlerin incelenmesine ilişkin olarak bilirkişi tarafından davacının kendi ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 5.743,72 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibariyle davacıya 5.743,72 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Taraf ticari defterleri tam bir mutabakat halindedir. 6100 sayılı HMK’nın 222/3. Maddesine göre, usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davacının faturalarının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve kendi defterlerine göre davacıya 5.743,72 TL borcunun bulunduğu sabit olup, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerekir(Yargıtay 23. HD’nin 10/02/2016 tarih ve 2015/4576 Esas – 2016/621 Karar sayılı ilam). Davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtlar aleyhine delil teşkil eder.(Yargıtay 19. HD’nin 09/11/2016 tarih ve 2016/3391 Esas – 2016/14472 Karar sayılı ilam). Bu halde davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerekir. Dosya kapsamı itibariyle böyle bir ispat da bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı vekilince yemin delilinin bulunmasına rağmen yemin deliline başvurulup başvurulmayacağı konusunda ara karar oluşturulmadan karar verildiği ileri sürülmüş ise de, 05/10/2018 tarihli celsede davalı vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin talebinin mahkemece reddine karar verildikten sonra taraf vekillerine toplanmasını istedikleri başka bir delil olup olmadığı sorulmuş ve davalı vekili toplanmasını istedikleri başka bir delil olmadığını beyan etmiştir. Aynı celsede davalı vekili son beyan olarak toplanan deliller ışığında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Ayrıca, HMK’nın 129/1-e maddesine göre, savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği cevap dilekçesinde bulunması gereken hususlardandır. Cevap dilekçesinde yemin ile hangi vakıanın ispatlanacağı belirtilmediği gibi istinaf dilekçesinde dahi buna ilişkin açıklamada bulunulmamıştır. Davalının cevap dilekçesinde ispata elverişli bir vakıada ileri sürülmediğine göre davalı vekilinin yemine ilişkin beyanlarına itibar edilmemiştir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Başlangıçta davalı tarafından yatırılan 35,90 TL ve 98,00 TL olmak üzere toplam 133,9‬0 TL istinaf karar harcının, alınması gerekli olan 392,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 258,45 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25.01.2021