Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1877
KARAR NO: 2020/257
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2019/366 Esas – 2020/136 Karar
DAVA: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu toplam 9.700,00.-TL değerindeki 27 adet bononun vade tarihi geçmesine rağmen davalı borçlu tarafından ödenmediğini belirterek; dava konusu bonolara dayalı alacak davasının kabulü ile bonoların vade tarihlerinden itibaren tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun’un 2/2. Maddesi uyarınca işleyecek temerrüt faizi ile bono tutarlarının % 0,03 oranında komisyonu ve protesto masrafı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkiline karşı açılan davada davacıya dava dilekçesinde gösterilen senetlerden dolayı borçlu olmadığının açık olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bu senetlerin bir devre mülk alım satımından kaynaklı olması nedeni ile tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu, açtıkları menfi tespit davası ile bu dosyanın birleştirilmesini talep ettikleri, davaya konu senetler için menfi tespit davası açılmış olduğundan bu dava için bekletici mesele sayılmasını, senetlerin bedelsiz kaldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında “davalı ile dava dışı … firması arasında Devre Mülk Sözleşmesi yapıldığı, dava konusu bonoları iş bu sözleşme kapsamında dava dışı firmaya verildiği, davalının tüketici olduğu, bonoların 6502 Sayılı TKHK’nın md. 4/5. bendindeki tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle alınan kıymetli evrak niteliğinde olduğu bu durumda davalı hamile karşı da ileri sürülebileceği (Yargıtay 19. HD 2018/4150 E. 2019/1357 K. Sayılı İlamı), bu nedenle; davaya bakma görevi aynı Yasanın 73.maddesi uyarınca Tüketici Mahkemelerine ait olduğundan, dosya kapsamı üzerinde Yasa ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca yapılan inceleme sonucunda mahkememizin görevsizliğine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Senetlere sebep bahsi geçen “devremülk sözleşmesi” ne müvekkili bankanın taraf olmadığını, dava konusu alacak kambiyo senedi vasfı taşıyan bonolar olup kambiyo senetlerindeki alacakların sebepten mücerret olduğunu, müvekkili alacaklı bankanın, dava konusu bonoları, kredi borçlusu … Ltd.Şti.’den ciro yoluyla devir ve teslim almış olup, iyiniyetli olduğunu, bonoların müvekkili bankaya devir ve teslim tarihinin davacının kredi borçlusu ile aralarındaki sözleşmenin fesih tarihinden önce olduğunu, müvekkili bankanın iyiniyetli hamil durumunda olup, davacı borçlunun lehine senet düzenlenen kredi borçlusu lehtar şirketle aralarında yapılan sözleşmeleri bilmesinin mümkün olmadığı gibi böyle bir araştırma yapma yükümlülüğünün de bulunmadığını, TTK’nın 687/1. Maddesinde; Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez.’’ hükmü gereğince davalı senet borçlusu , lehdar … Ltd.Şti. ile olan şahsi def’ilerini(sözleşmenin feshi, senetlerin bedelsiz olduğu vb.) müvekkili bankaya karşı ileri süremeyeceğini, bu sebeple … Ltd.Şti. İle davalı arasındaki “Devremülk Sözleşmesi”ni dava konusu bonolarla ilişkilendirilip davalının “Tüketici” olması gerekçesiyle mahkemenin “görevsizlik kararı” vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bonolara dayalı alacağın tahsili, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın çözümünde hangi mahkemenin görevli olduğu noktasındadır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun(TKHK)’un 3/1 maddesinin (k) bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, tüketici; (l) bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem, tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. TKHK’un 73/1. Maddesinde de, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. Davacının ticari amaçla hareket ettiğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Devre mülke konu taşınmaz, inşa edilmekte olan bir tatil köyünde 2+1 daire olup davacının, 6502 sayılı Kanun’un 3/1.k maddesindeki tanıma uygun tüketici olduğunun kabulü gerekir. 6502 sayılı Kanun’un 4/5. maddesi, “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde düzenlenmiştir. Böylece, tüketici işlemleri kapsamında düzenlenecek senetler, kanun gereği nama yazılı senetler haline gelmiştir. Nama yazılı senetlerin devri, alacağın temliki hükümlerine göre yapılacağından, temel ilişkideki defilerin buna göre değerlendirilmesi gerekecektir. Bu durumda, davalının iyi niyetli hamil olup olmadığı, temel ilişkide borçlu olup olmadığı, bu defileri davacıya karşı ileri sürme hakkının bulunup bulunmadığı konularındaki esaslı değerlendirmelerin, tüketici işlemleri konusunda ihtisas mahkemesi olan tüketici mahkemesince yapılması gerekir. Neticede, senetlerin düzenlenmesine dayanak olan temel ilişki tüketici işlemi olup, davalı da tüketici konumunda olduğundan ve davacının talep hakkının bulunup bulunmadığı 6502 sayılı yasa hükümleri bağlamında değerlendirileceğinden, davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olup, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı isabetlidir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 06/11/2020