Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1879 E. 2020/166 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1879
KARAR NO: 2020/166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/07/2020 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/218 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/10/2020
İlk derece mahkemesince verilen 03/07/2020 tarihli ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP : İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 30/04/2020 vade tarihli, 650.000,00 TL bedelli 1 adet bono nedeniyle takip başlatıldığı, davacının yaşlı ve ticaret yapmayan bir kişi olduğu, davalı şahsı tanımadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki ticari ilişkinin mevcut bulunmadığı, davalının alacaklı olduğunu belirtiyor olması halinde borcun hangi sebepten kaynaklandığının ispat külfetinin yine davalıya ait olduğu, davacının davalıyı tanımadığı, yine takibe konu senet incelendiğinde, bedelin malen ahzolunduğu senet metninden de anlaşıldığı, senedin sahte ya da hileli yollarla temin edildiği, davacının aldığı bir bedel ya da hizmetin söz konusu olmadığı, ticari defterler üzerinde yapılacak inceleme sonunda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının tespit edilmesi gerektiğini belirterek, davacının davaya konu bono nedeniyle borçlu olmadığının ( menfi tespit ) tespiti ile maddi manevi tazminat haklarının saklı tutulması ve en az %20 icra inkar tazminatının dava masrafları ve vekalet ücretinin davalı uhtesinde bırakılmasına, bu aşamada icranın durdurulması konusunda da tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında, ” icra takibi sonrasında takibe konu senedin sahteliği iddia edilerek İİK’ 72 maddesi kapsamında mahkememize açılan iş bu menfi tespit istemli davada, takibe konu senedin sahteliği iddia edilmesi (HMK’nun 209, İİK’nun 72, İİK’nun 170 maddeleri ve Yargıtay içtihatları nazara alındığında) HMK’nun 209. Maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağından ve İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinin emredici hüküm olarak yer alması nazara alındığında, takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir isteminin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kanunun açık bir şekilde imzası inkar edilmiş senedin her hangi bir işleme esas alınamayacağını düzenlediğini, senedin adi senet olup imzanın davacıya ait olması halinde işlem görebileceğini, senedin imzasının borçluya ait olduğunun ispatının alacaklı davalı uhdesinde olduğunu, senedin imza hususu netleşmeden icra edilmesinin yasaya aykırı olduğunu beyanla tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasını ve icranın durdurulması yönünde karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, davacı hakkında başlatılan takibe konu kambiyo senedine yönelik sahtelik iddiası nedeniyle açılan menfi tespit davasında icranın durdurulması yönünde tedbir karaı verilmesi talebidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibe konu edilen senet hakkında sahtelik iddiasında bulunulması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 209/1. Maddesi uyarınca tedbir kararı verilip verilemeyeceği noktasındadır. HMK’nın 209/1. Maddesine göre; adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. 2004 sayılı İİK’nın 72/3. maddesi ise; İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yargılama usullerini düzenleyen genel nitelikte bir kanun iken, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ise takip hukukuna ilişkin özel nitelikte bir kanundur. Eldeki davadan önce, icra takibine girişilmiş olması nedeniyle takip hukukuna ilişkin kurallar uygulanmaya başladığından özel nitelikteki İİK’nın 72/3. Maddesindeki “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği” şeklindeki özel nitelikteki emredici düzenlemeye rağmen genel kanun olan HMK’nın 209/1. maddesine göre takip hukukuna ilişkin sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi mümkün değildir. HMK’nın 209/1. maddesi mahkemelerdeki yargılamalara ilişkin olarak adi senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını ve delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup icra takibine etkisi yoktur. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/10/2020